Muhterem kardeşlerim !

Bugünkü sohbetimizin başlığı güncel, hatta uzun zamandır güncel olan bir mesele üzerinde durmaya çalışacağız. Binaenaleyh dersimizin başlığı ise;

Kim ile savaştığınızın farkında mısınız?

Bunu istediğiniz şekilde ifade edebilirsiniz yani kim ile savaştığımızın farkında mıyız? Veyahut muhataba hitap ederek kim ile savaştığınızın farkında mısınız? Tabii ki kim ile savaştığının farkında olmayan sadece muhataplarımız değil maalesef yani esefle söylemek gerekir ki inandığını söyleyenler dahi sanki bir savaş açmışlar, yaratıcıları ile savaşıyorlar. Neden bu başlığı böyle koyduğumu mevzumuzun seyrinde anlayacaksınız. Devamlı münasebetine binaen yani hangi mevzuyu işliyorsak geçmiş ümmetlerden o sorunu yaşayıp, onunla imtihan olunmuş bir topluluk varsa o meseleyi o çerçeve dahilinde zikrediyoruz. Bu da bizden önceki ümmetlerin dalalet sebepleri bu sefer bizden önceki ümmetlerin helak olma sebepleri. Biz bunu münasebetine binaen hangi meseleyi ele almış, zikrediyorsak o mesele üzerinde durarak zikrederiz ama bu günkü dersimiz haasseten

Lut kavminin helakına sebep olan fuhuş

yani çirkin amel. Biz buna lut kavminin ameli diyoruz. Ama gelenek yapıda luti şeklinde, livata şeklinde izah edilmiştir. Bunun Türkçe biraz daha açılımını yaparsak bir erkeğin erkek ile beraber olmasıdır. Bu fuhşun en çirkini olarak tavsif edilmiş. Lut kavminin helakına sebep olan bu fuhuş, çirkin amel, lut kavminin helakına sebep olan bu çirkin amel Kur’an ve sünnette bu mevzunun geçtiği yerleri araştırdığımızda bu araştırma neticesi gördük ki, sair Resullerin kıssalarına benzemiyor. Sair resullerin kıssaları ekseriyetle Tevhit üzere terkiz edilmiştir. Umumen zaten zikredilen ayetlerden bizim de tevhit derslerinde dediğimiz gibi umumen resullerin daveti tevhit üzere terkiz yani merkezleştirilmiştir, yoğunlaştırılmıştır. Resullerin umumunun kıssalarına Allah azze ve celle’yi birlemeye, Allah dan gayrı edinilen ilahlara ibadetten alıkoymaya davetten bahsediyor. Tevhidi inkar edenlerle, karşı duranlar ile sözlü mücadele, hüccet ikamet etme gündeme gelirdi. Ama neden lut kavminin amelini seçtik? Sair ümmetlerden de işledikleri günahlara sebep helak olan birçok topluluklar vardır.

Beşer tarihinde ilk olarak yani lut kavminden önce bu amel işlenilmeyen bir ameldir. Yani lut’tan evvel hiçbir topluluk, lut kavminden önce hiçbir topluluk bu ameli işlememiştir. Çünkü Allah azze ve celle diyor ki;

وَلُوطًا إِذْ قَالَ لِقَوْمِهِۦٓ

lut kavmine dedi ki,

أَتَأْتُونَ ٱلْفَٰحِشَةَ مَا سَبَقَكُم بِهَا مِنْ أَحَدٍ مِّنَ ٱلْعَٰلَمِينَ

Sizden evvel hiçbir topluluğun yapmadığı bir fuhşu mu işliyorsunuz?

