Ey Müslüman bacım … ! Salih kocasına karşı Saliha bir eş olma hususunda en üst zirveye ulaşabilen muhteşem İslam hanımı Ebu Talha‘nın eşi olan Ümmü Süleym binti Milhan r.anha‘dır.

Kocalarına karşı hoş bir hanım olma adaylarına, bu değerli hatundan biraz bahsetmek isterim.

Ümmü Süleym‘in ansızın oğlu vefat etmişti. Ebu Talha ise o sırada yolculukta idi. Ümmü Süleym‘in bu acılı anında öylesine eşsiz bir tavrı vardır ki, eğer bu olay Müslim‘in Sahihinde yer almamış olsaydı bunu bir efsane olarak kabul ederdik. Yani böyle bir şeye inanmak çok zor olurdu.

Şimdi Ümmü Süleym‘in oğlu Enes b. Malik’i dinleyelim. Bakalım, Enes bize annesinin bu hayret verici kıssasını ve eşsiz tavrını nasıl anlatıyor :


Babam Ebu Talha’nın Ümmü Süleym’den olan bir oğlu vefat etmişti. Ümmü Süleym ailesine dedi ki : ebu Talha’ya oğlunun öldüğünü siz haber vermeyin. Bu olayı ona haber veren ben olayım.


Enes devam ediyor ve diyor ki : Ebu Talha nihayet yolculuktan geldi : Ümmü Süleym ona akşam yemeğini getirdi. Ebu Talha yedi içti.


Daha sonra Ümmü Süleym her zamanki süslendiğinden daha güzel süslendi. Ebu Talha hanımına yaklaştı. Ümmü Süleym onun tamamen tatmin olduğunu görünce, Ebu Talha‘ya hitaben :


Ey Ebu Talha ! Bir cemaat emanetlerini bir ev halkına bıraksalar sonra da gelip emanetlerini isteseler, bu ev halkının onlara engel olma hakkı var mıdır ? diye sordu. Ebu Talha :  Hayır, dedi : Ümmü Süleym : 0 halde oğlunu da böyle kabul et, dedi.


Enes diyor ki : Ebu Talha buna öfkelendi ve hanımına : Beni serbest bıraktın, nihayet bu işi yaptım. Sonra da bana oğlumun ölüm haberini veriyorsun, öyle mi ? dedi. Ebu Talha Hemen kalkıp Rasulullah s.a.v‘e gitti. Olup biteni ona bildirdi. Rasulullah s.a.v : Allah dün gecenizi her ikiniz için de mubarek kılsın, buyurdu.


Enes devamla diyor ki : İşte o gece Ümmü Süleym hamile kaldı. Rasulullah s.a.v’in katıldığı bir seferde Ümmü Süleym de bulunuyordu. Rasulullah s.a.v seferden dönüp Medine‘ye geldiğinde geceleyin şehre girmezdi. Medine ye yaklaştıklarında Ümmü Süleym‘in doğum sancısı tuttu. – ve oracığa çöküverdi – Ebu Talha da eşinin yanında kaldı. Rasulullah s.a.v ise yoluna devam etti.


Enes diyor ki : Ebu Talha bu sırada şöyle niyazda bulunuyordu : Ya Rabbi ! Sen gayet iyi biliyorsunki Rasul’ün sefere çıktığı zaman onunla birlikte olmayı ve dönerken de yine onunla birlikte dönmeyi çok isterdim. Ama gördüğün gibi şu anda mahsur kaldım. Kocasının bu halini gören Ümmü Süleym de hemen şöyle dedi : Ey Ebu Talha ! Şu anda önceden duyduğum sancıyı hissetmiyorum artık. – kalk gidelim –


Nihayet Medine‘ye geldiklerinde Ümmü Süleym‘in tekrar sancısı tuttu ve bir erkek çocuk dünyaya getirdi. Bunun üzerine Annem Ümmü Süleym, bana dedi ki : Ey Enes ! Yarın sabah Rasulullah s.a.v’e götürünceye   kadar – bu çocuğu – hiç  kimse  emzirmesin.


Sabah olunca bebeği alıp Rasulullah s.a.v’e götürdüm. 0 sırada Peygamberimizin elinde damgalama aleti vardı. Beni görünce : Herhalde Ümmü Süleym doğurdu, öylemi, dedi… Ben de : Evet, dedim. Elindeki aleti bıraktı. Ben çocuğu Peygamberimiz s.a.v’in kucağına koydum. Rasulullah s.a.v acve adı verilen güzel bir Medine hurması istedi. Resulullah s.a.v hurmayı ağzında güzelce çiğneyerek ezdi. Sonra onu bebeğin ağzına koydu. Bebek de onu emmeye başladı. Bunun üzerine Peygamberimiz s.a.v şöyle buyurdular : Ensarın hurmayı ne kadar sevdiklerine bakın. Sonra çocuğun yüzünü sıvazladı ve ona  Abdullah  ismini verdi.


