Müslüman hiçbir zaman, “ kim ne derse desin “ veya “ kim ne düşünürse düşünsün “ diyerek konuşmalarında veya tavırlarında gelişi güzel hareket eden biri olmamalıdır. Çünkü bu vurdum duymaz tavrı kendisine ve davasına zarar vereceği gibi, birçok fitne, fesad ve dedikoduların çıkmasına da sebeb olabilir. İşte bundan dolayıdır ki, bizler için örnek ve önder olan Allah Rasulü s.a.v, yanlış anlaşılmaya müsait olabilecek bir şüphenin dahi izalesi için uğraşmıştır.

“ … Peygamber s.a.v’in eşi Safiyye şöyle haber vermiştir. Peygamber ramazânın son onunda mescidindeki i’tikâf yerinde iken Safiyye O’nu ziyaret etmek üzere Rasûlullah’ın yanına gel­miş ve huzurunda bir saat konuşmuştur. Sonra evine dönmek üzere ayağa kalkmış. Rasûlullah s.a.v de Safiyye’yi evine yola koymak için onunla bera­ber kalkmış ve   Ümmü Seleme’nin oda kapısı önündeki mescid kapısına ulaştığında Ensâr’dan iki kimse oradan geçerken Rasûlullah’a selâm vermişlerdi. Peygamber s.a.v’de onlara :

— Yavaş olun hele ! Yanımdaki bu kadın eşim Huyey kızı Safiyye’dir haa, buyurdular. O iki Ensârî zât :
— Yâ Rasûlallah ! Allah’ı tesbîh ederiz, dediler ve bu iş ken­dilerine ağır geldi. Bunun üzerine Peygamber s.a.v :
— Şübhesiz ki şeytân, insanoğlunun kan mecralarında dahi dolaşır. Ben sizin gönüllerinize şeytânın kötü bir şübhe atmasından endîşe ettim, buyurdu. “

Buhari : 4.c.1883.s

Bu hadisi şerifte de anlatıldığı gibi, şeytan insanların kalplerine fitne – fasat sokmak için fırsar kollamaktadır. Dolayısiyla basiretli bir Müslüman, özellikle yanlış anlaşılmaya müsait olabilecek söz ve davranışlarına dikkat etmelidir. Hatta gerekirse birileri şüphe duymasın diye de açıklamalarda bulunması gerekir. Çünkü – istemeyerekte olsa –  gerçekten yanlış anlaşılmak hiç de hoş bir şey değildir.
 

Tacuddin el Bayburdi

Similar Posts