Kader Mevzusu İkinci Kısım Yazı 

Kaderin ikinci rüknü yazıdır. Yani Allah azze ve celle’nin yazısı, yazmasıdır. Her rükünde dediğimiz gibi bu rükün de anlaşılmadan kader mevzusunda konuşma veyahut dinleme veyahut yazılı bir şey okuma şüphesiz kişiyi bu meseleyi yanlış anlamaya sevk edecektir.

Tabi ki kader hakkında bilgi edinme veyahut kader hakkında konuşmak isteyen kişinin sadece bu dört rüknü bilmesinden öte kader meselesini yani iyi anlayıp buna iyi vakıf olması gerekiyor.

Sadece bu dört rüknü bilme değil, bu dört rüknü birbiri ile ilişkilendirme önemlidir. Zira kader mevzusunda yanlış anlaşılacak veya yanlış anlatılacak herhangi bir mesele dinleyeni, öğreneni ister istemez yanlış yönlendirecektir. Hele bir de toplumun konumunu buna eklerseniz. Yani bizim toplumumuz herhangi bir ders, sohbet dinlerken bunun yüzde altmışı dalgınlık içindedir. Meseleyi başından pür dikkat ele alıp sonuna kadar dinleme gibi bir alışkanlıkları yok.

Dinlese bile lügat yönü ile çok düşük bir seviyede. Meseleyi anlatmak için kullanılan kelimeleri iyi anlaması gerekiyor. Kullanan da bu kelimeleri iyi kullanmış olması gerekiyor. Hem konuşan hem dinleyen o kelimelere yüklenen anlamı, o dildeki anlamı bire bir iyi vurgulamaları.

Bazen mesela şu anki toplum televizyondan o denli etkileniyor ki, gelene hoş geldin diyeceğine güle güle geldin diyor. Bunun aksini söylüyor.

O zaman kaderdeki herhangi bir hata imanın sair meselelerinde de yanlış tatbike sebep olacaktır. Mesela kader en çok yanlış anlaşılacak yeri hidayettir, cüzleridir diyelim ki cihattır. Veyahut hüsnü zandır Allah hakkında. Bütün bunların yanlış anlaşılmasına sebep olacaktır. Veyahut bize isabet eden musibetleri haksızlık görecek. Ne yaptığı bir hatanın karşılığı, ceza olarak görecek ne de bir imtihan sebebi olduğunu düşünecek. Ve bu sefer haşa Allah azze ve celle’yi adaletsizlik ile itham edecektir.

Yani Allah’a iman mevzusunda onun sahip olduğu bütün isim ve sıfatların kemali serdetmesinin yanında sözleri ile tatbikleri ile onu nakşeder bir duruma düşecektir.

Yani bu dört rükünden birisinde yanlış anlama kader mevzusunda sorun olduğu gibi sair iman meselelerinde de imanı geçersiz kılabilir. Yani bizatihi kendisi arıza olarak kalmaz, doğru olanları da iptale sebep olabilir. İleride yeri geldikçe misaller ile arzımı yapmaya çalışacağım.

Tağus, سَمِعْتُ أَبَا هُرَيْرَةَ ben ebu Hureyre’yi işittim,

يَقُولُ: قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ Allah Resulünün şöyle dediğini işittiğini haber verdi diyor.

احْتَجَّ آدَمُ وَمُوسَى Adem Musa ya delilleri ile konuştu. Yani deliller ile hüccet ikame etti ona.

فَقَالَ مُوسَى: يَا آدَمُ أَنْتَ أَبُونَا خَيَّبْتَنَا وَأَخْرَجْتَنَا مِنَ الْجَنَّةِ bizi cennetten çıkardın. Hazır girmişken.

فَقَالَ لَهُ آدَمُ: أَنْتَ مُوسَى، اصْطَفَاكَ اللهُ بِكَلَامِهِ، وَخَطَّ لَكَ بِيَدِهِ diyor ki Allah seni seçti, kelamı ile yani seninle konuştu bizatihi. Ve kendi eli ile sana Tevratı yazdı.