إِنَّكُمْ لَتَأْتُونَ ٱلرِّجَالَ شَهْوَةً مِّن دُونِ ٱلنِّسَآءِ ۚ بَلْ أَنتُمْ قَوْمٌ مُّسْرِفُونَ

Sizden önceki milletlerden hiçbirinin yapmadığı fuhşu mu yapıyorsunuz? Siz şehveti tatmin için kadınları bırakıp da şehvet ile erkeklere mi yanaşıyorsunuz? Doğrusu siz fasık bir topluluksunuz.[1]

Diyor. Allah azze ve celle lut aleyhisselam’ın kavmini birçok çirkin vasıflar ile vasfederek, yeri geldiğinde bunları zikredeceğiz, tavsif etmiştir. Halbuki başka bir ayette bu hareketlerine binaen;

وَتَذَرُونَ مَا خَلَقَ لَكُمْ رَبُّكُم مِّنْ أَزْوَٰجِكُم ۚ بَلْ أَنتُمْ قَوْمٌ عَادُونَ[2]

Rabbinizin sizin için yarattığı eşlerinizi bırakıp da erkeklere mi yaklaşıyorsunuz? Doğrusu siz sınırı aşmış, Allah’a düşmanlık yapan bir topluluksunuz.

Şimdi bu amel cidden öyle çirkin boyutlara ulaştı ki ama bizden önce bu ameli işleyenler veyahut beşer tarihinde ilk bu ameli işleyenler kendilerinden örnek verilen lut kavminden az da olsa bahsetmek zorundayız. Neden lut kavminin bu amelini gündeme aldık? Bütün nebilerin kıssaları tevhid üzere terkiz edilmiştir ama lut aleyhisselam’ın kavmi ile kıssasında tevhitten bahsetmez. Bütün yoğunluk erkeklerin erkekler ile ilişkilerine dönük. Lut aleyhisselam’ın inkarı da devamlı bunun üzerine olmuştur. Hatta bu kıssayı daha önce Kur’an da okumuşsanız helak olmalarına hem de çetin bir azapla helak olmalarına sebep olmuştur bu amel. Tevhitten bahsetmiyor yani bu da gösteriyor ki demek ki lut kavmi şirk ile itham edilmiyor. İşledikleri bu çirkin amel, fuhuş ile itham ediliyorlar. Bütün mücadele bu noktada sürüyor.

Beşer tarihinde ilk olarak lut kavminin yaptığı bu amel, fuhşiyatın en büyüğü ve en çirkinidir. Beşer tarihinin de ne tehlikeli fıtri değişimidir. Geçmişte belki lut aleyhisselam’ın zamanında bu kötü amel, bu çirkin pis amel bu denli sair

[1] Araf 80-81

[2] Şuara 166

bozulmalara, fıtri bozulmalara sebep olmamıştı belki ama zamanımızda bu çok ciddi fıtri bozulmalara sebep olucaktır. Bilakis Allah azze ve celle’nin erkeğin kadına, kadının erkeğe meylini bir ayet, hüccet delil olarak zikrediyor. İnsanı yarattığı fıtrata zıttır bu. Yani bir erkeğin erkek ile birlikte olması veyahut biz bazı cümleler ekleyebilir, bir kadının kadın ile birlikte olması Allah azze ve celle’nin insanı yarattığı fıtrata zıttır. Çünkü Allah erkeğin kadına, kadının erkeğe meyli meyil ile yaratmıştır. Halbuki bu topluluğun yaptığı iş hayvanlar dahil bilenin dışına çıkmaktır. Çünkü Kur’an okuyorsanız görürsünüz her şeyi çift çift yarattığını söylüyor yani anlayacağımız ifade ile bir erkek ve dişi olarak yaratıyor. Birçok nebatatın, hayvanatın üremesi bu yolla temin ediliyor. Bu fuhşun varacağı kötü netice sadece bu fiili işleyenler ile kalmıyor yani fail ile meful arasında kalmıyor yani bu kötü amelin neticesi. Bu fuhşun yapılmasına müsaade eden toplumu, göz yuman toplumu, hoş gören toplumu hatta kanun çıkartarak bunların bu kötü fillerini bir insanlık hakkı olduğu ifadesi ile meşrulaştırmaya çalışma, görüldüğü gibi lut kavminin bu fiili hatta iki meleğin helak etmek için gelen meleklerin dahi onlara yaklaşmayı istemelerine sebep lut aleyhisselam, işte kızlarım burada sizin bu yaptığınız azgınlıktır. En sonunda çaresiz kaldığı görülünce, Allah resulünü katiyetle bırakmaz. Katiyetle yalnız başına bırakmaz. Ve o melekler artık melek olduklarını söyleyerek meseleyi vuzuğa kavuşturmuşlardır.

