TE’LİF
Ebu Muhammed Zeyd Ferzent Okta
Hamd, gökleri ve yeri hiç yoktan yaratan alemlerin Rabbi olan Allahu azze ve celle içindir. Ona hamd eder ve ondan yardım isteriz. Kudretiyle her şeyi kuşatan, tüm işleri ve oluşları düzenlemek suretiyle mahlukatı üzerinde dilediğini gerçekleştiren, göklerin ve yerin tek sahibi olan Allah, her türlü noksanlık ve kusurlardan münezzehtir, o yüceler yücesidir.
Allah’ın kullarına ihsan ettiği sayamayacağız kadar nimeti vardır. Kulun kendisiyle rızıklandırıldığı bu nimetlerden biri de onlara vermiş olduğu çocuklardır.
Kardeşlerimizden bazıları, benden yeni doğan çocuklar hakkında onları şeytanın şerrinden korumak için Kuran ve Sünnet’te neler okumamız gerekir diye talepte bulunmuşlardı. Bu hususta birçok ailenin bunu ihmal ettiklerini müşahede ettiğimden ötürü böyle bir çalışmanın fayda vereceğini düşündüm. Rabbimden niyazım, bunu kendi katında makbul olunmuş bir amel olarak yazmasını umuyorum. Muhakkak ki o, duaları hakkıyla işitendir.
Ben bu risalede, nebilerin ve müminlerin Allahtan hayırlı bir zürriyet istemek hakkın’da Kur’ânda zikredilen duaları, çocuk daha dünyaya gelmeden önce alınması gereken koruyucu tedbirleri ve doğduktan sonra çocuğun şeytanın şerrinden korunması için yapılması gereken koruyucu ayetler ve duaları toparlamaya çalıştım. Başarı, her türlü noksanlıktan münezzeh olan Allah’tandır. Hatalar ise bizim nefsimizdendir.
ZÜRRİYETİN İYİ OLMASI İÇİN ALLAH’A DUA ETMEK HAKKINDA
Zekeriya (a.s.)’ın Zürriyeti Hususunda Rabbi’ne Yaptığı Dualar:
“Rabbim! Kendi katından bana iyi bir zürriyet bağışla. Şüphesiz ki sen duayı işitensin.”1
{رَ ب هَبْ لِِّ من لَّدُنْكَ ذُ رِّيَّةً طَي بَةً إِّنَّكَ سََِّيعُ الدُّعَاءِّ }
“Doğrusu ben, arkamdan yerime geçecek yakınlarımdan endişe ediyorum. Karım da kısırdır. Bu yüzden kendi katından, bana ve Yakub hanedanına varis olacak bir veli (oğul) bağışla. Rabbim! Onu rızana layık kıl.”2
وَإِنِِّ خِفْتُ الْمَوَالَِِ مِنْ وَرَائِي وَكَانَتِ امْرَأَتِِ عَاقِرًا فَ هَبْ لِِّ مِّنْ لَدُنْكَ وَلِّيًّا ، يَرِّثُنِِّ وَيَرِّثُ}
{مِّنْ آلِّ يَ عْقُوبَ وَاجْعَلْهُ رَ ب رَضِّيًّا
İbrahim (a.s.)’ın Yaptığı Dua:
“Ey Rabbim! Bana Salihlerden olacak bir çocuk bağışla”3
{رَ ب هَبْ لِِّ مِّنَ الصَّالِِِّّيَ }
1- Âl-i İmrân 3/38
2- Meryem 19/5-6
3- Saffat 37/100
“Ey Rabbim! Beni ve zürriyetimden gelecekleri namazı devamlı kılanlardan eyle. Ey Rabbimiz! Duamı kabul et.”4
{رَب اجْعَلْنِِّ مُقِّيمَ الصَّلََةِّ وَمِّنْ ذُ رِّيَّتِِّ رَبَّ نَا وَتَ قَبَّلْ دُعَاءِّ }
“Beni ve oğullarımı putlara ibadet etmekten uzak tut”5
{وَاجْنُ بْنِِّ وَبَنَِِّّ أَنْ نَ عْبُدَ الَْْصْنَامَ }
İbrahim (a.s.) Ve Oğlu İsmaîl (a.s.)’ın Yaptığı Dua:
“Ey Rabbimiz! Bizi sana teslim olmuş kimseler kıl ve zürriyetimizden de sana teslim olmuş bir ümmet meydana getir”6
{…رَبَّ نَا وَاجْعَلْنَا مُسْلِّمَيِّْ لَكَ وَمِّنْ ذُ رِّيَّتِّنَا أُمَّةً مُسْلِّمَةً لَكَ }
4 İbrahim 14/40
5 İbrahim 14/35
6 Bakara 2/128
Erginlik Çağına Gelip Kırk Yaşına Ulaşan Kimsenin Demesi Gereken Dua:
“Biz insana anne babasına iyi davranmasını emrettik. Annesi onu zahmetle taşıdı ve zahmetle doğurdu. Taşınması ile sütten kesilmesi, otuz ay sürer. Nihayet insan, güçlü çağına erip kırk yaşına varınca der ki: “Ey Rabbim! Bana, anne ve babama verdiğin nimete şükretmemi ve razı olacağın salih amel işlememe beni muvaffak eyle. Zürriyetimi de benim için salih kimseler yap.” Şüphesiz ki ben sana tövbe ettim ve elbette ki ben Müslümanlardanım” der.7
وَوَصَّيْ نَا الِْْنْسَانَ بِوَالِدَيْهِ إِحْسَانًً حَََلَتْهُ أُمُّهُ كُرْهًا وَوَضَعَتْهُ كُرْهًا وَحََْلُهُ وَفِصَالُهُ ثَلََثُونَ شَهْرًا }
حَتََّّ إِذَا ب لََغَ أَشُدَّهُ وَب لََغَ أَرْبَعِينَ سَنَةً قَالَ : “رَ ب أَوْزِّعْنِِّ أَنْ أَشْكُرَ نِّعْمَتَكَ الَّتِِّ أَنْ عَمْتَ عَلَيَّ
وَعَلَى وَالِّدَيَّ وَأَنْ أَعْمَلَ صَالًِِّا تَ رْضَاهُ وَ أَصْلِّحْ لِِّ فِِّ ذُ رِّيَّتِِّ إِّ نّ تُ بْتُ إِّلَيْكَ وَإِّ نّ مِّنَ
{“الْمُسْلِّمِّيَ
Allah’ın Kullarının Yaptığı Dua:
“Ey Rabbimiz! Bize eşlerimizden ve zürriyetlerimizden bir göz aydınlığı ver ve bizi takva sahiplerine önder kıl.”8
{رَبَّ نَا هَبْ لَنَا مِّنْ أَزْوَاجِّنَا وَذُ رِّيََّّتِّنَا قُ رَّةَ أَعْيٍُ وَاجْعَلْنَا لِّلْمُتَّقِّيَ إِّمَامًا }
7 Ahkâf 46/15
8 Furkân 25/74
ÇOCUK DAHA DÜNYAYA GELMEDEN ÖNCE ALINMASI GEREKEN KORUYUCU TEDBİRLER
1.Kadınla Nikahlanırken Dua Etmek:
“Ey Allah’ım! Senden bu hanımın hayrını ve onda yarattığın huyların da hayrını diliyorum. Onun şerrinden ve onda yarattığın kötü huyların şerrinden de sana sığınıyorum”9
“اللَّهُمَّ إِّ نّ أَسْأَلُكَ خَيْ رَهَا وَخَيْ رَ مَا جَبَ لْتَ هَا عَلَيْهِّ، وَأَعُوذُ بِّكَ مِّنْ شَ رِّهَا وَمِّنْ شَ رِّ مَا جَبَ لْتَ هَا
“عَلَيْ ه
9 Sünen-i Ebû Dâvud 2160, Sünen-i İbn. Mâce 2252, Elbâni Hasen. Hadisin tam olan metni aşağıda geldiği gibidir. Lafız ise Ebû Dâvud’a aittir:
2.Cimâ’da Bulunulacağı Sırada Yapılması Gereken Dua:
“Amr İbn. Şuayb, babasından, o da dedesinden, Allah Rasulu (s.a.v.)’in şöyle dediğini nakleder: “Sizden biriniz bir kadınla evlendiğinde veya bir köle satın aldığında: “Ey Allah’ım! Senden bu hanımın hayrını ve onda yarattığın huyların da hayrını diliyorum. Onun şerrinden ve onda yarattığın kötü huyların şerrinden de sana sığınıyorum” diye dua etsin. Bir deve satın aldığı zamanda hörgücün tepesinden tutup (bu sözlerin) aynısın söylesin.”
