Hadis İnkarcılarının “Hayızlı Kadın Namaz Kılıp Oruç Tutabilir” İddiasına Cevap

Hayız Ne Demektir

Lugat Manası: Suyun akıp taşması, kanın akması manalarına gelir.

Istılahta: Kendisinin gelmesi ile baliğ olan bir kadının, o andan itibaren menopoz görene kadar her ayın belli dönemlerinde rahimlerinden gelen kana veya olaya verilen addır.

Türkçe’de “âdet görme, âdet kanaması, aybaşı hali” denildiği gibi bazen regl olarak da isimlendirilir.

Kur’an da Hayız Ayeti

وَيَسْـَٔلُونَكَ عَنِ الْمَحيضِ قُلْ هُوَ اَذًىۙ

Sana hayızdan soruyorlar. De ki o bir ezadır.”[1]

Eza Kelimesinin Kur’an’da Geçtiği Ayetler Ve Manaları

Şüphe yok ki Arap dilinde bir kelime kullanıldığı yere göre bazen eş anlamlı bazen çok farklı manalara delalet edebilir, o kelime ile farklı bir amel kastedilmiş olabilir. Mesela Kur’an’da zikir kelimesi bazen tesbihat [2] bazen vahiy [3] bazen de namazın [4] yerine kullanılabilir.

Eza kelimesi ise Kur’an’da Bakara 222, Nisa 16, En’am 34, Tevbe 61, Ahzab 96 ve Saf 5. Ayetler olmak üzere 6 ayette geçmektedir.. Genellikle eziyet, sıkıntı manalarına gelmektedir.

Hayızlı Kadına Yasak Olan Husulardan Bazıları

  • Namazı Kılmaz Ve Kaza Etmezler Ama Orucu Tutmaz Sonra Kaza Ederler

عن معاذة بنت عبد الله قالت : سألت عائشة رضي الله عنها ، فقلت : ما بال الحائض تقضي الصوم ولا تقضي الصلاة ؟ فقالت : أحرورية أنت ؟ فقلت : لست بحرورية ، ولكني أسأل . فقالت :كان يصيبنا ذلك ، فنؤمر بقضاء الصوم ، ولا نؤمر بقضاء الصلاة

Muaze binti Abdullah dedi ki: “Aişe (rh)’ye dedim ki adetli olan neden orucu kaza ediyor da namazı kaza etmiyor? Bana dedi ki: “Sen haruri misin? [5] ” Bende hayır sadece soruyorum dedim. Bunun üzerine şu karşılığı verdi : “O durum bizde hasıl olduğunda orucu kaza etmemiz emredilir ama namazı kaza etmemiz emredilmezdi.” [6]

  • Namaz Ve Hac Yasaklanmıştır

وَقَالَ عَطَاءٌ: عَنْ جَابِرٍ، حَاضَتْ عَائِشَةُ فَنَسَكَتْ المَنَاسِكَ غَيْرَ الطَّوَافِ بِالْبَيْتِ وَلاَ تُصَلِّي

Ata, Cabir’den şöyle nakletmiştir : “Aişe hayız oldu Kabe’yi tavaf etmek ve namaz kılmak hariç Hac menasiklerini yerine getirdi.”[7]

  • Cima Etmeleri Yasaklanmıştır

وَيَسْأَلُونَكَ عَنِ الْمَحِيضِ قُلْ هُوَ أَذًى فَاعْتَزِلُواْ النِّسَاء فِي الْمَحِيضِ وَلاَ تَقْرَبُوهُنَّ حَتَّىَ يَطْهُرْنَ فَإِذَا تَطَهَّرْنَ فَأْتُوهُنَّ مِنْ حَيْثُ َمَرَكُمُ اللّهُ إِنَّ اللّهَ يُحِبُّ التَّوَّابِينَ وَيُحِبُّ الْمُتَطَهِّرِينَ

Sana kadınların ay halini sorarlar. De ki: “O bir ezadır. Ay halinde kadınlardan uzak durun. Temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın. Temizlendikleri vakit, Allah’ın size emrettiği yerden onlara yaklaşın. Şüphesiz Allah çok tövbe edenleri sever, çok temizlenenleri sever.”[8]

