Muhammed Salih Ekinci’ye “ İbn Teymiyye’nin kitapları okunur mu? ” sorusu tevcih edilince:
“İlim ehli okuyabilir ama avam için zararlıdır.” şeklinde bir cevap veriyor.
Bizler de cevap olarak deriz ki :
İbn Teymiyye (rhm) muhtelif konular da eserler te’lif etmiştir. Farklı dallarda mutehassıs olmuş ilim ehli yetiştirmiş birisidir. (İbn Kayyım, İbn Kesir, İmam Zehebi vb).
Takdir edersiniz ki İbn Teymiyye ilmi anlamda muhaliflerinin dahi inkar edemeyeceği bir ilme ve münazara usulüne vakıf birisidir. Henüz hayatta iken Şeyhulislam ünvanını almıştı. Onun kitapları alim, ilim talebesi ve avam olan herkese çokça faideler vermektedir.
İman ve akaideye taalluk eden meseleleri içerisinde barındıran “Mu’cemu’l Fetava” gibi bir eseri bulunduğu gibi,
Hristiyanlara reddiye olarak yazdığı “ Cevabu’s Sahih,
Rafıziliğe reddiye olarak te’lif ettiği “Minhacu’s Sünneh”
Mu’tezileye yazdığı “Te’arudu’l Akli ve’n Nakli”
Hariciliğe reddiye olarak yazdığı “ Risaletu’l Mardiniyye” ve daha birçok eserleri mevcuttur.
İbn Teymiyye’nin te’lif etmiş olduğu bu eserler kadrini bilinenler nazarında muazzam bir konuma sahiptir. İbn Teymiyye’nin bu eserleri öyle bir değer taşımaktadır ki; kendisini tekfir eden, dalalet ve sapıklıkla itham eden tasavvuf ehli, mu’tezileye reddiye verirken onun kitaplarından istifade etmiştir. Mu’tezile ise mutasavvıflara reddiye verirken yine Şeyhu’l İslam’ın eserlerinden isifade etmiştir. Bununla da kalmamış Siyasetu’ş Şer’iyye adlı eseri Osmanlıca’ya terceme edilerek Osmanlı siyasetinde yer bulmuştur.
Binaenaleyh gerek ilmin derinliklerine dalanlar olsun gerek ilmin kıyısına yanaşanlar olsun şayet ibn Teymiyye’den sonra yaşamışsa o kişi İbn Teymiyye’yi ömrünün herhangi bir anında muhakkak gündemine almıştır.
Bu denli ilme sahip olan İbn Teymiyye’den kimin daha çok istifade edeceği sorusuna verilecek cevap, elbette ki “Alimler” olacaktır. Ancak bu cevap, avamın onun kitaplarını okuyamayacağı anlamına gelmemektedir. Aslında mezkur soruya verilen cevap çokta şaşırılacak türden değildir. Nitekim, bu toplum öyle fetvalar duydu ki, o fetvalar dolayısıyla insanlar anlaşılması ve okunması emredilen Kur’an’ı bile anlayamayacaklarını zannederek Kur’an’ı terk ettiler.
Bu fetvalarının zemininde yatan asıl mesele ise, ilmin asıl kaynağından alınmasının önüne geçmek ve avamın cehaletinden istifade etmektir. Ve yine avamın, hoca bilinenlerin hatalarına şahit olmalarının önüne geçmektir. Böylelikle, ortaya çıkacak bazı rahatsız edici soru(n)ları engellemektir.
Şeyhu’l İslam İbn Teymiyye’nin kitabını okuyan insanlar, Şeyh’in Kitap ve Sünnet’ten yaptığı nakiller ile, malum müşkülatlara verdiği reddiyeleri görecek ve tasavvuf vb. oluşumların batıllığının farkına varacaktır. Tabi bu durum bazılarını son derece rahatsız edecektir. Bunu engellemek için de bugün farklı bir yöntem kullanılmaktadır. Zamanında onu susturmak için zindanlara atanların (tasavvuf ehlinin) yolundan gidenler, bugün onun sesini kısabilmek için, kitaplarından istifadeyi engellemeyi kendilerine bir borç bilmektedirler.
Netice olarak, tasavvuf akidesini terk ederek, İbn Teymiyye’ye talebe olan İbn Kayyım (rhm), tasavvufu tasvib eden kimselerin bazı şeyleri daha dikkatli analiz etmeleri için büyük bir örnektir.
İbn Teymiyye’nin Kitapları Okunur Mu?
Cihan Elmas