KİM  OLURSA  OLSUN  DOĞRU  YOLU  BULMAK  İÇİN  MUTLAKA  MUHAMMED S.A.V’E  UYMAK  ZORUNDADIR …

Değerli kardeşlerim … ! 
unutmayalım ki, kim olursa olsun, Yahudi, Hıristiyan, Mecusi veya bu ümmetten her hangi bir kimse, eğer doğru yolu bulmak, onda yürümek, cennete ve cemalullaha vasıl olmak istiyorsa, mutlaka Muhammed s.a.v’e iman edip onun çizdiği yolda yürümek mecburiyetindedir. Rabbimiz bir Ayeti celilesinde şöyle buyurmaktadır :

“ De ki : ” Ey insanlar, ben Allah’ın sizin hepinize gönderdiği bir elçisiyim. Ki göklerin ve yerin mülkü yalnız O’nundur. O’ndan başka ilah yoktur, O diriltir ve öldürür. Öyleyse Allah’a ve ümmi peygamber olan elçisine iman edin. O da Allah’a ve O’nun sözlerine inanmaktadır. Ona iman edin ki hidayete ermiş olursunuz. “   
A’raf : 158.Ay.

فَإِنْ آمَنُواْ بِمِثْلِ مَا آمَنتُم بِهِ فَقَدِ اهْتَدَواْ وَّإِن تَوَلَّوْاْ فَإِنَّمَا هُمْ فِي شِقَاقٍ فَسَيَكْفِيكَهُمُ اللّهُ وَهُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ

“ Şayet onlar da, sizin inandığınız gibi inanırlarsa, kuşkusuz doğru yolu  bulmuş  olurlar ; yok  eğer  yüz  çevirirlerse, onlar  elbette  bir  ( sapıklık ve ) aykırılık içindedirler. Sana  onlara karşı Allah yeter. O, işitendir, bilendir. “     Bakara : 13.Ay. 

قُلْ أَطِيعُوا اللَّهَ وَأَطِيعُوا الرَّسُولَ فَإِن تَوَلَّوا فَإِنَّمَا عَلَيْهِ مَا حُمِّلَ وَعَلَيْكُم مَّا حُمِّلْتُمْ وَإِن تُطِيعُوهُ تَهْتَدُوا وَمَا عَلَى الرَّسُولِ إِلَّا الْبَلَاغُ الْمُبِينُ

“ De ki : ” Allah’a itaat edin, Resûl’e itaat edin. Eğer yine yüz çevirirseniz, artık onun sorumluluğu kendisine  yüklenen, sizin sorumluluğunuz da size yüklenendir. Eğer ona itaat ederseniz, hidayet bulmuş olursunuz. Elçiye düşen, apaçık bir tebliğden başkası değildir. ”  Nur : 54.Ay.

EHL’İ  KİTAPTAN   KURTULANLAR  MUHAMMED  S.A.V’E  İMAN EDİP  TABİ  OLANLARDIR …


Değerli kardeşlerim … ! 
unutmayalım ki, Kur’anın kurtuluşa erdiğini haber verdiği ehl’i kitap, kendilerine indirilene iman ederek resullerinin sünneti üzere yaşayanlar olduğu gibi, Muhammed s.a.v’e yetiştiklerinde de ona indirilene iman eden ve gittiği yolda yürüyenlerdir.

“  Kitap Ehlinden öyle kimseler vardır ki, Allah’a ; size indirilene ve kendilerine indirilene – Allah’tan korkarak iman ederler.Onlar Allah’ın ayetlerine karşılık olarak az bir değeri satın almazlar. İşte bunların Rableri katında ecirleri vardır. Şüphesiz Allah, hesabı çok çabuk görendir. “    
Ali İmran : 199.Ay.

