Lat Menat Ve Uzza Kimdir? Nedir?
اَفَرَاَيْتُمُ اللَّاتَ وَالْعُزّٰىۙ وَمَنٰوةَ الثَّالِثَةَ الْاُخْرٰى
“Lat, Uzza ve üçüncüleri olan Menat’ı görmedin mi?”[1]
Lat
Taifte bulunan, üzerine ev bina edilmiş oyulmuş bir kaya idi. Üzeri örtü örtülmüş, Kabe’ye benzetilmiş, etrafında genişçe bir saha olan, yanında muhafızı olan, kendisine ibadet edilen bir puttu.
Uzza
Mekke ve Taif arasında hurma vadisi içerisinde bir ağaç idi. Etrafında örtü ve binalar vardı. Yine yanlarında muhafız vardı. İçerisinde insanlarla konuşan şeytanlar vardı. Cahiller ise insanlarla konuşanın ağaç olduğunu zannediyorlardı. O Mekke’nin putuydu.
Menat
Mekke ile Medine arasında Kudayd dağı yakınlarında büyük bir sahra da idi, orada Huza’, Evs ve Hazreç kabileleri vardı. Hac zamanı onun yanında ihrama giriyorlardı[2] ve ona ibadet ediyorlardı.
Bu üç put Arapların en büyük putlarıydı.[3]
Toplumumuzun Lat Menat Ve Uzza’ ı
Öncelikli olarak bilinmesi gereken husus Lat, Menat ve Uzza’nın salih kimseler olduğuydu. Onlar hacca gelen kimselere çorba ikram eden, hacıları misafir eden kimselerdi.
Lat
عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمَا، فِي قَوْلِهِ: {اللَّاتَ وَالعُزَّى} [النجم: 19] «كَانَ اللَّاتُ رَجُلًا يَلُتُّ سَوِيقَ الحَاجِّ
Buhari İbni Abbas’tan şu rivayeti zikreder: Lat, hacılara sevik ikram eden bir adam idi .”[4]
Menat
Bize ez-Zuhrî tahdîs etti: Ben Urve’den işittim (o şöyle diyordu): Ben Âişe’ye (Safa ve Merve âyeti hakkında) sordum. O şöyle dedi: (Câhiliye devrinde) el-Muşellel mevkiinde bulunan Menât et-Tâğıye yanında -veya ona ibâdet için- ihrama girenler Safa ile Merve arasında tavaf etmezlerdi.
Yüce Allah “Şüphe yok ki, Safa ile Merve Allah’a ibâdet etmeye vesile olan nişanlardır…” (Bakara: 158) ayetini indirdi.
Bunun üzerine Rasûlullah ile Müslümanlar beraberce o iki tepe arasında tavaf ettiler.
Râvî Sufyân ibn Uyeyne: Menât putu, deniz tarafında bir dağ olan Kudeyd’den el-Muşellel mevkiinde bulunuyordu, demiştir.
Abdurrahmân ibn Hâlid de İbn Şihâb’dan olmak üzere söyledi ki, o şöyle demiştir: Urve dedi ki: Âişe şöyle dedi: “İnne’s-safâ…” âyeti (Evs ve Hazrec’den oluşan) Ensâr hakkında inmiştir. Onlar ve Gassân kabilesi İslâm’a girmelerinden önce Menât için ihrama girer, telbiye ederlerdi… Bu hadîs de Sufyân ibn Uyeyne’nin hadîsi gibidir.
Ma’mer ibn Râşid de Zuhrî’den; o da Urve’den; o da Âişe’den olmak üzere şu hadîsi söyledi: Ensâr’ın Menât için telbiye edip ihrama girenlerinden birtakım adamlar
— Ey Allah’ın Rasulü, bizler Menât’ı ta’zîm etmek maksadıyle Safa ile Merve arasında tavaf etmiyorduk, dediler… Bu da geçen hadîs tarzındadır.[5]
Mekke ehli İslam’dan öncede hac yapıyorlardı ve bu ibadeti eda etmeden önce Allah ile aralarında aracı olduklarını düşündükleri, heykellerini yaptıkları veya türbelerini yaptıkları o zatların yanlarına uğruyorlardı. Onların yanına uğramayı ibadetlerinin mukaddimesi ve kabulüne vesile olarak görüyorlardı. Bu sebeple Allah onları şirk ehli olarak tesmiye etti.
