Unutmayalım ki, Allah’a karşı işlenen en büyük zulüm şirk’tir. Bundan dolayıdır ki Allah’u Azze ve Celle şirki kesinlikle affetmeyeceğini ve bu halde ölenlerin ise ebedi cehennemde kalacağını bildirmektedir :
إِنَّ اللّهَ لاَ يَغْفِرُ أَن يُشْرَكَ بِهِ “………………
“ Muhakkak ki Allah kendisine şirk koşulmasını bağışlamaz … ” NİSA : 116.AY.
لَقَدْ كَفَرَ الَّذِينَ قَالُواْ إِنَّ اللّهَ هُوَ الْمَسِيحُ ابْنُ مَرْيَمَ وَقَالَ الْمَسِيحُ يَا بَنِي إِسْرَائِيلَ اعْبُدُواْ اللّهَ رَبِّي وَرَبَّكُمْ إِنَّهُ مَن يُشْرِكْ بِاللّهِ فَقَدْ حَرَّمَ اللّهُ عَلَيهِ
الْجَنَّةَ وَمَأْوَاهُ النَّارُ وَمَا لِلظَّالِمِينَ مِنْ أَنصَارٍ
“ Şüphesiz ki kim Allah’a ortak koşarsa, Allah ona cenneti haram kılmıştır. Ve barınacağı yer de cehennemdir. Zalimlerin hiçbir yardımcısı yoktur. ” MAİDE : 72.AY.
Ey inananlar … ! şunu asla unutmayınız ki şirk, imanla beraber vuku bulur. Dolayısıyla O’na hakkıyla ibadet edin ve Allah’a takdim ettiğiniz ibadetlerinizde de O’na sakın hiç bir şeyi ortak koşmayın. Gizli ve açık işlerinizde O’nun rızasını gözetin ve O’nun nimetlerine şükredin. Çünkü Allah kendisine şükredenler için nimetlerini artıracağını bildirmiştir. Bununla beraber O’nun yüce makamından korkun ve azabının şiddetinden de oldukça sakının.
Rabbimiz şöyle buyurur :
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللهَ حَقَّ تُقَاتِهِ وَلاَ تَمُوتُنَّ إِلاَّ وَأَنْتُمْ مُسْلِمُونَ
“ Ey iman edenler ! Allah’dan nasıl korkulması gerekiyorsa öylece korkun ve ancak Müslümanlar olarak can verin. ” ALİ İMRAN : 102.AY.
Ey inananlar … ! Allah’ı hakkıyla takdir edin ve O’nun yüceliğinin alametlerine dikkatle bakın. İmanınızın artması ve O’nun önünde boyun eğmeniz için Ayet’lerini, hükümranlığını, mülkünü, hayret verici yaratmasını ve yoktan varetmesini çok iyi düşünün. Rabbimiz kerim kitabında şöyle buyurmaktadır :
“ Şüphesizki göklerde ve yerde inananlar için ibretler vardır. Sizin yaratılışınızda ve türetip yaydığı canlılarda kesin olarak inananlar için Ayet’ler vardır. Gece ile gündüzün ardarda gelişinde, Allah’ın gökten rızık indirip ölümünden sonra yeryüzünü tekrar diriltmesinde ve rüzgarları – belli bir düzen içinde – yönetmesinde aklını kullanan bir kavim için Ayet’ler vardır.” CASİYE : 3.4.5.AY.
Evet …. Değerli kardeşlerim … ! gerçekten de şaşırtıcı ve hayret verici bir yaratma, heybetli ve büyük bir kainat… Doğusuyla batısıyla, yaşıyla kurusuyla, acısıyla tatlısıyla, güneşiyle ayıyla, rüzgarıyla yağmuruyla, gecesiyle gündüzüyle, bitkisiyle hayvanıyla, canlısıyla ölüsüyle, Ayet’leriyle ve Ayet’lerinin etkisi sonucu ortaya çıkan Ayet’leriyle, gerçekten her şey hayret vericidir.
O Allah ki düşünenler için işaretlerini açıkça ortaya koymuş ve ibretle bakanlara delillerini göstermiştir. Gafiller için ayet’lerini açıklamış. İnatla karşı çıkanların mazeretlerini ortadan kaldırıp ve inkarcıların delillerini de çürütmüştür. Ey güzel yaratıcı olan Allah’ım, sen ne kadar da yücesin.
Ey cılız insan … ! hele O’nun gücüne, kudretine, kuvvetine ve yarattığı şeylerin azametine bir bak. İyi bak ki, O’na ortak koşmanın ne kadar büyük bir zulüm, çirkin bir hastalık ve haksızlık olduğunu iyi anlayasın.
“ … Abdullah b. Mes’ud radıyallahu anh şöyle der : ” Dünya seması ile ondan önceki sema arasında beşyüz yıllık bir mesafe vardır. Her iki sema arasında beşyüz yıllık bir mesafe vardır. Yedinci sema ile Kürsî arasında da beşyüz yıllık mesafe vardır. Arş, suyun üzerinde; Allah azze ve celle de Arş’ın üzerindedir. Ve O, sizlerin ne yaptığını taa oradan bilir.”
Dârimi “er- Reddu alâ’l Cehmiyye” : 275. İbni Huzeyme tevhid : 105-106. Beyhaki Esma : 401 da sahih bir senedle rivayet ederler.
Nebi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurur: ” Yedi kat sema Kürsî’nin yanında yeryüzünde boş bir alana atılmış bir halka gibidir. Arş’ın Kürsî’ye üstünlüğü ise, o alanın o halkaya üstünlüğü gibidir. ” Beyhaki Esma ve sıfat
İbni Cerir tefsirinde kendi senediyle İbni Abbas radıyallahu anh’ın şöyle dediğini rivayet eder : ” Yedi kat sema ve yedi kat yer Allah’ın elinde ancak sizden birinin elindeki bir hardal tanesi gibidir.”
