| |

Ramazanın Son On Gününün Fazileti

Ramazanın Son On Gününün Fazileti

Şeyh Umer b. Muhammed es-Subeyl

22.09.1422 hicri

Tahric

Cihan Elmas

İtaat edenlere sevap veren, şükredenlere bolca ihsan eden Allah’a hamdolsun. Faziletinin artmasını dileyerek ve nimetlerine şükrederek O’na hamd eder ve O’na şükrederim. Şehadet ederim ki Allah’dan başka ilah yoktur. O, tektir ve ortağı yoktur. Rabbimiz zatında ne yücedir, isimleri ve sıfatları ne mukaddestir. Ve şehadet ederim ki efendimiz Muhammed O’nun kulu ve Rasul’üdür. Allah Teâlâ O’nu seçmiş ve üstün kılmıştır. O, ayaklarının altı yarılıncaya kadar Rabbine ibadet etmiştir. Allah O’na, pak ailesine, seçkin sahabilerine, tabiine ve gece ile gündüz birbirini takip ettiği müddetçe iyilikle onlara uyanlara salât ve çokça selam eylesin.

Bundan sonra… Ey Müslümanlar!.. Allah’dan hakkıyla korkun. Çünkü Allah’dan hakkıyla korkmak mü’minlerin yolu ve salihlerin azığıdır. Kıyamet günü kurtuluş ve felah onunladır. Her zamanda ve mekanda Allah’dan hakkıyla korkun. Yaptığınız ve yapmadığınız her şeyde Allah’dan korkun. Umulur ki kurtuluşa erersiniz. Sizleri iman ile hidayette kıldığı ve bu yüce mevsime kavuşmayı ihsan ettiği için Allah azze ve celle’ye şükredin. Allah, bu değerli ayı yüce sıfatlarla ve büyük faziletlerle diğer aylardan üstün kılmıştır. Onda; insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur’ân’ı indirmiştir.

أوله رحمة وأوسطه مغفرة وآخره عتق من النار

“Başı rahmet, ortası mağfiret ve sonu cehennemden kurtuluş olan bir aydır.”[1]

مَنْ قَامَ رَمَضَانَ إِيمَانًا وَاحْتِسَابًا، غُفِرَ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ

“Kim bu ayda inanarak ve karşılığını Allah’dan bekleyerek oruç tutarsa geçmiş günahları bağışlanır.[2]

Kim de bu ayın gecesinde inanarak ve karşılığını Allah’dan bekleyerek ibadete kalkarsa geçmiş günahları bağışlanır. Bu, Rasulullah (s.a.v) sahih olarak rivayet edilen bir hadiste belirtilmiştir.

Ramazanın Son On Gününde Arayın

Ey Allah’ın kulları! Bu ayın en faziletli günleri ve geceleri son on günüdür. Son on gün de bu ayın en üstün günleridir. Son on gecesi bütün yılın en üstün geceleridir. Rasulullah (s.a.v) bu on günde özellikle daha çok ibadet yapar, salih amelleri kat kat artırırdı. Başka zamanlarda yapmadığı kadar çeşitli ibadetlerle Allah’a yaklaşmaya gayret ederdi. Buhari ve Müslim’de, Aişe (rh) şöyle buyurduğu rivayet edilir:

عَنْ عَائِشَةَ رَضِيَ اللهُ عَنْهَا، قَالَتْ: كَانَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، «إِذَا دَخَلَ الْعَشْرُ، أَحْيَا اللَّيْلَ، وَأَيْقَظَ أَهْلَهُ، وَجَدَّ وَشَدَّ الْمِئْزَرَ

“Rasulullah (s.a.v); Ramazan’ın son on günü girince geceyi ihya eder, ailesini uyandırır, (ibadet için daha çok) gayret gösterir ve izarını sımsıkı bağlardı.”[3]

Allah’ın kadrini yücelttiği, değerini artırdığı ve Rasul’üne vahyi indirerek şereflendirdiği Kadir gecesinin bu gecelerde olması onlara şeref ve üstünlük olarak yeter. O gecede ibadet, Kadir gecesinin dışındaki bin gece ibadet etmekten daha hayırlıdır. O gece, bereketi çok ve hayırları bol bir gecedir. O gecede kullar üzerine Rabbani faziletler ve ilahi bağışlar iner. Kulun imanında samimi olduğunun ve Allah’ın onu muvaffak kıldığının bir işareti de, bu mübarek geceleri salih amellerle, çeşitli ibadet ve taatle, Allah azze ve celle’nin önünde boyun eğerek ve O’na tevbe ederek bu mübarek geceleri değerlendirmesidir. Bu gecelerin bereketine kavuşmayı ümit etmesidir. Faziletinin yüceliği ve sevabının büyüklüğü öyle bir noktaya ulaşmıştır ki, o gecelerde halis bir niyetle ve samimi bir kullukla ibadete kalkanın Allah geçmiş günahlarını ve hatalarını bağışlar. Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurur:

عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، أَنَّ رَسُولَ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، قَالَ: «مَنْ قَامَ رَمَضَانَ إِيمَانًا وَاحْتِسَابًا، غُفِرَ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ

Kadir gecesinde inanarak ve karşılığını Allah’dan bekleyerek ibadete kalkanın geçmiş günahları bağışlanır.”[4]

Rasulullah (s.a.v) son on günün tek gecelerinde ya da bu değerli ayın kalan son yedi gününde Kadir gecesini aramayı ümmetine tavsiye etmiştir. Müslim, Sahihi’nde Abdullah b. Ömer (rhm) kanalıyla Rasulullah (s.a.v)’in şöyle buyurduğunu rivayet eder:

التمسوها في العشر الاواخر

Onu (Kadir gecesini) Ramazan’ın son on gününde arayın.”[5] Bir diğer rivayette ise şu şekildedir:

تَحَرَّوْا لَيْلَةَ الْقَدْرِ فِي السَّبْعِ الْأَوَاخِرِ

“Kim onu ararsa son yedi günde arasın.”[6]

Mü’minlerin annesi Aişe radıyallahu anha, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e Kadir gecesini bildiğinde o gecede nasıl dua edeceğini sorar. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem O’na şöyle söylemesini bildirir:

اللهم عفو كريم تحب العفو فاعفو عنا

Allah’ım! Şüphesiz Sen; çok affedicisin, affetmeyi seversin; bizi affet!”[7]

Ey mü’minler! Allah azze ve celle’nin sizler için hazırladığı, iyiliklerin katlandığı ve günahların bağışlandığı faziletli zamanları ve mübarek mevsimleri, sizleri Allah’a yaklaştıracak ve O’nun rızasına ulaştıracak ibadetlerle değerlendirin. Özellikle sizler, Allah’ın şerefini yücelttiği ve içinde ibadeti ayrıcalıklı ve daha faziletli kıldığı bu Harem-i Şerif’in gölgesindesiniz. Burada namaz başka yerlerde kılınan yüz bin namaz gibidir. Her salih amelin sevabı burada katlanır.

Ey mü’minler! Burada sizin için mekanın fazileti ve zamanın şerefi bir arada toplanmıştır. Bu ikisi büyük iki fazilet ve yüce iki ayrıcalıktır. Allah Teâlâ, kendisinin bir ihsanı ve fazlı olarak sizlere sunmuştur. Başarının ve doğru yolda olmanın, basiretin ve sağlam görüş sahibi olmanın bir belirtisi de Müslümanın bu Rabbani faziletleri ve ilahi bağışları salih amellerle değerlendirmesidir. Hayırlara koşması; namaz, oruç, sadaka, iyilik ve ihsan, fakirlere ve yetimlere şefkat gösterme gibi ibadetleri hakkıyla yerine getirmesi, çokça tavaf ve istiğfar yapması, gece ve gündüz Allah’ı zikretmeye devam etmesidir. Şüphesiz Allah Teâlâ’yı zikretmek nefisleri arındırır, göğüsleri genişletir ve kalplere huzur verir. Allah azze ve celle şöyle buyurur:

اَلَا بِذِكْرِ اللّٰهِ تَطْمَئِنُّ الْقُلُوبُ

“Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah’ı zikretmekle huzur bulur.”[8]

Zikrin değer bakımından en hayırlısı ve Allah azze ve celle katında ecri en büyük olanı Allah’ın kitabını okumaktır. O’nun önünden ve arkasından batıl gelmez. O, hikmet sahibi ve övgüye layık Allah tarafından indirilmedir. Rasulullah (s.a.v)’ın sünnetinden biri de Ramazan’da, başka vakitlerde okuduğundan daha çok Kur’an okumasıdır. Cebrail O’na Ramazan’da gelir ve Kur’an’ı tekrar ederdi. Rasulullah (s.a.v), Allah’ın Kitabı’nı okumanın faziletini ve sevabının büyüklüğünü şu kavliyle açıklamıştır:

من قرأ حرْفاً من كتاب الله ؛ فله به حسنة، والحسنة بعشْرِ أمثالها ، لا أقول : (الم ) حرف ، ولكن ألف حرف ، ولام حرف، وميم حرف

“Kim, Allah’ın Kitabı’ndan bir harf okursa bununla ona bir hasene vardır ve her hasene on misliyledir. “Elif, lam, mim” bir harftir demiyorum. Bilakis diyorum ki “elif” bir harftir, “lam” bir harftir, “mim” bir harftir.”[9]

Ey Allah’ın kulları! Hatırlatılması gereken ve özellikle de zenginlere hatırlatılması gereken hususlardan biri de zekatlarını eda etmeye özen göstermeleridir. Çünkü zekat, dinin rükunlerinin en önemlilerindendir. Şeriatın en güzel yönlerinden biridir. Allah, zekatı yüce faydalar ve maslahatlar için farz kılmıştır. Zekat, nefislerin arınmasına, kalplerin temizlenmesine ve malların artmasına neden olur. Mü’minler arasındaki sevginin ve kardeşliğin en büyük faktörlerindendir. Müslümanlar arasındaki toplumsal dayanışmanın en büyük göstergesidir. Ey Mü’minler! Zekatlarınızı samimi bir niyetle ve hayrı dileyerek ve tam olarak ve eksiksiz çıkarın. Zekat verdiklerinizin başına kakıp eziyet vermeyin ve büyüklenmeyin. Allah azze ve celle şöyle buyuruyor:

مَثَلُ الَّذينَ يُنْفِقُونَ اَمْوَالَهُمْ في سَبيلِ اللّٰهِ كَمَثَلِ حَبَّةٍ اَنْبَتَتْ سَبْعَ سَنَابِلَ في كُلِّ سُنْبُلَةٍ مِائَةُ حَبَّةٍ وَاللّٰهُ يُضَاعِفُ لِمَنْ يَشَاءُ وَاللّٰهُ وَاسِعٌ عَليمٌ

اَلَّذينَ يُنْفِقُونَ اَمْوَالَهُمْ في سَبيلِ اللّٰهِ ثُمَّ لَا يُتْبِعُونَ مَا اَنْفَقُوا مَناًّ وَلَا اَذًى لَهُمْ اَجْرُهُمْ عِنْدَ رَبِّهِمْ وَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ

“Allah yolunda mallarını infak edenlerin örneği, yedi başak bitiren bir dane gibidir ki, her başakta yüz dane vardır. Allah dilediğine kat kat fazlasını verir. Allah’ın lütfu geniştir, O her şeyi bilendir. Mallarını Allah yolunda infak edip de arkasından başa kakmayan, fakirlerin gönlünü kırmayan kimseler var ya, onların ecirleri Allah katındadır. Onlar için korku yoktur, onlar üzüntü de çekmeyeceklerdir.”[10]

Bu farzı ve Allah’ın farz kıldığı diğer ibadetleri tam olarak yerine getirin. Zekatta ve bütün salih ibadetlerinizde niyetinizi Allah azze ve celle için yapın. Çünkü ibadete riya ve gösterişten bir şey karışırsa, amelin boşa gitmesine ve kabul edilmemesine sebep olur. Müslim’de ve diğer bazı hadis kitaplarında rivayet edilen kudsi bir hadiste Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurur:

عن أبي هريرة – رضي الله عنه – قال : قال رسول الله – صلى الله عليه وسلم – : قال الله تبارك وتعالى : ( أنا أغنى الشركاء عن الشرك ، من عمل عملا أشرك فيه معي غيري تركته وشركه

“Allah Teâlâ buyurur ki: “Ben, kendisine şirk koşulanların şirkten en uzak olanıyım. Kim bir amel işler de, ona benimle beraber başka birini ortak tutarsa onu ve şirkini terk ederim.”[11]

Allah’dan korkun ey Allah’ın kulları! Bu ayın kalan günlerini ve gecelerini Allah’a ibadette ve O’nun rızasını kazanmada, O’nun lütfuna ve ihsanına nail olmada yarışarak değerlendirin. Belki kul, Rabbimin bağışından bir bağışa nail olur da onun sebebiyle Allah’a yaklaşanların derecesine ulaşır. Kendileri için hiç bir korku olmayan ve üzülmeyecek olan Allah dostlarından sayılır. Günahlardan, heva ve şehvetlere boyun eğmekten, vakitlerinizi Allah’ın zikrinden ve ibadetten alıkoyan batıl eğlencelerle boşa geçirmekten sakının. Bunlar Allah’ın gazabını ve öfkesini üzerinize çeker ve Rabbinize kavuştuğunuzda ihmal ettiklerinize pişman olursunuz.