Sünnet İnkarcılarının Bu Konuda Ortaya Attıkları Bazı Şüpheler Ve Cevaplar

Sünnet / hadis inkarcıları her daim aklı nakle takdim etmek gibi vahye muhalif bir kaide ile helali haram, haramları da helal hale getirmektedirler. Zira haram kılma yetkisini Rasulullah’dan alarak kendi akıllarına vermişlerdir. “Rasul’ün dahi haram kılma yetkisi yoktur” derken, kendilerini yetkili görmüşlerdir. Rasulullah’ı susturup kendileri konuşmak istemişlerdir.

Daha öncede zikrettiğimiz gibi hadis inkarcıları ile sünnetin vahiy olduğu konusu halledilmeden, sair meselelerin konuşulması münazaa usulüne muhaliftir. Zira asıllarda sorunu olan biri ile teferruatın konuşulması usulen caiz değildir.

Ben ise burada sadece sünnetin vahiy olduğunu kabul edenlere, hadis inkarcılarının “hayızlı kadın namazda kılar oruç da tutar” iddialarının ne kadar da zayıf olduğunu bir kez daha göstermeyi murad ettim.

  • 1. Şüphe – Namazın Ve Orucun Ehemmiyeti

Hadis inkarcıları bu konudaki batıllarını desteklemek için namazın ve orucun ehemmiyetini ön plana çıkartarak hayızlı kadının namazı terk etmemesi ve orucunu da tutması gerektiğini söylemektedirler. Elbette ki namaz ve oruç İslam’dandır, imandandır. Ancak namazın ne zaman ve nasıl kılınacağını, ne zaman kısaltılıp kimin ne zaman muaf olacağını ve yine orucun ahkamını Allah ve Rasulü belirtmektedir.

Kendisine namazın Mi’rac’da farz kılındığı Rasul, bu namazı ümmetine farz kılmış, özrü olmadan namazı terk edenleri de tehdit etmiştir. Ancak kimin özür sahibi olduğunu da yine namazı fark kılan Allah ve Rasulü beyan etmiştir. Binaenaleyh hayızlı kişiyi namazdan muaf gören de yine namazı emreden Rasulullah’dır.

Şeyh Muhammed Ebu Said el-Yarbuzi (rhm)’nin dediği gibi “Hayız özrü olmadığı zaman bir kadının namazı kılması nasıl ki imandansa, hayız özrü olduğu zamanlarda namazı kılmaması ve orucu tutmaması da yine kadının Allah’a ve Rasulüne olan imanındadır.

Yukarıda zikrettiğimiz hadisi şeriflerde de görüldüğü üzere hayızlı kadınlar namaz kılmaz ve oruç tutmazlar. Hayız süreci bittikten sonra uygun bir vakitte orucu kaza ederler ancak namazı kaza da etmezler. Zira bu, Allah’ın Adem kızlarına bir merhametidir. Farz olan oruç yılda bir aydır. O bir ay içerisinde de hastalık birkaç gündür, haliyle kazası mümkündür. Namaza gelince günde beş vakitten asgaride beş-altı hastalık günü olduğunda otuz vakit kaza gerekirdi ki Allah bunu emretmemiştir.

  • 2. Şüphe İse Hayızın Hastalık Olmadığıdır – Yemek İçmek Ve Cima Da Olmadığı

Bazı hadis inkarcıları hayızın hastalık olmadığını, orucu bozan yemek, içmek ve cimadan da olmadığını, haliyle orucu tutmaya mani olmadığını iddia etmektedirler. Oysaki Rabbimiz Bakara suresi 222. Ayeti kerimede “Sana hayızdan soruyorlar. De ki o bir ezadır.” Buyurmuştur.

