Tevfik Nedir?
Tevfik: Allah’ın Hayırlı İşlerde Başarılı Kılması
İnsan kalbini Allah’ın zikrinden gafil bırakırsa kendisine verilen nimetlerin çokluğunu kendisinin başarısı zanneder. Bu hastalık öyledir ki kişi ben dedikçe önüne çıkan her kolaylığı, her başarıyı, her kazanımı kendinden bilir. Nitekim gözü öyle kararır ki kalbi kibirle lisanı bencil ifadelerle kirlenir. Artık bilse de kabullenemez hale gelir. Halbuki mümin bilir ki başarı rabbindendir.
O dilediğine hidayet verir.
De ki: “Şüphesiz Allah dilediğini saptırır, kendisine yöneleni de doğru yola eriştirir.” ( Rad 27)
O dilediğine rızık verir. Dilediğini zengin kılar. Bilmiyorlar mı ki Allah, rızkı dilediğine bol bol verir, dilediğinden de kısar. Şüphesiz bunda inanan bir kavim için ibretler vardır. (Zümer 52)
Zengin eden de yoksul kılan da O’dur. ( Necm 48)
O dilediğini güldürür Doğrusu güldüren de ağlatan da O’dur. ( Necm 43)
Dilediğine çocuk verir. Dilediğini yaratır; dilediğine kız çocukları, dilediğine de erkek çocukları bahşeder. Yahut onları hem erkek hem de kız çocukları olmak üzere çift verir. Dilediğini de kısır kılar. O, her şeyi bilendir, her şeye gücü yetendir. (Şura 49-50)
Buna karşılık hepsini verende alanda Allah’tır. Eğer bizlere katından bir ikramda bulundu ise şükredip yalnız ona tevekkül etmeliyiz.
Ama bazen rabbim katından bir zenginlik verince insanın bu zenginliği kendi zekasından kendi azminden bilmesi ve böbürlenmesi ne kötüdür. Hâlbuki Allah dilediğini zengin kılar dilediğini fakir bu durum, iman olmadan bir başarı değildir. İman ehli ise başarıyı Allaha atfederek zengin olsun, fakir olsun kurtuluşa ulaşabilir.
Çünkü müminin hayatında zenginlik, güç, çocuk sahibi olmak, ilim tahsil etmek, amel etmek, davet yapmak, Allaha kullukta vesilelerdir.
Ama kişi yaşantısının merkezine zenginlik, güç tutkusu, vs unsurları koyarsa ve bunlar kullukta bir araç olmaktan bir amaç olmaya dönüşürse o zaman hüsrana gider.
Bu hususta sizlere kudret ve iktidarda Firavunu, zenginlikte Karunu, Güçte Calutu örnek vermeyeceğim hayır hayır. Ben bizim için daha ürpertici bir hadisi örnek vereceğim.
عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ: سَمِعْتُ رَسُولَ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ: إِنَّ أَوَّلَ النَّاسِ يُقْضَى يَوْمَ الْقِيَامَةِ عَلَيْهِ، رَجُلٌ اسْتُشْهِدَ، فَأُتِيَ بِهِ فَعَرَّفَهُ نِعَمَهُ فَعَرَفَهَا، قَالَ: فَمَا عَمِلْتَ فِيهَا؟ قَالَ: قَاتَلْتُ فِيكَ حَتَّى اسْتُشْهِدْتُ. قَالَ: كَذَبْتَ. وَلَكِنَّكَ قَاتَلْتَ لِأَنْ يُقَالَ: جَرِيءٌ، فَقَدْ قِيلَ، ثُمَّ أُمِرَ بِهِ فَسُحِبَ عَلَى وَجْهِهِ حَتَّى أُلْقِيَ فِي النَّارِ. وَرَجُلٌ تَعَلَّمَ الْعِلْمَ، وَعَلَّمَهُ وَقَرَأَ الْقُرْآنَ، فَأُتِيَ بِهِ فَعَرَّفَهُ نِعَمَهُ فَعَرَفَهَا، قَالَ: فَمَا عَمِلْتَ فِيهَا؟ قَالَ: تَعَلَّمْتُ الْعِلْمَ، وَعَلَّمْتُهُ وَقَرَأْتُ فِيكَ الْقُرْآنَ. قَالَ: كَذَبْتَ، وَلَكِنَّكَ تَعَلَّمْتَ الْعِلْمَ لِيُقَالَ: عَالِمٌ، وَقَرَأْتَ الْقُرْآنَ لِيُقَالَ: هُوَ قَارِئٌ، فَقَدْ قِيلَ، ثُمَّ أُمِرَ بِهِ فَسُحِبَ عَلَى وَجْهِهِ حَتَّى أُلْقِيَ فِي النَّارِ. وَرَجُلٌ وَسَّعَ اللهُ عَلَيْهِ، وَأَعْطَاهُ مِنْ أَصْنَافِ الْمَالِ كُلِّهِ، فَأُتِيَ بِهِ فَعَرَّفَهُ نِعَمَهُ فَعَرَفَهَا، قَالَ: فَمَا عَمِلْتَ فِيهَا؟ قَالَ: مَا تَرَكْتُ مِنْ سَبِيلٍ تُحِبُّ أَنْ يُنْفَقَ فِيهَا إِلَّا أَنْفَقْتُ فِيهَا لَكَ. قَالَ: كَذَبْتَ، وَلَكِنَّكَ فَعَلْتَ لِيُقَالَ: هُوَ جَوَادٌ، فَقَدْ قِيلَ، ثُمَّ أُمِرَ بِهِ فَسُحِبَ عَلَى وَجْهِهِ، ثُمَّ أُلْقِيَ فِي النَّارِ رواه (1905) مسلم
Ebû Hureyre radıyallâhu anh, dan gelen rivayette Allah Rasulu sav şöyle buyurdu:
“Kıyamet günü hesabı ilk görülecek kişi, Şehid düşmüş bir kimse olup huzura getirilir. Allah Teâlâ, ona verdiği nimetleri hatırlatır, o da hatırlar ve bunlara kavuştuğunu itiraf eder.
Allah Azze ve Celle «– Peki bunlara karşı ne yaptın?» buyurur. O kimse:
«– Şehid düşünceye kadar senin uğrunda cihâd ettim.» diye cevap verir. Allah’u Azze ve Celle «– Yalan söylüyorsun. Sen, ne kahraman adam desinler diye savaştın, o da denildi.» buyurur. Sonra emrolunur da o kişi yüzüstü cehenneme atılır.
Bu defa ilim öğrenmiş, öğretmiş ve Kur’an okumuş bir kişi huzura getirilir. Allah Teâlâ ona da verdiği nimetleri hatırlatır. O da hatırlar ve itiraf eder. Ona da:
«– Peki bu nimetlere karşılık ne yaptın?» diye sorar. O ise:
«– İlim öğrendim, öğrettim ve Sen’in rızan için Kur’an okudum.» cevabını verir.
«– Yalan söylüyorsun. Sen, âlim desinler diye ilim öğrendin, ne güzel okuyor desinler diye Kur’an okudun. Bunlar da senin hakkında söylendi.» buyurur. Sonra emrolunur, o da yüzüstü cehenneme atılır.
(Daha sonra) Allah’ın kendisine her çeşit mal ve imkân verdiği bir kişi getirilir. Allah Teâlâ verdiği nimetleri ona da hatırlatır. O da verilen nimetleri hatırlar ve itiraf eder.
«– Peki ya sen bu nimetlere karşılık ne yaptın?» buyurur. O şahıs:
«– Verilmesini sevdiğin, razı olduğun hiçbir yerden esirgemedim, sadece senin rızanı kazanmak için verdim, harcadım.» der.
«– Yalan söylüyorsun. Hâlbuki sen, bütün yaptıklarını ne cömert adam desinler diye yaptın. Bu da senin için zaten söylendi.» buyurur. Emrolunur, bu da yüzüstü cehenneme atılır.”
(Müslim, İmâre, 152)
Görüldüğü gibi kardeşler güç, ilim, zenginlik, başlı başına yeterli değil bunlar ile beraber başarı rabbimizdendir. Rabbimizden başarı istemeliyiz. Rabbimizin başarı vermediği nice zeki insanlar nice zenginler nice güç sahipleri bu yolda onun Tevfik’i olmadan hüsrana uğradılar.
