İSİM VE SIFATLAR TEVHİDİ …
Değerli kardeşlerim … ! Tevhidin bu bölümü ise, – isminden de anlaşıldığı gibi – yüce Rabbimizin isim ve sıfatları ile alakalı bir tevhid dalıdır.
Bu bölüm, Allah’u Azze ve Celle’nin gerek kerim kitabında ve gerekse Nebisi Muhammed s.a.v’in temiz sünnetinde, kendisine mahsus zikretmiş olduğu isimleri ve sıfatları ile alakalı bir bölümdür.
Tevhidin bu bölümünde takip edilmesi gereken yol ise, Allah’ın yüce kitabı Kur’an’da ve Resulü’nün temiz sünneti seniyesinde bizzat kendisini isimlendirdiği isimlerle isimlemek, fasıflandırdığı sıfatlarla da vasıflamaktır.
Başka bir ifadeyle şöyle de diyebiliriz ; Yüce Rabbimiz kendisini bu konuda nelerle nitelendirmiş ve kendisi hakkında neleri isbat etmiş ise, kulun onları kabul edip isbat etmesi, kendisini nelerden nefyetmiş ise kulun rabbini onlardan da nefyetmesi gerekir.
Değerli kardeşlerim … ! unutmayınız ki bu ümmetin selefi ve önde gelen güzide imamları, Allah’ı herhangi bir şeye benzetmekten kaçınarak, tahrif ve ta’tile sapmadan hareket etmişlerdir… Onlar, Allah’ın kendisi için isbat ettiği isim ve sıfatları olduğu gibi kabul etmişler, kendisi hakkında nefyettiği şeyleri de inkara sapmadan reddetmişlerdir.
Öyleyse kim muvahhid olmak istiyorsa, – her konuda olduğu gibi – bu konuda da Selefin yolundan ayrılmaması gerekir. Çünkü yüce Allah kendisinin gereği gibi tanınmasını emretmiş, sahabe de O’nu hakkıyla tanıyan kimseler olmuşlardır.
Ey Müslüman … ! unutmaki Allah’ı bu konuda tanımanın en güzel ve kestirme yolu, kendisinin isim ve sıfatlarını bilmekle mümkündür. Allah’ı Kur’an ve Sünnet çizgisinde tanıyamayanlar, O’nun isim ve sıfatları hususunda sapıklığa düşerler.
Allah’u Teala, İsim ve sıfatları hakkında eğriliğe sapanları kınayarak şöyle buyurmuştur :
وَلِلّهِ الأَسْمَاء الْحُسْنَى فَادْعُوهُ بِهَا وَذَرُواْ الَّذِينَ يُلْحِدُونَ فِي أَسْمَآئِهِ سَيُجْزَوْنَ مَا كَانُواْ يَعْمَلُو
“ En güzel isimler Allah’ındır. O halde O’na onlarla dua edin ve O’nun isimleri hakkında eğriliğe sapanları bırakın. Onlar yaptıklarının cezasını çekeceklerdir. ”
A’RAF : 180.AY.
وَ مَا قَدَرُوا اللَّهَ حَقَّ قَدْرِهِ وَالْأَرْضُ جَمِيعاً قَبْضَتُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَالسَّماوَاتُ مَطْوِيَّاتٌ بِيَمِينِهِ سُبْحَانَهُ وَتَعَالَى عَمَّا يُشْرِكُونَ
“ Onlar Allah’ı gereği gibi bilemediler. Halbuki kıyamet günü yer tamamen O’nun avucu içindedir. Göklerde sağ elinde dürülmüştür. O, onların ortak koştuklarından uzak ve yücedir ” ZÜMER : 67.AY.
Görüldüğü gibi burada, Allah’ı gereği gibi tanıyamama, O’nun kadrini kıymetini bilememe, Allah’a ortak koşanların vasfı olduğu anlatıldığı gibi, Allah’ın isim ve sıfatları hakkında ilhad’a – yani eğriliğe – sapanlar da kınanmış ve bunun cezasını çekecekleri bildirilmiştir.
Ey Müslüman … ! Unutmaki Tevhid ehli kimselerin yolu, isim ve sıfatları olduğu gibi kabul etmek, bu konularda yaratılmışlara benzerliği ise reddetmektedir.. Bu tavır ; teşbihi bulunmayan bir isbat ve ta’tili bulunmayan bir tenzihtir. Yüce Allah’ın kerim kitabında buyurduğu gibi ;
لَيْسَ كَمِثْلِهِ شَيْءٌ وَهُوَ السَّمِيعُ البَصِيرُ
“……O’nun mislisi gibi hiçbir şey yoktur. O işitendir, görendir.” ŞURA : 11.AY.
