Değerli Müslümanlar … ! Kadının yüzünü örtmesi ile alakalı açık ve net deliller karşısında hala meseleyi sağa sola çekerek, günümüz meşayih ve hocalarından bazıları, kadının yüz kısmının avret mahalli olmadığını dolayısiyle yüzün açılmasının caiz olacağını ileri sürmektedirler.
Halbuki bu anlamdaki Ayet ve Hadislere dikkat edenler şunu açıkca göreceklerdir ki, hicab Ayet’leri kadının yüzünü örtmek için gelmiştir. Çünkü hicab Ayet’lerinden önce zaten Müslüman kadınlar örtülü idiler. Yani onlar çıplak olarak dolaşmıyorlardı.
Bu konuda hatırlayacak olursanız Allah Resulü s.a.v Mekke de kendisine işkence edilirken kızı Zeyneb’in yanına geliş şekli, onların açık saçık dolaşmadıklarını ve sadece başlarının açık olduğunu gösterir.
{ … Gamid kabilesinden Haris ‘in oğlu Haris’den, diyor ki : Biz Mina’da iken babama “ bu cemaat nedir “ diye sordum, babam dedi ki, onlar bir müneccim için toplanmışlardır. Haris diyor ki : Biz indik ” başka bir rivayette de geldik ” baktık ki, Rasulullah s.a.v insanları tevhide ve imana davet ediyordu. Oradaki kalabalık ise Rasulullah’ın sözünü reddedip ona eziyet ediyorlardı. Gün yarıya varıp yanındaki kalabalık çekilince gerdanlığı görünen bir kadın ağlıyarak Rasulullah’ın yanına geldi. Kadının elindeki kadehte su bulunuyordu, bir elinde de mendil vardı. Onu Rasulullah’a sundu, Rasulullah sudan içti, abdest aldı. Sonra başını kadına doğru kaldırarak buyurdu ki :
” Ey kızım gerdanın ört. Babanın mağlup ve zelil olacağından korkma ” “ Kimdir bu kadın ? ” dediğinde, “ O kızı Zeyneb’tir ” dediler. }
Tabarani Mu’cemül kebir : 1.C. 245.S – İbni Asakir Şam tarihi : 4.C.46.S
İşte bu ve emsali deliller, Müslüman kadınların Mekke de iken yüzlerinin açık ama örtülü olduklarını isbat etmektedir. Hicab Ayet’i ise Medeni’dir ve yüzün örtülmesi için gelmiştir.
Bunun en açık ve en güzel delillerinden birisi, Aişe annemizin ıfk hadisesinde kullanmış olduğu şu ifadelerdir :
“ … Ben Zekvan’ın “ inna lillahi ve inna ileyhi raciun “ sözlerini işitince, hemen fereceme bürünüp yüzümü örttüm, halbu ki bu zat beni hicabtan önce tanırdı. “
Buhari : 10.c.4598.s – Müslim : 8.c.2770.n
İşte bu açık ve net ifadeler, hicaptan önce kadının yüzünün açık olduğunu ve hicap emrinin ise kadının yüzünü örtmesi hususunda indiğini bildirmektedir.
{ … Allah resulü s.a.v şöyle buyurdular : ” İhramlı olan kadın yüzüne peçe takmasın eline de eldiven giymesin “
Buhari : 4.c.1730.s – Ebu Davud : 5.c.1826.n
Şeyhül islam İbni Teymiye r.h ” Nur suresinin tefsiri ” adlı eserinin 56. sayfasında şöyle diyor :
” Bu da gösteriyor ki peçe ve eldiven o gün ihramlı olmayan kadınların giyimleri arasındaydı. Ve herkesçe maruftur. Böylece kadınların yüzlerini ve ellerini örtmeleri gerekir. “
Değerli Müslümanlar … ! gerek Peygamberimizin kadınlarının ve gerekse diğer Müslümanların kadınlarının hicaba bürünerek yüzlerine değin örttüklerini belirten hadisler pek çoktur.