أَتَلُومُنِي عَلَى أَمْرٍ قَدَّرَهُ اللهُ Allah’ın takdir ettiği bir şeyde mi beni itham ediyorsun ? yani bu ne demektir ? Allah’ı ithamdır.

قَدَّرَهُ اللهُ عَلَيَّ قَبْلَ أَنْ يَخْلُقَنِي بِأَرْبَعِينَ سَنَةً؟ daha ben yaratılmazdan kırk sene önce hakkımdaki yazılan bu şey ile mi itham ediyorsun ?

فَقَالَ النَّبِيُّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «فَحَجَّ آدَمُ مُوسَى، فَحَجَّ آدَمُ مُوسَى yani Adem Musa’ya hüccet ile galip geldi. Adem hüccet ile Musa’ya galip geldi diyor.

Bu Müslim’in.

وَإِذْ قَالَ رَبُّكَ لِلْمَلَٰٓئِكَةِ إِنِّى جَاعِلٌ فِى ٱلْأَرْضِ خَلِيفَةً ۖ  [1]

Allah meleklere dedi ki, ben yeryüzünde bir halife yaratacağım. Onlar da diyorlar ki,

قَالُوٓا۟ أَتَجْعَلُ فِيهَا مَن يُفْسِدُ فِيهَا وَيَسْفِكُ ٱلدِّمَآءَ sen orada yeryüzünü ifsat edecek, kan dökecek birilerini mi yaratacaksın ?

وَنَحْنُ نُسَبِّحُ بِحَمْدِكَ وَنُقَدِّسُ لَكَ ۖ halbuki biz seni tesbih ediyoruz ve sana hamt ediyoruz ve seni takdis ediyoruz. Allah da diyor ki ;

قَالَ إِنِّىٓ أَعْلَمُ مَا لَا تَعْلَمُونَ ben sizin bilmediklerinizi biliyorum.

Yani bizim için takdir edilen ne varsa hayır ve şer bizim bunu gördüğümüz yanı bildiğimiz yanı değil illa Allah’ın bildiği ve gördüğü yanı var onun.

وَعَلَّمَ ءَادَمَ ٱلْأَسْمَآءَ كُلَّهَا Adem’e yarattığı bütün eşyanın adını öğretti.

 ثُمَّ عَرَضَهُمْ عَلَى ٱلْمَلَٰٓئِكَةِ sonra meleklere arz ederek,

فَقَالَ أَنۢبِـُٔونِى بِأَسْمَآءِ هَٰٓؤُلَآءِ bunların adını söyleyin dedi bana meleklere.

إِن كُنتُمْ صَٰدِقِينَ eğer iddianızda doğru iseniz.

Neyin iddiasında? Yani bunun görünmeyen tarafını da biliyorsanız eğer söyleyin.

قَالُوا۟ سُبْحَٰنَكَ ey rabbim biz seni tenzih ederiz.

لَا عِلْمَ لَنَآ إِلَّا مَا عَلَّمْتَنَآ ۖ senin bize öğrettiğinden başka bir şeyi biz bilmeyiz. إِنَّكَ أَنتَ ٱلْعَلِيمُ ٱلْحَكِيمُ sen en iyi bilensin ve hükmedensin.

قَالَ يَٰٓـَٔادَمُ أَنۢبِئْهُم بِأَسْمَآئِهِمْ ۖ فَلَمَّآ أَنۢبَأَهُم بِأَسْمَآئِهِمْ قَالَ أَلَمْ أَقُل لَّكُمْ إِنِّىٓ أَعْلَمُ غَيْبَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَأَعْلَمُ مَا تُبْدُونَ وَمَا كُنتُمْ تَكْتُمُونَ

Adem’e dedi ki söyle bunların ismini, çünkü öğretti. Adem onların isimlerini teker teker söyleyince meleklere dönüp dedi ki ben size demedim mi ben sizin bilmediklerinizi bilirim. Yerde ve gökte aşikar ve gaybi ne varsa bilirim. Gizlediklerinizi de bilirim gizlemediklerinizi de.