“ Andolsun, insanlar içinde, mü’minlere en şiddetli düşman olarak yahudileri ve müşrikleri bulursun. Onlardan, iman edenlere sevgi bakımından en yakın olarak da : ” biz Hristiyanlarız ” diyenleri bulursun. Bu, onların içinden ( birtakım ) papaz ve rahiplerin olması ve onların gerçekte büyüklük taslamamaları nedeniyledir. “


“ Elçiye indirileni dinlediklerinde hakkı tanıdıklarından dolayı gözlerinin yaşlarla dolup taştığını görürsün. Derler ki : ” Rabbimiz inandık ; öyleyse bizi şahidlerle birlikte yaz. “


” Hem Rabbimizin bizi salihler topluluğuna katmasını umarken ne diye Allah’a ve bize haktan gelene inanmayalım ? “

“ Böylelikle Allah, bu sözlerinden dolayı onlara içinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler verdi. Bu, iyilik yapanların karşılığıdır. “   Maide : 82 – 83 – 84 – 85.Ay.

“ Yahudilerin yaptıkları zulüm ve birçok kişiyi Allah’ın yolundan alıkoymaları nedeniyle (önceleri) kendilerine helal kılınmış güzel şeyleri onlara haram kıldık. “


“ Ondan nehyedildikleri halde faiz almaları ve insanların mallarını haksız yere yemeleri nedeniyle (öyle yaptık.) Onlardan kafir olanlara pek acıklı bir azab hazırlamışızdır. “


“ Ancak onlardan ilimde derinleşenler ile mü’minler, sana indirilene ve senden önce indirilene inanırlar. Namazı dosdoğru kılanlar, zekatı verenler, Allah’a ve ahiret gününe inananlar ; işte bunlar var ya, Biz bunlara büyük bir ecir vereceğiz. “  
Nisa : 160 – 161 – 162.Ay.

“ İşte böylece sana bir Kitap indirdik. Bundan dolayı kendilerine Kitap verdiklerimiz ona iman etmektedirler. Şunlardan da 
– yani Mekkelilerden de – ona iman edenler vardır. İnkârcılardan başkası bizim ayetlerimizi inkar etmez. “   Ankebut : 47.Ay.

“ Önceden kendilerine kitap verdiklerimiz buna – Kur’ana –  da iman ederler. “ “ Kendilerine bu kitap okunduğu zaman : ” Biz ona iman ettik, gerçekten o, Rabbimizden gelen bir haktır, şüphesiz biz bundan önce de müslümanlar idik ” derler. “


“ İşte onlara mukafatları, sabretmeleri dolayısıyla iki defa verilir. Bu kimseler, kötülüğü iyilikle uzaklaştırırlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden de infak ederler. “  
Kasas : 52 – 53 – 54.Ay

MUHAMMED S.A.V KENDİSİNE İMAN ETMEYEN EHL’İ  KİTAPLA SAVAŞMIŞTIR …

Değerli kardeşlerim … ! 
unutmayalım ki, Muhammed s.a.v kitap ehlini kendisine iman etmeye davet etmiş, onlardan kendisine iman etmeyenlerin küfrüne hükmetmiş ve İslamı kabul edinceye ya da alçalarak elleriyle cizye verinceye kadar kendileriyle savaşmıştır. Rabbimiz kerim kitabında bu konuda şöyle buyurur :

قَاتِلُواْ الَّذِينَ لاَ يُؤْمِنُونَ بِاللّهِ وَلاَ بِالْيَوْمِ الآخِرِ وَلاَ يُحَرِّمُونَ مَا حَرَّمَ اللّهُ وَرَسُولُهُ وَلاَ يَدِينُونَ دِينَ الْحَقِّ مِنَ الَّذِينَ أُوتُواْ الْكِتَابَ حَتَّى يُعْطُواْ الْجِزْيَةَ عَن يَدٍ وَهُمْ صَاغِرُونَ

“ Kendilerine kitap verilenlerden, Allah’a ve ahiret gününe inanmayan, Allah’ın ve Rasûlü’nün haram kıldığını haram saymayan ve hak dini (İslam’ı) din edinmeyenlerle, küçük düşürülüp cizyeyi kendi elleriyle verinceye kadar savaşın. “   Tevbe : 29.Ay

Değerli kardeşlerim … ! bu ve emsali deliller gösteriyor ki, Allah Rasulü s.a.v kendisine iman etmeyen, getirdiği dini kendilerine din edinmeyen ve haram kıldıklarını da haram saymayan ehl’i kitapla savaşmıştır. Savaşmadan önce cizye vermelerini emretmiş, kabul etmeyenlerin savaşcılarını öldürmüş, çocuklarını ve kadınlarını esir almış, mallarını da ganimet olarak paylaştırmıştır.