” … Enes r.a Hayber gazası ile ilgili kıssayı rivayet ederken Peygamberimizin esirler arasında kendi nefsi için Safiye’yi ayırt edişini şöyle anlatır : ” Rasulullah s.a.v Hayber’den çıkınca onu henüz kendisi için almamıştı. Deve yaklaşınca Rasulullah ayağın dik tutarak Safiye’nin deveye binmesi için ayağını baldırına koymasına yardım etti. Safiye kaçındı ayağını koymadı sadece dizini Peygamberin baldırının üstüne koydu. Rasulullah onun üstünü örttü. Terkisine bindirdi şalını Safiye’nin yüzüne ve beline sardı. Sonra ayağının altından bağlayıverdi. Ve beraberinde eve götürerek hanımları arasına onu da girdirdi.“
İbn-i Sa’d Tabakat : 8.c.87.s
{ … Aişe r.anha’dan : Sevde hicabını çıkardıkdan sonra bir ihtiyaç için dışarı çıktı. Sevde cüsse bakımından iri yapılı bir kadındı. Onu tanıyanlar hemen farkına varırlardı. Hattab oğlu Ömer onu görünce dedi ki : ” Ey Sevde Allah’dan korkmaz mısın ki, bizim yanımıza örtünmeden geliyorsun ? Baksana nasıl çıkmışsın. Bunun üzerine Sevde gerisin geriye eve döndü. Rasululullah s.a.v de o an benim evimde akşam yemeğini yiyordu. Elinde de bir et parçası vardı. Sevde hemen Rasulullah’ın yanına gedi. Ve şöyle dedi : ” Ey Allah’ın Rasulu, ben bazı ihtiyaçlarım için dışarı çıktım. Ömer ise böyle böyle dedi.” Bunun üzerine gelen vahyi ilahide belirtilen ayetin hükmüne muvafık olarak Efendimiz buyurdu :
” Öyleyse siz ihiyacınızı gidermek için dışarı çıktığınız zaman hicaba bürünmelisiniz. ” Vahiy geldiği anda etin dikesi hala Rasulullah’ın elinde bulunuyordu.
Buhari : Müslim : Ahmed : 6/56 – İbni Sa’d Tabakat : 125
{ … Aişe r.anha dan. Buyurdular ki : “ Biz Rasulullah’la birlikte ihramlı olduğumuz zaman süvariler yanımızdan gelip geçiyorlardı. Tam hizamıza geldikleri vakit her birimiz abalarımızı başımıza ve yüzümüze örterek yan tarafa sarkıtıyorduk. Bizi geçtikleri vakit tekrar açıyorduk.” }
Ahmed : 6/30 – Ebu Davud ve Beyhaki Hac mevzuunda zikretmişlerdir.
{ … Ebu Bekir kızı Esma’dan : Diyor ki : “ Biz erkeklerden yüzümüzü örter, ihramlı iken örtmeden önce de taranırdık.” }
Hakim : 1/454 de zikreder ve sahih olduğunu söyler. Zehebi de bu konuda ona muvafakat etmiştir.
{ … Şeybe kızı Safiye’den diyor ki : Ayşe’yi, Kabeyi tavaf ederken peçeli olarak görmüştüm. }
Burada şunu izah etmekte fayda vardır : Bilindiği gibi Annelerimizin tavaf esnasında yüzlerini açmaları, Resulullah s.a.v’in şu umumi emrinden dolayıdır : ” İhramlı olan kadın yüzüne peçe takmasın eline de eldiven giymesin “
Dolayısıyla bu ifadeler bize ; diğer kadınların da ihram hariç yüzlerinin kapalı olacağını anlatmaktadır.
