Abdestsiz Kur’an okunması veya ona dokunulması hususunda birçok şeyler konuşulmuştur.  Kimileri ; “ Kur’an abdestsiz okunamaz ve ele de alınmaz  “ demişler. Kimileri ; “ Okunur ama ele alınmaz “ demişler. Kimileri de ; “ Kur’an abdestsiz olarak ele de alınır ve okunur da “ demişlerdir.

         Tabi ki – her konuda olduğu gibi bu konuda da – basiretli Müslümanlara düşen şey, bu hususta delille hareket etmeleridir. Çünkü bahsi edilen görüşlerin mutlaka bir tanesi doğru ve o da muhakkak ki delile dayalı olanıdır. Çünkü birbirine muhalif doğrular olamz.

         Öyleyse gelin hep beraber bu hususta neler söylenmiş, delil olarak neler getirilmiş  bunları hep beraber incelemeye çalışalım.

1 – Bu konuda bilinmesi gereken birinci ve en önemli husus …

         Ey Müslüman … !  Kur’an-ı Kerime dokunma veya onu ele alarak okuma konusunda her şeyden önce şunu asla unutmaman gerekir ki ; Kur’an inananlara olduğu gibi bununla beraber azmışlara, sapmışlara ve inançları sağlam olmayanlara yol gösteren bir hidayet rehberidir.

Dolayısıyla dalalette olan bir kimseye, yola gelmesi için okuyacağı kitabı eline uzatırken  – abdest alman gerekir – sözünü kullanması abes bir söz olacaktır… Çünkü Allah Rasulü s.a.v böyle bir şey yapmadığı gibi onun yetiştirdiği insanlarda böyle bir şey asla yapmamışlardır.

Yani, gerek etrafındaki şirk ve küfür içerisinde olanları, gerekse uzak yerlerde bulunan bu tip kimseleri hakka davet ederken onların hiç birisine, Kur’an Ayetlerini ele alıp okuyacağınız zaman abdest alın demediği gibi, onlara yolladığı elçilerine de ; onlara söyleyin de bu kitabı okumaya başlamadan önce böyle bir şey yapsınlar dememiştir.

Çünkü tebliğ olarak gönderdiği mektupların içerisinde bir çok Allah’ın Ayet’leri yazılı idi.

         Örneğin Allah Rasulü s.a.v : eline alıp okuyacağını çok iyi bildiği halde Hıristiyan olan Herakliyus’a içerisinde :

قُلْ يَا أَهْلَ الْكِتَابِ تَعَالَوْاْ إِلَى كَلَمَةٍ سَوَاء بَيْنَنَا وَبَيْنَكُمْ أَلاَّ نَعْبُدَ إِلاَّ اللّهَ وَلاَ نُشْرِكَ بِهِ شَيْئاً وَلاَ يَتَّخِذَ بَعْضُنَا بَعْضاً أَرْبَاباً مِّن دُونِ اللّهِ فَإِن تَوَلَّوْاْ فَقُولُواْ اشْهَدُواْ بِأَنَّا مُسْلِمُونَ

” Bismillâhirrahmanirrahim. Ey Kitap ehli ! Hepiniz bizimle sizin aranızda müsâvi olan bir kelimeye gelin. Allah’tan başkasına tapmayalım, O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım. Ve Allah’ı bırakıp da kimimiz kimimizi Rabb’ler edinmeyelim “ Ayet’i bulunan bir mektup göndermiştir.    BUHARİ : 1.C.403.S 

2 – Bu konuda dikkat edilmesi gereken ikinci husus …  

         Ma’lum bir gerçek daha var ki, Mekke’de nazil olan Ayet’lerde amelî değil itikadî konular ağırlıklıdır. Yani, Mekki sûreler îmana dâvet eden, Allah’ı birlemeyi – tevhidi – vurgulayan, âhiret hayatına yönelik kıyamet, cennet ve cehennem tasvirlerini ön plânda tutan Ayet’lerdir.

         Çünkü akide binanın temelidir ve temeli atılmayan binâya kat çıkmak  mümkün değildir. Allah ve Rasulü ile savaş  olarak nitelendirilen “ faiz’in ” Medîne’de yasaklanmış olması ve yine kötülüğü hakkında üç ayrı uyarı bulunan “ içkinin yasaklanmasının “ Medine’de gerçekleşmiş olması hep bu sebepledir.

         Dolayısıyla “ Oku ” emriyle başlayan bir kitaba ulaşmaya daha Mekke’de sınır getirilmesi ilâhi kanuna muhâlif bir tavırdır… Bunu basiretli bir Müslüman çok iyi düşünmesi gerekir.

3 – Bu konuda dikkat edilmesi gereken üçüncü husus … 

Ve yine diyorum ki ; Peygamber s.a.v Kur’an’ı yazmakla memur kıldığı vahiy kâtiplerine ; Ayet’leri yazmak için “ abdest almalısınız “ …   vaya “ abdestsiz bu vazifeyi yapamazsınız “ diye emir verdiğine dair sahih bir rivayet bulunmamaktadır.

         Bununla beraber, her gün Kur’an’la iç içe bulunan Ashab’ı kiram tarafındanda abdestsiz Kur’an’a dokunmalarının haram kılındığını belirten sahih tek bir açıklama yapılmamıştır.

