Akide Dersi Müzakere
Akideyi biz akide derslerini ne üzerine bina ederiz dedik?
Üç esas üzere bina ederiz dedik. Fıtrat, iman ve tevhid. Her seferinde soru farklı şekilde de sorulsa ama genel olarak akideyi biz üç esas üzere anlatırız.
Fıtrat, iman ve tevhid deriz. Fıtrata başlayacağımızda da bir şema çiziyoruz.
Kulluk diyoruz, sonra alta da fıtrat, iman tevhid diyoruz.
Kulluğun önüne arkasına sağına soluna eş anlamlı olan istediğiniz kadar kelime ekleyebilirsiniz.
Mesela العُبُودِيَّةْ ibadetin Türkçe karşılığıdır. Türkçe anlamı değil. Anlamı dediğinde neyi kastederiz? Yani onun içerdiği mana ama biz ubudiyyet deriz Türkçe eşit kulluk dersek bu bunun karşılığıdır. Bu sefer kulluk ne demek diye de bir soru sorulur. Bunun yanına tapınmak diyebilirsin. Veyahut kulluğu yani عَبَدَ kelimesini Arapça mesela ilah kelimesinin kökü olan اَلَهَ üç harfli bir mazi fiilidir. Neymiş? عَبَدَ , اَلَهَ , دَانَ yani
أله – يأله – مألوه yani عبد – يعبد – معبود
أله – يأله – مألوه yani إلٰه (ilahun) ile معبود (mabudun) aynı anlamdadır. Ama vezin olarak إلٰه (ilahun) فعال (fialun) veznindendir. Aynen كتابgibi yani بمعنى مكتوب mektubun ile kitabun aynı anlam taşır. Anladınız mı?
Bunu diyebilirsin. Önünüzde şema olarak bunu bir çizerseniz zihnen birleştirmede düşünmek için birleştirmede sorun yaşamazsınız.
O zaman kulluk nedir dediğiniz zaman tapınmak.
Şimdi kulluk bir cins isimdir. Mesela الكتاب bir cins isimdir hangi kitabı bahsettiğin belli değil. Her şey olabilir. Kulluk da aynen para birimi gibi. Para ne demek? Bir kuruş ta para, on kuruş ta para, bir lira da para on lira da para, bir trilyon da para. Para dediğinde illa birisini kastetmiyorsun değil mi? Kulluk ta aynen böyledir. Kulluğu da böyle düşünebilirsiniz. Onun için bizde geleneksel yapıda kulluk denildiği zaman namaz, oruç, zekat gibi geleneksel ibadetler anlaşılır. Bu doğru bunlar kulluktan birer cüzdür. Ama bütün kulluğu ifade etmez. Bunları neden tekrar ediyorum? Kulluk denildiği zaman o kelimeye yüklediğimiz anlam kısır olmamalı. Sizde bunu birisine kullanırken anlatmak istediğiniz meseleye dönük kulluk, bizim yaratılış gayemiz kulluk dediğimizde sadece namaz, oruç, zekat değil hayatımız tümden kulluk. Olur, olabilir.
Öyle fiillerimiz vardır ki her halükarda kuldur değil mi? Fıtratta, tevhide girişte kulluğu defaatle anlattık. Tabi ne kadar zihninizde kalıyor, zihinde ne kadar kalıyorsa o kadarını kullanabilirsin, ne kadar az kullanıyorsan zihinde de kalma sorunu yaşayabilirsin.
Yani insanoğlu her halükarda fıtrat derslerinin başında kuldur dedik mi? Yemesi içmesi kulluktur, bir kulluk eylemidir bu. Yani bir ibadet eylemi bu. Bunu ya Allah’a seni rızıklandırana ya da Allah’tan gayrına sarf ediyorsun. Mesela yemenin içmenin Allah’a, Allah tan gayrına sarfının nasıl olduğuna dair örnek verebilir misiniz?
Önce, asıl haram ve helal. Önce haramlılıkta ne var, Allah’ın haram ettikleri var. Aynen domuz eti, içki gibi. Ondan sonra senin eylemin ile haram ettiğin şeyler var. Çalarak elde etme. Mesela ekmek helal ama çalarak bunu elde edersen elde etme vesilesi ile senin bunu haram etmen vardır. Bu haramdır. Aslen helal olmasına rağmen haramdır.