Hayız muhakkak ki bir ezadır. Eziyettir, sıkıntıdır. Bilhassa ilk günleri daha da şiddetlidir ve hatta birçok hastalıktan daha eziyetli geçmektedir. Binaenaleyh orucu tutmaya mani olacak bir sebeptir. Ancak yukarıda da ifade ettiğimiz üzere eza, hastalık olarak kabul edilmese de netice de Rasulullah bu günlerde orucu yasaklamıştır. Bu konuda İmam Buhari (rhm)’nin sahihinde şöyle bir kaide nakletmiştir.

وَقَالَ أَبُو الزِّنَادِ: ” إِنَّ السُّنَنَ وَوُجُوهَ الحَقِّ لَتَأْتِي كَثِيرًا عَلَى خِلاَفِ الرَّأْيِ، فَمَا يَجِدُ المُسْلِمُونَ بُدًّا مِنَ اتِّبَاعِهَا، مِنْ ذَلِكَ أَنَّ الحَائِضَ تَقْضِي الصِّيَامَ وَلاَ تَقْضِي الصَّلاَةَ

Ebu’z Zinad dedi ki: “Sünnetler ve hakkın hükümleri çoğu zaman akla / kıyasa aykırı olarak gelir. Müslümanlar onlara ittiba etmekten başka bir yol bulamazlar. Hayızlı kadının orucu kaza edip de namazı kaza etmemesi bu nev’idendir.”[9]

  • 3.Şüphe – Hayız Kadının Elinde Değildir

Kadının her ay belli günlerde hayız olmasının kadının elinde olmadığı doğrudur ancak kişinin sair hastalıkları da elinde değildir. Hepsi bir kader iledir. Bazen basit bir nezle olmak bazen doğuştan kronik bir hastalığa sahip olmak bazen de ilerleyen yaşlardan ötürü bazı hastalıklara yakalanmak elimizde olmayabilir. Böyle bir durumda diğer hastalarında oruç tutmaları emredilirdi. Ancak orucu tutmak veya bırakmak kişinin isteyerek hasta olmasına değil, hasta olup olmamasına bina edilmiştir.

  • 4. Şüphe – Hayızın Cünüplük İle Kıyas Edilmesi

Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi hadis inkarcıları helal ve haramı daima akıllarını hakem kılarak yapmaktadırlar. Binaenaleyh bu fasit kıyas ile de bunu bir kez daha ispat etmektedirler. Oysaki hayızlı olanı cünüp olan ile kıyas ne fizyolojik olarak ne de şer’i olarak birbiri ile alakasızdır. Hayızlı olana haram olan bir çok şey cünüp olana haram değildir. Mesela cünüp olan gusül abdesti almadan tekrar cimada bulunabilir ancak cima hayızlı kadına haramdır. Binaenaleyh bu fasit kıyasları onların battıkları bataklığın derinliği ispat için kafidir.

  • 5. Şüphe – Bu Hükmün Tevrattan Alındığı

Bu şüpheye birkaç vecihle cevap vermek mümkündür.

Birincisi bu iddia hadis inkarcılarının inkar etmek istedikleri her mesele için uydurdukları bir yalandır.

İkincisi ise hayızlı kadının oruç tutması gerektiğini iddia edenlerden birisi, “hayızlı olan kadının oruç tutması yasaktır” fetvasının Tevrat’tan alındığını iddia ederken, bir başka yerde de ne Tevrat’ın ne de İncil’in tahrif edilmediğini iddia etmektedir. Haliyle eğer bu fetva Tevrat’tan alınmış olsaydı bile ona göre bağlayıcı olurdu.

Üçüncüsü ise; Tevrat’ın aslında böyle bir hüküm vardıysa zaten bu inkar edilmemelidir

6. Şüphe – “Kada” Kelimesine Yanlış Terceme Verildiği

Yine hadis inkarcılarından bazıları Aişe (rh) hadisinde zikredilen

كَانَ يُصِيبُنَا ذَلِكَ، فَنُؤْمَرُ بِقَضَاءِ الصَّوْمِ، وَلَا نُؤْمَرُ بِقَضَاءِ الصَّلَاةِ

Bize isabet ettiği zaman orucu kaza etmekle emrolunduk, namazı kaza etmekle emrolunmadık.”[10]