قال رسولُ اللهِ صلَّى اللهُ عليه وسلَّم في دعاء المضطَرِّ: اللَّهُمَّ رحمتَك أرجو فلا تَكِلْني إلى نفسي طَرْفةَ عَينٍ وأصلِحْ لي شأني كُلَّه، لا إلهَ إلَّا أنت
Allah Rasulu sav bir duasında şöyle buyuruyor: Allah’ım senin rahmetini umarım. Göz açıp kapanıncaya dekte olsa beni nefsime bırakma. Tüm işlerimi düzelt. Senden başka ilah yoktur.
Ebu Davut 4/324 Elbani hasen
Bu hadiste de görüldüğü gibi Resul sav dahi göz açıp kapayıncaya dek kendi nefsine bırakılmak istemiyor. Çünkü nefis Allah’ın bizlere bahşettiklerini kendi kazanımlarımız olarak gösterir.
Ey ilim talebesi kardeşlerim Ey abid kardeşlerim Ey davetçi kardeşlerim Ey infak ehli kardeşlerim Ey güç sahibi kardeşlerim
Rabbim Tevfik vermez ise bilelim ki hüsrandayız.
İşte bu Salihlerin uykularını kaçıran hakikattir.
وَالَّذ۪ينَ يُؤْتُونَ مَٓا اٰتَوْا وَقُلُوبُهُمْ وَجِلَةٌ اَنَّهُمْ اِلٰى رَبِّهِمْ رَاجِعُونَۙ
Verdiklerini, rablerine dönecekleri inancından dolayı kalpleri ürpererek verenler; (Müminun 60)
Tirmizi ’de gelen bir nakilde Aişe annemiz bu ayeti Allah Rasulu (sav)’e sorar ve derki Ey Allahın Rasulu (sav) bu kimseler(ürperenler) zina eden, içki içen, hırsızlık yapanlar mıdır? Allah Rasulu (sav) şöyle buyurdu: Hayır Ey Sıddık’ın kızı onlar namaz kılan, oruç tutan, infak eden lakin rablerinin kabul etmemesinden korkanlardır.
Tirmizi 3175 Elbani sahihliyor.
Ey kardeşlerim eğer halis bir kul olarak rabbimiz bizden razı olarak Allah’ın huzuruna çıkmak istiyorsak o zaman hiçbir başarıyı nefsimizden görmeden Tevfik’i rabbimizden bilerek kulluk etmeliyiz. Aksi taktirde amel etmemizde yeterli değil. Nitekim Resul sav her namazın akabinde bizlere “Allah’ım seni hakkıyla zikretmemde ve şükretmemde bana yardım et” diye dua etmemizi söylemiştir. O yardım etmezse o bize başarı vermezse ona hakkıyla kullukta edemeyiz.
O halde kendinizi temize çıkarmayın. Çünkü O, Allah’a karşı gelmekten sakınanları en iyi bilendir. (Necm 32)
Hani İbrahim, İsmail ile birlikte evin (Kâbe’nin) temellerini yükseltiyor, “Ey Rabbimiz! Bizden kabul buyur! Şüphesiz sen hakkıyla işitensin, hakkıyla bilensin” diyorlardı.
Bakara 127
İbn Kesirin tefsirinde
Vuheyb ibn el-verd bu ayeti okudu ağladı ve dedi ki: Rahmanın halili ve rahmanın beytini imar ediyor. Ama amelinin kabul olmamasından korkuyor.
Görüldüğü üzere kardeşler ne nebiler ne salih kullar yaptıkları amellere güvenmemişler ve rablerine bu endişe ve hüsnü zan arasında kulluk etmişler. İrcanın arttığı şu zamanda kendimize bu öğütleri çokça yapalım.