“ O’na benzer hiçbir şey yoktur ” sözünde teşbih ve benzerliği reddetme, ” O işitendir, görendir ” sözünde de ilhad ve ta’tili reddetme vardır.
Dolayısıyla bu konuda söylenmesi gereken en güzel söz şudur : “ Allah’ın İsim ve Sıfatları hakkındaki söylenmesi gereken söz, Zatı hakkındaki söylenmesi gereken söz’ün fer’idir “
Yani, Allah’u Teala’nın mukaddes zatı nasıl ki diğer varlıkların zatına benzemiyor ise, O’nun isim ve sıfatları da aynen diğer varlıkların isim ve sıfatlarına benzemez.
7 – İSİM İLE MÜSEMMA FARKI …
Bu konuda meseleyi anlamaktan aciz kalan kimselerin içerisine düştüğü hataların en büyüğü, Allah ile kulları arasındaki isim benzerliğinin, müsemmada da benzerlik kabul edileceğinden dolayı bazı sıfatları kabule yanaşmamalarıdır. Böylece yağmurdan kaçayım derken doluya tutulmuşlardır.
Yani demişlerdir ki ; “ eğer zikredilen bu sıfatları Allah için var sayarsak, O’nu mahlukata benzetmiş oluruz. ”
İşte böyle çirkin bir kıyaslama ve mantıkla hareket ettiklerinden dolayı, Allah için isbat edilmiş bir çok isim ve sıfatı ya inkar etmişlerdir yada te’vil etmişlerdir.
Halbu ki – az öncede ifade ettiğimiz gibi – isimlerdeki müştereklik, müsemmadaki müşterekliği gerektirmez.
Biz Allah’u Azze ve Celle’nin “ Alim ” sıfatını kabul ettiğimiz gibi, kullarından da alim sıfatı olanları kabul ediyoruz.
Çünkü Rabbimiz bu sıfatı kendisi için zikrettiği gibi, kulları için de zikreder. Allah’u Teala ;
وهُوَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ “ “ O, her şeyi bilendir ” En’am : 101.Ay.
Ayetiyle kendisinin “ Alim ” sıfatını zikretmiş… ayrıyeten ;
“….. Biz onu alim bir erkek evlatla müjdeledik ” Zariyat : 28.Ay.
Ayetiyle de kullarının da “ Alim ” sıfatı olduğunu haber vermiştir.
Ama hiç şüphe yoktur ki, Allah’u Teala’nın Alimliği ile İbrahim peygambere müjdelenen İshak a.s’ın alim’liği bir değildir… Allah’ın ilmi bütün noksanlıklardan münezzeh bir ilim, İshak’ın ilmi ise bir çok noksanlıklarla dolu olan bir ilimdir.
Ve yine, Allah’u Teala’nın şevkat ve merhamet sıfatının olduğuna inandığımız gibi, kullarının da şevkat ve merhamet sıfatının olduğunu kabul ederiz.
Rabbimiz :
إِنَّهُ بِهِمْ رَؤُوفٌ رَّحِيمٌ ………… “
“ ……… O, onlara karşı çok şevkatli, çok merhametlidir ” Tevbe : 117.Ay.
Ayetiyle kendisinin şevkat ve merhamet sıfatını zikretmiştir.
لَقَدْ جَاءكُمْ رَسُولٌ مِّنْ أَنفُسِكُمْ عَزِيزٌ عَلَيْهِ مَا عَنِتُّمْ حَرِيصٌ عَلَيْكُم بِالْمُؤْمِنِينَ رَؤُوفٌ رَّحِيمٌ
“ Andolsunki, içinizden size öyle bir peygamber geldi ki, sıkıntıya uğramanız ona ağır gelir ; size düşkün, mü’minlere karşı şevkatli ve merhametlidir ” Tevbe : 128.AY.
Ayetiyle de, kullarının da şevkat ve merhamet sıfatlarının olduğunu zikretmiştir.
Şimdi elbette ki burada da şuurlu ve basiretli bir inananın anlaması gereken şey ; Yüce yaratıcının şevkat ve merhametiyle, O’nun kullarının şevkat ve merhametinin aynı olmadığıdır.