Kur’an’ı Kerim’e son derece ilgi ve muhabbet besleyen ve hayatını Kur’an’la yönlendiren bu insanların en küçük ayrıntıları kendisinden sonraki nesillere naklettikleri halde, böylesi önemli bir yasakla karşılaşıp da bunu aktarmamaları mümkün değildir.

“ … İbrahim en-Nehaî’nin bildirdiğine göre, Alkame b. Kays bir mushaf edinmek istediği zaman bir Hristiyan’dan kendisine bir nüsha Kur’an yazmasını isterdi . “

                                                                                          İBNİ HAZM : MUHALLA : 1.C.97.S

“ … Katade : ” Cenab-ı Hakkın yanında bulunan kitaba sadece temiz olanlar dokunur. Ama dünyadaki kitaba pis olan da, mecusi de, münafık olan da dokunabilir. “  demiştir .

                                                               TABERİ . TEFSİR : VAKIA . 79.AYET’İN TEFSİRİ  

         Dolayısıyla bu ve emsali deliller gösteriyor ki ; insan kafir, müşrik veya munafık da olsa Kur’an’ı eline alıp  onu okuyabilir, ki asıl olan da budur. Çünkü bu kitab herkes için bir yol gösterici, bir hidayet rehberi, klavuz, maddi ve manevi şifadır.

4 – Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli bir husus da Abdestin sadace Namaz için emredilmesidir …

         Ve yine diyorum ki ; Müslümanlara namaz dışında hiçbir ibadet için abdestin farz olmadığı, Kur’an’da abdest emrinin sadece namaza kalkma şartına bağlı kılınmasından da anlaşılmaktadır.

         Rabbimiz bu Ayet’i celilesinde :

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ إِذَا قُمْتُمْ إِلَى الصَّلاةِ فاغْسِلُواْ وُجُوهَكُمْ وَأَيْدِيَكُمْ ….

“ Ey iman edenler ! namaza kalkacağınız zaman yüzlerinizi ellerinizi … “ ila ahir … yıkayın, buyurmaktadır.

         Ayrıyeten Allah Rasulü s.a.v’in şu hadisi şerifleri de yine bu hususta çok açık bir delildir :

  عن ابنِ عَبَّاسٍ :                                                                           

أنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُعَلَيهِ وسَلَّم خرجَ من الخلاءِ فقرِّبَ إليهِ طعامٌ فقالوا: ألا نأتيكَ بوضوءِ؟  قال : إنَّما أمرتُ بالوضوءِ إذ قمتُ إلى الصَّلاةِ                  

{ … İbni Abbas r.a’dan. Dedi ki : Rasulullah s.a.v hela’dan çıkınca kendisine yemek sunuldu ve : sana abdest suyu getirelim mi ?dediler. Rasulullah s.a.v ise şöyle buyurdu :
– Bana ancak namaza kalktığım zaman abdest almam emredildi.   }

                                                                                                         Tirmizi : 3.c.1908.n

{ … Mugîre b. Şu’be r.a rivâyet etmiştir : Rasûlullah s.a.v biraz bir şeyler yedi. Sonra namaz için kalktı. Daha önce abdest almıştı ; fakat ben tekrar abdest alır diye su getirdim. Beni reddetti ve gitmemi söyledi. Üzüldüm. O s.a.v namazını kıldı. Ben de Ömer’e olanları anlattım. O da : “ Ey Allah’ın Rasûlü ! Mugîre senin tavrından dolayı kırılmış ; ona kırgın olabileceğinden dolayı da ayrıca çok üzgün ” dedi. Peygamber s.a.v şöyle buyurdu : “ Onda – yani Mugîre’de – sâdece hayır gördüm. Fakat o bana, yemek yedikten sonra abdest almam için su getirdi. Eğer ben abdest alsaydım, insanlar da aynısını yapıp beni izleyecekler – yani her yemek yedikten sonra abdest almak gerektiğini düşüneceklerdi.” }

Ahmed : 4 / 253   

Görüldüğü  gibi  bu  ifadeler,  her akli  selimin anlayabileceği şekilde mesele ile alakalı net ifadelerdir ki, o da ; abdest sadece namaz için farz’dır.

5 – Abdestsiz Kur’an okunduğunun delilleri …

         En muteber hadis kitabımız olan Sahih-i Buhari’nin konuyla alakalı bölümünde zikredilen hadis ve eserler bu  konunun en açık delillerindendir.

