Allah’u Azze ve Celle kullarına, kendisine yakınlık kazanabilmeleri için vesileler aramalarını emretmiştir .
Rabbimiz kerim kitabında şöyle buyurmaktadır :
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اتَّقُواْ اللّهَ وَابْتَغُواْ إِلَيهِ الْوَسِيلَةَ “………
“ Ey iman edenler ! Allah’tan sakının ve O’na – yakınlaşmak için – vesile arayın……. “ MAİDE : 35.AY.
Bu Ayet’i kerime Allah’a yaklaşmak, O’nu razı etmek ve O’nun cennetine nail olmak için vesileler aranmasının İslam dininde meşru olduğunu açıkça isbat etmektedir.
Ki, zaten konunun bu kısmı ile alakalı inananlar arasında bir ayrılık söz konusu değildir. Yani, istisnasız her inanan, Allah’a yaklaşmak için mutlaka vesileler aranması gerektiğine inanmaktadır.
İşin problemli kısmı ise ; nelerin Allah’a yaklaşmak için vesile kılınacağı kısmıdır. İşte bunun sağlıklı bir şekilde bilinmemesinden dolayıdır ki, bugün Müslümanların kısmı azamı bu konuda İslam’ın ruhuna ve Resulullah s.a.v in yoluna ters düşen bir takım gayrı islami itikat ve ameller içerisine girmişlerdir.
Bu insanlardan – bu konuda – o kadar haddi aşanlar olmuşturki, bunlar, haklarında hiçbir delilin bulunmadığı, adına veli veya salih dedikleri bir takım insanları, onların kabir ve türbelerini, o kimselere ait olan kılları, tüyleri, giyecekleri veya Onlara ait olan kab ve kacakları Allah’a yakınlaşmak için vesile edinmişlerdir.
Bununla beraber, yine bu batıl inançları yüzündendir ki, bir çok inananın ağızlarında bu konuda garip garip ifadeler de dolaşmaktadır. Bu gün, güya Allah’a meşru bir şekilde dua ettiğini zanneden binlerce inananın ağzında;
Allah’ım ! Peygamberinin yüzü suyu hurmetine senden şunu istiyorum…
Allah’ım ! Meleklerinin hatırı için senden şunu bekliyorum …
Allah’ım ! Abdul kadir geylaninin hatırı için sana yalvarıyorum …
Allah’ım ! Falan kabirde filan türbede yatan zatın hakkı için senden şunu, şunu istiyorum … şeklindeki şirk ve küfür ifadeler dolaşmaktadır.
Hatta ve hatta bu konuda o kadar haddi aşmışlardır ki bu zavallılar, Allah’ın rububiyetini ihlal edecek dereceye kadar gelmişlerdir. Çünkü bu cahil insanların içerisinden,bir kabir yanına giderek, al sana bir göbek ver bana bir bebek diyecek kadar alçalıp, oralardan çocuk isteyenler çıkmıştır.
Bu cahiller, Allah’a yaklaşmak için veya O’ndan bir şeyler istemek için bu kimselerin vesile edinilmesinin dinde meşru olduğunu zannetmektedirler.
Halbu ki, Kur’an’ın ve Sünnet’in mesajlarına az da olsa vukufiyeti olanlar şunu çok iyi bilirlerki, İslam, bu türden batıl inançların yok edilmesi için gelmiştir. Diğer bir ifadeyle ; Resulullah s.a.v’in senelerce vermiş olduğu mücadelesinin amacı, aynı şekilde bunların ortadan kalkması için di.
Öyleyse bir müslümanın din’de meşru vesilelerin neler olduğunu iyi araştırması ve onlarla Allah’a yönelmesi gerekir. Yani, Allah’ı razı etmek isteyen veya O’na yakınlaşmayı arzu eden herkes, O’nun meşru kıldığı vesileleri arama mecburiyetindedir.
Çünkü Allah Allah’u Azze ve Celle nasıl ki kendisine yakınlaşmak için vesile aranmasını istemiş ve emretmiş ise, aynen de kendisi nelerden hoşlanıyor, nelerin yapılmasını istiyor veya nelerle kendisine yakınlaşılacağını Kitap ve Sünnet te zikrertmiştir. Dolayısıyla şuurlu ve basiretli bir Müslümanın bunları mutlaka arayıp bulması ve bunlara uygun hareket etmesi gerekir.
Değerli Müslümanlar … ! unutulmamalıdırki , hiç kimse Allah’a yaklaşmak için kendilerinden bir takım vesileler ittihaz edemezler.