Ey inananlar … ! Allah’u Tealâ’nın azametinin, kudret ve kuvvetinin delillerinden birisi de Buhari ve Müslim’in, Abdullah b. Mes’ud radıyallahu anh’tan rivayet ettikleri şu hadistir :
” Yahudilerden bir alim Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e gelerek şöyle der : ” Kıyamet günü Allah gökleri bir parmağı üzerine, yerleri bir parmağı üzerine, suyu ve toprağı bir parmağı üzerine, diğer mahlukatı da bir parmağı üzerine koyar. Sonra onları hareket ettirerek ” Melik ancak benim ” buyurur.”
Abdullah b. Mes’ud der ki : Andolsun ki, Nebi s.a.v’i o yahudinin sözünden hoşlanarak ve söylediğini tasdik ederek azı dişleri görününceye kadar güldüğünü gördüm. Sonra Rasulullah s.a.v şu ayet’i okudu :
“ Allah’ı hakkıyla takdir edemediler. Halbuki Kıyamet günü Arz toptan O’nun kabzasındadır. Gökler de O’nun sağ elinde dürülmüştür. O, onların koşmakta oldukları ortaklardan münezzeh ve çok yücedir. ” HACC : 74 . ENEM : 91.AY.
“ … Rasulullah s.a.v yine şöyle buyurur : ” Allah’ın Arş’ını taşıyan meleklerinden, kulak memesi ile omuzu arasında yediyüz yıllık mesafe olan bir melek hakkında konuşmama izin verildi.” EBU DAVUD . S.SAHİHA : 151.N
“ … Ebu Hureyre r.a dan. Nebi s.a.v şöyle buyurdular : ” Allah semada bir emre karar verince melekler O’nun sözüne boyun eğerek kanatlarını birbirine vururlar. Korkularından,Taş üzerindeki zincir gibi ses çıkar. Nihayet kalplerinden korku giderilince birbirlerine ” Rabbiniz ne buyurdu ? ” derler. Onlar da ” Hak buyurdu. O, çok yüce ve çok büyüktür ” derler. ” BUHARİ : 16.C.7349.S
Ey cılız insan … ! Bunlar, Allah’ın karşı konulamaz kudretine, kuvvetine ve hayret verici azametine işaret eden açık delillerdir. Acaba sen, Allah’ı şanına yaraşır bir şekilde takdir edebiliyor musun … ? Gereği gibi O’nu ta’zim edebililiyor musun … ? Yarattıkları ve kulları olarak senin üzerindeki hakkı olan tevhidi hakkıyla yerine getirebiliyor musun … ?
“ … Muaz İbn Cebel r.a dan,şöyle demiştir : Ben bir seferde peygamberin bindiği Ufeyr denilen bir eşek üstünde Peygamberin terkisinde idim. Peygamber s.a.v bana :
– Ya Muaz ! Allah’ın kulları üzerindeki hakkı ve kulların da Allah üzerinde ki hakkı nedir bilir misin ? Diye sordu. Ben de :
– Bunu Allah ve Resulü en iyi bilendir, dedim. Resulullah s.a.v şöyle buyurdu :
– Allah’ın kulları üzerindeki hakkı O’na ibadet edip ve hiçbir şeyi ortak koşmamalarıdır. Kulların Allah üzerindeki hakkı da, kendisine ortak koşmayan kimselere azap etmemesidir …. ” BUHARİ : 6.C.2690.S – TİRMİZİ : 4.C.2781.N
Evet değerli kardeşlerim … ! sohbetin başında da ifade ettiğimiz gibi ; Zulmün en kötüsü ve günahların en büyüğü ve en çirkini Allah’a ortak koşmaktır…Yani, sadece ve sadece O’nun hakkı olan şeyleri bir başkasına sarfetmek ve bir başkasına yönelmektir. Rabbimiz kerim kitabında şöyle buyurmaktadır :
“ …… Artık o pis olan putlardan uzak durun ve yalan söylemekten de kaçının. Kendisine şirk koşmaksızın yalnız Allah’a yönelin. Kim Allah’a ortak koşarsa o, sanki gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapıyor veya rüzgar onu ,uzak bir yere sürüklüyor gibidir. ” HACC : 30.31.AY.
Ey Allah’ın kulları … ! Şirkten ve şirke yolaçan nedenlerden sakının. Ve şunu da iyi bilin ki şirki tanımak, ondan kurtulmanın en güzel yoludur. Bundan dolayıdır ki, öncelikli meseleniz Tevhid ve onun zıddı olan şirki öğrenmek olsun. Çünkü bu ümmetin öncü nesli bunu yaptılar ve cennetle müjdelendiler.
“ … Huzeyfe ibnu’l Yeman r.a şöyle der : ” İnsanlar, Resulullah s.a.v’e hayırdan soruyorlardı. Ben ise bana ulaşmasından korktuğum için şerden sorardım. “
Evet değerli Müslümanlar … ! Allah’u Azze ve Celle’nin kudretini, kuvvetini ve azametini anlatan bu ifadelerden sonra, şunu açıkça ifade edebilirim ki ; bu gün inananların içerisinde bulunduğu ve üzüntü verici en önemli problemleri, tevhidin aslına ve kemaline ters düşen durumlarla meşkul olmalarıdır. Yani O kuderet ve kuvvet sahibi yaratıcılarına ortak koşmalarıdır.
Onun içindir ki ben bu kısa paylaşımıma son vermeden önce siz değerli inananlara nasihatım ; Tevhidi ve onun zıddı olan şirki evvel emirde öğrenmeye çalışın… Allah’a O’nun azametine yakışır şekilde ibadet edin.
Bununla beraber ben yine, Allah’a ibadet hususunda ve O’nu tevhid konusunda bir takım konulara dikkat çekmeyi ve bunlarla alakalı uyarılarda bulunmayı kendime görev bildim… Ve bu uyarılarımda da inşaallah, Allah’ın kitabı Kur’an ve Resulü s.a.v’in sünneti olan hadisi şerifler, benim ölçüm olacaktır.
Çünkü Kur’an’ın parlayan delilleri ve sünneti seniyenin kesin hüccetleri, bütün hastalıklara şifa verecek, susayanın susuzluğunu giderecek, sıkıntıda olana yardım edecek, şaşıranı doğru yola iletecek ve Rahman’ın dostları ile şeytanın dostlarını birbirinden ayıracak şekilde ve açıklıkta gelmiştir bizlere.