İlahi Ümmü Süleym … ! Sen ne muazzam bir imana sahipmişsin ! . Sen ne kadar sabırlı bir hanımmışsın ! . Ne büyük bir fazilete sahipmişsin !


Senin kocana karşı süslenip ona sevgiyle yaklaşman ne kadar güzel ! Ciğerparen olan evladının ölüm acısına ve üzüntüsüne rağmen, bunu nasıl becerebildin ve buna nasıl dayanabildin.


Sevabını yalnız Allah‘tan bekleyerek, sadece Allah rızası için sabredip kocana iyi bir eş olarak onunla birlikte vakit geçirirken, sen sevgili yavrunun acısıyla kıvranan, yanıp tutuşan nefsini nasıl tutabildin ?. Bu gerçekten çok derin ve gerçekten çok sadık ve içten bir imandır ! .


Allah, Rasulünün senin ve kocan için yaptığı duasını kabul etti. 0 gece sen hamile kaldın. Hamileliğin ağırlaştığı zaman kocan Ebu Talha‘nın Rasulullah s.a.v ile birlikte yeni bir gazveye hazırlandığını gördün. Sen bu halinle Rasulullah s.a.v ile birlikte böyle bir cihadın şerefine nail olmak için ısrar ettin ve yola çıktın.

Halbuki sen, hamileliğinin son aylarını yaşıyordun. Yol yorgunluğu, yolculuk sıkıntısı, hareket meşakkati, binek temin etme zorluğu ve dehşetli sıcaklık sebebiyle kocan sana acıyordu. Gidip senin de kendisiyle birlikte sefere çıkman için Resulullah’tan izin istedi.


Rasulullah s.a.v de senin cihada olan sevgini bildiği için sana izin verdi. Sen islam’ın Mekke fethi düğününde bulundun. Daha sonra da müslümanların Huneyn‘de çektikleri sıkıntıyı gördün. Sen hamile olduğun halde pek çok kahramanlıklar sergiledin.


Bir çok inanan erkeğin bile geri dönüp kaçtığı sıkıntılı bir vakitte, kocan ve bir avuç mü’minle birlikte Rasulullah s.a.v‘in etrafında sarsılmaz bir kale gibi dimdik ayakta kaldın. Rasulullah‘ı canın gibi savundun. Nihayet Allah, Rasulüne, sana ve mü’minlere zafer ihsan etti.


Bu zaferden sonra Mücahid ordu Medine’ye dönüyordu. Nihayet Medine‘ye yaklaşınca senin sancıların başladı. Bilen bilir ki sen çok şiddetli sancılar hissediyordun. Ve bir yerde artık takatsız kaldın ve oturuverdin. Sen ve eşin beklemeye başladınız. Fakat eşin Ebu Talha gecenin o sessizliğinde Rabbine yalvarıyor ve diyordu ki ;

“ Ey rabbim ! sen çok iyi bilirsin ki ben Rasulullah s.a.v ile birlikte Medine‘ye girmeyi çok arzu ediyordum. “

İşte o anda senin gerçekten doğum sancıların mı gidiyor, yoksa kocanın arzusunun yerine gelmesini istediğin için mi sancılarım geçti diyordun bilinmez ama, her iki durumda da senin değerin ve derecen ortaya çıkıyor. Çünkü, eğer sancıların gittiyse bu, yüce Rabbinin sana olan bir lütfudur. Değilse bu, kocana karşı olan derin sevginin ve saygının bir isbatıdır. Ve neticede ordunun peşinden gidiyor ve orduya yetişiyorsunuz.


Medine‘ye ulaştıktan sonra ikinci defa doğum sancıların başlıyor. Çocuğu dünyaya getiriyor ve Enes’e bu küçük yavruyu alıp Rasulullah s.a.v’e götürmesini istiyorsun. Daha onu emzirmeden ve adını dahi koymadan resulullah’a gönderiyorsun. Resulullah s.a.v’de onun ağzına hurma verip ve onu Abdullah olarak isimlendiriyor. 


Hiç şüphesiz ki Allah, senin imanını, samimiyetini ve kocana olan derin saygın ve sevgini çok iyi biliyordu. Sana Cennet müjdesi Rasulullah s.a.v‘in diliyle verilmişti. Çünkü o resul şöyle diyordu :

“ Cennet’e girdim, bir ayak sesi duydum. Bu kimdir ? diye sordum. Dediler ki ; bu, Gumeysa binti Milhan Enes b. Malik‘in annesidir. “

Müslim : 7.c.2456.n

Evet değerli kardeşlerim ve özelikle de değerli bacılarım !  İşte Ümmü Süleym bu. Ve işte kocasına karşı bir hanımın saygısı ve sevgisi bu. Rabbim tüm hanımları bu güzel meziyetlerle nimetlendirsin.

Tacuddin el Bayburdi

Similar Posts