Daha net bir ifadeyle ; Allah’a yakınlık vesileleri şeriatın tayin ve tarif ettiği şeyler olmalıdır, insanın kendi seçtiği sevdiği şeyler olmamalıdır. Çünkü İnsan nefsinin sevip tayin ettiği şeyler, Allah’a yakınlık vesileleri asla olmazlar.
Evet değerli kardeşlerim … ! biraz önce de ifade ettiğimiz gibi ; şüphesiz ki Allah’a yakınlık için vesile aranmasını zikreden nasıl ki Rabbi’miz Allah’u Teala ise, kendisine yaklaştıracak olan vesilelerin neler olduğunu belirleyen de yine Rabbimiz Allah’u Azze ve Celle’dir.
ALLAH’U TEALA YA YAKINLIK İÇİN ŞER’İ VESİLELER …
İşte Allah’u Azze ve Celle’nin kendisine yaklaşılması için vazettiği Kur’an ve Sünnet’teki vesileler :
ٌ … فَمَن كَانَ يَرْجُو لِقَاء رَبِّهِ فَلْيَعْمَلْ عَمَلاً صَالِحاً وَلَا يُشْرِكْ بِعِبَادَةِ رَبِّهِ أَحَداً
“….. Kim Rabbi’yle – O’nun razı olacağı şekilde – karşılaşmayı arzu ediyorsa Salih amel işlesin ve ibadetlerinde de Rabbi’sine ortak koşmasın…. ” Kehf : 110.Ay
Değerli kardeşlerim … ! işte burada insanı rabbisine yaklaştıracak en güzel ve en mükemmel vesileden bahsedilmektedir…Ve o da ; tevhid’tir.
Yani, insanın Allah’a takdim ettiği ibadetlerinde hiçbir şeye bir pay bir nasip ayırmadan onu sadece Allah için yapması, kendisini Allah’a yaklaştıracak en güzel bir vesiledir.Bundan daha güzel bir vesile düşünülemez.
Rabbimiz yine kerim kitabında şöyle buyurmaktadır :
قُلْ إِن كُنتُمْ تُحِبُّونَ اللّهَ فَاتَّبِعُونِي يُحْبِبْكُمُ اللّهُ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَاللّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
“ De ki : eğer Allah’ı seviyorsanız bana tabi olun ki Allah’ta sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah gafurdur, rahimdir… ” Ali İmran : 31.Ay
İşte bu Ayet’i celilede de insanı Allah’a yaklaştıracak bir vesileden bahsedilmektedir. O da ; Peygambere tabi olup onun getirdiklerine ittiba etmektir. Çünkü onu insanlara örnek ve önder olarak gönderen Allah’u Teala dır. Dolayısıyla, kim ona itaat eder ve getirdiklerine tabi olusa, Allah’ı sevdiğini ve O’na yakınlaşmak istediğini açıkça ortaya koymuş demektir.
Rabbimiz şöyle buyurmaktadır :
وَمَا أَرْسَلْنَا مِن رَّسُولٍ إِلاَّ لِيُطَاعَ بِإِذْنِ اللّهِ ……………
” Biz hiçbir Rasulü, Allah’ın izniyle itaat edilmekten başka bir amaçla göndermedik ….. ” Nisa : 64.Ay.
مَّنْ يُطِعِ الرَّسُولَ فَقَدْ أَطَاعَ اللّهَ
{ Kim Rasule itaat ederse, muhakkak ki o Allah’a itaat etmiştir … ” Nisa : 80.Ay
Rabbimiz yine kerim kitabında şöyle buyurmaktadır :
“… Ey insanlar ! sizi bize yaklaştaracak olan ne mallarınız ne de evlatlarınızdır. Ancak iman eden ve Salih amel işleyen kimseler için durum böyle değildir. Onlar için, yaptıklarına karşılık kat kat mükafat vardır. Onlar cennet odalarında güven içindedirler… ” Sebe : 37.Ay
Değerli kardeşlerim … ! burada da yine Rabbimiz, açık ve net ifadelerle kullarını kendisine yaklaştıracak şeylerden bahsetmektedir. Yani iman’ın ve Salih amel’in kullarını kendisine yaklaştıracağından bahsetmektedir.