(Sünen-i Ebû Dâvud 2160)
:عَنْ عَمْرِو بْنِ شُعَيْبٍ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ جَدِِهِ، عَنِ النَّبِِِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ
إِذ ا تَ زَوَّجَ أَحَدُكُمُ امْرَأَةً»
أَوِ اشْتَ رَى خَادِمًا، فَ لْيَ قُلِ اللَّهُمَّ إِنِِّ أَسْأَلُكَ خَيْ رَهَا وَخَيْ رَ مَا جَبَ لْتَ هَا عَلَيْهِ، وَأَعُوذُ بِكَ مِ نْ شَرِِهَا وَمِنْ شَرِِ
« مَا جَبَ لْتَ هَا عَلَيْهِ، وَإِذَا اشْتَ رَى بَعِيرًا فَ لْيَأْخُذْ بِذِ روَةِ سَنَامِهِ وَلْيَ قُلْ مِثْلَ ذَلِكَ
“Bismillah! (Allah’ın adıyla) Ey Allah’ım! Bizi şeytandan uzaklaştır, şeytanı da bize verdiğin rızıktan (çocuktan) uzaklaştır!”10
“بِِّسْمِّ اللهِّ، اللهُمَّ جَن بْ نَا الشَّيْطَانَ، وَجَن بِّ الشَّيْطَانَ مَا رَزَقْ تَ نَا “
3.Bebek Anne Karnındayken Dua Etmenin Meşru Olduğu Hakkında:
“Hani İmrân’ın karısı, “Rabbim karnımdaki çocuğu sırf sana hizmet etmek üzere adadım. Benden kabul et. Şüphesiz sen hakkıyla işitensin, hakkıyla bilensin” demişti.11
Aşağıda geleceği üzere, İmran’ın hanımı çocuğu doğurduktan sonra dahi onu ve zürriyetini şeytanın şerrinden korunması için Allah’a dua etmiştir.
إِّذْ قَالَتِّ امْرَأَتُ عِّمْرَانَ رَ ب إِّ نّ نَذَرْتُ لَكَ مَا فِِّ بَطْنِِّ مَُُرَّرًا فَ تَ قَبَّلْ مِّ نِ إِّنَّكَ أَنْتَ”
“السَّمِّيعُ الْعَلِّيمُ
10- Sahîh-i Müslim 116-(1434), Sahîh-i Buhâri 141, Sünen-i Ebû Dâvud 2161, Sünen-i Tirmizi 1092, Sünen-i Dârimi 2258, Elbâni Sahih. Hadisin tam olan metni aşağıda geldiği gibidir. Lafız ise Müslim’e aittir:
11- Âl-i İmrân 3/35
“İbn. Abbas (r.a.)’dan rivâyet edildiğine göre, Allah Rasulu (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Biriniz eşiyle ilişkiye gireceği zaman: “Bismillah! (Allah’ın adıyla) Ey Allah’ım! Bizi şeytandan uzaklaştır, şeytanı da bize verdiğin rızıktan (çocuktan) uzaklaştır” diye dua ederde bu ilişkiden dolayı bir çocuk olması takdir edilirse şeytan asla o çocuğa zarar veremez.” (Sahîh-i Müslim 116-(1434).
عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللهِ صَ لَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: ” لَوْ أَنَّ أَحَدَهُمْ إِذَا أَرَادَ أَنْ يََْتَِِ أَهْلَهُ، قَالَ:
بِِسْمِ اللهِ، اللهُمَّ جَنِِبْ نَا الشَّيْطَانَ، وَجَنِِبِ الشَّيْطَانَ مَا رَزَقْ تَ نَا، فَإِنَّهُ إِنْ ي قَُدَّرْ ب يَْ نَ هُمَا وَلَدٌ فِِ ذَلِكَ، لََْ
“يَضُ رَّهُ شَيْطَانٌ أَبَدًا
YENİ DOĞAN ÇOCUĞUN KORUYUCU AYETLER VE DUA İLE KORUNMASI
İmrân (a.s.)’ın hanımı, Meryem’i (aleyhâ selâm) doğurduğunda şöyle dedi:
“Onu doğurunca, Allah, ne doğurduğunu bilip dururken: Rabbim! Ben onu kız doğurdum. Oysa erkek, kız gibi değildir. Ona Meryem adını verdim. Onu ve neslini kovulmuş şeytandan sana sığındırırım.” Dedi.12
فَ لَمَّا وَضَعَتْ هَا قَالَتْ رَبِِ إِنِِّ وَضَعْتُ هَا أُنْ ثَى وَالَّلَُّ أَعْلَمُ بَِِا وَضَعَتْ وَلَيْسَ الذَّكَرُ كَالُْْنْ ثَى وَإِنِِّ}
{سَََّيْ تُ هَا مَرْيَََ وَإِّ نّ أُعِّيذُهَا بِّكَ وَذُ رِّيَّ تَ هَا مِّنَ الشَّيْطَانِّ الرَّجِّيمِّ
1.Şeytanın Dürtmesinden Dolayı Çocuğun Ağlayarak Doğması:
Ebu Hureyre (r.a.)’dan rivâyet edildiğine göre, Allah Rasulu (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Şeytan tarafından dürtülmemiş hiçbir çocuk yoktur. Böylece çocuk şeytanın dürtüsünden dolayı ağlayarak doğar. Bundan tek istisna Meryem’in oğlu ve annesidir.” Sonra Ebu Hureyre (r.a.): “İsterseniz, “Onu ve soyunu kovulmuş şeytandan senin korumana bırakıyorum” (Âl-i İmrân 36) ayetini okuyunuz” dedi.13
:عَنْ أَبِِ هُرَيْ رَةَ، أَنَّ رَسُولَ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَا
،مَا مِنْ مَوْلُودٍ يُولَدُ إِلََّّ نَََسَه الشَّيْطَانُ »
«فَ يَسْتَهِلُّ صَارِخًا مِنْ نََْسَةِ الشَّيْطَانِ، إِلََّّ ابْنَ مَرْيَََ وَأُمَّهُ
ثَُُّ قَالَ أَبُو هُرَيْ رَةَ: اقْ رَءُوا إِنْ شِئْ تُمْ: » فَ يَسْتَهِلُّ صَارِخًا مِنْ نََْسَةِ الشَّيْطَانِ، إِلََّّ ابْنَ مَرْيَََ وَأُمَّهُ
[وَإِّ نّ أُعِّيذُهَا بِّكَ وَذُ رِّيَّ تَ هَا مِّنَ الشَّيْطَانِّ الرَّجِّيمِّ} [آل عمران: 36
12- Âl-i İmrân 3/36
13- Sahîh-i Müslim 146-(2366)
2.İbrahim (a.s.)’ın Oğlu İsmâil ve İshâk’a Okuduğu Dua:
“Eûzu bi kelimâtillâhittâmmeh min külli şeytanin ve hâmmeh ve min külli aynin lâmmeh.”
“Her türlü şeytandan, her haşereden, dokunan her kötü gözden Allah’ın tam olan kelimelerine sığınırım.”14
{أَعُوذُ بِّكَلِّمَاتِّ اللََِّّّ التَّامَّةِّ، مِّنْ كُ ل شَيْطَانٍ وَهَامَّةٍ، وَمِّنْ كُ ل عَيٍْ لاَمَّ ة}
3.Nebi (s.a.v.)’in Hasan Ve Hüseyin’e Yaptığı Dua ve Keyfiyyeti:
“Her ikinizi de her türlü şeytandan ve haşereden, dokunan her gözden Allah’ın tam olan kelimelerine sığındırırım”15
{أُعِّيذُكُمَا بِّكَلِّمَاتِّ اللََِّّّ التَّامَّةِّ مِّنْ كُ ل شَيْطَانٍ وَهَامَّةٍ، وَمِّنْ كُ ل عَيٍْ لَامَّ ة}
14- Sahîh-i Buhâri 3371. Hadisin tam olan metni aşağıda geldiği gibidir:
İbn. Abbas (r.a.)’dan, dedi ki: Nebi (s.a.v.), Hasan ile Hüseyin’e şu duayı okur ve şöyle derdi: “Şüphesiz ki sizin babanız (İbrâhim) bu duayı İsmail ve İshak’a okuyup onları (Allah’a) sığındırırdı:
“Eûzu bi kelimâtillâhittâmmeh min külli şeytanin ve hâmmeh ve min külli aynin lâmmeh.”