قَالَ يَا قَوْمِ اَرَاَيْتُمْ اِنْ كُنْتُ عَلٰى بَيِّنَةٍ مِنْ رَبّ۪ي وَرَزَقَن۪ي مِنْهُ رِزْقًا حَسَنًاۜ وَمَٓا اُر۪يدُ اَنْ اُخَالِفَكُمْ اِلٰى مَٓا اَنْهٰيكُمْ عَنْهُۜ اِنْ اُر۪يدُ اِلَّا الْاِصْلَاحَ مَا اسْتَطَعْتُۜ وَمَا تَوْف۪يق۪ٓي اِلَّا بِاللّٰهِۜ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَاِلَيْهِ اُن۪يبُ
Dedi ki: Ey kavmim! Eğer benim, Rabbim tarafından (verilmiş) apaçık bir delilim varsa ve O bana tarafından güzel bir rızık vermişse buna ne dersiniz? Size yasak ettiğim şeylerin aksini yaparak size aykırı davranmak istemiyorum. Ben sadece gücümün yettiği kadar ıslah etmek istiyorum. Fakat başarmam ancak Allah’ın yardımı iledir. Yalnız O’na dayandım ve yalnız O’na döneceğim. (Hud 88)
Görüldüğü üzere kardeşlerim Allah’ın her nebisi Tevfik’in (başarının) Allahtan geldiğine iman etmiştir. Bu sayede halis kullar olmuşlardır.
Nitekim
فَلَمْ تَقْتُلُوهُمْ وَلٰكِنَّ اللّٰهَ قَتَلَهُمْۖ وَمَا رَمَيْتَ اِذْ رَمَيْتَ وَلٰكِنَّ اللّٰهَ رَمٰىۚ وَلِيُبْلِيَ الْمُؤْمِن۪ينَ مِنْهُ بَلَٓاءً حَسَنًاۜ اِنَّ اللّٰهَ سَم۪يعٌ عَل۪يمٌ
“(Savaşta) onları siz öldürmediniz, fakat Allah öldürdü onları; attığın zaman da sen atmadın, fakat Allah attı. Ve bunu, müminleri güzel bir imtihanla denemek için (yaptı). Şüphesiz Allah işitendir, bilendir.” (8/Enfal, 17)
وَلَقَدْ نَصَرَكُمُ اللّٰهُ بِبَدْرٍ وَاَنْتُمْ اَذِلَّةٌۚ فَاتَّقُوا اللّٰهَ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ
“Andolsun, sizler güçsüz olduğunuz halde Allah, Bedir’de de size yardım etmişti. Öyleyse Allah’tan sakının ki, O’na şükretmiş olasınız.” (3/Ali İmran, 123)
لَقَدْ نَصَرَكُمُ اللّٰهُ ف۪ي مَوَاطِنَ كَث۪يرَةٍۙ وَيَوْمَ حُنَيْنٍۙ اِذْ اَعْجَبَتْكُمْ كَثْرَتُكُمْ فَلَمْ تُغْنِ عَنْكُمْ شَيْـًٔا وَضَاقَتْ عَلَيْكُمُ الْاَرْضُ بِمَا رَحُبَتْ ثُمَّ وَلَّيْتُمْ مُدْبِر۪ينَۚ
“Andolsun ki Allah, birçok yerde ve Huneyn Savaşı’nda size yardım etmişti. Hani çokluğunuz size kendinizi beğendirmiş, fakat sizi hezimete uğramaktan kurtaramamıştı. Yeryüzü bütün genişliğine rağmen size dar gelmişti, sonunda (bozularak) gerisin geri dönmüştünüz.” (9/Tevbe, 25)
Huneyn savaşıda bunun en büyük örneklerindendir. Calutun kıssasında yalnız Allaha güvenen az bir topluma Allah yardım ederken. Çokluklarına güvenmeleri sebebiyle sahabeyi imtihan ediyor. Hâlbuki ki başarıyı ne çoklukla ne, zenginlikle, ne başka bir şeyle ifade edemeyiz. Başarı Allah’tandır. O tüm hayırların başımıza gelen tüm güzelliklerin sahibidir. Dilediği kimseye dilediği kadar, dilediği gibi verir ve alır. O dilediğini yapandır. Biz kullara ise rabbimizden başarı dilemek ve korku ile ümit arası kulluk etmek düşer. Allah nice azları çoklara galip kılmış. Nice zenginleri saptırıp fakirleri muvafık kılmıştır. O halde rabbimizden gelen her hale şükrederek ona olan kulluğumuzda başarı niyaz ederiz.
Hamd alemlerin rabbinedir.
Muhammed Gazi Bekmezci
13.12.2022