Rabbimiz bir Ayet’i celilesinde şöyle buyurur :
اتَّبِعُواْ مَا أُنزِلَ إِلَيْكُم مِّن رَّبِّكُمْ وَلاَ تَتَّبِعُواْ مِن دُونِهِ أَوْلِيَاء قَلِيلاً مَّا تَذَكَّرُونَ
” Rabbinizden size indirilene tabi olun, O nun dışında dostlar edinipte onlara tabi olmayın. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz. ” A’RAF : 3.AY
{ … Resulullah s.a.v ise şöyle buyurmaktadır : “ Size cennet’e yaklaştıracak ne var ise onu açıklamışımdır.Ve yine size, cehennem’den uzaklaştıracak ne var ise onları da açıklamışımdır. }
M. ZEVAİD : 8 . 264 – S. SAHİHA : 4.C.1803.N – HAKİM : 2 / 4
1- KABİRLERDEN YARDIM İSTEMEK
Ey Müslümanlar … ! İnsanı mahveden ve helaka sürükleyen şirk çeşitlerinin en büyüğü bilindiği gibi ölülerden yardım dilemek, onlara dua edip yalvarmak ; ihtiyaçların giderilmesini, dertlerin ve sıkıntıların ortadan kaldırılmasını onlardan istemektir.
Adak ve kurban ile kabirlerin etrafında tavaf ederek ; oraların eşiklerini, duvarlarını ve örtülerini öpmek, yanlarında itikafa girerek onlara yönelmek ; onlar için muhafızlar ve hizmetçiler tahsis etmek ve benzeri şeylerle uğraşmak, unutmayın ki putpereslerin ve şeytanın dostlarının amellerinden olan davranışlardır. Ve yine unutmayın ki bunlar, amelleri boşa çıkaran büyük şirk çeşididir. Bu çirkin şeyler, Allah’ın Kitabı’na ve Muhammed s.a.v’in sünnetine ters olan şeylerdir.
Allah’u Azze ve celle şöyle buyurur :
“ Allah’dan başka kendisine Kıyamet’e kadar cevap veremeyecek olan ve kendilerine yapılan duadan habersiz olan kimselere dua eden kimseden daha sapık kim olabilir ? İnsanlar – mahşerde – bir araya toplandıklarında onlar, kendilerine düşman kesilir ve onların ibadetlerini inkar ederler.” Ahkaf : 5-6.Ay.
Rabbimiz yine şöyle buyurur : “ … İşte bunları yaratan Rabbiniz Allah’dır. Mülk yalnız O’nundur. O’ndan başka çağırdıklarınız ise, bir hurma çekirdeğinin zarına bile malik değillerdir. Onlara dua etseniz dualarınızı işitmezler. İşitseler dahi isteğinizi yerine getiremezler. Üstelik onlar, Kıyamet günü ortak koşmanızı da inkar edeceklerdir. Her şeyden haberdar olan ( Allah ) gibi kimse sana haber veremez bunları. ” FATIR : 13 . 14 .AY.
Ey Müslümanlar … ! Peygamberlerin ve salihlerin kabirlerini mescid edinerek üzerlerine kubbeler yapmak, süslemek ve üzerlerine örtü örtmek de büyük günahlardan ve şirke götüren vesilelerdendir. Unutulmamalıdır ki bu tür davranışların sonucu bu kabir ve türbeler, Allah’ın dışında kendisine ibadet edilen putlar haline gelirler.
” …. Aişe ve Abdullah b. Abbas r.a nun şöyle dedikleri rivayet edilir : Nebi s.a.v’e ölüm gelince bir elbisesini yüzüne kapatır. Nefes alması zorlaşınca yüzünü açar. Bu haldeyken şöyle der : Allah, yahudilere ve hıristiyanlara lanet etsin. Onlar, Peygamberlerinin mezarlarını mescid edindiler. } BUHARİ :
“ … İbni Mes’ud r.a dan. Allah resulü s.a.v şöyle buyurdular : İnsanların en şerlileri Kıyametin üzerlerine koptuğu ve kabirleri mescid edinen kimselerdir. ”
AHMED : 1 / 405 – 435 – TABERANİ : 10413.N – BEZZAR : 3420.N – İBNİ HUZEYME : 789.N
Ey Müslümanlar … ! Kabirler üzerine bina yapmak ve oraları boyayıp süslemek, üzerlerine yazı yazmak ta meşru olmayan işlerdendir. Bunlar, dinimizce reddedilmiş ve yasaklanmış olan şeylerdir.
“ … Cabir r.a şöyle der : ” Rasulullah s.a.v, kabirlerin kireçlenmesini ( yani boyanmasını ), kabirlerin üzerine oturulmasını ve üzerlerine bina kubbe yapılmasını yasakladı.”
MÜSLİM : 3.C.970.N – İBNİ MACE : 4.C.1564.N – NESEİ : 4.C.2029.N – EBU DAVUD : 4.C.3225.N TİRMİZİ : 2.C.1058.N ” Üzerine yazı yazılmasını ” ilave eder.
“ … Ali b. Ebi Talib r.a’nun Ebi’l Heyyâc el-Esedi’ye şöyle dediği rivayet edilir : ” Rasulullah s.a.v’in beni gönderdiği gibi bende seni ; hiç bir sûret bırakmadan silmeye ve hiç bir yüksek mezar bırakmadan düzeltmeye göndereyim mi ? “
MÜSLİM : 3.C.969.N – NESEİ : 4.C.2033.N – TİRMİZİ : 2.C.1054.N
Unutmayın ki, ister bir peygamberin ister bir veli veya Salih kimsenin kabrinin yanında – daha erken kabul olur inancı ile – Allah’a dua etmek, kurban kesmek ve oralarda namaz kılmak caiz değildir. Bunlar, şirke ve küfre yol açan en büyük sebeplerden birisidir.
Bunların üzerine mescid yapılmasa bile, buralardaki bu hareketler kabirleri mescid edinmek demektir. Bu nedenle – daha erken kabul olur inancı ile – ne kabirlerin yanında dua etmek ve ne de Peygamber s.a.v’in kabrinin yanında dua etmek caiz değildir… Çünkü bu yerler, duaların kabul edilmesi için vesile kılınacak yerler değildir.
