Kara Kadının Oğlu Hadisi Ve Sonrası – Ebu Zer Ve Bilal (Ra)
Ashabı Kiramın büyüklerinden ve aynı zamanda Peygamber Aleyhisselam’ın müezzini olan Bilali Habeşi Hazretleri siyah bir köleydi. Annesi de kendisi gibi siyahtı. Bir gün, yine kendisi gibi ashabın büyüklerinden olan Ebü Zer (r.a.) Hazretleriyle, Bilali Habeşi Hazretleri arasında, bir meselede görüş ayrılığı olmuştu. Aralarındaki konuşma uzadı, derken sertleşme oldu. O arada Ebü Zer, Hz. Bilali Habeşi Hazretleri’ne karşı:
– Sen bu işlerden anlamazsın siyah kadının oğlu, demiş oldu.
Bu sözden alınan Hz. Bilal, bunu Rasûlullah’a haber verdi ve:
– Müslüman olduktan sonra hala daha ırkımızdan dolayı suçlanacak mıyız Ya Rasûlullah? dedi.
Peygamberimiz Aleyhisselam, Ebu Zer Hazretleri’ni çağırdı. Ona:
– Sen Bilal’e böyle böyle söylemişsin, öyle mi? diye sordu. Hz. Ebu Zer, utancından Hz. Rasûlullah’a cevap veremedi. Peygamberimiz (s.a.v.):
– Demek sende hala İslamiyetten önceki kötü adetler var. İnsan hiç derisinin siyahlığından dolayı suçlanır mı? Mühim olan Allah korkusu değil midir? gibi sözler söyledi.
Zaten yeterince pişman olan Ebü Zer Hazretleri Peygamberimiz’in bu sözleriyle iyice kafasını kaldıramaz hale geldi. Doğruca Bilali Habeşi Hazretleri’nin evine gitti. Yüzünü kapının eşiğine koyarak:
– Ey Bilal, senin mübarek ayağın bu kötü, kaba Ebu Zerr’in yüzüne basarak geçmedikçe ben bu eşikten kafamı kaldırmayacağım, dedi.
Hz. Bilal, Ebü Zer Hazretlerini kaldırdı ve şöyle cevap verdi:
– Kalk kardeşim. Bu yüz, basılmaya değil öpülmeye layıktır. Ben sana hakkımı helal ettim.
Kaldırdı, onun gözlerinden öptü. Kucaklaştılar. Kalplerinde birbirlerine karşı bir şey kalmadı.
İnsan olmaları hasebiyle aralarında her ne kadar buna benzer hadiseler olmuşsa da, sonu anlattığın gibi daima tatlıya bağlanmış ve her iki taraf da kendisini hatalı kabul edip karşı taraftan özür dilemiştir. (alıntı bitti)
Aşağıdaki Arapça metinde, Ebu Zer r.a.’ın başımı yere koyuyorum taki sen ayaklarını başıma koyana dek kısmı münker olduğu dile getiriliyor. Gazalinin İhyasında olduğu dile getiriliyor. Allahu alem
وأما ما نُسِب إلى أبي ذر مِن قوله : (يا بلال لا أرفع خدي عن التراب حتى تطأه برجلك) ، فهو لفظ مُنكَر ، فكيف يُقال إن مسلما يضع وجهه على الأرض ليطأه غيره ؟!
ولم أرَ من ذكَره إلا الغزالي في إحياء علوم الدين ، ولم يَذْكُر له إسنادا ولا مُستندا .
والله تعالى أعلم .
المجيب الشيخ/ عبد الرحمن بن عبد الله السحيم
عضو مكتب الدعوة والإرشاد
(10)
EFENDİNİN KÖLEYE YEDİĞİNDEN YEDİRMESİ, GİYDİĞİNDEN GEYDİRMESİ VE ONA GÜCÜNÜN YETMİYECEĞİ ZAHMETLİ İŞLER YÜKLEMEMESİ
BÂBI
38- (1661) : Ma’mûr ibn Suveyd şöyle dedi: Biz Rabeze’de Ebû Zerr’in yanına uğradık. Üstünde bir bürd, kölesi üstünde de onun benzeri bir bürd vardı. Biz:
-Ya Ebá Zerr! Bu iki libası birleştirsen de ikisi bir takım libás ol saydı dedik.
-Benimle kardeşlerimden bir kimse arasında bir kelam olmuştu. Onun annesi Arap değil bir yabancı idi. Ben de onu annesi sebebiyle ayıb ladim. Muteakiben o beni Peygamber’e şikayet etti. Peygamber (5) e kavuşduğumda :
-Ya Ebå Zerr! (demek ki) sen içinde henüz cahiliyet (ahlâkı) kalmış bir kimsesin buyurdu. Ben de :
-Ya Rasûlallah! Kim insanlara söverse, insanlar da onun babasına ve anasına söverler dedim. Rasûlullah yine :
–Ya Ebà Zerr! Sen henüz içinde câhiliyet ahlâkı kalmış bir kim sesin buyurdu. Bundan sonra da: «Eliniz altındakiler sizin kardeşleriniz dir. Yüce Allah onları sizin elinize emanet etmiştir. Binâenaleyh onları yediklerinizden yedirin, giydiklerinizden giydirin ve onlara güçlerinin yetmeyeceği zahmetli işler yüklemeyin. Eğer böyle işler teklif ederseniz onlara yardım edin. buyurdu.
Müslim 1661