وَإِذْ قُلْنَا لِلْمَلَٰٓئِكَةِ ٱسْجُدُوا۟ لِءَادَمَ فَسَجَدُوٓا۟ إِلَّآ إِبْلِيسَ أَبَىٰ وَٱسْتَكْبَرَ وَكَانَ مِنَ ٱلْكَٰفِرِينَ

Bunu geç şimdi yani meleklere Adem’e secde etmelerini emrediyor. Hepsi secde ediyor sadece iblis müstesna o imtina ediyor yani kibirleniyor ve kafirlerden oluyor.

وَقُلْنَا يَٰٓـَٔادَمُ ٱسْكُنْ أَنتَ وَزَوْجُكَ ٱلْجَنَّةَ şimdi belli ki yaratma olmuş çünkü yukarıda yaratacağım diyor. Yarattıktan sonra Adem’e bunları öğretiyor isimleri. Bu olaylar geçiyor. Akabinde de Adem’e, Adem sen ve eşin gidin cennette iskan edin,

وَكُلَا مِنْهَا رَغَدًا حَيْثُ شِئْتُمَا iştihanızın çektiği arzu ettiğiniz her şeyden yiyip içebilirsiniz.

وَلَا تَقْرَبَا هَٰذِهِ ٱلشَّجَرَةَ sadece bu ağaca yaklaşmayın.

فَتَكُونَا eğer yaklaşırsanız مِنَ ٱلظَّٰلِمِينَ zalimlerden yani nefsinize zulmedenlerden olursunuz.

فَأَزَلَّهُمَا ٱلشَّيْطَٰنُ عَنْهَا فَأَخْرَجَهُمَا مِمَّا كَانَا فِيهِ ۖ ve oraya girdikten sonra şeytan onların ayaklarını kaydırmak için elinden geleni yaptı.

Ve o ağaca yaklaştı. O zaman bizde dedik ki, birbirinizin düşmanları olarak yeryüzüne inin. Yani insanlık arasında beşeriyet içinde birbirine bir düşmanlık, kin, öldürme bunların olmasıdır.

O zaman sizin için yer yüzünde olmak yer yüzünde kalmak ve orada gömülmek ölmek sonra oradan haşr için çıkarılmak takdir edilmiştir.


[1] Bakara 30

Ve sonra birden bire,

فَتَلَقَّىٰٓ ءَادَمُ مِن رَّبِّهِۦ كَلِمَٰتٍ فَتَابَ عَلَيْهِ ۚ rabbinden bazı kelimeler öğrendi, فَتَابَ عَلَيْهِ tevbe istiğfar etti. Arafta’ki geçen kelimeler. Çünkü Allah tevbeleri kabul eden ve merhametli olandır.

Evet, şimdi burayı biz görünen ve görünmeyen kısmı görünen kısmı bize çirkin görünebilir. Bize hoş görünmeyebilir görünmeyen kısmı buna sebep,

 لَوْ كَانَ فِيهِمَآ ءَالِهَةٌ إِلَّا ٱللَّهُ لَفَسَدَتَا ۚ [1]

Eğer yeryüzünde birçok ilahlar olsaydı Allahtan başka, yer yüzü ifsat olurdu diyor.

 فَسُبْحَٰنَ ٱللَّهِ رَبِّ ٱلْعَرْشِ عَمَّا يَصِفُونَ eğer yerde ve gökte Allah’tan başka ilahlar bulunsaydı yer gök fesada uğrardı.

Demek ki arşın sahibi olan Allah. Onların yakıştırdıkları sıfatlardan münezzehtir. Ya sıfatı noksan görme zulüm gibi görme bütün bunlara sebep.