“Her türlü şeytandan, her haşereden, dokunan her kötü gözden Allah’ın tam olan kelimelerine sığınırım.” (Sahîh-i Buhâri 3371)
“:عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ رَضِيَ الَّلَُّ عَنْ هُمَا، قَالَ: كَانَ النَّبُِّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ي عَُوِِذُ الحَسَنَ وَالح سَيْنَ، وَي قَُولُ
إِنَّ أَبَِكُمَا كَانَ ي عَُوِِذُ بَا إِسََْاعِيلَ وَإِسْحَاقَ: أَعُوذُ بِكَلِمَاتِ الَّلَِّ التَّامَّةِ، مِنْ كُلِِ شَيْطَانٍ وَهَامَّةٍ، وَمِنْ كُلِِ
“عَيْنٍ لََّمَّةٍ
15- Sünen-i Tirmizi 2060, Elbâni Sahîh. Hadisin tam olan metni aşağıda geldiği gibidir:
İbn. Abbas (r.a.)’dan rivâyet edildiğine göre, dedi ki: “Allah Rasulu (s.a.v.) Hasan ve Hüseyin’e şu duayı okuyup şöyle derdi: “Her ikinizi de her türlü şeytandan ve haşereden, dokunan her gözden Allah’ın tam olan kelimelerine sığındırırım”. Ve şöyle derdi: “İbrâhim (a.s.)’da oğlu İsmail ve İshâk’a aynı şekilde okurdu.” (Sünen-i Tirmizi 2060, Elbâni Sahîh)
: عَنْ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ: كَانَ رَسُولُ الَّلَِّ صَلَّى الَّلَُّ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ي عَُوِِذُ الحَسَنَ وَالحُسَيْنَ ي قَُو
«أُعِيذُكُمَا بِكَلِمَاتِ الَّلَِّ التَّامَّةِ مِنْ كُلِِ شَيْطَانٍ وَهَامَّةٍ، وَمِنْ كُلِِ عَيْنٍ لََّمَّةٍ»
: وَي قَُولُ
«هَكَذَا كَ انَ إِبْ رَاهِيمُ ي عَُوِِذُ إِسْحَاقَ وَإِسََْاعِيلَ»
4.Çocuğa Yedi Kere Fatiha Suresini Okumak:
Kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım.
“Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla (başlarım).
Hamd, alemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.
(O Allah) Rahmân ve Rahîm’dir.
Din gününün sahibidir.
Biz yalnız senden yardım isteyerek sana ibadet ederiz.
Bizi dosdoğru yola ilet.
Kendilerine nimet verdiğin kimselerin yoluna, gazaba uğrayanların ve dalalette olanların yoluna değil.”17
أَعُوذُ بِِلَّلَِّ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِي م
بِّسْمِّ اللََِّّّ الرَّحَْْنِّ الرَّحِّيمِّ}
الَِْمْدُ لِّلََِّّّ رَ ب الْعَالَمِّيَ , الرَّحَْْنِّ الرَّحِّيمِّ , مَالِّكِّ يَ وْمِّ ال دِّينِّ , إِّيََّّكَ نَ عْبُدُ وَإِّيََّّكَ نَسْتَعِّيُ , اهْدِّنََ
{. ال صرَاطَ الْمُسْتَقِّيمَ , صِّرَاطَ الَّذِّينَ أَنْ عَمْتَ عَلَيْهِّمْ غَيِّْْ الْمَغْضُوبِّ عَلَيْهِّمْ وَلَا الضَّال يَن
16- <Çocuğa Yedi Kere İle İlgili > Sünen-i Tirmizi 2063, Sünen-i İbn. Mâce 2156, Müsned-i Ahmed 11085, Elbâni Sahîh. Hadisin metni aşağıda geldiği gibidir. Lafız ise Tirmizi’ye aittir.