Veyahut koyun eti helaldir. Ama sen bunu keserek Allah adına besmele ile kesmezsen öldürerek, bir taş ile öldürürsen bunu ne yapıyorsun? Helal olmasına rağmen murdar yani haram ediyorsun. Onun için yeme içme kulluktur. Ya Allah’a ya da Allah tan gayrı şeytanadır bu. Mesela yiyecekte içecekte israf haramdır. Öyle diyor ya;
كلو واشربو ولا تسرفوا yeyin için ama israf etmeyin. Gördüğünüz gibi yeme içme bir kulluk eylemidir. Helalden yersin değil mi, helalden ikram edersin. Hatta haram olanın sadakası da yoktur. Haramdan sadaka yoktur. Onun için kulluk dediğin zaman niyet ile, Allah adına yapmakla onu sen helal edebilirsin. Mesela Mekkeliler çok akıllı bir topluluktu. Besmelesiz kesilen bir hayvanın yenilmeyeceğini, kendi kendine ölen bir hayvanın murdar olduğunu söylüyordu ya Müslümanlar şuna bak Allah’ın öldürdüğüne haram kendi öldürdüklerine helal diyorlar diyor. Akıllılardı, reddiyeleri bile mantıklıydı ama biz onu keserken bismillah diyoruz.
zaman sana onun eti helal olur. Allah adına kesiyorsun. Uykun giymen yemen içmen her hareketin, bir yetimin ensesini okşaman bile ne oluyor? Bir kulluk eylemi. Bir tebessümün bile bir Müslüman ile konuşurken onun yüzüne bakarak tebessüm ettiğin zaman bu bir sadaka diyor. Yani senin lehine işleyen bir amel. Allah için yaptığın bir amel. Ama oturup saatlerce kahkaha ile gülsen bu ibadet olmaz.
Onun için şu verdiğim şemaları zihninizde iyi tutacaksınız. Biz İslam akidesini, akideyi öğretirken insanlara üç esas üzere, fıtrat iman ve tevhid deriz. Akideden bahsettik mi bunun üçünün birindendir. Ha ayrıyeten bir de sıraya koyuyoruz. Binanın temeli atılmadan birinci kat yapılır mı? Bina bitmeden çatısı yapılır mı? O zaman önce fıtrat. Ne olursa olsun imanda hepsi fıtratın üzerine bina olur. Hatta bunu size başka bir ifade ile de kullandım. Fıtraten ne gibi bir değere sahipseniz imanda da bütün emir ve nehiyler sizden istenen bu fıtri değerlere dönüktür.
Fıtraten hangi değere sahipseniz veyahut aksini söyleyeyim, Kuranda size emir olarak gelen, nehiy olarak gelen, tavsiye olarak gelen, tasdik olarak gelen ne varsa sizin fıtratınızda bir değere hitap ediyor.
Onun için İslam dini fıtrat dini dediğimizde iyi yakalamamız gerekiyor.
Mesela Kuranda sevme hakkında Türkçe de olsa ne gibi ayetler biliyorsun bunu Kuranın kendisi ile de doğrulamasını, sağlamasını yapabilirsiniz. Tevrat’ı İncili okuman gerekmiyor.
Mesela sevgi ile ne bahseder Kuranda?
En öncelikli olan nedir?
وَمِنَ النَّاسِ مَن يَتَّخِذُ مِن دُونِ اللَّهِ أَندَادًا يُحِبُّونَهُمْ كَحُبِّ اللَّهِ ۖ وَالَّذِينَ آمَنُوا أَشَدُّ حُبًّا لِّلَّهِ
İnsanlardan öyleleri vardır ki diyor, Allah’a nid, eş, denk, benzer edinirler. Allah’ı severmiş gibi severler onları. Halbuki inananların Allah’a olan sevgisi daha fazladır.
Başka nerede var?
Evleriniz, aileniz, çoluk çocuğunuz, malınız mülkünüz, ticaretiniz Allah ve Resulünden daha mı sevgilidir diyor değil mi Tevbe’de.
Gördüğünüz gibi bu sizdeki var olan bir haslete hitap ediyor değil mi? Sizdeki var olan bir haslete hitap ediyor. Korkma da böyle.
لَا إِلَٰهَ إِلَّا أَنَا فَاتَّقُونِ benden başka korkacak ilahınız yoktur. Yani binaenaleyh benden korkun diyor. Yani korku duygusu insanda var mı? Var. Birisine güvenme ihtiyacı dediğimiz duygu var mı var. Kuranda Sünnette ne kadar emir ve nehiy geliyorsa iyi bilin ki onun muhatabı olan bir fıtri duygu vardır bizde.
Arı bal yapmadan evvel ne yapar? İlk yaptığı şey nedir? Petek. Ondan sonra balı. Tabi şu ana kadar arının yaptığı baldan daha önce ayırt edemedikleri mesela polen var değil mi? Arı sütü var. Ondan sonra propolis var. Daha kim bilir neler var.
فيه شفاءيللناس Onda insanlar için şifa vardır diyor.