Benu Kaynuka’yı muhasara altına almış, sonra onları yurtlarından çıkarıp Ezraata sürmüştür. Nadır oğullarını da muhasara edip onları Hayber’e sürmüştür. Haşr suresinin nuzul sebebi bundan dolayıdır.

Yine, antlaşmaya riayet etmemeleri sebebiyle Kureyza oğullarını muhasara ederek savaşcılarını öldürmüş, kadınlarını esir almış ve mallarına da ganimet olarak el koymuştur. Allah’u Azze ve Celle Ahzab suresinde bu olayı zikretmektedir.

Bununla beraber Hayber halkına savaş açmış ve nihayet burayı fethederek savaşcı erkeklerini öldürmüş, kadınlarını esir almış ve topraklarını da mü’minler arasında paylaştırmıştır.

“ … 
Ebu Hureyre r.a şöyle demiştir : Biz mescide bulunduğumuz sırada Rasulullah s.a.v bizim yanımıza çıktı da : “ Haydin Yahudilerin yurduna yürüyün “ buyurdu. Bizler onun beraberinde yola çıktık, nihayet Yahudilerin içinde alimlerinin Tevrat okudukları Beytu’l Midras’a vardık. Peygamber s.a.v ayağa kalkarak onlara şöyle seslendi :
– Ey Yahudi topluluğu ! İslam dinine girin ki selamette olasınız. Bunun üzerine Yahudiler :
– Sen elçiliğini tebliğ ettin ya eba’l Kasım ! dediler.

        Ravi dedi ki : Rasulullah s.a.v onlara :

– Ben ancak bunu, – yani İslama girin de selamette olun sözünü – tebliğimin gerçekleşmesi için yapıyorum, dedi. Yahudiler yine :
– Sen risaletini tebliğ ettin ya eba’l Kasım ! dediler. Rasulullah tekrar onlara :
– Ben ancak bunu, – yani İslama girin de selamette olun sözünü – tebliğimin gerçekleşmesi için yapıyorum, dedi. Ve bu sözünü üç defa tekrarladıktan sonra şöyle buyurdu :
– Şunu iyi biliniz ki yeryüzü ancak ancak Allah’a ve Rasulüne aittir. Ben sizleri bu arazıden çıkarmak istiyorum. Bunun için sizden her kim kendi malından taşıyamayacağı bir şeyi olursa onu satsın. Yoksa iyi biliniz ki yeryüzü Allah’a ve Rasulüne aittir. “   Buhari : 16.c.7218.s

Bu konuda Allah Rasulü s.a.v’in Hrakliyusu ve kendisine tabi olanları – ki bunlar Hristiyan kimselerdi – islama davetini ; Buhari : 6.c.2753.s … Hayber Yahudilerini islama daveti ve onlarla savaşını ; Buhari : 6 / 2757 – 2759 … Sahabenin, İslam’a giripte daha sonra tekrar Yahudiliğe dönen kimseyi öldürmesini buralardan okuyabilirsin.

Değerli kardeşlerim … ! 
şüphesiz ki bütün bunlar, onları dinlerinden zorlayarak çıkarmak ve İslam dinine zorla sokma çabası değildi. Bunlar, kendilerine inen Allah’ın dinini tahrif ettikleri, kelimelerin yerlerini değiştirerek kitaplarıyla oynadıkları, Allah’ın davetini kabul etmedikleri, kendi rızaları ile cizye vermedikleri ve bulundukları yerlerde rahat durmayıp inananları ifsad ettikleri için yapılan savaşlardı. Ki, Alemlerin rabbi olan Allah öyle istemiştir. Çünkü mal O’nun, mülk O’nun, emir O’nundur.

لَا يُسْأَلُ عَمَّا يَفْعَلُ وَهُمْ يُسْأَلُونَ

“ O – Allah – yaptığından sorguya çekilemez, ama onlar – yani insanlar – yaptılarından sorguya çekilirler. “   Enbiya : 23.Ay.