         Buhari r.h bu bölüme “ Abdestsiz iken Kur’an okumak ve başka işler yapmak babı “ diye bir isim vermiş ve şu delili zikretmiştir :

{ … Abdullah İbni Abbas r.a şöyle haber vermiştir : Kendisi bir gece  Peygamberin zevcesi Meymune’nin yanında kalmıştır. Bu Meymune, İbni Abbas’ın teyzesidir. İbni Abbas dedi ki : Ben yastığın enine yattım. Rasulullah  ile  ehli  de yastığın uzunluğuna başlarını koyarak uzandılar. Rasulullah s.a.v uyudu. Nihayet gece yarısı olduğunda yahut biraz evvelce yahut  biraz sonraca uyandı. Oturup  eliyle yüzünden  uykuyu silmeye  başladı. Ondan  sonra  Ali  İmran  suresinin  son  on Ayet’lerini  okudu. Sonra kalkıp asılı duran küçük bir kırbaya uzandı. Ondan güzel bir abdest aldı. Sonra namaza durdu. İbni Abbas  dedi ki : Ben de kalktım ve onun yaptığı gibi yaptım. Sonra gittim ve yanıbaşına durdum …… }

Buhari : 1.c.324.s –  Müslim : 1.c.256.n

         Bu hadisten de anlaşıldığı gibi, Allah Rasulü s.a.v abdest almadan önce Kur’an okumuştur…

” … İbn Abbas  : Cünübün kıraatte bulunmasında ( Yani Kur’an okumasında  ) bir mahzur görmemiştir. } Çünkü : Peygamber s.a.v her haliyle  – Allah’ı – zikrederdi “

{ …  İbrahim en-Nehaî  ” Hayızlı kadının âyet ( Kur’an ) okumasında beis yoktur. ” demiştir. }

                                                                                                          Buhari : 1.c.403.s

“ … Yunus b. Zeyd, Rebia’nın : ” Cünübün Kur’an okumasında bir mahzur yoktur.” dediğini nakletmiştir.

“ … Hammâd’dan nakledilmiştir : Said b. Müseyyeb’e : ” Cünüp Kur’an okur mu ? “  diye sordum. ” Nasıl okumaz . Kur’an zaten onun içindedir “ diye cevap verdi.

“ … Nasru’l Bahilî’den nakledilmiştir : “ İbn Abbas  cünüpken Bakara sûresini okurdu.”

Hammad b. Ebi Süleyman’dan nakledilmiştir : ” Said b. Cübeyr’e  Kur’an okuyan cünübün durumunu sordum. Bunda bir mahzur görmedi ve dedi ki : “ Kur’an onun içinde değil midir ? “

                                                               İbni Hazm  Muhalla : K.Tahare : 1.C.96.S

         Zikredilen bu hadisi şerif ve rivayetler, abdesti olmayan, cünüp ve hayızlı olan bir kimsenin Kur’an okumalarının caiz olduğuna delildir. Zira Peygamberimiz s.a.v’in istisnasız her durumda Allah’ı zikrettiği haber verilmektedir. “ Zikr ” ise, Allah’ı razı etme adına  Kur’an ve Sünnet’te zikredilen her şeyin adıdır.

         Allah’u Azze ve Celle’nin : ” Muhakkak ki Zikri biz indirdik ve onu  muhafaza edecek olan da biziz “  HİCR : 9 Ayet’inde  ifade  buyurduğu gibi, indirmiş  olduğu  Kur’an’ı  ve  Hikmet’i ” zikir “ olarak isimlendirmiştir. Dolayısıyla, insan her halinde bu iki şeyle meşkul olabilir.

“… Ümmü Atiyye’nin şöyle dediği rivayet edilmiştir : Biz hayızlı kadınlara – bayram günleri – namaz kılınan yere çıkmamız ve mü’minlerle birlikte tekbir almamız ve dua etmemiz emrolunurdu. “

                                                                                                                   Buhari : 2.c. 938.s

         Diğer bir hadiste de zikredildiği gibi, Allah’ı zikretmekten daha büyük ne olabilir.

         Durum böyle iken  dinimizi öğrenmek için şart olan ilme, yani Kur’an’ı ele alıp öğrenmeye, onu ezberlemeye, ya da onu başkalarına öğretmeye engel nedir … ?

         Ve yine diyorum ki ; bir insanın cünüp olmasına rağmen cihadda bulunabildiği ve bu durumda ölmesine rağmen Rasulullah s.a.v tarafından müjdelendiği halde, Müslüman Kur’an’ı eline alıp da onunla cihad yapamayacak mıdır ? . Veya hayızlı bir kadın, her ayın bir haftası, belki de daha da uzun bir süre Allah’ın kitabını eline alıp okumayacak mıdır ?

         Eğer meseleler sonuçları itibariyle değerlendirilirse, bu şekilde sağlıklı bir delili olmayan fetva ile 50 – 60 yaşındaki bir kadına 10 – 15 sene Kur’an okuma yasağı koymuş olmayacakmıyız ? … Bu da – Allah korusun – helalı haram yapma gibi ciddi bir problem değil midir ?

6 – Bu konuyu güzel anlamak için önemli bir kural …

Değerli kardeşlerim … ! unutmayalım ki  böyle bir yasağın yanlışlığını ortaya koyan delillerden bir tanesi de ; Allah Rasulü s.a.v’in, Hacc’da iken hayız gören Aişe annemize ; “ Bu halinle Tavaf hariç hacıların yaptığı her şeyi yapabilirsin “ buyruğudur…. Buhari : 12.c.5618.s

         Ata b. Ebi Rebah Cabir r.a’ın şöyle dediğini rivayet etmiştirAişe hayız olduğunda Kâbeyi tavaf hariç bütün hac fiillerini yapmıştı.  Sadece namaz kılmıyordu …  Çünkü Rasulullah s.a.v’in bir hadisi şeriflerinde buyurduğu gibi : “ Tavaf namaz sayılır “

                                                                                              Nesai : 5.c.2909.n

            Dolayısıyla, hayızlı olan bir kadın namaz ve tavaf hariç Allah’ı razı etme adına her şeyi yapabilir.

