SORU … : Hocam toplumumuz arasında yaygın olan ve kullanılan şu ifadeler doğru mu .. ? “ … Dört Mezheb’te haktır … “ “… Mezhepler, Meşrepler, tarikatlar müslümanlar için bir genişlik ve bir kolaylıktır… “ Dileyen dilediği Mezhebe, Meşrebe veya tarikata müntesip olabilir “ … “ Çünkü bunların hepside haktır ve rahmettir “ … Allah Rasulü s.a.v öyle de yapmıştır böyle de ”
CEVAP … : Değerli kardeşim … ! bahsi edilen bu sözleri senelerdir bizler de duymaktayız. Ama ne yazıkki bu sözler, akli selim kimselerin söyleyeceği sözler değildir… Ve bu tür ifadeler unutmayınız ki ; ilimden yoksun Kur’ana ve Sünnete ters düşen sözlerdir… Çünkü bu toplumun hak dediği şeyler, birbiriyle çelişiyor çoğu zaman.
İmam Malik r.h dediği gibi : “ …… Doğru tektir. Farklı iki görüşün ikisi de doğru oluyor, hayret. Doğru olan sadece bir tanedir. Camiu’l Beyanil İlm : 82.88.89.
Rabbimiz kerim kitabında buyurur ki :
الْحَقُّ مِن رَّبِّكَ فَلاَ تَكُونَنَّ مِنَ الْمُمْتَرِينَ
“ … Hak rabbinden gelendir. Bu konuda sakın kuşkulananlardan olma. “ Bakara : 147.Ay
Ayeti celileye eğer dikkat edersek, bir şeye hak diyebilmemiz için, onun Hak’tan gelmesi gerekir. Diğer bir ifadeyle, hak dediğimiz o şeyin Allah’tan inmesi gerekir ki, o hak olsun.
Çünkü biz biliyoruz ki mezhep ve meşrepler arası bir çok ihtilaflar ve ayrılıklar var. Dolayısiyla birbirine zıt hak olmaz. Her ne kadar bu ifadeler cahil toplum arasında nevşü nema bulan ve yaygın olan sözler de olsa, inanın bu sözler islamla tezat sözlerdir.
İnanların bu şekildeki cahilce söz ve tavırları, unutmayınki kör taklitçiliğin ve koyu mezheb ve meşreb taasubunun taa kendisidir.
Ve en önemli sorunları da O güzide İmamları batıl tezgahlarına malzeme olarak kullanmalarıdır.. Yani Ebu Hanife’nin … İmam Malik’in … İmam Şafii’ nin ve İmam Ahmed’in isimlerini kullanarak, onlar adına bir takım asılsız şeylerin peşinden koşmalarıdır.
Çünkü bu imamlar – Allah kendilerinden razı olsun – insanlara biz bir mezheb kurduk, gelin bizleri mutlaka taklit edin, sakın bizim görüşlerimizden ve ictihatlarımızdan ayrılmayın diye bir söz zikretmemişlerdir. Aksine, her birisi aynı noktaya çağıran, insanları Kur’ana ve Sünnete davet eden değerli ilim ehli insanlardı.
Unutmayınız ki durumu, konumu, ilmi, irfanı ne olursa olsun hiç kimsenin sözü ve ameli Allah Rasulü s.a.v’in söz ve ameline tercih edilemez. Söyleyeni ve yapanı kim olursa olsun, Allah Rasulü’nün sözüne ve uygulamasına ters düşen bütün söz ve davranışlar batıldır.
Üzülerek ifade edebilirim ki ; Cehaletimiz o kadar katmerleşmiş ki, Ölçümüz tarikatımız, mezheb ve meşrebimiz olmuş, Kitabı ve Sünneti bu süzgeçten geçirmekteyiz… Dolayısıyle bu kötü ve kör taassubumuz yüzünden mezhebimize ve meşrebimize ters düşen ne kadar hadis varsa, onlardan uzak durmaktayız…
Ve bu konudaki bahanemiz de ; bu hadisleri siz biliyorsunuz da imamımız bilmiyormuy du ?… Veya, bu hadisleri siz okudunuz da bizim imamımız, şeyhimiz veya üstadımız okumadı mı ? …
Oysa 0 insanlar günahlardan korunmuş ve hatadan masum birileri değillerdir. 0 insanlara ters düşmek üstelik küfür de değildir. Eğer onlara karşı ters görüş beyan etmek onları kötülemek manasına gelirse, peki Peygamberin sünnetine ters görüş beyan etmek hangi manaya gelir … ? Elbetteki bunun manası küfürdür…
Bununla beraber, Allah Rasulü öyle de yapmıştır böyle de yapmıştır sözü de ilimden uzak seviyesiz bir sözdür. Çünkü Allah Rasulü s.a.v birbirine zıd bir şeyler söylemez veya yapmaz… Ve yapmamıştır da. Yani Namaz kılmayan için bir yerde kafir, diğer yerde de hayır müslümandır dememiştir Allah Rasulü s.a.v… Kan’ın bir yerde abdesti bozduğunu diğer yerde de bozmadığını anlatmamıştır… Kadına dokunmanın bir yerde abdestti bozduğunu diğer yerde ise bozmadığını söylememiştir Allah Rasulü…
Hulasa – hak dedikleri bu mezhebler içinde – birbirine zıd o kadar mevzu var ki, bunları bırakın Allah Rasulü s.a.v’in söylediğini, basiretli bir ilim adamı dahi söylemez kardeşlerim.
Dolayısıyla dört tane birbiriyle zıt hak olmaz… Hak birdir ve o da Allah Rasulü s.a.v’in getirdiğidir… Eğer illa adına mezheb diyib bir yola koyulacaksanız, Rasulullah s.a.v’in yoluna, mezhebine uyun…
Öyleyse bu konuda sözü daha fazla uzatmaya gerek yoktur. Gelin öyle bir yol ve öyle bir mezheb üzerinde konuşalımki, o mezhebi kabulde iman ehli, reddettiğimizde ise küfür ehli olunsun… Ve bu manada ele alınması gereken mezhebte Allah Rasulü s.a.v’in mezhebidir. Çünkü onu kabulde iman ehli, reddedildiğinde ise küfür ehli olunur…
Sözleri ve örnekliği konusunda da aynı kural geçerlidir… Kim Allah Rasulü s.a.v’i örnek alırsa kurtulur, onu bırakıp başkalarını örnek edinenler ise, mahvolur…
Sözün özü ; örnek almaya ihtiyacı olan bir kimse asla örnek alınmaz. Biz inanıyoruz ki, makamı mevkisi ne olursa olsun herkes Muhammed Mustafayı örnek edinmek zorundadır…
Vel hamdu lillahi rabbil alemin
Tacuddin el Bayburdi