MUHAMMED MUSTAFA’YA İMAN KONUSUNDA BATIL BİR İDDİA VE REDDİYESİ …

Değerli kardeşlerim … ! 
Muhammed Mustafa’ya iman konusunda bir takım asabi ruhların şöyle bir iddiaları vardır : 

“ Şu an ki yaşayan ehl’i kitab – yani Yahudi ve Hıristiyanlar – kendi dinleri doğrultusunda inanıp yaşadıkları sürece, Son Peygamber Muhammed s.a.v’e İman edip tabi olmadan da cennete gireceklerdir. “


İşin acı tarafı ; bu iddiayı ileri sürenlerin “ ben müslümanım “ diyen bir takım kağıt karalama alimleri olması ve bunu da güya Kur’an’dan isbata çalışmalarıdır…

İnanın bu kimselerin ; ( ki, bunlardan biri de Fettullah Gülen denilen zavallıdır ) … Bu adam bile der ki ; bir kimsenin cennete girmesi için Muhammedun Rasulullah demesi gerekmez, kendi Rasulüne iman etmesi yeterlidir …

Bunların hem “ ben müslümanım demeleri “ hem de bu şekilde bir inanca sahip olmaları, inanın insanın canını sıkan en çirkin durumlardan birisidir…

Ve bu çirkin iddialarını da güya Kur’an’dan delillendirmeye çalışırlar… Batıl davalarına delil getirmeye çalıştıkları Ayetler şunlardır :

إِنَّ الَّذِينَ آمَنُواْ وَالَّذِينَ هَادُواْ وَالنَّصَارَى وَالصَّابِئِينَ مَنْ آمَنَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ وَعَمِلَ صَالِحاً فَلَهُمْ أَجْرُهُمْ عِندَ رَبِّهِمْ وَلاَ خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلاَ هُمْ يَحْزَنُونَ             

“ Şüphesiz, iman edenler, yahudiler, hristiyanlar ve sabiler ; Bunlardan kim Allah’a ve ahiret gününe iman eder ve salih amellerde bulunursa, artık onların Allah katında ecirleri vardır. Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır. “   Bakara : 62.Ay.

“ Onların hepsi bir değildir. Kitap Ehli’nden bir topluluk vardır ki, gece vaktinde ayakta durup Allah’ın Ayetlerini okuyarak secdeye kapanırlar. “


“ Bunlar, Allah’a ve ahiret gününe iman eder, maruf olanı emreder, münker olandan sakındırır ve hayırlarda yarışırlar. İşte bunlar salih olanlardandır. “


“ Onlar yaptıkları hiçbir hayırlı işin sevabından asla mahrum  bırakılmazlar.  Allah, takva sahiplerini bilendir. “   
Ail İmran : 113 – 114 – 115.Ay
Öne sürdükleri bu Ayetlerden istidlal ettikleri batıl bir anlayışla derler ki ;

“ Yahudi olsun, Hıristiyan ve Sabilerden olsun, bu kimseler Muhammed Mustafa’ya iman etmeden, ona tabi olmadan kendi Peygamberlerinin getirdiği şeylere tabi olursalar, onlarda muhakkak cennete gireceklerdir “


Allah’u Teala’nın gözlerini ve gönüllerini kör ettiği bu zavallılar, Muhammed Mustafa’ya iman konusunda zikredilen o kadar Ayet ve Hadis karşısında hala böyle sapıkca şeyler söylemeleri, buna inanmaları ve etrafındaki insanların kafalarını da bu anlamda karıştırmaları, Kur’an ve Sünnetin tarif ettiği imanla asla bağdaşır bir tarafı yoktur…

Halbu ki dağdaki garip bir çoban bile bilir ki, Allah’u Teala Peygamberleri ancak kendisine uyulsun diye göndermiştir…

Rabbimiz bu konuda şöyle buyurur :

وَمَا أَرْسَلْنَا مِن رَّسُولٍ إِلاَّ لِيُطَاعَ بِإِذْنِ اللّهِ   

“ Biz her Peygamberi Allah’ın izniyle kendisine itaat edilmesinden başka  bir amaçla göndermedik …….. ”   Nisa : 64.Ay.