         Asrımız muhaddislerinden Nasuruddin el Albani – Allah kendisine rahmet eylesin – Haccetü’n Nebi adlı risalesinde Aişe validemizle alakalı biraz önceki bahsi edilen hadisi zikrettikten sonra şöyle der :

“ Bu delil, hayızlının Kur’an okumasının caiz olduğunu göstermektedir. Çünkü Allah Rasulü s.a.v burada , ” Bu halinle Kur’an’da okuma “ diye bir şey zikretmemiştir. Yani sükut etmiştir. Dolayısiyle ;                                              

تأخير البيان عن وقت الحاجة لا يجوز                                                  

“  İhtiyaç anında beyanın tehiri caiz değildir  “

kaidesi gereğince, eğer hayızlı iken Kur’an okumanın sakıncası olmuş olsaydı bunu Allah Rasulü s.a.v mutlaka hanımına söylerdi.

                                                                                             el Albani Haccetü’n Nebi  : 68.69.S 

 7 – Abdestsiz Kur’an okuma konusunda sahabe uygulamaları …

Kur’an’ın abdestsiz okunabileceğinin delillerden bir tanesi de sahabe uygulamalarıdır.

حدثني يحيى عن مالك عن أيوب بن أبي تميمة السختياني عن محمد بن سيرين أن عمر بن الخطاب كان في قوم وهم يقرؤون القرآن فذهب لحاجته ثم رجع وهو يقرأ القرآن فقال له رجل يا أمير المؤمنين أتقرأ القرآن ولست على ضوء فقال له عمر من أفتاك بهذا أمسيلمة

{  … Muhammed bin Sirin r.h dan. Şöyle  dedi : Ömer  İbnu’l Hattab Kur’an okuyan bir toplulukla  beraber oturuyordu ve haceti için gitti, sonra  gelip  Kur’an okumaya  devam etti. Topluluktan birisi : Ey mü’mimlerin emiri ! abdestsiz olduğun halde Kur’an’mı okuyorsun ? dedi. Ömer r.a da cevaben : Okunmayacağı  hakkında  sana  kim  fetva  verdi, yoksa  Müseyleme mi ? – Yani, yalancı peygamber mi ? –   }

İmam Malik Muvatta : 1.c.437.s – Nesai Süneni Kübra : 1.c.423.n – İbni Ebi Şeybe Musannef : 1.C.103.n – Abdurrezzak Musannef : 1318.n …Sahih bir senedle rivayet eymişlerdir …

         Lütfen Ömer r.a’nun bu değerli sözlerini kafanıza güzel yazın… Hatta bazılarının dediği gibi ; “ evet Kur’an abdestsiz okunur ama ele almadan okunur “ sözlerine dahi Ömer r.a’nun sözlerinde reddiye vardır. Çünkü az önceki kaide gereği, eğer “ Kur’an abdestsiz okunur ama ele alarak okunmaz “ diğe bir gerçek olsaydı, bunu Ömer r.a itiraz eden kimseye izah ederdi.

” … İbn Abbas  : Cünübün kıraatte bulunmasında ( Yani Kur’an okumasında  ) bir mahzur görmemiştir. } Çünkü : Peygamber s.a.v her haliyle  – Allah’ı – zikrederdi  }

                                                                                                          Buhari : 1.c.403.s

{ … Ebu İyas Muaviye bin Kurre r.h dan. – şöyle dedi –  : Ebu Musa el-Eş’ari r.a  abdestsiz olduğu halde Kur’an okurdu. }

                                                               Abdurrezzak sahih bir senedle.    Musannef : 1320.n

{ … Said bin Cübeyr r.h dan. İbni Ömer ve İbni Abbas r.a’yu şöyle derken işittiğini söyledi : “ Biz Kur’an’dan cüzlerimizi abdest bozduktan sonra hiç suya değmeden okurduk “ }

Abdurrezzak Musannef : 1316.n – Beyhaki Süneni Kübra  : 424 İbni Ebi Şeybe Musannef : 1 / 103 Sahih bir senedle rivayet eymişlerdir …

{ … Alkame bin Kays’tan, şöyle dedi : Selman’i Farisi’nin yanına girdik bize , abdestsiz olduğu halde Kur’an’dan Ayet’ler okudu. }

 Abdurrezzak Musannef : 1324.n – Beyhaki Süneni Kübra : 422 İbni Ebi Şeybe Musannef : 1 / 10 

” … Said bin Müseyyeb r.a dan.Şöyle dedi : Ebu Hureyre heladan çıkar – abdest almadan bize – hızlı bir şekilde sure okurdu. “

Abdurrezzak Musannef :  1317.n – İbni Ebi Şeybe Musannef : 1 / 103   

8 – Bu konuda sahih olmayan rivayetler ve onlaradan istimbat edilen yanlış bilgiler … 

         Değerli kardeşlerim … ! bu konuda dikkat edeceğiniz en önemli husus, Kur’an abdestsiz okunmaz fetvasını verenlerin ileri sürdükleri delilerin tahlili konusudur.