“ … Ali ibnu’l Hüseyn bir adamın Peygamber s.a.v’in kabrinin yanında bulunan bir boşluğa gelip içine girdiğini ve orada dua ettiğini görür. Onu bundan meneder ve ona şöyle der : ” Babamdan duyduğum, onunda dedemden duyduğu, onun da Rasulullah s.a.v’den duyduğu bir hadisi sana haber vereyim mi ? Resulullah s.a.v şöyle buyurmuş : ” Kabrimi gelip gidilen bayram yerine çevirmeyin. Evlerinizi de kabirlere çevirmeyin. Nerede olursanız olun Bana salavât getirin. Çünkü sizin salavatlarınız bana ulaştırılır.” EBU YA’LA VE MUHTARA’DA HAFIZ ED – DİYA’DAN
2 – ALLAH’TAN BAŞKASI ADINA YEMİN ETMEK
Ey Müslümanlar … ! Unutmayınız ki tevhidi gerçekleştirmek bir iki kelimenin telafuzu ile olmaz. Tevhidi gerçekleştirmenin birçok şartları ve yolları vardır. Bu şartlardan birisi de, şirk ifade eden sözler söylemekten ve Allah’dan başkası adına yemin etmekten kaçınmaktır.
Unutmayalım ki Allah’dan başkası adına yemin eden bir kimse tehlikeli bir günah işlemiş ve Allah’a ortak koşmuştur. Bunun içindir ki Allah resulü s.a.v bir hadisi şeriflerinde şöyle buyurmaktadır :
“ Kim İslam milletinden – yani,İslam dininin yemin şeklinden başka bir yemin şekliyle yemin ederse – söylediği o din sahibi gibidir. ” BUHARİ : 14.C.6533.S
“ … Sa’d bin Ubade r.a dan. İbni Ömer, bir adamın “ Kabe hakkı için hayır “ dediğini işitince şöyle dedi : ” Allah’dan başkası adına yemin edilmez “ benRasulullah s.a.v’den işittim şöyle buyurmuşlardır : ” Allah’dan başkası adına yemin eden kafir ya da müşrik olmuştur.”
TİRMİZİ : 3.C.1574.N – AHMED : 2 / 125 – HAKİM : 1 / 65 – BEĞAVİ Ş.SÜNNE : 10 / 7
“ … Ebu Hureyre r.a dan. Resulullah s.a.v şöyle buyurdu :” Kim yemin eder ve yemininde Latt ve Uzza hakkı için derse, hemen “ la ilahe illallah “ desin. “ BUHARİ : 10.C.4805.S
Ve yine şöyle buyurur s.a.v : ” Ne babalarınız, ne anneleriniz ve ne de ( şirk koşulan ) ortaklar adına yemin edin. Ancak Allah adına yemin edin. Ve ancak doğru söylediğinizde Allah adına yemin edin.” EBU DAVUD :
Dolayısıyla ne Peygamber üzerine , ne veli veya salihler üzerine, ne Kâbe üzerine, ne şeref ve hayat üzerine ve ne de ana baba üzerine yemin etmek asla caiz değildir.
Yemin, ancak Allah adına, O’nun isimleri ve sıfatları üzerine edilir. Kim Allah’dan başkası üzerine yemin ederse tevbe etmesi ve bunu bir daha yapmaması gerekir.
“ … Sa’d ibni Ebi Vakkâs radıyallahu anh şunu rivayet eder : ” Bazı konuları konuşuyorduk. Ben, cahiliyyeden yeni dönmüştüm. Lât ve Uzza adına yemin ettim. Rasulullah s.a.v’in sahabileri bana şöyle dedi : ” Ne kötü söz söyledin. Rasulullah s.a.v’e git ve O’na bunu haber ver. Çünkü biz senin kafir olduğunu görüyoruz “ Ben de Rasulullah s.a.v’e gittim ve durumu ona haber verdim. Bana şöyle dedi : ” Üç kez, ” Lâ ilahe illallahu vahdehu lâ şerike lehu – Yani, Allah’dan başka ilah yoktur, O tektir ve ortağı yoktur “ de, Üç kere şeytan’dan Allah’a sığın ve sol tarafına üç kez tükür ve bir daha da bunu söyleme. ” NESEİ :
3 – ALLAH VE SEN SÖZÜNÜ KULLANMAK
Ey Müslümanlar … ! Sakınılması gereken çirkin şeylerden birisi de ; Yaratıcı ile yaratılanı eşit kılan ” Allah ve sen dilersen ” … ” Benim için Allah’dan ve senden başkası yok ” … “Allah’a ve sana güvendim ” “ Sen olmasaydın şöyle olacaktı “ … “ Az daha geç kalsaydık ölecekti “ veya “ Az daha erken getirseydiniz kurtulacaktı “ gibi veya buna benzer anlamlardaki sözler kullanmaktır. İslam, bu gibi sözleri şirk lafızlar olarak kabul etmiş ve bu manada sözler sarfetmekten de inananları sakındırmıştır.
“ … İbni Abbas r.a dan. Bir adam Nebi s.a.v’e şöyle dedi : ” Allah ve sen dilersen “ Bunun üzerine Rasulullah s.a.v şöyle buyurdu: ” Beni Allah’a ortak mı koştun ? Bilakis ” sadece Allah dilerse de . ” AHMED : 1 / 283 – 2557.N – EBU DAVUD : 5.C.4980.N
“ … Aişe r.anha’nın ana bir kardeşi olan Tufeyl’den rivayete göre şöyle anlatmaktadır : “ Rüyada bir grup yahudinin yanına geldim. “ Siz bir kavimsiniz ; keşke Uzeyr Allah’ın oğludur, demeseniz. “ dedim. Onlar da ‘ Siz de bir kavimsiniz ; siz de keşke Allah ve Muhammed dilerse’ demeseniz’ dediler. Daha sonra bir grup hıristiyanın yanına uğradım. Onlara “ Siz bir kavimsiniz ; keşke Mesih Allah’ın oğludur, demeseniz. “dedim. Onlar da ‘Siz de bir kavimsiniz ; keşke Allah ve Muhammed dilerse’ demeseniz’ dediler. Sabah olunca, gördüklerime anlattım. Daha sonra Peygamber s.a.v’in yanına gittim ve ona da anlattım. Bana :
– Hiç kimseye anlattın mı ? diye sordu. ‘ Evet ’ dedim. Allah’a hamdu senada bulunduktan sonra şöyle buyurdu :
– Tufeyl bir rüya görmüş ve içinizden gördüğü kimselere anlatmış. Siz bir söz söylediniz. Şu şu nedenler bu sözü size yasaklamama engel oldu. “ Artık Allah ve Muhammed dilerse’ demeyiniz “ Yalnız Allah dilerse’ deyiniz. “
Nesai Amelu’l-Yevmi ve’l-Leyl : 988 Buhari el-Edebu’l-Mufred : 783 Ahmed : 1/214-244 İbn Mace : 2117 Beyhaki : 3/217 Ebu Nuaym, Hılye : 4/99 el-Elbani Silsiletu’s-Sahiha’da : 139 hasen olduğunu belirtmiştir.