Büyük ilim adamı İbnu’l-Kayyım, şunları söylemektedir : “ Kadının ihram esnasında – peçeyi çıkarması hariç – yüzünü açmasının gerektiği hakkında bir tek harf dahi nakledilmiş değildir…” Daha sonra şunları söyler : “ Esmâ’dan sabit olduğuna göre o ihramlı olduğu halde yüzünü örterdi. Âişe de şöyle demiştir : “ Binek sırtında olan erkekler yanlarımızdan geçer ve biz o sırada Peygamber s.a.v ile birlikte ihramlı halde bulunuyor idik. Binekliler bizimle aynı hizaya geldiklerinde bizden herhangi bir hanım cilbabını yüzünün üzerine örterdi. Bu kişi geçip gidince biz de yüzümüzü açardık ”
Tehzibu’s Sünen : 2 . 350
{ … Ömer oğlu Abdullah şöyle diyor : Peygamber s.a.v Safiye’yi yanına alınca Aişe’yi halkın ortasında örtülü olarak görmüş ve tanımıştı. }
el Albani der ki : İbn-i Sa’d 8. cildinin 97. safyasında bu hadisi zikrettikten sonra ravilarinin sıka olup isnadın yerinde olduğunu bildirmiştir. Rivayet zinciri şu şekilde gitmektedir. Esed kabilesinde Abdullah oğlu Muhammed Süfyan bin Cüreyc’den o da Hasen bin Müslim’den o da Safiyye’den bize anlattı.
{ … Abdurrahman İbni Avf’ın oğlu İbrahim’den dedi ki : ” Hattab oğlu Ömer son haccında Peygamberin hanımlarının da birlikte hacca gitmelerine izin vermiştir. Onlarla beraber Affan oğlu Osman’ı ve Avf oğlu Abdurrahman’ı da gönderdi. İbrahim diyor ki, Osman r.a Kabe’de şöyle bağırmıştı : “ Onların yanına kimse yaklaşmasın, kimse onlara bakmasın ” dedi. Onlar indikleri zaman Osman ve Abdurrahman topluluğun gerisinde idiler ve yanlarına kimse yaklaşmamıştı. }
el Albani der ki : Bu hadisi İbni Sad Tabakatı’nın 8. cildinin 152. sayfasında, şu rivayet zinciriyle zikretmişir. Bize Ata oğlu Velid Sad oğlu İbrahim’den, o da babasından, o da dedesi Ömer İbnül Hattab’dan rivayet etti. Bu isnad hasen olup ravileri sika dır. Zehebi mizan adlı eserinde, Hafız lisan adlı eserinde irad etmişlerdir.
Bütün bu hadislerden açıkça anlaşıldığı gibi Peygamber s.a.v’in devrinde gerek peygamber hanımlarının ve gerekse diğer mü’min kadınların yüzleri peçeli idi.
Ve tabiki daha sonra gelen fazilet sahibi kişiler de onların yolunu takip ederek peçe kullanmış ve yüzlerini örtmüşlerdir.
{ … Asım oğlu Ahvel anlatıyor : ” Biz Sirin’in kızı Hafsa’nın yanına vardığımızda abasını hep şu şekilde yapardı : ” Yüzünü ve gözünü örterdi. Biz ona derdik ki, ” Ey Allah’ın rahmeti üzerine olasıca kadın. Allah’u Azze ve Celle Kur’an’ı keriminde buyurmuyor mu ki : “ Evlenme arzusu kalmamış oturan – ihtiyar – kadınlara, süslerini açığa vurmamak şartıyla, dış esvaplarını çıkarmaktan ötürü sorumluluk yoktur. “ Nur : 60.Ay
Hafsa ise bunda ne var diyordu. Biz Ayetin devamını okuyup ” Şayet iffetlerini takınırlarsa kendileri için daha hayırlıdır “dediğimiz zaman. Ve o : ” İşte hicabın şart olduğunu beliren hüküm budur.”diyordu. }
Beyhaki : 7 / 83 – Albani Hicab : 48.s
Hulasa değerli müslümanlar … ! yukarıda Kur’an ve Sünnet’ten derleyerek sunduğumuz bu delillerden açıkça anlaşıldığı gibi, kadının yüzünü peçe veya benzeri bir şeyle örtmesi onun üzerine vacip olan bir görevdir…Bu konuda sakın etrafınızdaki yanlış te’villere, mesnetsiz sözlere aldırış etmeyin.
BU KONUDAKİ ZAYIF RİVAYETLER VE YANLIŞ İSTİDLALLER
Biraz önce de ifade ettiğimiz gibi bu kadar sahih delillerin karşısında meseleyi hala sağa sola çekerek kadının yüzünün kapanmasının illa da gerekli olmadığını savunanlar vardır… Ve tabi ileri sürdükleri ve konuya delil teşkil ettiklerini sandıkları bir takım gerekçeleri de vardır.