Çünkü – az sonra da göreceğiniz gibi – onların delil olarak ileri sürdükleri rivayetler hem zayıf hem de metinlerin içerisinde “ abdest “ ibaresi geçmez.

” … Rasulûllah s.a.v Yemen’de bulunan Amr b.Hazm’a yazdığı mektup’da şöyle buyurmuştur : “ Kur’ an’a temiz olandan başkası dokunamaz ”  

Mürsel …….. DARE KUTNİ : 1.C.428.N

Amr b. Hazm’ın hadisi,  hadis alimlerinin  üzerinde   ihtilâf  ettikleri bir hadistir. Yani bir çok hadis ehli, hadisi tenkid edip onun sahih olmadığını söylemişlerdir.  

{ … Abdullah b. Seleme’den rivayet edilmiştir : ” Biri bizden biri idi zannediyorum Beni Esed’tendi, iki kişi ile birlikte Ali r.a’nun yanına girdim. Onları bir göreve gönderdi ve : ” Siz kuvvetli kimselersiniz, dininiz uğrunda mücadele edin.” dedi. Sonra helâya girdi. Çıktığı vakit su istedi. Getirdiler. Bir avuç su alıp onunla  elini  temizledi. Sonra Kur’an okumaya başladı. Ali r.a’nun abdestsiz Kur’an okumasını uygun görmediler. Bunun üzerine  Ali : ” Rasulullah s.a.v helâdan çıkar, bize Kur’an okutur, bizimle et yerdi. O’nu cünüplükten başka hiçbir şey Kur’an okumaktan alıkoymazdı.” dedi. }

EL ALBANİ  HADİS ZAYIF … İBNİ MACE  : 2.C.594.N

{ … Ali’den r.a rivayet edilmiştir : ” Rasulullah s.a.v cünüplük dışında her durumda bize Kur’an okuturdu “ }

                                                       HADİS  ZAYIF …… TİRMİZİ : 1.C.146.N – NESEİ : 1.C.268.N

{ … Abdullah b. Seleme’den rivayet edilmiştir : ” Ben iki kişiyle birlikte Ali r.a nun yanına girdim. Bize şöyle dedi : “ Rasûlüllah s.a.v helâdan çıkar, Kur’an okur, bizimle et yerdi. O’nu cünüplükten başka bir şey Kur’an’dan alıkoymazdı. }

                                                                               HADİS ZAYIF …….. NESEİ : 1.C.267.N

{ … İbn Ömer’den r.a rivayet edilmiştir. Rasulüllah s.a.v buyurdu ki : ” Hayızlı ve cünüp Kur’an’dan bir şey okumasın.” }

HADİS  ZAYIF …… TİRMİZİ  : 1.C.131.N – İBNİ MACE : 2.C.595.N

{ … İbn Ömer r.a Rasûlüllah s.a.v’in şöyle dediğini rivayet etmiştir :  ” Cünüp ve hayızlı Kur’an’dan bir şey okumaz. ” }

                                                                İBNİ MACE : 2.C.596.N – TİRMİZİ  : 1. C. 131. N 

         Bu hadisi Tirmizi, İbn Mace, Darekutni ve Beyhaki rivayet etmiştir. Zehebi ” Mizan “, İbn Hacer de ” Tezhib ” adlı eserlerinde hadisin ” batıl ” olduğunu zikretmişlerdir.

         Tirmizi’nin hadis ile alakalı açıklaması şöyle :

         İbn Ömer r.a nun hadisini yalnız İsmail b. Ayyaş’ın, Mus’ab b. Ukbe’den, Nafi’den, İbn Ömer’den, Rasulullah s.a.v den olan rivayeti ile bilmekteyiz. Muhammed b. İsmail el-Buharî’nin, İsmail b. Ayyaş hakkında şöyle dediğini işittim : İsmail b. Ayyaş Hicaz ve Irak ehlinden münker hadisler rivayet ediyor. İsmail b. Ayyaş’ın ancak Şamlılardan yapacağı rivayetler kabul edilebilir.”

                                                                                                   TİRMİZİ  : 1.C.131.N

         Kur’an abdestsiz olarak ele alınmaz diyenlerin ileri sürdükleri deliller güya bunlar. Ama az önce de gördüğünüz gibi bu rivayetlerin en cıddi sıkıntısı ;
Birinci olarak sahih değiller … İkinci olarak rivayetlerde “ abdestli  değil “ temiz olanlar “ ibaresi geçer… Üçüncü olarak bu rivayetler diğer sahih rivayetlere terstir… Ve en önemli sıkıntı ise rivayetler, makasuduş şeria’ya – yani şeriatın maksadına – terstir… Çünkü Kur’an, inananlara olduğu gibi   azmışlara, sapmışlara ve inançları sağlam olmayanlara yol gösteren bir hidayet rehberidir… Şeriatın maksadı da ; onların bu kitabı ellerine alıp yola gelmelerini sağlamaktır.

Ama sen kalkarda daha din’den imandan haberi olmayan birine, yola gelmesi için okuyacağı kitabı eline uzatırken  – senin önce abdest alman gerekir – sözünü kullanırsan bu çok abes bir söz olacaktır… Çünkü Allah Rasulü s.a.v böyle bir şey yapmadığı gibi onun yetiştirdiği insanlarda böyle bir şey asla yapmamışlardır.