{ … İbni Abbas r.a diyor ki : Allah’a denk tutmak şirk’tir ve bu şirk karanlık bir gecede,kara bir taşın üstündeki karıncanın kıpırdamasından daha gizlidir. Şöyle ki, senin : “ Allah ve hayatın hakkı için “ yahut “ Allah ve hayatım hakkı için “ deyişin : “ Şu köpekcik olmasaydı veya şu ör-dekler olmasaydı mutlaka hırsız girerdi “ demen, bir kimsenin arka-daşına : “ Allah ve sen dilediniz de bu iş oldu “ veya “ Allah ve filan adam olmasaydı “ demesi hep şirk olan hususlardır. Sakın Allah ile beraber bir başkasını zikretme. }
HEYSEMİ M.ZEVAİD : 4 / 177 – MERVEZİ MÜSNED : 89.S.17.N – EL-ALBANİ İRVA : 2562
Ey Allah’ın kulları … ! İhtiyaçlarınızı ve Allah’a olan muhtaçlığınızı dile getirerek sadece ve sadece O’ndan isteyin. O’na güzel isimleri ve yüce sıfatları ile yönelin. Çünkü Rabbimiz şöyle buyurmaktadır :
“ En güzel isimler Allah’ındır. O halde O’na onlarla dua edin ve O’nun isimleri hakkında eğriliğe sapanları bırakın. Onlar yaptıklarının cezasını çekeceklerdir. ” A’RAF : 180.AY.
فَمَن كَانَ يَرْجُو لِقَاء رَبِّهِ فَلْيَعْمَلْ عَمَلاً صَالِحاً وَلَا يُشْرِكْ بِعِبَادَةِ رَبِّهِ أَحَداً
“ … Kim Rabb’iyle – O’nun razı olacağı şekilde – karşılaşmayı arzu ediyor ise, Salih amel işlesin. Ve ibadetlerinde de Rabb’ine hiçbir şeyi ortak koşmasın. ” KEHF : 110.AY.
Çünkü Tevhide şirkin bulaşmasını önlemenin en önemli yollarından birisi, Allah’a meşru tevessüllerle yönelmektir. Dolayısiyle alemlerin Rabbi olan Allah’a şirk koşmaya neden olan bid’at lafızlardan ve bid’at tevessül çeşitlerinden sakınmak gerekir.
Peygamberlerin makamı ile, hürmeti ile, bereketi ve hakkı ile tevessül etmeyin. Veya veli ve salihlerin hakkı veya benzeri gibi yasaklanmış tevessül şekilleriyle sakın Allah’a yaklaşmak istemeyin…
4 – NAZARLIK VE MUSKA TAKINMAK
Ey Müslümanlar … ! Bazı cahil ve değersiz kimselerin yaptığı gibi nazarlık, muska veya uğur getirsin diye bir şeyler takınmaktan da sakının.
Memleketimizde ve başka birçok beldelerde bu gibi cahilce işler eksik değildir… Bu cahil ve zavallı kimseler, halkalar, ipler, nazar boncukları, deniz kabukları ve kemikler takınırlar. Uğur getirsin diye yanlarında çeşitli şeyler taşırlar. Bunları, boyunlarına, bineklerine ve evlerinin kapılarına asarlar.
Ve inançları da ; bu takındığı şeylerin, kötülükleri ve felaketleri uzak-laştırdığına, sıkıntıları ve belaları ortadan kaldırdığına, nazar edenlerin nazarını ve haset edenlerin hasedini engelleyeceyi yönündedir.
Ey inananlar … ! unutmayın ki bütün bunlar, kişiyi helaka sürükleyen ve mahveden şirk çeşitleridir. Çünkü kendisine sığınılması gereken, isteklerin kendisine yöneltilmesi gereken sadece ve sadece Allah’u Teala’dır. Rabbimiz bu konuda şöyle buyurmaktadır :
“ Eğer Allah sana bir zarar dokundurursa O’ndan başka onu giderecek yoktur. Eğer sana bir hayır dokundurursa ; işte O, her şeye gücü yetendir. O hayra da kullarından dilediği kavuşur. O, gafurdur Rahimdir. ” YUNUS : 107. AY
Unutmayalım ki bu türden batıl inanç ve hurafeler, hiçbir zaman insanı felaketlerden korumaz. Hastalıklara ve belalara karşı da kimseyi muhafaza etmez. Aksine bunlar, insanın bela ve musibetini artırır. Dolayısıyla bu düşünce ve inançların tamamen terk edilmesi ve bunlarla ilişkinin tamamen kesilmesi gerekir.
“ … Ukbe b.Amır r.a dan. Rasulullah s.a.v şöyle buyurdular : ” Kim bir temime – yani, muska, nazarlık, kemik, boncuk vasaire gibi şeyler takınırsa – Allah’a şirk koşmuştur.”