17- Fâtiha 1/1-7
Ebû Saîd el-Hudrî (r.a.)’dan rivâyet edildiğine göre, şöyle dedi: “Allah Rasulu (s.a.v.) bizi bir seriyye olarak göndermişti. Bir kavme uğradık ve bizi misafir etmelerini istedik. Ama bizi ağırlamadılar. Derken kabile reislerini akrep soktu, bunun üzerine bize gelerek; aranızda akrep sokmasına karşı okuyacak bir kimse var mı? Dediler. Bende “evet” dedim, ben varım fakat bize bir koyun verirseniz kabile başkanınıza okuyabilirim dedim. Onlar, size otuz koyun veririz dediler. Biz de kabul ettik ve Elhamdu lillah’ı (Fâtiha Sûresini) 7 kere okudum, kabile başkanı derhal iyileşti, bizde koyunları aldık. Bu sefer koyunları almamız hususunda içimize şüphe düştü. Allah Rasulu (s.a.v.)’e varıncaya kadar acele etmeyin dedik. Allah Rasulu (s.a.v.)’in yanına varınca yaptığımı ona anlattım. Şöyle dedi; “Fâtiha sûresinin rukye olduğunu nerden bildin? Koyunları alın, bana da bir hisse ayırın.” (Sünen-i Tirmizi 2063, Elbâni Sahîh)
عَنْ أَبِِ سَعِيدٍ الخُدْرِيِِ قَالَ: بعََثَنَا رَسُولُ الَّلَِّ صَلَّى الَّلَُّه عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فِِ سَ رِيَّةٍ فَ نَ زَلْنَا بِقَوْمٍ، فَسَأَلْنَاهُمُ القِرَى
فَ لَمْ ي قَْرُونًَ، فَ لُدِغَ سَيِِدُهُمْ فَأَتَ وْنًَ فَ قَالُوا: هَلْ فِيكُمْ مَنْ ي رَْقِي مِنَ العَقْرَبِ؟ قُ لْتُ: ن عََمْ أَنًَ ، وَلَكِنْ لََّ أَرْقِيهِ
حَتََّّ ت عُْطُونًَ غَنَمًا، قَالُوا: فَإِنًَّ ن عُْطِيكُمْ ثَلََثِينَ شَاةً، فَ قَبِلْنَا فَ قَرَأْتُ عَلَيْهِ: الحَمْدُ لَِّلَِّ سَبْعَ مَرَّاتٍ، فَ بَ رَأَ
وَقَ بَضْنَا الغَنَمَ، قَالَ: فَ عَرَضَ فِِ أَنْ فُسِنَا مِنْ هَا شَيْءٌ فَ قُلْنَا: لََّ تَ عْجَلُوا حَتََّّ تََْتُوا رَسُولَ الَّلَّ صَلَّى الَّلَُّه عَلَيْهِ
: وَسَ لَّمَ قَالَ: فَ لَمَّا قَدِمْنَا عَلَيْهِ ذكََرْتُ لَهُ الَّذِي صَنَ عْتُ، قَالَ
«وَمَا عَلِمْتَ أَن هََّا رُقْ يَةٌ؟ اقْبِضُوا الغَنَمَ وَاضْرِبُوا لِِ مَعَكُمْ بِسَهْمٍ»
5.İhlas, Felak, Nas Surelerini Üçer Kere Okuyup Avuç İçine Üfledikten Sonra Çocuğa Sürmek:
18- <İhlas Felak Nas surelerini üç kere okumak ile alakalı> Sahîh-i Buhâri 5017, Hadisin metni aşağıda geldiği gibidir.
Âişe (r.a.)’dan, Nebi (s.a.v.) her gece yatağına girdiği zaman iki avucunu birleştirip açar, sonra üflerdi. Avuçlarına قل هو الله أحد / Kul huvallahu ahad (ihlas suresini), قل أعوذ برب الفلق / Kul eûzu bi Rabbi’l-felak (Felak Suresini) ve قل أعوذ برب الناس / Kul eûzu bi Rabbi’n-nâs (Nâs Suresini) okurdu. Sonra yapabildiği kadar ellerini vücudunda gezdirirdi. Önce başına yüzüne ve ön tarafına sürerdi. Bunu üç kez tekrar ederdi.” (Sahîh-i Buhâri 5017)
عَنْ عَائِشَةَ: ” أَنَّ النَّبَِّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ كَانَ إِذَا أَوَى إِلََ فِرَاشِهِ كُلَّ لَيْ لَةٍ جَََعَ كَفَّيْهِ، ثَُُّ ن فََثَ فِيهِمَا
فَ قَرَأَ فِيهِمَا: قُلْ هُوَ الَّلَُّ أَحَدٌ وَقُلْ أَعُوذُ بِرَبِِ الفَلَقِ وَقُلْ أَعُوذُ بِرَبِِ النَّاسِ، ثَُُّ يََْسَحُ بِ مَا مَا اسْتَطَاعَ مِنْ
“.جَسَدِهِ، ي بَْدَأُ بِِمَا عَلَى رَأْسِ هِ وَوَجْهِهِ وَمَا أَقْ بَلَ مِنْ جَسَدِهِ ي فَْعَلُ ذَلِكَ ثَلََثَ مَرَّاتٍ
Ebû Saîd el-Hudrî (r.a.)’dan, rivâyete göre, şöyle dedi: “Allah Rasulu (s.a.v.) cinlerin şerrinden ve göz değmesinden korunmak için (Allah’a) sığınırdı. Muavvizetan sûreleri denilen (Nas ve Felak) sûreleri nazil olunca diğer okuduğu şeyleri bıraktı ve bu iki sûreyi okumaya başladı.” (Sünen-i Tirmizi 2058, Elbâni Sahih)
Üflemek ve mesh etmek, Allah Rasulu (s.a.v.)’in sünnetinden alınmıştır. Aynı zamanda Allah Rasulu (s.a.v.) hastalandığında, Aişe (r.anha.) bunu ona yapardı. Buda anne veya babanın küçük çocuğuna İhlâs, Felak, ve Nas surelerini okuyup üfleyerek mesh etmenin caiz olduğuna delalet eder. Bunun delilleri ise aşağıda geldiği gibidir.
