-…….Alî ibn Ebî Tâlib (R) şöyle demiştir: Rasûlullah (S) beni, ez-Zubeyr ibnu’l-Avvâm’ı ve Ebû Mersed el-Ganevî’yi gönderdi. Bizim üçümüz de süvârî idik. Bizlere: — “Şimdi gidiniz, Hah bustânına kadar ilerleyiniz. Orada müşriklerden bir kadın vardır, onun yanında Hâtıb ibn Ebi Beltea’dan Mekke müşriklerine hitaben yazılmış bir sahîfe bulunmaktadır (onu, alıp bana getiriniz)” buyurdu. Alî dedi ki: Biz, Rasûlullah’ın bize söylediği yerde, devesi üzerinde yol almakta olan o kadına eriştik. Alî dedi ki: Biz kadına: — Beraberindeki mektûb nerede? dedik. Kadın: — Benim yanımda hiçbir mektûb yoktur! dedi. Biz onun devesini çöktürüp eşyası içinde mektubu aradık, fakat hiçbirşey bulamadık. Arkadaşlarım Zubeyr ile Ebû Mersed: — Biz bir mektûb görmüyoruz, dediler. Alî dedi ki: Ben kadına: — Vallahi Rasûlullah’ın yalan söylediğini hiç bilmiş değilim. Kendi ismiyle yemîn edilmekte olan Allah’a yemîn ediyorum ki, ya mektubu muhakkak meydana çıkarırsın, yâhud da ben senin elbiselerini senden soyacağım! dedim. Alî dedi ki: Kadın benden bu ciddiyeti görünce elini izârının düğüm yerine uzattı -kendisi bir kumaşı beline fûta olarak bağlamış hâldeydi- ve oradan mektubu çıkardı. Alî dedi ki: Biz de mektubu Rasûlullah’a getirdik… Buhari 6259
Rasulullah sav. demişse “o kadında mektup var”, o zaman vardır.
Peki ya biz? Onun dediği şeylere gerçekten iman ediyor muyuz?