9 –  Ona temizlenenlerden başkası dokunamaz Ayeti nasıl anlaşılmalı …

         Değerli kardeşlerim … ! Bilindiği gibi ne zaman Kur’an abdestsiz okunur veya okunmaz mevzusu açılsa, hemen “ okunmaz “ diyerek bu konuya delil teşkil ettiğini zannettikleri Vakıa suresindeki şu üç Ayeti celileden bahsederler.

إِنَّهُ لَقُرْآنٌ كَرِيمٌ {77} فِي كِتَابٍ مَّكْنُونٍ {78} لَّا يَمَسُّهُ إِلَّا الْمُطَهَّرُونَ {79}

“ İnnehu le gur’anun kerim {77} Fi kitabin meknun {78} La yemessuhu illel mutahharun   { 79 }

“ Muhakkak ki o değerli bir Kur’an’dır. Saklı bir kitaptadır. O’na temiz olanlardan başkası dokunamaz. “   Vakıa : 77-78-79.Ay

Şüphesiz ki bu Ayetlerin üzerinde ciddi anlamda kafa yorulsaydı, bununla beraber Ayetlerin nuzul sebebi ve indiği dönemi de göz önünde bulundursaydık, konuyla alakasının olmadığını rahatlıkla anlayabilirdik. Öncelikle bu Ayetlerde ;

1 – Dokunulamaz diye bahsi edilen kitap, “ meknun kitap “ yani saklı bir kitap olan Levhi mahfuz’dur. Ki, Kur’anın onun içerisinde olduğu anlatılıyor.

2 – Vakıa suresi Mekke de risaletin 5-6.yılları arasında indirildi ki, o zamanlar Mushaf diye bir şey ortada yoktu. Dolayısiyla ortada olmayan bir şeye dokunamazsınız sözü abes bir söz olur.

3 – Abdesti emreden Ayet henüz inmemişti. Yani o an, hem olmayan Mushaf’tan hem de daha emredilmemiş bir abdestten bahsetmek garip bir söz olurdu.

4 – Ayetteki temizlikten maksad, maddi değil manevi temizliktir.

5 – Ayetin muhatabı mü’minler değil müşriklerdir. Çünkü onlar Kur’anın Şeytanlar tarafından getirildiğini söylüyorlardı. Allah’u Teala da onlara : Kur’anın saklı bir kitap olan Levhi mahfuzda olduğunu ve ona şeytanların asla dokunamayacağını, ancak temiz olan Meleklerin dokunabileceğini haber vermektedir.

6 – Ayetin konusu insanlar değil, Melekler ve Cinlerdir. Çünkü saklı kitab olan Levhi mahfuza dokunamayacakların cinni şeytanlar, dokunabileceklerin ise temiz olan Melekler olduğu anlatılmaktadır.

7 – Önemli olan bir husus ta şu ki, Ayeti celile emir veya nehiy babından değil, haber babından bir Ayettir. Çünkü Ayette dokunun veya sakın dokunmayın diye bir ifadeden ziyade, haber anlamında, “ dokunamazlar “, denilmektedir.

         Taberî ve Kurtubî tefsirlerinde : İbn Abbas’ın bu Ayet’leri tefsir ederken ;

” Korunmuş kitaptan kasıt “ Gök yüzündeki kitap “ temiz olanlardan kasıt da “ meleklerdir ” diye tefsir ettiğini rivayet etmişlerdir.

         Ayrıca Enes, Mücahid, Said b. Cübeyr, Ebu Nehik, Ebu’l-Aliye, Katade, Cabir b. Zeyd, Kelbi’nin de bu görüşte olduğu kaydedilmektedir

         Ayrıyeten Katade’den şöyle bir rivayet nakledilmektedir : ” Cenab-ı Hakkın yanında bulunan kitaba sadece temiz olanlar – yani melekler – dokunur. Ama dünyadaki kitaba ise pis olan da , mecusi olan da , münafık olan da dokunabilir.”

         Dolayısıyla delil olarak öne sürdükleri Ayet’i kerimeler, onların anladığı manada değildir, denilmiştir.

Kur’an abdestsiz olarak ele alınmaz diyenlerin öne sürdükleri delillerden bir tanesi de şudur  :

{ … Rasulûllah s.a.v Yemen’de bulunan Amr b.Hazm’a yazdığı mektupda şöylebuyurmuştur : “ Kur’ an’a temiz olandan başkası dokunamaz “

Bu hadis, zayıf hadis kısımlarından olan Mürsel bir hadis’tir.   Dare Kutni : 1.c.428.n 

Ve buna da itiraz edilip denilmiştir ki ; Amr b. Hazm’ın hadisi, hadis alimlerinin  üzerinde   ihtilâf  ettikleri bir hadistir. Yani bir çok hadis ehli, hadisi tenkid edip onun sahih olmadığını söylemişlerdir… Zikri geçen bu hadis ile alakalı bir mulahaza :

            Hadisin rivayetinde Süleyman b. Erkam bulunmaktadır. Nesei, onun hadislerinin metruk olduğunu, kabul edilemeyeceğini söylemiştir.