: عَنْ أَبِِ سَعِيدٍ
كَانَ رَسُولُ الَّلَِّ صَلَّى الَّلَُّ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ي تََ عَوَّذُ مِنَ الجَانِِ وَعَيْنِ الِْنْ سانِ حَتََّّ ن زََلَتِ»
«الموعوِِذَتََنِ فَ لَمَّا نزََلَتَا أَخَذَ بِِهمَا وَتَ رَكَ مَا سِوَاهَُُا
Âişe (r.a.)’dan, dedi ki: “Allah Rasulu (s.a.v.) yatağına girdiği zaman “Kul huvallahu ahad ile İki sığındırıcı Sûreleri beraberce okur da, iki avucunun içine üfler. Sonra iki eliyle yüzünü ve iki elinin bedeninden ulaştığı yerleri sıvazlardı. Âişe (r.anha.) dedi ki: Allah Rasulu (s.a.v.) hastalandığı zaman bunu benim yapmamı emrederdi.” (Sâhîh-i Buhâri 5748)
:عَنْ عَائِشَةَ، رَضِيَ الَّلَُّ عَنْ هَا قَالَتْ
كَانَ رَسُولُ الَّلَِّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِذَا أَوَى إِلََ فِ رَاشِ هِ، ن فََثَ فِِ »
«كَفَّيْهِ بِقُلْ هُوَ الَّلَُّ أَحَدٌ وَبِِلْمُعَوِِذَتَ يْنِ جََِيعًا، ثَُُّ يََْسَحُ بِِمَا وَجْهَهُ، وَمَا ب لََغَتْ يَدَاه مِنْ جَسَدِهِ
:قَالَتْ عَائِشَ
«فَلَمَّا اشْتَكَى كَانَ يََْمُرُنِّ أَنْ أَفْ عَلَ ذَلِكَ بِهِ»
Âişe (r.a.)’dan rivâyet edildiğine göre, Allah Rasulu (s.a.v.) rahatsızlandığı vakit kendisine muavvizâtı okurdu. Rahatsızlığı ilerleyince ona ben okumaya başladım. Elinin bereketinin sinmesi umuduyla elini sıvazlardım. (Sahîh-i Buhâri 5016)
:عَنْ عَائِشَةَ رَضِيَ الَّلَُّ عَنْ هَا
أَنَّ رَسُولَ الَّلَِّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ كَانَ إِذَا اشْتَكَى ي قَْرَأُ عَ لَى ن فَْسِهِ»
«بِِلْمُعَوِِذَاتِ وَي نَْ فُثُ، فَ لَمَّا اشْتَدَّ وَجَعُهُ كُنْتُ أَقْ رَأُ عَلَيْهِ وَأَمْسَحُ بِيَدِهِ رَجَاءَ ب رََكَتِهَا
Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, “Nebi (s.a.v.) vefatı ile sonuçlanan hastalağında kendisine muavvizâtı okuyup üflerdi. Hastalığı ağırlaşınca ben onları okuyup onu üflüyor, kendi eliyle-bereketi dolayısıyla onun vücudunu sıvazlıyordum.”