Buradaki –kada- kelimesinin “sonraya bırakmak” değil de o esnada yerine getirmek manasına geldiğini iddia etmişlerdir. Hatta “ kada kelimesinin ‘sonraya bırakmak’ olduğu Rasulullah’tan 150 sene sonra ortaya atılmış bir manadır” demişlerdir. Bu sözü ispatlamak için de Cuma Suresi 10. Ayeti delil getirmişlerdir. Ayeti kerimede Rabbimizin

فَإِذَا قُضِيَتِ الصَّلَاةُ فَانتَشِرُوا فِي الْأَرْضِ وَابْتَغُوا مِن فَضْلِ اللَّهِ وَاذْكُرُوا اللَّهَ كَثِيرًا لَّعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ

“Namaz kılınınca artık yeryüzüne dağılın ve Allah’ın lütfundan nasibinizi arayın. Allah’ı çok zikredin ki kurtuluşa eresiniz.” Ayetini delil getirmişlerdir.

Bu iddiaya birkaç vecihle cevap vermek mümkünüdür.

1. Yine yukarıda zikrettiğimiz gibi Arap dilinde bir kelime her zaman aynı manada kullanılmaz. Zikir, hikmet vb kelimelerde olduğu gibi. Kada kelimesinin de ne manaya geldiğini de veya nerede hangi manada kullanıldığını tespitte yine o kelimenin kullanıldığı diğer yerleri bilmekle mümkündür.

2. فَنُؤْمَرُ بِقَضَاءِ الصَّوْمِ lafzında ki –kada- kelimesini onların iddia ettiği gibi “yerine getirmek” olarak anlarsak o zaman وَلَا نُؤْمَرُ بِقَضَاءِ الصَّلَاةِ lafzından “namazı vaktinde kılmakla emrolunmadık” anlamı çıkar ki bu da hayızlı kadının namaz kılmasını yasaklayan delil olarak onlara yine reddiye olur.

3. Ayrıca –kada- kelimesinin bir ameli vaktinden sonraya ertelemek olduğunun ve bu mananın daha sahabe tarafından kullanıldığının delili ise Nesei’deki şu rivayettir.

بْنُ سَعِيدٍ، قَالَ: سَمِعْتُ أَبَا سَلَمَةَ، يُحَدِّثُ عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ: «إِنْ كَانَ

لَيَكُونُ عَلَيَّ الصِّيَامُ مِنْ رَمَضَانَ فَمَا أَقْضِيهِ حَتَّى يَجِيءَ شَعْبَانُ

Said diyor ki: Ebu Seleme’de işittim Aişe’den tahdis ediyordu. Aişe dedi ki: Benim üzerimde ramazan ayından oruç kalırdı da Şa’ban ayı gelene kadar onu kaza etmezdim.”

4. Ayrıca hayızlı kadının namazı kılmaması ve orucu tutmaması gerektiğini haber veren tek delilde o değildir. Bu konuda ki bazı deliller şöyledir.

Hayızlı Kadına Namazın Ve Orucun Yasaklandığını İspat Eden Hadisler

1-

عن معاذة بنت عبد الله قالت : سألت عائشة رضي الله عنها ، فقلت : ما بال الحائض تقضي الصوم ولا تقضي الصلاة ؟ فقالت : أحرورية أنت ؟ فقلت : لست بحرورية ، ولكني أسأل . فقالت :كان يصيبنا ذلك ، فنؤمر بقضاء الصوم ، ولا نؤمر بقضاء الصلاة

Muaze binti ; Abdullah dedi ki: “Aişe (rh)’ye dedim ki adetli olan neden orucu kaza ediyor da namazı kaza etmiyor? Bana dedi ki: “Sen haruri misin?” Bende hayır sadece soruyorum dedim. Bunun üzerine şu karşılığı verdi : “O durum bizde hasıl olduğunda orucu kaza etmemiz emredilir ama namazı kaza etmemiz emredilmezdi.”[11]