“ … Allah Rasulü s.a.v’in bir hadisi şeriflerinde bunu anlamak çok kolaydır. O buyuruyor ki :
“ Allah’u eala rahmetini yüz parçaya böldü ve doksan dokuzsunu yanında tutup, bir parçasının yeryüzüne indirdi. İşte bu bir parça sebebiyle bütün yaratıklar birbirine merhamet ederler ….. ” BUHARİ : 13.C.5997.S
Bu delil açıkca gösteriyor ki, Allah’ın sıfatları ile kullarının sıfatları birbirinden çok çok farklıdır. Müşterek olan, sadece isimlerdir…
Ve yine bildiğiniz gibi Rabbimiz kerim kitabında kendi nefsini işitir ve görür sıfatlarıyla vasıflandırmıştır :
إِنَّ اللَّهَ سَمِيعٌ بَصِيرٌ
“……… Şüphesiz ki Allah, işitendir. Görendir ” Lokma : 28.AY.
Ama bununla beraber kullarının da işitir ve görür olduklarını zikretmiştir. O, kulları için de şöyle buyurur :
“ Biz insanı, halden hale geçirdiğimiz karışık bir nutfeden yarattık ve onu şitici ve görücü yaptık ” İnsan : 2.Ay.
Allah’u Teala kendi nefsini Hayat sıfatıyla vasıflandırarak şöyle buyurur ;
“ Allah ki, O’ndan başka ilah yoktur, daima diri ve kendi zatıyla her şeyi ayakta tutandır ” Ali İmran : 2.Ay.
kulları hakkında da :
“ Her hayat sahibi şeyi sudan yarattık ….. ” Enbiya : 30.Ay.
buyurarak, onlarında Hayat sahibi olduklarını bildirmiştir… Rabbimiz yine ;
الرَّحْمَنُ عَلَى الْعَرْشِ اسْتَوَى
“ Rahman – olan Allah – Arş’a istiva etmiştir ” Ta’ha : 5.Ay.
Ayetiyle kendisinin istiva sıfatını zikretmiş ve Arş’ının üzerinde olduğunu açıklamıştır.
Bunun yanı sıra mahlukatı için de : وَاسْتَوَتْ عَلَى الْجُودِيِّ ……….”
“ …… gemi cudi üzerine oturdu …. ” Hud : 44.AY.
“ ……………… لِتَسْتَوُوا عَلَى ظُهُورِهِ
“ Sırtlarına oturasınız – kurulasınız – diye …… ” Zuhruf : 13.Ay.
Ayetleri ile de onların da istiva sıfatlarının olduğunu bildirmiştir.
Hulasa, Rabbimizin – burada zikretmediğimiz – daha bir çok isim ve sıfatları var ki, bunlar kendisi için isbat edildiği gibi, kulları içinde zikredilmiştir.
Ama – biraz önce de ifade ettiğimiz gibi – , bu benzerlik sadece ve sadece isim yönüyledir, müsemma yönüyle değildir. Çünkü müsemma yönüyle kulların sıfatları Allah’ın sıfatlarından çok çok başka ve noksanlıklarla doludur.
Daha doğrusu, Allah’u Teala’nın sıfatlarının eşi ve benzeri olmadığı gibi, bütün kusur ve noksanlıklardan da beridir. Ama kulların sıfatları öyle değildir.
Öyleyse isim ve sıfatlar konusunda en son söylenmesi gereken söz şudur ;
“ Eğer bir kul bu konuda tevhidi gerçekleştirip Muvahhid olmak isteniyor ise, Şanı yüce Rabbimizin gerek Kur’an’da ve gerekse sahih Sünnet’te zikredilen isim ve sıfatlarına olduğu gibi iman edip, onları tahrif’ten, te’vilden, ta’til’den, teşbih’ten, tekyif’ten ve temsil’den uzak bir anlayışla kabul edilmesi gerekir.
Taki bu konuda Allah’ın üzerindeki hakkını yerine getirebilsin.
BU KONUDA ZİKREDİLEN KELİMELERİN MANASI …
TE’VİL : Sözü çevirme, söze ayrı mana vermeye kalkışma, yorumlama ve Ayet’i zahiri manasından çıkarma.
TEŞBİH : Benzetmek, benzetilmek, bir vasıfta saymak.
TECSİM : Cisimlerndirme, bir cisme benzetme .
TAHRİF : Harflerin yerini değiştirmek, bozmak, ibarenin manasını değiştirmek, başka tarafa meylettirmek.
TA’TİL : Bir şeyin veya kavramın içerisini boşaltmak ve terk etmek demektir.
TEKYİF : Keyfiyetini belirtmek, niteliğini ve niceliğini anlatmak.
İSTİVA : Oturma, yerleşme, kurulma, karar kılma.
İLHAD : Eğilme, eğriliğe sapma.
İSBAT : Olumlu, anlatılanı olduğu gibi kabul etme.
NEFY : Olumsuz, reddetmek, kabul etmemek.
MÜSEMMA : İsimlendirilen şey.
TEMSİL : Bir şeye örnek.
konunun devamı üçüncü bölümde …