AHMED : 4 / 156. – 16969.N – HAKİM : 4 / 417 – İBNİ HİBBAN : 1413.N – S.SAHİHA : 492.N
İmran b. Husayn r.a dan : Rasulullah s.a.v bir adamın pazusunda sarı bir halka gördü. Ve ona : ” Bu nedir ? “ dedi. Adam ” Zayıflık nedeniyle – bunu taktım – ” dedi. Rasulullah s.a.v o kimseye şöyle buyurur : ” O ancak senin zayıflığını artırır. Onu çıkar at ! Çünkü üzerinde o varken şayet ölmüş olsaydın, ebedi olarak kurtuluşa eremezsin.” AHMED : 4 / 445 – İBNİ HİBBAN MEVARİD : 1410.1411 – HAKİM : 4 / 216 – İBNİ MACE : 9.C.3531.N EL-ALBANİ S.DAİFE : 1029.N …… Hadis zayıf der
“ … Ukkabe bin Âmir el-Cuheni Radiyallahu Anh şöyle dedi : Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e bir topluluk geldi dokuzu ile beyatleşti ve birinden el çekti. Dediler ki :
− Ya Rasulallah! Dokuzu ile beyat ettin bunu neden terk ettin ? Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Selem buyurdular ki :
– Şüphesiz ki onun üzerinde temime var. Sonra onu eliyle kopardı ve onunla da beyat etti ve ardından :
– Kim temime – yani nazar boncuğu, muska vesaire gibi şeyler – takarsa kuşkusuz ki şirk koşmuştur, buyurdu. ” AHMED : 17427
“ … Urve şöyle anlatıyor : Huzeyfe r.a bir hastanın yanına girmişti. Onun pazusunda bir kayış – yani, muska şeklinde bir deri parçası gördü – . Onu kopararak şöyle dedi : ” Bu üzerindeyken şayet ölseydin senin cenaze namazını kılmazdım “ Ve sonra şu ayeti okur : “ Onların çoğu şirk koşmadan Allah’a iman etmezler “ YUSUF : 106 “
İBNİ KESİR : 8.C.4146.S
“ … Ebu Beşir el-Ensari r.a’dan. Peygamber s.a.v’in bazı seferlerine katılmıştım. Bunlardan birinde Allah resulü s.a.v şöyle buyurmuştu : “ Hiçbir hayvanın boynunda, nazarlık, boncuk ve benzeri şeyler kalmayıp, koparılıp atılacak. ” EBU DAVUD : 3.C.2552.N
“ … Abdurrahman b.ebi Leyla’nın oğlu İsa’dan.Dedi ki : Humre hastalığına yakalanması sebebiyle kendisini ziyaret etmek üzere Abdullah b. Ukeym ebu Ma’bed el-Cüheni’nin yanına girdim ve “ bir şey takınmıyor musun ? “ dedim. Şöyle cevap verdi : Ölüm ondan daha yakındır ! Çünkü Resulullah s.a.v şöyle buyurmuşlardır : “ Kim bir şey takınırsa, o kimse o takındığı şeye havale edilir. ” TİRMİZİ : 3.C.2152.N
“ … Ruveyfi r.a’dan. Resulullah s.a.v bana şöyle dedi : Ya Ruveyfi ! belki hayat senin için uzun sürer,insanlara şunu haber ver ; kim muska veya nazarlık takarsa, veya sakalını düğümler ve hayvan tezeyi ve kemikle istinca ederse Muhammed o kimseden beridir. ” NESEİ : 7.C.5035.N
“ … Ebu Muaviye’nin Abdullah ibn Mes’ud’un hanımı Zeyneb’den rivayetinde o şöyle anlatıyor : Abdullah bir ihtiyacını giderip kapıya geldiği zaman bizi,hoşlanmayacağı bir halde görmekten hoşlanmadığı için öksürür ve tükürürdü. Bir gün geldi ve öksürdü.Yanımda bana yılancık hastalığına karşı muska yapan bir ihtiyar kadın vardı.Onu hemen yatağın altına soktum.Girdi ve yanıma oturdu. Boynumdaki ipi gördü ve : Nedir bu ip ? diye sordu. Benim için muska yapılmış bir iptir, dedim.Onu aldı,kopardı ve sonra şöyle dedi : Muhakkak ki Abdullah’ın ailesi şirk’ten mustağnidir. Allah’ın resulünü şöyle buyururken işittim : Muhakkak ki muska, tılsım ve büyü şirk’tir.
Ben – Zeyneb – ona tekrar dedim ki : Niçin böyle söylüyorsun ? Gözüm yaşarıyordu.Ben bir zamanlar falan yahudiye gözüme muska yapması için gidip gelirdim. Muska yaptığı zaman gözüm sakinleşmişti. Abdullah tekrar şöyle dedi : Bu ancak şeytandandır. Şeytan,önce eliyle gözüne vururdu,o sana muska yaptığı zaman ise bundan alıkonuldu. Halbuki Allah resulünün söylediği gibi söylemen sana yeterdi.O, şöyle derdi : Ey insanların rabbi ! Benden kötü hali gider ve bana şifa ver. Çünkü sensin şifa veren. Senin şifandan başka bir şifa yoktur. Öyle bir şifa ver ki, hastalıktan eser kalmasın. ” AHMED . İBNİ KESİR : 8.C.4146.S
5 – SİHİRBAZLARA, KAHİNLERE VE FALCILARA GİTMEK VE ONLARA İNANMAK
Ey Müslümanlar … ! Sihir yapanlara, kahinlere ve insanların gözlerini boyayan büyücülere, falcılara, bakıcılara ve müneccimlere, burçlardan haber verenlere, el ve fincan falına bakanlara ve medyumlara gitmekten de sakının. Onlar, gaybı bildiklerini, kalplerden geçeni okuduklarını iddia ederler. Unutmayın ki ; bunlar sahtekar ve yalancı kimselerdir.