İbn Rüşd İbn Hazm’ın hadislerinin “ musahhah ” – Yani bazı harflerinin yerlerinin değiştirilmiş – olması sebebiyle alimler arasında ihtilâfa sebep olduğunu söylemiştir.    Müteahhirinden bir grup  hadis hafızları  hadisin her ikisi de zayıf görülen iki ravi üzerinde dönüp dolaştığını, tercih edilen ravinin Süleyman b. Erkam olarak takdim edildiğini, ancak onun da metruk rivayetleri sebebiyle hadislerinin kabul edilemeyeceğini beyan etmişlerdir .

         Söz konusu mektubun ” Kur’an’a temiz olandan başkası dokunamaz “ ibaresinin bulunduğu bölümünü Hakim tahric etmiştir. Mektubun isnadının sahih olduğu savunan Hakim : ” Bütün çabalarıma rağmen bu mektubu şerhsiz hiçbir yerde bulamadım, mektup bana insanlar tarafından yapılan açıklamalarıyla metinle şerh birbirine karışmış olarak ulaştı.” diyerek  sahih’lik ifadesinde ciddi bir çelişki göstermiştir. 

Nasbu’r Raye adlı eserde Ebu Davud’un bu mektubu “ Merasil ” inde   zikrettiği kaydedilmektedir. Ancak Nasbur Raye’nin haşiyesi Buğyetu’l- Elmai fi Tahrici’z- Zeylâi, Ebu Davud’un Merasilin de bu mektubun bulunmadığını haber vermektedir. Ve yine mektubu Nesei’nin de tahric ettiği belirtilmesine rağmen Nesei’de sadece sadakalarla – yani zekâtla –  ilgili izahlar bulunan bir mektup bulunmakta “ Kur’an’a temiz olandan başkası dokunamaz ” gibi bir ibare yer almamaktadır. Dolayısıyla Hakim’le Nesei’nin rivayetleri farklılık arzetmektedir. Ahmed b. Hanbel ise mektubun diğer kısımlarının değil sadece sadakalarla  ilgili bölümün sahih olduğuna dikkat çekmiştir. 

         Hatta bazıları demişlerdir ki  : Hadis  sahih bile kabul edilse, hadiste zikredilen   ” tahir ”  “ temiz “ kelimesi müşterek bir isimdir. Yani,hem hadesi ekberden, hem hadesi asğardan temizlenene ıtlak olunabileceği gibi, mü’mine’de, vücudunda necaset olmayan kafirede ıtlak olunabilir. Dolayısıyla ; “ müşterek bir ismin, belli bir manaya hamledilebilmesi için karine lazım gelir. “ Yani, buradaki tahir’den kasıt nedir ? Manevi temizlik mi ? yoksa maddi temizlik mi ? Bunun illa da abdest olduğunu kim söyleyebilir ?.

         Hatta şöyle de  bir  itiraz  gelmiştir ; Allah  Rasulü s.a.v bir  hadisi şeriflerinde : “ Mü’min necis olmaz “ buyurmuşlardır. Yani müslümanlar zaten temiz olan kimselerdir. Pis olanlar ise, Cenab-ı Hakkın kerim kitabında buyurduğu gibi müşriklerdir.

Rabbimiz bu konuda şöyle buyurmaktadır : 

“ Ancak müşrikler pistir “  Tevbe : 28.Ay.

         Dolayısıyla bu ve emsali deliller, hadisin sıhhati hususundaki endişeyi daha da artırmaktadır. 

         Ve yine şöyle denilmiştir ; ” Tahir “ kelimesi ; Manevi temizliğe itlak olunduğu gibi, hakiki pisliklerden uzak olma, bedende kan, idrar, dışkı gibi maddi olarak hissedilen bir necasetin bulunmamasına, yada dokunma durumunda pis olarak kabul edilen kömür, çamur, his, pas vs. gibi şeylerden arınmış olma halidir. “ Necasetten taharet ” terimi, tahir kelimesinin bu anlamda kullanıldığının en bariz örneğidir.

         Dolayısıyla – eğer zikredilen bu hadis sahih bile olsa – Kur’an’a dünyevi bir pislikle dokunulamaz anlaşılır. Yani, insanın eli ayağı yağlı, kömürlü, çamurlu, hisli, paslı bir şekilde ise, bu  durumda  Kur’an’ı  eline alamaz. Çünkü her akli selim bunun Kur’an’a zarar vereceğini – yani onu kirleteceğini – çok iyi bilir.

         Bu güzel ifadelerin karşısında basiretli bir müslüman, bu hadisin – eğer sahih ise  tabi – en güzel anlamının bu olduğunu açıkça anlayacaktır.

            Ayrıyeten asrımız muhaddislerinden Şeyh el-Albani bu hadislerin sahih olmadığını ve bu konu da  – yani Kur’an abdestsiz okunmaz –  konusunda sahih bir hadisin olmadığını zikretmektedir.

                                                                                        el Albani Haccetün’n Nebi : 68.69.Say.

