Vakit Geçmeden Ramazanı Değerlendirin
Oruç farizası ile kullarına ihsanda bulunan Allah’a hamdolsun. O’nu her türlü noksanlıktan tenzih ederek O’na hamd ederim. O, bu ayın orucunu ve gece (teravih) namazını ikramının ve nimetlerinin artması için sebep kılmıştır. Şehadet ederim ki Allah’dan başka ilah yoktur. O, tektir ve ortağı yoktur. Ve şehadet ederim ki nebimiz Muhammed O’nun kulu ve Rasul’üdür. İhlas ile Allah için namaz kılan ve oruç tutan en hayırlı kimsedir. Allah’ım! Kulun ve Rasulün olan Muhammed’e, ailesine, ashabına, tabiîne ve onlara iyilikle uyanlara salât ve selam eyle!..
Bundan sonra… Ey Allah’ın kulları!.. Allah’dan hakkıyla korkun! Kıymetli ömrün değerli zamanlarını ve eşsiz vakitlerini değersiz şeylerle boşa harcamaktan sakının. Çünkü boşa gider. Vakitleri faydalı şeylere harcayın. Çünkü faydalı şeyler yeryüzünde kalıcıdır. Allah onunla sizden razı olur.
Ey Müslümanlar! Hayatın oyun ve eğlencesi, olayları ve problemleri arasında, istekleri peşinde ve kavgaları ortasında kişi; sığınacağı, gölgesi altına gireceği ve kararlılığını yenilemek, gayretini bilemek ve iradesini güçlendirmek için gerekli hazırlığı yapacağı sığınaklara ihtiyacı olduğunu hisseder. Böylelikle başarı ihtimali daha yüksek bir şekilde, tökezlemeden, sağlam adımlarla yolunda yürür ve amacına ulaşır. Kuvvet, Müslüman için vazgeçilmez bir azık ve kaçınılmaz bir sermayedir, hak yolda yardımcıdır. Başarının ve zaferin yoludur. Allah’ın rızasına ve sevgisine açılan bir kapıdır. Rasulullah (s.a.v) bunu, bir hadis-i şerifte şöyle açıklar:
عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، يَبْلُغُ بِهِ النَّبِيَّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، قَالَ: ” الْمُؤْمِنُ الْقَوِيُّ خَيْرٌ وَأَحَبُّ إِلَى اللَّهِ مِنَ الْمُؤْمِنِ الضَّعِيفِ، وَفِي كُلٍّ خَيْرٌ احْرِصْ عَلَى مَا يَنْفَعُكَ، وَلَا تَعْجِزْ، فَإِنْ غَلَبَكَ أَمْرٌ، فَقُلْ: قَدَرُ اللَّهِ، وَمَا شَاءَ فَعَلَ، وَإِيَّاكَ وَاللَّوْ، فَإِنَّ اللَّوْ، تَفْتَحُ عَمَلَ الشَّيْطَانِ
“Kuvvetli mü’min, zayıf mü’minden daha hayırlı ve Allah’a daha sevimlidir. Hepsinde hayır vardır. Sana fayda veren şeyler için hırslı ol, aciz olma, sana bir şey olunca Allah’ın takdiri, O nasıl dilerse öyle yapar de. Eğer şöyle olsaydı deme. Bu şeytanın amelini açar (şeytana kapı açar)” [1]
Bu gayeyi gerçekleştirecek şeye tutunmak ve onu elde etmek için çabalamak gerektiği anlayışlı insanların şüphe duymadığı bir şeydir. Allah’ın bolca ihsan ettiği nimetlerden biri de kullarına, ömürlerinde bazı fırsatlar ve hayır mevsimleri tanımasıdır. Bu fırsatlar onları amaçlarına ulaştırır. Oruç fırsatı ve Ramazan mevsimi, akıllı insanların değerlendirmeleri ve hızla faydalanmaları gereken fırsatların ve mevsimlerin başında gelir.