Bu kimseler, insanları aldatarak onları kandırırlar. Bir takım çizgiler çizer ve anlaşılmaz sözler söylerler. Bunlar saçmasapan düşüncelere ve çok çirkin hurafelere sahiptirler. Bunlar,Cinlerden yardım isterler. Bir takım harfler, rakamlar ve işaretler taşıyan yazılar yazarlar. Hatta kendilerine gelen insanlardan, rengini ve vasıflarını bildirdikleri bir takım hayvanları kesmelerini isterler. Kanlarını vücutlarına, duvarlara ve kapı eşiklerine sürmelerini isterler. Bu şekilde cinlere yönelir ve şeytana ibadet ederler. Ve neticede de Rahman’a şirk koşarlar. Halbuki Allah Rasulü s.a.v’ bir hadislerinde şöyle buyurmaktadır : ” Allah’tan başkası için kurban kesene Allah lanet etsin ” MÜSLİM : 6.C.1978.N
Değerli Müslümanlar … ! Onların hilelerinden birisi de kendilerine gelenlere gömülmesi veya yakılması için bazı eşyalar vermeleridir. Böylelerine gitmekten ve onlara soru sormaktan sakının. Çünkü Allah Rasulu s.a.v şöyle buyurur :
– Kim bir arrâfa – yani, gaybı bildiğini iddia edene – gider ve ona bir şey sorarsa kırk gece o kimsenin namazı kabul olmaz. ” MÜSLİM : 7.2230.N
Diğer bir rivayette ise şöyle buyurur :
” Kim Kâhine veya arrâfa gider ve onun söylediğini tasdik ederse, Muhammed’e indirileni inkar etmiştir.”
AHMED : 2 / 408 – 429 – 9252.N – TİRMİZİ : 1.C.135.N – DARİMİ : 2.C.1141.N – EL- ALBANİ : TAHRİCU’L MİŞKAT : 551.N – S.CAMİU’S SAĞİR : 5815.N – ADABU’Z ZİFAF : 29.S – CAMİU’S SAHİH : 5939. N
“ … İmran b. Husayn r.a Rasulullah s.a.v’in şöyle buyurduğunu rivayet eder: ” Uğur yapan ve uğur yaptıran, kehanet yapan ve kehanet yaptıran, sihir yapan ve sihir yaptıran bizden değildir. ” MECMAU’Z ZEVAİD : 5 / 117 – S.CAMİ : 5311.N – TERĞİB TERHİB : 4/33
“ … Ebu Hureyre r.a dan. Rasulullah s.a.v’in şöyle buyurdu : Kim düğüm düğümler ve ona üflerse büyü yapmıştır. Kim büyü yaparsa şirk koşmuştur. Kim – fayda sağlasın veya zararı defetsin diye – bir şeyler takınır veya taşırsa, Allah o kimseyi terk eder ve takındığı o şeylerin himayesine bırakır. “ NESAİ : 7.C.4064.N
6 – TEBERRÜK NİYETİYLE DE OLSA BİRŞEYLERDEN FAYDA VE ZARAR BEKLENMEZ
Ey Müslümanlar … ! Tevhidin saflığını ve berraklığını bulandırmaktan sakının. Şirkin pisliklerine karşı çok dikkatli olun. Şunu iyi bilin ki ; bir kıl’la veya bir tüyle, bir ağaçla, bir kabirle veya bir taşla, bir yerle, bir mağarayla, bir pınarla veya bir eserle teberrük etmek – yani, ondan bereket ve fayda ummak, oralara el yüz sürmek asla caiz değildir.
Unutmaki bunlar, insanın şirk ve küfre düşmesine sebep olacak en büyük ve en etkili vesilelerdir.
( … Ebi Vakıt-el Leysi’den. Dedi ki : Resulullah s.a.v ile birlikte Huneyn seferine çıktık. Biz şirk ve küfür aleminden yeni ayrılmıştık. Müşriklerin Zatu Envat dedikleri ve kutsal saydıkları bir ağaçları vardı. Savaştan önce – galibiyet getirmesi düşüncesiyle – silahlarını bu ağaca asarlardı. Yolda,böyle ulu bir ağacın altından geçerken dedik ki :
– Ya rasulallah ! bize de bir zatu envat edinsene.Resulullah s.a.v buyurdular ki : “ Allah’u ekber ! Yine aynı yol. Nefsim elinde olan Allah’a yemin ederim ki, İsrail oğullarının Musa’ya :
“ …. Ya Musa ! onların ilahları gibi bize de bir ilah edinsene …… ”
dediğinin aynısını diyorsunuz. Siz gerçekten cahillik yapan bir kavimsiniz.)
AHMED : 5.218.21390.N – İBNİ HİBBAN : 8.6667. N – EBU YALA : 2 .1437.N – TİRMİZİ : 4 . 2271
Hatta ve hattaPeygamber s.a.v’in kabri ile, eşyaları ile, elbiseleri ve ibadet ettiği yerler ile de teberrük etmek asla caiz değildir. Mescidlerin duvarlarını, topraklarını veya kapılarını öperek veya oralara el sürerek teberrük etmek de caiz değildir. Bu, Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevi dahi olsa bile.
Bu konu da sadece Haceru’l Esved’i öpmek ve Ruknu’l Yemâni ile Haceru’l Esved’e el sürmek meşrudur.
“ … İbni Ömer şöyle der : ” Nebi s.a.v’in Yemen tarafındaki iki köşe dışında ( Yani, Ruknu’l Yemani ve Haceru’l Esved dışında ) Kâbe’nin hiçbir yerine el sürdüğünü görmedim. ” BU HADİS BUHARİ VE MÜSLİM HADİSİDİR
Yine de bunula teberrük kasdedilmez. Bununla sadece ibadet ve Rasulullah s.a.v’e uyma kasdedilir.
“ … Ömer r.a Hacerül evsedi öperken şöyle der : ” Allah’a yemin olsun ki ben seni öpüyorum ama senin bir taş olduğunu ve ne zarar ne de fayda vermediğini biliyorum. Eğer Resulullah s.a.v’in seni öptüğünü görmeseydim seni öpmezdim. ” MÜSLİM : 4.C.1270.N
Değerli kardeşlerim … ! bu konuda yapılan yanlışlıklardan bir tanesi de ; Resulullah s.a.v döneminde bazı sahabilerin nehyedilmeden önce yaptıkları bazı hareketlerini kendilerine delil alarak, bazı eserlerle teberrük etmeyi caiz görmeleridir.