Rabbimiz yine kerim kitabında şöyle buyurmaktadır :
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اتَّقُواْ اللّهَ وَابْتَغُواْ إِلَيهِ الْوَسِيلَةَ وَجَاهِدُواْ فِي سَبِيلِهِ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ
” Ey iman edenler ! Allah’tan korkun, O’na – yakınlık için – vesile arayın ve O’nun yolunda cihad edin ki, kurtuluşa eresiniz ” Maide : 35.Ay
Görüldüğü gibi bu Ayet’i kerimede de Allah’a yakınlaşma vesilesi olarak, O’nun yolunda cihad edilmesinden bahsedilmektedir. Yani, Allah yolundaki her türlü mücadele, kişiyi Allah’a yaklaştıran bir vesiledir..
Rabbimiz yine kerim kitabında şöyle buyurmaktadır :
“…… Bedevilerden öyleleri de vardır ki, Allah’a ve ahiret gününe inanır, harcıyacağını Allah katında yakınlığa ve Peygamberlerin duasını almaya vesile edinir . Bilesinizki O – harcadıkları mallar, Allah katında – Onlar için bir vesiledir. Allah onları rahmetine sokacaktır. Çünkü Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir… ” Tevbe : 99.Ay
Bu Ayet’i celilede de anlatıldığı gibi, insanı Allah’a yaklaştıracak vesilelerden bir tanesi de, O’nun yolunda infaktır. Yani, kulun malıyla mülküyle Allah yolunda harcama yaparak mücadele vermesi, onu Rabbisine yaklaştıran güzel vesilelerden bir tanesidir.
Bakınız Allah Rasulü s.a.v’in sünneti seniyesinde ne buyrulmaktadır :
” … İbn Mes’ud r.a’dan gelen bir hadislerinde ise Allah Rasulü s.a.v şöyle buyurmaktadırlar : Kıyamet günü yaklaştı. Halbuki insanlar dünya ya karşı ancak hırslarını artırıyorlar ve Allah’tan da uzaklaşıyorlar. ” Camiu’s Sağir : 1.c. 773.n
Değerli kardeşlerim … ! bu hadisi şeriften de anlaşılacağı üzere ; insanı Allah’a yaklaştıracak olan en güzel vesilelerden bir tanesi de, dünya’ya karşı hırslı olmayıp ahirete yönelmesidir. Hadiste haber verildiği gibi eğer dünyaya karşı hırslı davranmak insanı Allah’tan uzaklaştıran önemli bir vesile ise, bu demektir ki, insanın bir gün öleceğini düşünerek uhrevi işlere yönelmesi, kulu Allah’a yaklaştıracak en önemli vesilelerdendir.
{ … Ebu Hureyre r.a’dan Rasulullah s.a.v şöyle buyurdu : Allah şöyle buyurdu : “ … Kulum bana, kendisine farz kıldığım şeylerden daha sevgili olan bir şeyle yaklaşamaz. Kulum bana nafile ibadetlerle de yaklaşmaya devam eder. Nihayet ben onu severim … } Buhari : 14.c.6424.s
İşte burada da anlatıldığı gibi, kulu Allah’a yaklaştıracak olan şeyler ; üzerine farz kılınan şeyleri gücü nisbetinde tatbik etmesidir. Yani kulun namazı, onu Allah’a yaklaştıran bir vesiledir. Gücü yettiğinde zekat vermesi, onu Allah’a yaklaştıran bir vesiledir. Oruc tutması, onu Allah’a yaklaştıran bir vesiledir. Hacc yapması, onu Allah’a yaklaştıran bir vesiledir. Hulasa bu meyanda kulun üzerine farz olan her ne var sa onlar, onu Allah’a yaklaştıran birer vesiledir.
Hatta hadisi şerifte ifade edildiği gibi kulun nafile ibadetleri bile, kendisini Allah’a yaklaştıran vesilelerdir. Bunlar da insanı Allah’a yaklaştırırlar.
Öyleyse sözü daha fazla uzatmaya gerek yoktur. Kim Allah’a yaklaşmak, O’nu razı etmek ve cennetine girmek istiyorsa, işte tarif edilen bu meşru vesilelerle hareket etmesi gerekir. Çünkü bu vesileler Allah’ın istediği ve sevdiği vesilelerdir. Hiç kimse, İslam’ın tarif ettiği vesileleri bırakıpta kendi icadettiği vesilelerle Allah’a yaklaşamaz.
Rabbim bizlere ; hakkı hak bilip ona ittiba eden, batılı da batıl bilip ondan ictinab eden kullarından olmamızı nasibeylesin.
Amin
Ve’l hamdu lillahi rabbil alemin
Tacuddin el Bayburdi