2-

عَنْ مُعَاذَةَ الْعَدَوِيَّةِ، أَنَّ امْرَأَةً سَأَلَتْ عَائِشَةَ: أَتَقْضِي الْحَائِضُ الصَّلَاةَ إِذَا طَهُرَتْ؟ قَالَتْ: «أَحَرُورِيَّةٌ أَنْتِ، كُنَّا نَحِيضُ عَلَى عَهْدِ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ثُمَّ نَطْهُرُ فَيَأْمُرُنَا بِقَضَاءِ الصَّوْمِ، وَلَا يَأْمُرُنَا بِقَضَاءِ الصَّلَاةِ

Muaze el-Adeviyye diyor ki: Bir kadın Aişe’ye “Bir kadın hayızdan tamamlanınca namazı kaza eder mi? diye sordu. Aişe dedi ki Sen Haruriyye’den misin? Biz Rasulullah (s.a.v) zamanında hayız olurduk sonra temizlenirdik ve bize orucu kaza etmemiz emredilirdi ama namazı kaza etmemiz emredilmezdi.”[12]

3-

عَنْ عَدِيِّ بْنِ ثَابِتٍ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ جَدِّهِ، عَنِ النَّبِيِّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فِي «الْمُسْتَحَاضَةِ تَدَعُ الصَّلَاةَ أَيَّامَ أَقْرَائِهَا، ثُمَّ تَغْتَسِلُ وَتُصَلِّي، وَالْوُضُوءُ عِنْدَ كُلِّ صَلَاةٍ» قَالَ أَبُو دَاوُدَ: «زَاد عُثْمَانُ وَتَصُومُ وَتُصَلِّي

Adiy ibn Sabit babasından o da dedesinden o da Nebi (s.a.v)’den naklederek dedi ki: “Hayızlı kadınlar hayız oldukları günlerde namazı bırakır sonra yıkanır ve namaz kılarlar. Abdest ise her namaz içindir.” Ebu Davud dedi ki: “Osman, namaz ve orucu ziyade etti.”[13]

4-

عَنْ أَبِي سَعِيدٍ الخُدْرِيِّ، قَالَ: خَرَجَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فِي أَضْحَى أَوْ فِطْرٍ إِلَى المُصَلَّى، فَمَرَّ عَلَى النِّسَاءِ، فَقَالَ: «يَا مَعْشَرَ النِّسَاءِ تَصَدَّقْنَ فَإِنِّي أُرِيتُكُنَّ أَكْثَرَ أَهْلِ النَّارِ» فَقُلْنَ: وَبِمَ يَا رَسُولَ اللَّهِ؟ قَالَ: «تُكْثِرْنَ اللَّعْنَ، وَتَكْفُرْنَ العَشِيرَ، مَا رَأَيْتُ مِنْ نَاقِصَاتِ عَقْلٍ وَدِينٍ أَذْهَبَ لِلُبِّ الرَّجُلِ الحَازِمِ مِنْ إِحْدَاكُنَّ»، قُلْنَ: وَمَا نُقْصَانُ دِينِنَا وَعَقْلِنَا يَا رَسُولَ اللَّهِ؟ قَالَ: «أَلَيْسَ شَهَادَةُ المَرْأَةِ مِثْلَ نِصْفِ شَهَادَةِ الرَّجُلِ» قُلْنَ: بَلَى، قَالَ: «فَذَلِكِ مِنْ نُقْصَانِ عَقْلِهَا، أَلَيْسَ إِذَا حَاضَتْ لَمْ تُصَلِّ وَلَمْ تَصُمْ» قُلْنَ: بَلَى، قَالَ: «فَذَلِكِ مِنْ نُقْصَانِ دِينِهَا