Bu batıl anlayışın sahiplerine sormak gerekir ; siz kitabın bir kısmını alıp diğer bir kısmını kenara mı itersiniz … Çünkü görülen o ki ; konuyla ilgili sair Ayetleri ele almadan, onları birbirleriyle konuşturmadan mesele hakkında pervazsızca konuşuyorsunuz … Hatta delil olarak ileri sürdüğünüz Ayetleri bile anlamaktan aciz kalmışınız …

Yoksa sizler Rabbimizin  şu Ayeti celilesini görmemezlikten mi gelirsiniz ?

وَإِذْ أَخَذَ اللّهُ  مِيثَاقَ النَّبِيِّيْنَ لَمَا  آتَيْتُكُم مِّن كِتَابٍ  وَحِكْمَةٍ ثُمَّ جَاءكُمْ  رَسُولٌ مُّصَدِّقٌ  لِّمَا  مَعَكُمْ لَتُؤْمِنُنَّ  بِهِ وَلَتَنصُرُنَّهُ  قَالَ أَأَقْرَرْتُمْ  وَأَخَذْتُمْ  عَلَى ذَلِكُمْ إِصْرِي قَالُواْ أَقْرَرْنَا قَالَ فَاشْهَدُواْ وَأَنَاْ مَعَكُم مِّنَ الشَّاهِدِينَ  

“ Allah, Peygamberlerden şöyle bir söz almıştı : “ Size Kitap ve Hikmet verdim. Sonra da yanınızda bulunanı tasdik eden bir Peygamber geldi mi, ona mutlaka iman edecek ve yardımda bulunacaksınız. İkrar ettiniz ve  bu  ağır  yükümü  kabul  ettiniz  mi ? “  buyurduğunda – peygamberler – ‘ ikrar ettik ’ demişler, bunun üzerine Allah’ta : O halde şahit olunuz. Bende sizinle birlikte şahitlik edenlerdenim buyurmuştu ”   Ali İmran : 81.Ay

Bu Ayeti celilede de anlatıldığı gibi, eğer Allah’u Teala bir Rasul  göndermiş ise, hayatta olan bir bir Peygamber dahi olsa ona iman edecek,  getirdiklerine tabi olacak, ona destek verecek ve o Peygambere yardım edecektir.

Bu konuda daha açık ve net bir şekilde Allah Rasulü s.a.v şöyle buyurur :

{ … 
Abdullah oğlu Cabir r.a rivayet ediyor ki ; Hattabın oğlu Ömer r.a Tevrat’ın bir nushası ile, Allah Rasulü s.a.v’e gelerek dedi ki ;
– Ey Allah’ın Rasulü, işte bu Tevrat’ın bir nushasıdır. 0 ise buna sukut etti. Ömer’de okumaya başlamıştı, ama buna karşı Allah Rasulü s.a.v’in yüzü kızarıyordu. Ebu Bekr dedi ki Ömer’e ;  annesiz kalasın, Allah Rasulü s.a.v’in yüzündeki kızgınlığı görmüyor musun ? Ömer Allah Rasulu’nün yüzünü o halde görünce şöyle dedi ; Allah ve Rasulünün gadabından Allaha sığınırım. – Ey Allah’ın resulü biz –  Rab olarak Allah’dan, din olarak İslam’dan, nebi olarakta Muhammed s.a.v den razı olduk. – neden kızdınız ki –  Allah Rasulü s.a.v şöyle buyurdular ;

Nefsimi elinde tutan Allah’a yemin ederim ki ; Eğer Masa a.s çıkagelseydi ve beni bırakıpta ona uymuş olsaydınız, – doğru yoldan sapıtmış olurdunuz. Eğer o hayatta olup benim  peygamber-liğime  ulaşsaydı bana tabi olurdu.   
–  Diğer bir rivayette ise  – “ Eğer Musa  hayatta olsaydı ancak bana tabi olmakta çare bulurdu. “ }

 Ahmed : 3 / 387 – 388  – Abdurrezzak : 10152 – 19209 – İbni Ebi Asım es Sünne : 1 / 27 

