| |

Zulmü Başka Zalimle Defetme Fıkhı

İbn Hazm / Endülüs zulüm dönemi ve zalimlerle ilişki meselesi – bir zulmü başka bir zalimle def etme fıkhı

SORU : Sizin bana sormuş olduğunuz sorulardan biri de fitne ile ilgili hususlara ve bazı insanların bazıları hakkında başlarına ne geleceği ile ilgili beklentileri meselesine gelince ;

CEVAP : Bu mesele bizim imtihan olduğumuz meselelerden biridir. Bu hususta Allah’tan selamet niyaz ederiz. Bu fitnenin kötülüğü Allah’ın korudukları hariç tüm dinleri helak eden bir meseledir. Bu hususla ilgili konuşulacak çok mesele vardır.

Memleketimiz Endülüs’de şehirleri idare eden ya da kaleleri elinde tutan yöneticiler baştan sona Allah’a savaş açan ve yeryüzünde fesat çıkartan kişilerdir.

Öyle ki onların maiyetinde bulunan Müslümanların mallarına nasıl baskın yaptıklarını apaçık bir şekilde görüyorsunuz.

Müslümanların malları onlara zarar verenlerin emri altında, Müslümanların yetkileri kendilerini yok eden eşkıya ordularının elindedir. O ordular Müslümanların sırtına ağır vergiler yüklemiş, Müslümanlardan vergi almak için onların yollarına Yahudileri koyarak Müslümanlara musallat etmişlerdir.

Bunu yaparken de haramları mubah kılmayan delilleri hüccet olarak kullanmışlardır. Onların amacı kendi emir ve yasaklarının icra edilmesini daimi kılmaktır.

Siz yanılgıya düşmeyin ve bu hususta fasıklar sizi aldatmasın. Onlar fıkha hile karıştıran ve kalpleri canavar olduğu halde koyun postuna bürünmüş, şer ehlinin şerlerini süslü gösteren, o şer ehline fıskları konusunda destek çıkan tiplerdir.

Bizim için tek kurtuluş yolu, dillere tek bir cümleyi pelesenk etmektir. O da iyiliği emretmek kötülükten sakındırmak ve onların tümünü zemmetmektir.

Bizden her kim bunu yapmaktan aciz kalırsa umuyorum ki o kişi nefsinden korktuğu için ve kendini koruma amaçlı bunu yapıyordur.

Bunun nasıl olacağını da bilmiyorum. Eğer Onların çirkinliklerini her müslüman kalbiyle bile çirkin görseydi Müslümanlar mağlup olmazdı.

Nitekim sahih olarak gelen hadiste Allah Resulü (s.a.v) şöyle buyuruyor :
“Kim bir kötülük görürse onu eliyle değiştirsin, eliyle değiştirmeye gücü yetmezse dili de değiştirsin, diliyle değiştirmeye de gücü yetmezse kalbiyle buğzetsin ! ki bu da imanın en zayıf derecesidir.”

Ey Allah’ın merhametine nail olası kardeş ! Şunu bil ki dinde fitneden daha şiddetli olan bir azap yoktur. Bu hususta Allah şöyle buyurur
“Fitne adam öldürmekten daha kötüdür”

Kendini koruma amaçlı iyiliği emretmekten ve kötülüğü nehyetmekten aciz kalan kişiden maksat; kişinin zalime eliyle ve diliyle yardımcı olmaması, o zalimin yaptıklarını ona süslü göstermemesi ve şerrini tasvip etmemesi, sessiz kalmasının sebebinin sadece can güvenliği olmasıdır.

Canı hakkında eman içinde olan kişi niyeti ve diliyle zalimlere karşı çıkmalıdır. Eğer bir Müslüman bir ihtiyaca binaen, zaruretten ya da kendisinden veya başkasından bir zulmü def etmek için, ya da izhar edilmesi gereken bir hakkı izhar etmek için, ya da zulmü başka bir zalimle savmak için, ya da geçmişteki bir meseleyi tasdik etmek için, ya da karşılaştığı sıkıntıların giderilmesini talep etmek için, ya da Allah’ın dilediği bazı işler için onlardan (zalimlerden) birinin meclisine gitmek zorunda kalırsa o zaman bu kişi o zalime yapmış olduğu zulmü güzel göstermemeli, ona yardım etmemeli, caiz olmayan işlerde onu övmemelidir.

Eğer imkan varsa ona nasihatte bulunmalı, imkan yoksa da onun günahlarından birini tasvip etmeksizin niçin geldiğini izhar etmelidir.

Aksi takdirde bu kişi de o zalim gibi olur !

Nitekim Allah azze ve celle şöyle buyurmaktadır “Zulmedenlere meyletmeyin yoksa size de ateş dokunur. Sizin Allah’tan başka dostunuz yoktur, sonra size yardım da olunmaz” Hud 113

İbn Hazm / et-Telhis li-Vücuhi’t-Tahlis

Similar Posts