Hadisin ravilerinden Ma’mer dedi ki İbn Şihâb’a: Nasıl üflerdi diye sordum. O: önce ellerine üfler, sonra onları yüzüne sürerdi, dedi. (Sahîh-i Buhâri 5751)
عَنْ عَائِشَةَ، رَضِيَ الَّلَُّ عَنْ هَا: أَنَّ النَّبَِّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
كَانَ ي نَْفِثُ عَلَى ن فَْسِهِ فِِ مَ رَضِهِ الَّذِي »
«قُبِضَ فِيهِ بِِلْمُ عَوِِذَاتِ، فَ لَمَّا ث قَُلَ كُنْتُ أَنًَ أَنْفِثُ عَلَيْهِ بِِنَّ، فَأَمْسَحُ بِيَدِ ن فَْسِهِ لِبَ رَكَتِهَا
:فَسَأَلْتُ ابْنَ شِهَابٍ
:كَيْفَ كَانَ ي نَْفِثُ؟ قَالَ
«ي نَْفِثُ عَلَى يَدَيْهِ ثَُُّ يََْسَحُ بِِمَا وَجْهَهُ»
el-İHLÂS SÛRESİ سُورَةُ الِّْْخْلََصِّ
“Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla (başlarım).
De ki: O, Allah birdir. Allah sameddir. O, doğurmamış ve doğmamıştır. Onun hiçbir dengi yoktur.”19
بسم الله الرحْن الرحيم
{قُلْ هُوَ اللََُّّه أَحَ د , اللََُّّه الصَّمَدُ , لََْ يَلِّدْ وَلََْ يُولَ د, وَلََْ يَكُنْ لَهُ كُفُوًا أَحَ د}
el-FELÂK SÛRESİ سُورَةُ الْفَلَقِّ
“Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla (başlarım).
De ki: Yarattığı şeylerin şerrinden, karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden, düğümlere üfürüp büyü yapan üfürükçülerin şerrinden ve haset ettiği vakit hasetçinin şerrinden sabahın Rabbine sığınırım!”20
بسم الله الرحْن الرحيم
قُلْ أَعُوذُ بِّرَ ب الْفَلَقِّ , مِّنْ شَ رِّ مَا خَلَقَ , وَمِّنْ شَ رِّ غَاسِّقٍ إِّذَا وَقَبَ , وَمِّنْ شَ رِّ النَّ فَّاثََتِّ}
{فِِّ الْعُقَدِّ , وَمِّنْ شَ رِّ حَاسِّدٍ إِّذَا حَسَدَ
en-NÂS SÛRESİ سُورَةُ النَّاسِّ
“Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla (başlarım).
De ki: “Cinlerden ve insanlardan; insanların kalplerine vesvese veren sinsi vesvesecinin kötülüğünden, insanların Rabbine, insanların Melik’ine, insanların İlâh’ına sığınırım.”21
بسم الله الرحْن الرحيم
قُلْ أَعُوذُ بِّرَ ب النَّاسِّ , مَلِّكِّ النَّاسِّ , إِّلَهِّ النَّاسِّ , مِّنْ شَ رِّ الْوَسْوَاسِّ الَْْنَّاسِّ , الَّذِّي ي وَُسْوِّسُ}
{فِِّ صُدُورِّ النَّاسِّ , مِّنَ الِّْْنَّةِّ وَالنَّاسِّ
19 İhlas 112/1-4
20 Felak 113/1-5
21 Nas 114/1-6
Doğruya ve başarıya ulaştıran sadece alemlerin Rabbi olan Allahu azze ve celledir. Hatalar ise bizim kendimizdendir.
Bu risaleden faydalanacak her bir kardeşimden ricam; benim, ebeveynim, çocuklarım ve hocam Ebu Said el-Yarbuzi’ye (r.h.), diğer dostlarım ve bütün Müslümanlar için dua etmesidir. Muhakkak ki o, hakkıyla işiten ve hakkıyla bilendir.
Dayanağım ve güvenim ancak Allah’tır. İşlerimi ancak ona havale ederim. Allah bana yeter. O ne güzel vekildir. Güç ve kuvvet ancak Aziz ve Hakim olan Allah’ın yardımı iledir.
Ebu Muhammed Zeyd Ferzend. İbn. Muhammed Salih es-Selefi
11 Şaban 1443- İzmir/Türkiye