Orucun, çeşitli alanlarda ve yollarda kuvvet tuğlalarını hazırlayan korkunç bir gücü ve geniş bir etkisi vardır. Kişiyi gündüz; yemeden, içmeden ve şehvetten alıkoyar. Bunlardan yoksun olmanın getirdiği sıkıntı da buna eklenir. Kişi, ayakta durmaya sabrederek ve buna devam ederek gece namazı kılar. Böylece, bu ayın günleri ve geceleri sonuna kadar düzene girer. Bütün bunlar; basiret sahiplerinin aradığı, her türlü yolla Rablerinin rızasına ulaşmak için bir vesile arayanların arzuladığı değişim iradesinin kuvvetlenmesine neden olan en belirgin faktörlerdendir. Bu, gidişatın düzeltilmesi ve günahın zilletinden ibadetin izzetine, acizliğin ve tembelliğin ürkekliğinden ciddiyetin ve kararlılığın zirvelerine, çirkin alışkanlıklardan ve kötü huylardan iyi alışkanlıklara, güzel huylara ve değerli vasıflara doğru yolun değiştirilmesidir.
Ey Allah’ın kulları!.. Oruçta zayıflayan ya da donuklaşan kuvveti uyuyan ya da sönen iradeyi, gevşeyen ya da tükenen kararlılığı canlandıran bir etki vardır. Yüksek derecelere ulaşmak için, dünyada ve Alemlerin Rabbi için insanların kalkacağı ahiret gününde mutluluğu elde etmek için yapılacak en hayırlı hazırlığı bu şekilde yapabilelim.
Kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım:
يَا اَيُّهَا الَّذينَ اٰمَنُوا كُتِبَ عَلَيْكُمُ الصِّيَامُ كَمَا كُتِبَ عَلَى الَّذينَ مِنْ قَبْلِكُمْ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ
Ey iman edenler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi oruç, sizin üzerinize de farz kılındı. Umulur ki takva sahiplerinden olursunuz”[2]
Allah beni ve sizleri Kur’an’ın hidayeti ve Nebi (s.a.v)’in sünneti ile faydalandırsın. Bu sözümü söyler ve Yüce Allah’dan kendim için, sizin için ve tüm Müslümanlar için her türlü günahtan bağışlanma dilerim. Siz de O’ndan bağışlanma dileyin. Çünkü O, çokça bağışlayandır ve merhamet sahibidir.
Muhakkak ki hamd Allah’adır. O’na hamdeder, O’ndan yardım ve bağışlanma dileriz. Nefislerimizin şerrinden ve kötü amellerimizden Allah’a sığınırız. Allah kimi hidayete erdirirse onu saptıracak yoktur. Kimi de saptırırsa ona hidayet verecek yoktur. Şehadet ederim ki, Allah’tan başka ilah yoktur; O tektir ve ortağı yoktur. Ve şehadet ederim ki Muhammed O’nun kulu ve Rasulüdür. Allah’ım! Kulun ve Rasulün olan Muhammed’e, ailesine ve ashabına, tabiîne ve din gününe kadar iyilikle onlara uyanlara salât ve çokça selam eyle!.
Bundan sonra… Ey Allah’ın kulları!.. Bu ayın günleri çabucak geçiyor. Öyle ki tükenmeye yüz tutmuş ve geçip gitmek üzeredir. Şimdiye kadar ihmalkar davrananlar kaçırdıklarını idrak etsinler ve önümüzdeki günlerde salih amel işlesinler. Mutsuz kimse, bu ayda Allah azze ve celle’nin rahmetinden mahrum olan kimsedir.
Allah’dan hakkıyla korkun ey Allah’ın kulları!. Sevgili Nebimize salât ve selamda bulunun. Çünkü bu, Allah’ın Kitabı’nda sizlere emredilmiştir. Allah azze ve celle şöyle buyurur:
اِنَّ اللّٰهَ وَمَلٰئِكَتَهُ يُصَلُّونَ عَلَى النَّبِيّ يَا اَيُّهَا الَّذينَ اٰمَنُوا صَلُّوا عَلَيْهِ وَسَلِّمُوا تَسْليماً
Muhakkak ki Allah ve melekleri peygambere salât ederler. Ey iman edenler! Siz de O’na salât ve çokça selam eyleyin.[3]
سبحانك اللهم وبحمدك أشهد أن لا إله إلا أنت أستغفرك وأتوب إليك
Vakit Geçmeden Ramazanı Değerlendirin Şeyh Usame El-Khayyat
15.09.1422 Hicri
Tahric
Ebu Yasir el-Yarbuzi es-Selefi /Cihan Elmas
7 RAMAZAN 1440
Uludağ İslami Eğitim ve Araştırma Derneği / Uluder
[1] Müslim, Kader, 34; İbn Mace, Zühd, 4168
[2] Bakara 183
[3] Ahzab 56