Halbuki bu konuda Allah resulü s.a.v Müslümanları güzel ve hikmetli bir üslupla bu gibi işlerden alıkoymuş ve onları Allah katında hayırlı olan Salih amellere yöneltmiştir. Zikredeceğimiz şu hadisi şerif bunun en açık delillerinden bir tanesidir :
“ … Abdurrahman bin Kunad’tan. Dedi ki : Resulullah s.a.v günün birinde abdest alırken, sahabe aldığı abdest suyunu yüzlerine sürerler. Resulullah s.a.v onlara :
– Bunu yapmanızın sebebi nedir ? diye sorar. Onlar da :
– Allah ve Resulüne olan sevgimizden dolayıdır, diye cevap verirler. Bunun üzerine Allah resulü s.a.v onlara şöyle buyurur :
– Kim Allah ve Resulünü seviyorsa veya Allah ve Resulünün sevgisine mahzar olmak istiyorsa, konuştuğu zaman doğru konuşsun. – yani konuşmalarında adil davransın ve yalan söylemesin – Kendisine bir şey emanet edildiği zaman ona hiyanet etmeyip sahip çıksın ve komşusuna da iyi muamelede bulunsun. “
TABERANİ İKİ MU’CEMİNDE – MUNZİRİ TERĞİB VE TERHİB : 3 / 26 – EL – ALBANİ S.SAHİHA : 2998.N TEVESSÜL : 204.S
Ey inananlar … ! Allah’tan hakkıyla korkun ve bu gibi çirkin işlerden uzak durun. Gizli ve aşikar hallerinizde de adil davranmaya çalışın. Rabbimiz olan Allah şöyle buyuruyor :
“ Ey iman edenler ! Allah’tan hakkıyla korkun ve doğrularla beraber olun. ” TEVBE : 119.AY.
Ey Müslümanlar … ! Unutmayın ki Allah’ın Şeriatını kulları üzerinde uygulamak da Allah’ı tazim etmek ve O’nu yüceltmek demektir. Dolayısıyla, bu türden yanlış ve batıl olan düşünce ve amellere karşı mücadele etmek, her Müslümanın üzerine vaciptir.
Kanun ve hükmünde Allah’a şirk koşmak, ibadetde Allah’a şirk koşmak gibidir. Allah’ın ve Resulü’nün hükmünün en doğru hüküm olduğunu inkar eden, Allah’dan başkasının hükmünün Allah’ın ve Resulü’nün hükmünden daha güzel olduğuna inanan veya onunla aynı olduğuna inanan, ya da Allah’ın ve Resulü’nün hükmüne ters düşen bir hükmün uygulanabilir olduğuna inanan, Muhammed s.a.v’e indirileni inkar etmiş ve İslam dininden çıkmış demektir.
Allah’u Azze ve celle kerim kitabında şöyle buyurmaktadır :
فَلاَ وَرَبِّكَ لاَ يُؤْمِنُونَ حَتَّىَ يُحَكِّمُوكَ فِيمَا شَجَرَ بَيْنَهُمْ ثُمَّ لاَ يَجِدُواْ فِي أَنفُسِهِمْ حَرَجاً مِّمَّا قَضَيْتَ وَيُسَلِّمُواْ تَسْلِيماً
“ Hayır, Rabbine andolsun ki, aralarında çıkan anlaşmazlıklarda seni hakem yapıp sonra da verdiğin hükümden dolayı içlerinde hiçbir sıkıntı duymadan, tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça iman etmiş olmazlar. ” NİSA : 65.Ay.
Ve yine şöyle buyurur :
“ Sana indirilene ve senden önce indirilmiş olanlara iman ettiklerini iddia edenleri görmez misin? Kendisini inkar etmekle emrolundukları halde Tâğut’un hükmüne başvurmak istiyorlar. Şeytan da onları – hidayetten ayırıp – uzak bir sapıklıkla büsbütün saptırmak ister. ” NİSA : 60.AY.
7 – UĞURA VE UĞURSUZLUĞA İNANMAK
Ey Müslümanlar … ! Günleri ve ayları uğursuz saymak, uğurlu ve uğursuz sayılan şeylere göre hareket etmek, İslam dininin iptal ettiği çirkin cahiliyye adetlerindendir.
Bununla beraber, uğru getirsin diye bir şeyler takınmak, bir şeyler taşımak, veya da uğurlu rakamım diye belirli sayılara inanmak ta insanın akidesini zedeleyecek çirkin işlerdendir.
Çünkü hiç bir şey uğur getirmeyeceği gibi, yine hiçbir şey de uğursuzluk getirmez… Bir şeyi uğursuz saymak kaderi asla değiştirmez.
“ … Ukbe b. Amr r.a dan. Nebi s.a.v şöyle buyurmuşlardır : Kim uğur getirsin diye bir şey takınırsa, Allah onun işini tamamlamasın. Kim kendisini korusun diye bir şey taşırsa, Allah onu korumasın. “ AHMED : 4 / 154. 16951.N – HAKİM : 4 / 216 – İBNİ KESİR : 8.C.4147.S
“ … Nebi s.a.v şöyle buyurmuşlardır : Kim uğur getirsin veya işim rast gelsin diye bir şey takınırsa, Allah’a şirk koşmuştur. “
AHMAD : 4 / 156.310 – 16969.N – İBNİ HİBBAN : 1413.N – HAKİM : 4 / 417 – S.SAHİHA : 492.N
“ … Nebi s.a.v şöyle buyurmuşlardır : ” Advâ – yani, hastalığın kendi kendine bulaşması -, uğursuzluk, hâmme – yani, ölünün kemiklerinin kuşa dönüşmesi – ve Safer – ayının haram aylardan olması – diye bir şey yoktur ……. ” BUHARİ : 12.C.5777.S
“ … İbni Mes’ud r.a dan. Resulullah s.a.v şöyle buyurdular : “ Uğursuzluğa inanmak şirktir. Uğursuzluğa inanmak şirktir. Hepimizin içinden böyle bir şey geçer. Ancak Allah kendisine güvenmekle bunu giderir. “
EBU DAVUD : 4.C.3910.N – İBNİ MACE : 9.C.3538.N – AHMED : 1 / 389 – 3679.N
Ey Allah’ın kulları … ! sözü daha fazla uzatmadan, sizlere ve kendi nefsime son nasihatım ; Rabbimiz bizlere, hakkı hak bilip ona ittiba eden ve batılı da batıl bilip ondan uzak duran kullarından olmamızı nasip eylesin.
AMİN
VEL HAMDU LİLLAHİ RABBİL ALEMİN
TACUDDİN EL – BAYBURDİ