Ey mü’minler! Rabbinize boyun eğerek yalvarın. Günahlarınızın ve hatalarınızın bağışlanmasını, cehennemden azad olmayı dileyin.

فَمَنْ زُحْزِحَ عَنِ النَّارِ وَاُدْخِلَ الْجَنَّةَ فَقَدْ فَازَ وَمَا الْحَيٰوةُ الدُّنْيَا اِلَّا مَتَاعُ الْغُرُورِ

“…Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete konursa o, gerçekten kurtuluşa ermiştir. Bu dünya hayatı ise aldatma metâından başka bir şey değildir.”[12]

اِنَّ الَّذينَ يَتْلُونَ كِتَابَ اللّٰهِ وَاَقَامُوا الصَّلٰوةَ وَاَنْفَقُوا مِمَّا رَزَقْنَاهُمْ سِراًّ وَعَلَانِيَةً يَرْجُونَ تِجَارَةً لَنْ تَبُورَ

لِيُوَفِّيَهُمْ اُجُورَهُمْ وَيَزيدَهُمْ مِنْ فَضْلِه اِنَّهُ غَفُورٌ شَكُورٌ

Kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım.

“Allah’ın Kitabı’nı okuyanlar, namazı kılanlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan gizli ve açık infak edenler asla zarara uğramayacak bir kazanç umabilirler. Çünkü Allah, onların mükafatlarını tam öder ve lütfundan onlara fazlasını da verir. Şüphesiz O; çok bağışlayan, şükrün karşılığını bol bol verendir.”[13]

Allah beni ve sizleri Yüce Kur’an ile ve Nebilerin sonuncusunun sünnetiyle faydalandırsın. Bu sözümü söyler; Yüce Allah’dan kendim için, sizler için ve tüm Müslümanlar için her türlü günahtan bağışlanma dilerim. Siz de O’ndan bağışlanma dileyin. Şüphesiz O, çokça bağışlayan ve merhamet edendir.

Allah’a hamdolsun. O’na hamd eder ve O’ndan yardım dileriz. O’ndan bağışlanma diler ve O’na tevbe ederiz. Nefislerimizin şerrinden ve kötü amellerimizden Allah’a sığınırız. Allah kimi hidayete erdirirse onu saptıracak yoktur. Kimi de saptırırsa onu hidayete erdirecek yoktur. Şehadet ederim ki Allah’dan başka ilah yoktur. O, tektir ve ortağı yoktur. Ve şehadet ederim ki efendimiz Muhammed O’nun kulu ve Rasulüdür, habibi ve halilidir. Allah O’na, vefakar ailesine, takva sahibi ashabına ve onların yolunda yürüyüp onları örnek alanlara salât ve selam eylesin.

Bundan sonra ey Müslümanlar!.. Allah’dan hakkıyla korkun. O’na itaatte ve rızasına kavuşma yolunda dosdoğru yürüyün. Sizler rahmet ve teselli ayı olan bu değerli ayın gölgesinde gölgelenirken dünyanın her köşesindeki din kardeşlerinizi hatırlayın. Onlar büyük musibetlere uğradılar ve facialar arka arkaya üzerlerine geldi. Azgınlığın ve işgalci zalimlerin hakim olduğu vatanlarında bu facialar zamanla tekrarlandı. Halklar vatanlarından kovuldu ve değerleri çiğnendi. Paramparça dağıtıldılar. Her türlü baskıya ve her çeşit cezaya maruz kaldılar.

وَمَا نَقَمُوا مِنْهُمْ اِلَّا اَنْ يُؤْمِنُوا بِاللّٰهِ الْعَزيزِ الْحَميدِ

“Onlardan sırf, Azîz ve Hamîd olan Allah’a iman ettikleri için intikam aldılar”[14]

Bunların en çirkini; Filistin’de mübarek topraklarda kardeşlerimizin yaşadığı zulümdür. İşgalci Yahudilerle onları destekleyen zalim kafirlerin dünyanın gözü önünde gerçekleştirdiği baskı ve düşmanlıktır. Bu mübarek ayda bile değerlerini çiğnediler ve mukaddesatını kirlettiler. Uluslararası anlaşmalara ve insani değerlere aldırmadan kan döktüler ve bozgunculuk yaptılar.