لَا يُسْـَٔلُ عَمَّا يَفْعَلُ وَهُمْ يُسْـَٔلُونَ [2]

Allah yaptığı hiçbir şeyden sorumlu değildir. Ama onlar yani biz sorumluyuz.

Yani biz ona neden böyle yaptın diyemeyiz ama biz bunu sorarsak neden sorduk diye sorumluyuz.

Burada Adem’in durumu ise ;

قَالَا رَبَّنَا ظَلَمْنَآ أَنفُسَنَا وَإِن لَّمْ تَغْفِرْ لَنَا وَتَرْحَمْنَا لَنَكُونَنَّ مِنَ ٱلْخَٰسِرِينَ[3]

Adem dedi ki, ey rabbim biz eşi ile kendisini kastediyor nefsimize zulmettik. Eğer bizi affedip bağışlamazsan yani merhamet etmezsen mutlak biz hüsrana uğrayanlardan oluruz.

Cennete koydu, istediğinizden yiyip içebilirsiniz ama sadece bu ağaca yaklaşmayın değilse hüsrana uğrayanlardan olursunuz diyor.

Adem, neden böyle yaptın demiyor. Musa Adem’e sormaya kalkıyor. Adem de daha ben yaratılmazdan önce hakkımda Allah’ın takdir ettiği bir şey ile mi beni itham ediyorsun diyor. Allah Resulünün dediği gibi Adem hüccet ikame etti ve ona galip geldi diyor.

Şimdi burada adem aleyhisselam’ı yeryüzünde yaratacağı yaratmadan önce söylediği bir söz.

Akabinde imtihan meleklerin imtihanı arkasından Adem’in kaybedip yeryüzüne konması önceden haber verilmişti yer yüzünde olacak diye. Demek ki bu bir imtihan süreci yaşandı. Bu imtihanın bizzat kendisine bizim ibret almamız mesela melekler de imtihan oldu bu önce şunu gösteriyor, meleklere bir kere irade verildi secde edip, etmeme. İradesini de yanlış kullanan tek kişi oldu o da iblis. Etmedi. Öbürküler de etmeyebilirdi.

Şimdi melekler hemen avdet ediyorlar Adem söylüyor sonra Adem’e şu ağaca cennete girin yaklaşmayın diyor. Secdeyi emrediyor. Hepsi, meleklere ediyor hepsi şimdi burada bunu derken aynen doktorların anlamadıkları hastalığa araştırmamız gerekir diye bırakıp sözler üretmesine benzer. Anlamadığımız bir yer var, o anlamadığımız yerde durmamız gerekir çünkü bu kader ile alakalı.

Aynı anda melekler secdeye etti, iblis kaybetti. Adem de imtihan edildi ama,

فَتَلَقَّىٰٓ ءَادَمُ مِن رَّبِّهِۦ كَلِمَٰتٍ Ademe bazı kelimeler öğretti yani bu neden? Tevbe fırsatı verdi. İşlediği günaha sebep ve duayı da öğretti. Öğrettiği dua da az önceki zikrettiğimiz ayeti kerimedir.

Adem’in kıssası ile bunu İblis’in de böyle olacağını biliyordu. Ama iblis için takdir ettiği günahı ve günahından kibirlendi diyor, öbür tarafı seçmedi. Bunları bilmesi ile olayın vukuu başka bir olay.

Ondan sonra ve onlardan bir tanesini kendine yani kul olarak bulamayacaksın hepsini sapıtacağım Allah da diyor ki serbestsin. Ama senin ihlaslı kullarıma hiçbir tesirin, nüfusun olmaz diyor.

Burada yan çabalar burada meleklerin anlayamadığımız bir yer var. Ama bunu eften püften dayanaklar ile değil.


[1] Enbiya 22 

[2] Enbiya 23

[3] Araf 23

Ebu Said – El Yarbuzi 

Yazan: Ankaralı Mehmet Şahin 

Kader Mevzusu Birinci Kısım İlim

Bizleri Takip Edin

Similar Posts