Ebu Saîd el-Hudrî’den şöyle nakledilmiştir: “Rasulullah (s.a.v) kurban veya ramazan bayramı namazını kıldırmak üzere namazgâha yöneldi. Yolda kadınlara rastladı. Onlara ‘Ey kadınlar topluluğu sadaka verin! Zira cehennem ehlinin çoğunluğunun kadınlardan oluştuğu bana gösterildi’ dedi. Kadınlar ‘Neden ey Allah’ın elçisi?’ diye sordu. Rasulullah (s.a.v), ‘Çünkü siz çokça lanet eder ve kocalarınızın iyiliğine nankörlük yaparsınız. Kararlı ve basiretli bir adamın aklını sizden daha fazla çelen, dinî ve aklî bakımdan eksik birini görmedim.’ diye cevap verdi. Bunun üzerine kadınlar ‘Ey Allah’ın elçisi aklımızın ve dinimizin noksanlığı nedir?’ diye sordular. Rasulullah (s.a.v) ‘Bir kadının şahitliği erkeğin şahitliğinin yarısına denk değil midir?’ diye sorunca, kadınlar ‘Tabiî ki dediler. Rasulullah ‘İşte bu, onların akıllarının eksik olmasından ileri gelir.’ dedi. Sonra ‘kadınlar hayız olduğu zaman, namaz kılmazlar, oruç tutmazlar, değil mi?’ diye sordu. Kadınlar ‘Evet’ deyince ‘Bu da, onların dinî bakımdan eksik olduğundan ileri gelir.’ buyurdu. “[14]

5 –

بْنُ سَعِيدٍ، قَالَ: سَمِعْتُ أَبَا سَلَمَةَ، يُحَدِّثُ عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ: «إِنْ كَانَ لَيَكُونُ عَلَيَّ الصِّيَامُ مِنْ رَمَضَانَ فَمَا أَقْضِيهِ حَتَّى يَجِيءَ شَعْبَانُ

Said diyor ki: Ebu Seleme’de işittim Aişe’den tahdis ediyordu. Aişe (rh) dedi ki: “Benim üzerimde ramazan ayından oruç kalırdı da Şa’ban ayı gelene kadar onu kada etmezdim.”[15]

Hayızlı Kadın Namaz Kılıp Oruç Tutabilir Mi Hatime

Bütün bu deliller gösteriyor ki hayızlı bir kadın hayız müddetince namaz kılmaz ve oruç tutamaz. Hayız hali bitince namazını kılmaya devam eder, orucunu da ramazandan sonra uygun bir vakitte kaza eder. Hadis inkarcılarının akılları ile belirlemeye çalıştıkları bu meselelerde helali haram, haramı da helal yaparlar.

Yukarıda da zikredildiği üzere bu yasak sahih hadislerde mevcuttur, Tevrat’tan alınmamıştır. Hayızlı kadının cünüple kıyaslanması hatadır. “Kada” kelimesi ise Aişe annemizden gelen hadiste “sonraya bırakma” manasında kullanılmıştır. Binaenaleyh hayızlı kadın namaz kılamaz, oruç tutamaz, eşi ile cima edemez ve hac menasiklerinden namaz ve tavafı yapamaz.

Hayızlı Kadın Namaz Kılıp Oruç Tutabilir Mi

Bizleri Youtube Kanalımızdan Takip Edebilirsiniz

Te’lif Ebu Yasir Es-Selefi El-Yarbuizi / Cihan Elmas

13.04.2022 / Bursa

سبحانك اللهم وبحمدك أشهد أن لا إله إلا أنت أستغفرك وأتوب إليك


Hayızlı Kadın Namaz Kılıp Oruç Tutabilir Mi Yazımızla Alakalı Kaynakça

[1] Bakara 222

[2] A’raf 205

[3] Hicr 9

[4] Cuma 9

[5] Yani haricilerden miisn?

[6] Muslim 335. Ayrıca benzer lafızlar ile Buhari / Kitabul Hayız b.20 de tahric etmiştir.

[7] Buhari / kitabu’l Hayız b.7

[8] Bakara 222

[9] Buhari / Savm b.40 n. 1951. Hadisin öncesi

[10] Muslim 335

[11] Muslim 335. Ayrıca benzer lafızlar ile Buhari / Kitabul Hayız b.20 de tahric etmiştir.

[12] Nesei / Sıyam n.2318 – Şeyh Elbani Sahihlemiştir.

[13] Ebu Davud / Taharet 297 – Şeyh Elbani Sahihlemiştir.

[14] Buhari / Hayız b.6 n. 304

[15] Nesei 2319 – Şeyh Elbani “Sahih” demiştir.

Similar Posts