Biz inşaAllah bunları teker teker ele alıp, sair karinelerle onların nasıl anlaşılması gerektiğini anlatmaya çalışacağız… İleri sürdükleri delillerden bir tanesi şudur :
1 =Abdullah İbn Abbas r.a nun Ayeti celilede geçen “ … kendiliğinden görünenlerden … “ kasdın yüz, el ve yüzük olduğunu söylemesidir.
İbni Kesir Tefsir : 11.c.5861.S
Bu rivayetle alakalı anlaşılması gereken birinci husus : Bilindiği gibi kaynak Kur’an ve Sünnet, delil ise bu iki kaynağın ortaya koyduğu şeylerdir. Allah kendilerinden razı olsun, sahabenin söz ve davranışları Kur’ân’a ve Sünnet’e muhalif olduğu müddetçe delil olarak kabul edilmez. Aynen İbni Abbas’ın muta nikahı hususunda vermiş olduğu fetvasının kabul edilmediği gibi.
İkinci husus ise : İbni Abbas’ın da aynen kendilerinin iddia ettiği görüşte olduğunu kabul etsek bile, aynı konuda başka bir sahabenin farklı bir görüşü söz konusudur. Dolayısiyle onu kabul etmek zorunda değiliz.
Çünkü İbni Mes’ud r.a Bu Ayet’te bahsi edilen “ … kendiliğinden görünenlerden … “ kasdın, dış elbiseler ve görünmesi zorunlu olanlar, olduğunu tefsir etmiştir.
İbni Kesir Tefsir : 11.c.5861.S
Bu konuda ileri sürdükleri delillerden bir tanesi de şudur :
2 = { … Aişe r.anha dan şöyle nakleder : Esma binti Ebu Bekr – Aişe nin kız kardeşidir – üzerinde ince bir elbise olduğu halde Muhammed s.a.v’in yanına gelmişti. Muhammed s.a.v’de yüzünü başka bir tarafa çevirerek şöyle dedi : “ Ya Esma ! Buluğ çağına ermiş bir kadının şu ve şundan – elini ve yüzünü işaret ederek – başkasını göstermesi uygun değildir.” }
Ebu Davud : 4.c.4104.n
Aişe r.anha’nın rivayet etiği bu hadise gelince… Bu hadis iki nedenden dolayı zayıf kabul edilmiştir :
Birinci husus : Hadisin senedinde Aişe ile Halid b. Dureyk arasında kopukluk vardır. Hadisi tahriç eden Ebu Davud der ki : Bu hadis mürseldir. Çünkü Halid İbni Dureyk , Aişe’ye yetişmemiştir. – yani ondan bir şey duymamıştır. –
Ebu Davud : 4.c.4104.n
Ebu Hatim Er Razi de bu hadisin zayıf olduğunu belirtmiştir.
İkinci husus : Hadis’in senedinde Şam’da oturan Said b. Beşir En Nasri vardır. İbn Mehdi bu adı hiç anmamış ; Ahmed b. Muin, İbn El Medeni ve Nesai bu şahsın zayıf olduğunu belirtmişlerdir.
Bundan dolayıdır ki bu hadis zayıf olduğu gibi, örtünmenin vacib olduğunu ifade eden sahih hadislere de karşı koyamaz. Kaldı ki Muhammed s.a.v hicret ettiği vakit Esma binti Ebu bekir 27 yaşındaydı. Bu yaştaki birinin yüz ve elleri dışındaki hatlarını ortaya koyabilecek nitelikteki ince bir elbise giyip Muhammed s.a.v’in yanına gelmesi düşünülemez.
M.Salih el-Useymin : Risaletu’l fi’l hicab 32.s
İleri sürülen delillerden bir tanesi şudur :
3 = { … Abdullah b. Abbas’tan rivayet edilğine göre kardeşi Fadl, veda haccında Muhammed s.a.v‘in terkisinde idi. Fadl ile Has’am kabilesinden bir kadın bakışmaya başladılar. Muhammed s.a.v de Fadl’ın yüzünü öbür yöne çevirdi. }
Buhari : 3.c.1443.n
Bu hadisi şerifi de öne sürerek derler ki : İşte bu olaydan anlaşılıyor ki o kadının yüzü açıktı.