Onun için siz bu temel aslı şema olarak kafanızda korsanız, nereye giderseniz gidin bir sohbet yapın denildiğinde hemen bir yerden başlarsın değil mi?
Veyahut karşındaki muhatabında gördüğün noksanlık ile başlarsın.
Onlar sevgiyi her insanda var olan bir şey ama o sevgiyi var eden ile ilişki kuramadan ele alıyorlar. İnsanlığın barış içinde yaşaması için ne yapması gerekir diyor? Bir dangalak züppe çıkıyor insanlar birbirlerini sevmeleri gerekir diyor.
Ama Allah ananı babanı Allah’a inanmadığı müddetçe sevemeyeceğini söylüyor. Eğer bu dengeyi bilmezsen devlet reisi de olsan çıkıp, biz yaratılanı yaratandan ötürü severiz, hayır biz yaratılanı yaratandan ötürü sevmeyiz, yaratana inanıyorsa severiz.
Bu annen baban da olsa diyor. İnanan birisinin Allah’a inanmayan birisi ile seviştiğini göremezsiniz. Bu annesi babası da olsa diyor. Gördüğünüz gibi hem sevgi emrediliyor hem de düzene konuluyor.
Ha Allah sevgisi bazı insanların yaptığı gibi biz Allah’ı seviyoruz diyor tasavvuf ehlinin yaptığı gibi ama Allah ta ne yapıyor? De ki onlara eğer Allah’ı seviyorsanız bana tabii olun. Resule uymak, tabii olmak ona onu örnek almak Allah’ı sevmenin alametidir.
Bu üç temeli katiyetle akıldan silmeyeceksiniz. Kulluk diyeceksiniz kulluğun tarifi. Bunu üçe bölüyoruz, fıtri bazda, imani bazda ve tevhidi bazda ele alacağız. Zaten Kuranı okurken bu şema zihninizde olsun, neyi okursanız okuyun o ayetin nereye ait olduğunu alıp oraya koyabilirsiniz. Sizi oraya çekecek. Onu anlatan mesela resulde resulün sözlerinde sünnette gelen sevgi ile alakalı sözler var mı? Var. Değil mi? Mesela kendiniz için neyi seviyorsanız kardeşiniz için de onu sevmedikçe mümin olamazsınız diyor. Sonra sana sevmeyi anlatıyor. Yani birbirinizi sevmedikçe mümin olamazsınız mümin olmadıkça da cennete giremezsiniz diyor. Size birbirinizi seveceğiniz bir amel söyleyeyim mi diyor? Ki onu yaptığınızda birbirinizi seversiniz.
أفشوا السلام بينكم selamı aranızda yayın diyor. Yani bu sefer yani şu anlattığım tertib size ders yapma şeklini de öğretiyor. Alakayı çabuk kuruyorsunuz zaten alakayı kurdunuz mu onun anlaşılması da kolaylaşıyor. Ve onun için;
وَمَا خَلَقْتُ ٱلْجِنَّ وَٱلْإِنسَ إِلَّا لِيَعْبُدُونِ ben cinleri ve insanları sadece bana ibadet etmeleri için yarattım diyor. Demek ki insanın tek yaratılış sebebi varmış o da neymiş? Kulluk. Kulluğu hemen anlatı veriyor kulluk nedir. Kulluk hiçbir zaman tek anlam yüklenilen bir kelime değildir. Para gibidir. Para ne demek dediğimde durursun bir cins isim dersin. Çünkü bir lira da kastedilebilir para. Eskiden zaten en küçük para birimi paraydı, kırk para bir kuruşa kırk para derlerdi. İki buçuk kuruşa da yüz para derlerdi.
Kırk para oldu mu bu bir kuruştu.
Buna bu gibi derse müzakere denilir. Yaptığımız dersler, tabi ne kadar kafamızda kaldıysa, ha kafamızda kalmayanları toparlıyoruz birbirimiz ile. Çünkü müzakere yazıdan daha güçlüdür. Yazı aynı şekilde kalır ama müzakere herkesin bildiği toplanır. Yazmışındır metin kafadadır ama içeriği kalmamıştır. İçerik de bir başkasında olur o bu sefer onu aktarır.
Onun için müzakere Allah’ın kitabını müzakere etme, sahabenin çok basit bir ortamda söylenilen sözü, تعال نؤمن ساعة gelin şöyle bir saat iman edelim. Müzakere edelim, amel edelim anlamındadır. Onun için biz devamlı ilmi tekrara bağlamışızdır. İlim tekrardır. Ondan sonra hayatınızın belli bir safhasından sonra göreceksiniz ki o ezberleyemem kafamda tutamam dediğiniz her şey ezberinizde hatta daha fazlası da.