Kaldı ki ehl’i kitabın kendi kitaplarını tahrif ettiklerini anlatan birçok Ayeti Celileler mevcuttur… Dolayısıyla tahrif edilmiş bir dine, kitaba insanları davet etmek akıl karı değildir …

Rabbimiz bu konuda şöyle buyurur :

فَبِمَا نَقْضِهِم مِّيثَاقَهُمْ لَعنَّاهُمْ وَجَعَلْنَا قُلُوبَهُمْ قَاسِيَةً يُحَرِّفُونَ الْكَلِمَ عَن مَّوَاضِعِهِ وَنَسُواْ حَظّاً مِّمَّا ذُكِّرُواْ بِهِ وَلاَ تَزَالُ تَطَّلِعُ عَلَىَ خَآئِنَةٍ مِّنْهُمْ إِلاَّ قَلِيلاً مِّنْهُمُ فَاعْفُ عَنْهُمْ وَاصْفَحْ إِنَّ اللّهَ يُحِبُّ الْمُحْسِنِينَ

“ Sözlerini bozmaları nedeniyle onları lânetledik ve kalplerini katılaştırdık. Onlar kelimelerin yerlerini değiştiriyorlar – kitaplarını tahrif ediyorlar. – Kendilerine öğretilen ahkâmın önemli bir bölümünü de unuttular. İçlerinden pek azı hariç onlardan daimâ kötülük görürsün. ”   
Maide : 13.Ay 

 فَوَيْلٌ لِّلَّذِينَ يَكْتُبُونَ الْكِتَابَ بِأَيْدِيهِمْ  ثُمَّ يَقُولُونَ هَـذَا مِنْ عِندِ اللّهِ لِيَشْتَرُواْ بِهِ ثَمَناً قَلِيلاً فَوَيْلٌ لَّهُم مِّمَّا كَتَبَتْ أَيْدِيهِمْ وَوَيْلٌ لَّهُمْ مِّمَّا يَكْسِبُونَ

“ Elleri ile bir kitap yazıp sonra onu az bir bedel karşılığı satmak için “ Bu Allah katındandır ” diyenlere yazıklar olsun ! Elleri ile yazdıklarından ötürü vay haline onların! Ve kazandıklarından ötürü vay haline onların ! ”   Bakara : 79.Ay.

“ Ehli kitaptan bir gurup okuduklarını kitaptan sanasınız diye kitabı okurken dillerini eğip bükerler. Halbuki onların okudukları kitap’tan değildir. Söyledikleri Allah katından olmadığı halde: Bu Allah katındandır, derler. Onlar bile bile Allah’a iftirâ ediyorlar. ”   
Ali İmran : 78.Ay.

“ Şimdi siz, onların size inanmalarını mı umuyorsunuz ? Oysa bunlardan bir grup vardır ki, Allah’ın sözünü işitirler de düşünüp akıl erdirdikten sonra bile bile onu değiştirirler. “   
Bakara : 75.Ay.

“ Yahudilerden öyleleri var ki, kelimeleri yerinden kaydırıyorlar… “  
Nisa : 46.Ay.

Görüldüğü gibi Allahu Teâlâ Kur’an’da çok açık ve net olarak Tevrat ve İncil’in tahrif edildiğini beyan etmiştir…  Bu kitapların tahrife uğramayan kısımları ise İslâm’la nesh edilmiştir – yâni hükmü ortadan kaldırılmış – …

“ … 
Abdullah ibn Abbas şöyle dedi : Sizler kitap ehli olanlara şeraitten herhangi bir şeyi nasıl sorarsınız ? Halbuki Allah resulü s.a.v’in üzerine indirilmiş olan Kitabınız, kitapların en yenisi – en tazesidir – Sizler onu halis olarak ve içerisine başka bir şey karışmamış olduğu halde okumaktasınız. Bu Kur’an sizlere, ehl’i kitap olanların Allah’ın kitabını tebdil edip değiştirdiklerini, kitabı kendi elleriyle yazdıklarını ve bununla az bir pahayı satın almaları için “ bu Allah katındandır “ dediklerini sizlere söylemiştir. Dikkat edin ! size gelmiş olan ilim, sizleri onlara soru sormaktan nehyetmektedir.  Vallahi biz onlardan hiç  kimseyi  size indirilmiş olan kitaptan size sual sorar görmüş değiliz ! “     Buhari : 16.c.7234.s