10 – Cevabı alınması gereken bazı sorular …  

         Ben bu konuyu bitirmeden önce basiretli Müslüman kardeşlerime şu önemli noktaların üzerinde kafa yormalarını ve karşı tarafada şu soruları yöneltmelerini istirham ediyorum ;

Bu  kadar  zikredilen sahih delillerin  karşısında  hala  meseleyi  sağa  sola  çekerek :  “ Efendim Kur’an abdestsiz olarak okunabilir ama, ele alarak okunamaz “  diyorsunuz, peki soruyorum sizlere ;

1 – Bu husustaki öne sürdüğünüz hadisler sahih mi …?

= Maalesef hadisler sahih değildir …

2 – Sahih diye öne sürdüğünüz hadislerin metinlerinde abdest diye bir ifade var mı …?

= Maalesef Hadisler sahih olmadığı gibi, o metinlerde – vudu – abdest ifadesi geçmez … Tahir – temiz – kelimesi geçer …

3 – Acaba bizim saygımız Kur’ana mı yoksa kağıda mı … ? Çünkü sizin iddianıza göre el değmeden Kur’an okunabiliyor, ama kağıdı tutarak okunamıyor …?

= Oysaki Müslümanın saygısı Kur’anadır, kağıda değildir… Çünkü kağıdı yeri geliyor temizlik için kullanabiliyoruz …

4 – Abdest Ayet’i Kur’an da olduğuna  göre, insan  abdesti öğrenmek için önce neyi eline alması gerekir ki … ?

= Bu önemli noktayı az da olsa düşünen bir Müslüman, abdesti öğrenmek için önce Kur’anı eline alması gerekir … Yani öncelikle Kur’an abdestsiz olarak ele alınıyor … Bu nokta çok önemli lütfen dikkat … !

5 – Bilindiği  gibi hadis  kitaplarının  her cildinde yüzlerce Ayet yazılıdır. Şimdi soruyorum size ; Acaba bu hadis kitaplarını elimize alıp okumamız için abdest almamız gerekir mi … ?

= Yani, kağıt üzerine yazılı olan Ayet’leri abdestsiz ele alıp okuyamaz isek, o zaman bu hadis kitaplarındaki Ayetleri okumak için de abdest almamız gerekmez mi …?

6 – Yok eğer “ Kur’an’ın tümünü ele almak için abdest  gerekir “  diyorsanız, bu sefer şu tezat ortaya çıkmaz mı … ? ;

= Allah Rasulü s.a.v’in hayatta olduğu dönemde Kur’an toplu olarak bir arada değildi. Dolayısıyla, kendi  zamanında  tümünün bir arada olmadığı  bir kitaba ; “ sakın abdestsiz dokunmayın “  nasıl diyebilir Allah Rasulü s.a.v …?

         Hulasa, ben inanan kardeşlerimden hasetsen bu soruların  cevabı ve zikredeceğim şu sahih Hadisi şerifin üzerinde ciddi bir şekilde kafa yormalarını istirham ediyorum.

 عن ابنِ عَبَّاسٍ :                                                                           

أنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُعَلَيهِ وسَلَّم خرجَ من الخلاءِ فقرِّبَ إليهِ طعامٌ فقالوا: ألا نأتيكَ بوضوءِ؟  قال : إنَّما أمرتُ بالوضوءِ إذ قمتُ إلى الصَّلاةِ                    

{ … İbni Abbas r.a’dan. Dedi ki : Rasulullah s.a.v hela’dan çıkınca kendisine yemek sunuldu ve : sana abdest suyu getirelim mi ? dediler. Rasulullah s.a.v :
– Bana ancak namaza kalktığım zaman abdest almam emredildi, buyurdu.   }                                                                                 

TİRMİZİ : 3.C.1908. N – MÜSLİM : 1.C. 374.  N – E.DAVUD : 4.C.3760. N

            Hadisi şerifin açık ifadesinden de anlaşıldığı gibi, abdest sadece namaz için emredilmiştir… Ehlince malum olduğu üzere  hasr  siğası  olan إنَّما   “ innema “  buna delalet eder. Yani, abdest sadece namaza hastır.

         Hulasa, konuyla alakalı söylenmesi gereken son söz ; Hakkında kat’i bir delil  olmadığı halde  abdestsiz  veya  hayızlı ve cünübün Kur’an okumasını yasaklamak, Allah’ın helal kıldığı bir şeyi  haram kılmaya yeltenmek demektir. Allah korusun bu da  tehlikeli bir şeydir.

         Bunun içindir ki basiretli ve şuurlu Müslümanların bu gibi hususlarda çok uyanık olmaları ve sağlıklı bir delile dayanmadan “ şunu yapmak haramdır, böyle demeniz yasaktır “ şeklinde ifadeler kullanmamaları gerekir.

         Rabbimiz bu hususlarda bizleri açık bir ifadeyle uyarmaktadır :

“ Dillerinizin yalan yere nitelendirmesinden ötürü “ şu helaldır, şu haramdır “ demeyin. Sonra Allah’a karşı yalan uydurmuş olursunuz. Allah’a karşı yalan uyduranlar ise iflah olmazlar. ”    Nahl : 116.Ay 

…. Anlayana azın faydası çoktur …
……. Anlamayana da çokun faydası yoktur …

Vel hamdu lillahi rabbil alemin

Tacuddin el Bayburdi

 

Similar Posts