لَا يَرْقُبُونَ في مُؤْمِنٍ اِلًّا وَلَا ذِمَّةً وَاُولٰئِكَ هُمُ الْمُعْتَدُونَ

“Bir mü’min hakkında ne ahit tanırlar ne de antlaşma. Çünkü onlar saldırganların kendileridir.”[15]

Çeşitli ülkelerdeki başka kardeşlerimiz de zor günler yaşıyorlar. Değişik acılar tadıyorlar. Felaketler ellerini kollarını bağlamış. Sıkıntılar arka arkaya gelmiş. Sonuç olarak onlar için hayatın yükü ağırlaşmış ve yaşam daha da zorlaşmış. İman ehlinin kalbini acı ve üzüntüden, hüzün ve kederden eritecek durumlar ve trajediler içerisinde açlık yayılmış ve hastalık kırıp geçirmiş… Ey Müslümanlar! Dünyanın her yerindeki zulme uğramış kardeşlerinize yönelin. Onlara yardım etmek için, onlardan zulmü kaldırmak için, maddi ve manevi destekte bulunmak için çalışın. Bu, iman kardeşliğinin ve İslam bağının bir gereğidir. Onların muhtaçlarına yardım edin. Acılarını ve kederlerini hafifletmek için sıkıntıda olanları teselli edin.

وَمَا تُقَدِّمُوا لِاَنْفُسِكُمْ مِنْ خَيْرٍ تَجِدُوهُ عِنْدَ اللّٰهِ هُوَ خَيْراً وَاَعْظَمَ اَجْراً وَاسْتَغْفِرُوا اللّٰهَ اِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَحيمٌ

“Kendiniz için önden (dünyada iken) ne iyilik hazırlarsanız Allah katında onu bulursunuz; hem de daha üstün ve mükafatça daha büyük olmak üzere. Allah’dan bağışlanma dileyin; şüphesiz Allah çok bağışlayıcı ve merhamet sahibidir.”[16]

Allah’ın kulları! Rahmet ve hidayet Nebisine salat ve selamda bulunun. Allah celle ve alâ sizlere bunu emrederek şöyle buyurur:

انَّ اللّٰهَ وَمَلٰئِكَتَهُ يُصَلُّونَ عَلَى النَّبِيّ يَا اَيُّهَا الَّذينَ اٰمَنُوا صَلُّوا عَلَيْهِ وَسَلِّمُوا تَسْليم

“Muhakkak ki Allah ve melekleri nebiye salât ederler. Ey iman edenler! Siz de O’na salât ve çokça selam eyleyin.”[17]

سبحانك اللهم وبحمدك أشهد أن لا إله إلا أنت أستغفرك وأتوب إليك


Ebu Yasir el-Yarbuzi es-Selefi / Cihan Elmas

Uludağ İslami Eğitim ve Araştırma Derneği / ULUDER

[1] Bu rivayeti İbn Huzeyme / Sahihinde 1887 – Beyhaki / Şuabu’l İman 3336, 3608 de tahric etmiştir. Şeyh Elbani / Mişkatu’l Mesabih 1965 da zayıf olduğunu haber vermiştir.

[2]Bu hadisi İmam Muslim Sahihinde 759 da tahric etmiştir.

[3] Muslim 1174 – Kitabu’l İ’tikaf b.3

İzarını bağlamakla kaste edilen ise eşlerinden uzak kalmasıdır.

[4] Muslim 759 Kitab’ul Musafirun bab 25

[5] Buhari / Kadir Gecesinin Fazileti n. 2021

[6] Muslim / Sıyam bab 39 n. 1165

[7] Tirmizi 3513 – Şeyh Elbani “Sahih” demiştir.

[8] Ra’d 28

[9] Tirmizi 8/115 , 210 Elbani “Sahih”

[10] Bakara 261-262

[11] Muslim 2985

[12] Al-i İmran 185

[13] Fatır 29-30

[14] Buruc 8

[15] Tevbe 10

[16] Muzzemmil 20

[17] Ahzab 56

Ramazanın Son On Gününün Fazileti

Tahric

Cihan Elmas Bizleri Youtube Kanalımızdan Takip Edebilirsiniz.

Similar Posts