Bununla beraber, eğer öne sürdükleri Ayetleri siyak ve sibakları ile – yani Ayetlerin önünü ve arkasını da okuyarak – ele almış olsalardı, bunun kendilerinin anladığı şekilde olmadığını ve gerek Bakara suresinde ve gerek Ali İmran suresinde kendilerine sayısız nimetler verilmiş kafir ve müşrik Yahudi ve Hıristiyanlardan bahsedildiğini, yine aynı şekilde hakka yönelen ve kendi zamanlarında indirilen Kitaba ve Peygaberlerinin Sünnetine uyan Yahudi ve Hıristiyanlardan bahsedildiğini görürlerdi.

Değilse bu Ayetlerde kurtuluşlarından bahsedilen Yahudi, Hıristiyan ve Sabiler yeni bir Kitap ve Peygamber gelmesine, hatta bunu duyup şahit olmalarına rağmen, hala önceki inanç ve amellerinde ısrar eden kimseler değillerdir…

Ve yine bu iddia sahiplerinin öne sürdüğü Ayetlerde Yahudi, Hıristiyan ve Sabiilerin kurtulmalarına sebeb olan iman ilkeleri anlatılırken, Allah’a ve ahiret gününe imandan bahsedilmektedir…

Bu Ayetlerde mücmel olarak zikredilen şartlar muhakkak ki Kur’anın diğer ilgili Ayetleriyle beraber ele alınması gerekir… Ki, işte o zaman Allah’a ve ahiret gününe imanın ne anlama geldiği anlaşılmış olsun…

Samimi Allah ve ahiret inancına sahip olan bir kimsenin, Yüce Allah’ın Kur’anına ve Muhammed s.a.v’in davetine sırt çevirmesi mümkün değildir. Delilleriyle de zikredildiği gibi Allah’u Azze Ve Celle ehl’i kitabı açıkca Muhammed’e ve ona indirdiği Kur’anı kerime davet etmektedir… Yüce Allah bir Ayeti celilesinde şöyle buyurmaktadır :

وَهَـذَا كِتَابٌ أَنزَلْنَاهُ مُبَارَكٌ مُّصَدِّقُ الَّذِي بَيْنَ يَدَيْهِ وَلِتُنذِرَ أُمَّ الْقُرَى وَمَنْ حَوْلَهَا وَالَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِالآخِرَةِ يُؤْمِنُونَ بِهِ وَهُمْ عَلَى صَلاَتِهِمْ يُحَافِظُونَ

“ İşte bu  – Kur’an – önündekileri doğrulayıcı ve şehirlerin anası  olan Mekke ile çevresindekileri uyarman için indirdiğimiz mubarek bir Kitaptır. Ahirete iman edenler buna inanırlar. Onlar Namazlarını   koruyanlardır. “  En’am : 92.aY

Görüldüğü gibi burada yüce Allah, Ahirete inananların bir özelliği olarak Kur’ana imanı zikretmektedir… Öyleyse herhangi bir kimsenin veya herhangi bir zümrenin – ki bu Yahudi olur, Hıristiyan olur, Sabii olur veya da herhangi bir kişi- kimse olur – ahirete gerçek manada iman ettiğini söyleyebilmesi için, Kur’ana iman etmesi, haber verdiklerini tasdik etmesi ve yap dediklerini de yapması gerekir…

Öyleyse bu konuda sözü daha fazla uzatmaya gerek yoktur… Eğer gerçekten Allah’a ve ahiret gününe iman ediyor isek, Muhammed Mustafa’ya  iman etmek, onun yoluna tabi olmak ve o yola istisnasız herkesi davet etmek zorundayız… İşte Muhammed Mustafaya imanın keyfiyeti budur …

                          Vel hamdu lillahi rabbil alemin

                                                   Tacuddin el Bayburdi

Similar Posts