Ama ne yazık ki İbni Abbas r.a dan nakledilen bu hadiste de yüzü açmanın caiz olabileceğine dair bir işaret yoktur. Çünkü ;
Birinci husus : Peygamberimiz s.a.v’in örtünme konusundaki emirlerinin karşısında bir takım kadınlar nefislerine uyarak kapanma emrine uymayabilirler.
İkinci husus : Rasulullah s.a.v bu olay karşısında susmayıp Fadl’ın yüzünü başka bir yöne çevirtmiştir.
Üçüncü husus : ise ; Nevevi nin hadisin faydalarından bahsederken şöylediği şu sözlerdir : “ Bu hadiste yabancı kadınlara bakmayı yasaklama vardır. Muhammed s.a.v’in yüzünü örtmesi için bu kadına neden emretmediği sorusuna ise, “ ihramda olduğu için kendisine kimse bakmadıkça yüzünü örtmeyebilir ” cevabı uygun düşer.
Dolayısıyla Allah Rasulü s.a.v’in : ” İhramlı olan kadın yüzüne peçe takmasın eline de eldiven giymesin “sözünden dolayı bu kadın yüzünü açmış olabilir… Ki zaten bu olay Hacc’da meydana gelmiştir.
Buhari : 3.c.1443.s
Dördüncü husus ise : Allah Rasulü s.a.v bu kadına yüzünü örtmesi için emretmiş de olabilir. Bu durumun bize nakledilmemiş olması, bu durumun kesinlikle olmadığı anlamına da gelmez.
Bu konuda yine itiraz babından ileri sürdükleri delillerden birisi de şu :
4 = { … Cabir b. Abdullah’tan rivayet ettiğine göre bayram namazlarından birinde namazdan sonra Muhammed s.a.v bizlere vaaz verdi ve öğütlerde bulundu. Daha sonra kadınların yanına geldi. Onlara vaaz verip öğütlerde bulundu ve dedi ki : “ Ey kadınlar topluluğu ! İnanırmısınız, kadınların çoğu cehennem odunudurlar.Bu esnada kadınların arasından bir tanesi kalktı. Ve bu kadının iki yanağı çilliydi … }
Buhari : Müslim : 3.c.885/4
Cabir r.a dan gelen bu rivayeti ileri sürerek derler ki : burada görüldüğü gibi kadının yüzü açık. Çünkü onun yanağındaki çillerden bahsediliyor.
Burada birinci husus : Bu olayın zamanı belirtilmemiştir. Yani bu olay, hicap Ayet’i inmeden önce olabilir. Çünkü bilindiği üzere Ahzab suresindeki bu Ayet’i celile hicri 5. veya 6.senesinde inmiştir. Bayram namazı ise hicri 2. yılında dinimizdeki yerini almıştır.
İkinci husus ise : Söz konusu kadın “ evlenme ümidi kalmayan ihtiyar ”kadınlardan birisi de olabilir. Çünkü bu yaştaki kadınların yüzünü açması caizdir.
Üçüncü husus ise : Kadının yüzündeki çilleri gören kişinin çocuk mu yoksa büyük bir erkek mi olduğu da zikredilmiyor. Yani o kadının yüzünü gören bir çocuk da olabilir.
Hulasa bu ve bunun gibi ihtimalli manalar taşıyan rivayetlerden tek bir şey istinbat yapmak caiz değildir. Hele hele ortada konuyla ilgili açık ve net ifadeler varken, bunu yapmak asla caiz değildir.
Hatta bu hususta islamın özlü bir kuralı vardır. Oda : “ İza cael ihtimal batalel istidlal “Yani : “ İhtimal vuku buldu mu istidlal batıl olur “
Allah’u Azze ve Celle bizlere ; hakkı hak bilen ve onlara ittiba eden kullarından olmamızı nasip eylesin
Ve yine bizlere ; batılı batıl bilip onlardan uzak durmamızı da nesip eylesin.
Vel hamdu lillahi rabbil Alemin
Rabbim bu küçük çalışmamı hayırlara vesile kılsın.
Amin
Tacuddin el Bayburdi