Mezkur rivayetlere de bakıldığında Mekkelilerin onlardan bir şey taleb ettiği görülmemektedir sadece onları Allah ile araya aracı alarak ibadetlerinin kabulüne vesile görmektedirler. Onun için Rabbimiz onların niyetlerini şöyle haber vermektedir:
اَلَا لِلّٰهِ الدّ۪ينُ الْخَالِصُۜ وَالَّذ۪ينَ اتَّخَذُوا مِنْ دُونِه۪ٓ اَوْلِيَٓاءَۢ مَا نَعْبُدُهُمْ اِلَّا لِيُقَرِّبُونَٓا اِلَى اللّٰهِ زُلْفٰىۜ
“Dikkat edin! Halis din yalnızca Allah’ındır. Onlar ki Allah’ın dışında kendilerine veli edinirler ve “Biz onlara sadece bizi Allah’a daha çok yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz…”[6]derler
Görüldüğü gibi “Allah’a yaklaşmak için ibadet ediyoruz” diyorlar.
Bizim toplumumuz bu ayeti okuduğu zaman Mekkelilerin bu kimseleri Allah gibi ilah gördüklerine, sanki bütün ibadetlerini onlara eda ettikleri zannına kapılmaktadırlar. Oysa ki ayeti kerime açıktır. Mekkeli müşriklerin de gayesi sadece Allah’a yaklaşmaktır. Buna sebep olarak da salih gördükleri kişiler aracı edilmekte, hacc gibi bir ibadetten önce onların yanlarına uğramaları gerektiği düşünülmekteydi.
Allah ise onları bu eylemini kendisi dışında bir dost edinme olarak, kendine ortak koşmak olarak tesmiye ederek onları da müşrik ilan etti.
Zamanımızda ise yine insanlar salih zannettikleri kimselerin türbeleri yapmakta, kabirlerinin yanlarına giderek orada dua etmekte, cenaze namazlarını orada kılmakta hatta öğrenciler sınav zamanlarından önce oraya giderek dua etmektedirler.
Biz onlara bunu yapmamaları gerektiğini söylerken bize cevap olarak “Biz onlara dua etmiyoruz ki, biz Allah’dan istiyoruz” diyorlar.
Peki neden evinizde değil de burada dua ediyorsunuz? Neden herhangi bir mescidde değil de bazı salih zannedilen kimselerin türbelerine yolculuk yaparak geliyorsunuz?
Mesela bizim toplumumuz Hacca gitmeden önce eğer Konya’da iskan ediyorsa Celaleddin Rumi’nin türbesine uğrarlar.
Cenazeleri varsa, cenazelerini oradan kaldırıyorlar.
Başları dara düşse salih bildikleri kimselerin isimlerini zikrederek ya Allah’dan ya da direk onlardan istiyorlar. Mesela “Yetiş Ya Abdulkadir Geylani” dedikleri gibi. Tıpkı “Şia’nın Yetiş ya Huseyin” dedikleri gibi.
Günümüzde birileri kendilerine Lat, Menat, Uzza edinmek istemektedir. Bilhassa Tasavvuf ve Şiiler salih zannettikleri kimselere öyle makamlar addetmektedirler ki Mekkeli müşrikler bile salih zannettikleri zatları bu derece yüceltmemişlerdi. Bizim toplumumuz salih zatları Allah’ın isim sıfatları ise, rububiyet sıfatları ile zikretmektedir. Gaybı bilen, ölse bile diri olan, başı darda olana her daim yardım eden, bir kişinin yatağında kaç defa döndüğünü bilen, kainatı idare eden gavs, kutub ve daha neler neler…
Ez Cümle:
Şeytan geçmiştekileri sıratu’l müstakimden ayırdığı gibi zamanımız insanlarını da ayırmakta onlara oyun oynamaktadır. İbadetlerinde Allah’a aracılar edinmelerini onlara ilham ederek öğretmektedir. Onların salih kimseler olduğunu ileri sürerek Allah’ın yanında hatırları, nazları, niyazları olduğunu zannettirmektedir. Bu ise Zümer suresi 3. Ayette ifade edildiği gibi “Dikkat edin halis din yalnızca Allah’a aittir” ifadesine muhaliftir. Çünkü Allah azza ve celle ayetin devamında aracı edinmeyi inkar ederek “halis din yalnızca Allah’a aittir” buyurmaktadır. Yani aracı edinmek halis dine/ tevhide muhaliftir denilmektedir.
Rabbim bizleri doğru yoldan ayırmasın ! Amin.
Cihan ELMAS
16.08.2021/ YARPUZ
[1] Necm 19-20
[2] Yani hacca gitmeden önce oraya uğruyorlar ve ihrama girilecek yer olarak orayı belirliyorlardı, haccın kabulü için.
[3] Şeyh Fevzan / Şerhu’l Kavaidu’l Erba’
[4] Buhari / Tefsir 4859
[5] Buhari / Tefsir 4861
[6] Zumer 3