Bu fuhşun yapılmasına müsaade eden toplumu saran bir vebaya dönüşüyor. Sadece fail ile meful arasında kalmıyor. Yani topluluğun sair kısmına sirayetinin, bulaşmasının kolaylaştırma yönü, zemini yani önü açılıyor. İbn Kayyım rahimehullah şöyle diyor bu meseleye dönük;

Erkeğin kadına meylinin hikmet ve birçok faydalarını zikrettikten sonra kitabında erkeğin kadına kadının erkeğe meylinin livatanın ifsadına hasretmek mümkün değildir yani bunu anlatabiliriz ama livata olarak ifade ediliyor yani erkeğin erkek ile birlikte olmasını, lutilik amelini biz bunu pek hoş görmüyoruz, lut aleyhisselam’ın kavminin ameli demek daha hoş ifadedir. Mümkün değildir ancak Allah bilir ifsadının tafsilini. Yani bu kötü, çirkin fuhşun ne denli bir ifsat oluşturduğunu ancak Allah biliyor. Çünkü bu ameli onlardan başkası yapmadı ve onların bu mevzuda düçar oldukları azap da çok şiddetli olmuştur. Cidden şiddetli olmuştur. Lut kavminin bu ikabı, cezayı onlardan gayrı ikaba uğrayan yani cezaya uğrayan lut kavminin dışında bir çok kavimler işledikleri günahlara sebep ikap yani ceza görmüşlerdir dünyada. Ama bunların hiçbirinin yani hepsinin ikabını toplasan lut kavminin beldesinin gördüğü azap kadar ceza kadar bir ceza görmemiştir. Allah lut kavminin beldesine taş yağdırarak alt üst etmiştir. Karısı dahi lut aleyhisselam’ın bu topluluğun içinde helak olmuştur. Lut kavminin gördüğü bu ikab, bu ceza, bu çirkin amelde ısrarları ve daha sonra

geleceklerden bu fuhşa yelteneceklere ikaz ve uyarı olarak gelmiştir. Öyle diyor ki şimdi Allah azze ve celle biz hatta onlardan işaret, ayet bıraktık. Sonradan bu amele teşebbüs edecek, yeltenecekler görsün ve bu azabı hatırlasınlar diye. Bütün nakaisten münezzeh, hikmet sahibi olan rabbimiz ne yaparsa şüphesiz bir hikmet gereği yapar. Bizler o hikmeti bilsek de bilmesek de hiçbir şey farketmez. Onun nezlinde lut kavmine azap ettiğinden daha fazlası, başka çeşitleri de vardır. Her kim bu amele bulaşırsa dünyada ve ahirette istediği şekilde istediğine ceza vermeye muktedirdir. Hiç kimse ona neden bunu yaptın diyemez. Lut kavminin helakına sebep olan fuhuş bu çirkin amel sair resullerde de gördüğümüz gibi onların daveti tevhit üzere terkiz edilmiştir.

Lut aleyhisselam sadece bu pis çirkin fuhşu reddetmekle uğraşmıştır.

Lakin lut kavminin kıssasında hiçbir şekilde tevhitten bahsedildiği görülmüyor. Demek ki bu amel cidden çirkin bir amel. Bu amel cidden toplumu her yönüyle fıtri değerlerini başından sonuna kadar tahrip eder. Hatta not halinde topladım ama tam arz edilecek, sunulacak şekle gelmediği için yani bazılarının yaptığı gibi bu hastalık yönüyle kasten bunu yapanların tercihi olanları ayırt etmek gerekir. Ekseriyeti bu bir hastalıktır ondan sonra hastalığı tedavi değil hastalığı daha da geliştirmek için kullanılan ilaçlar, buna genel anlamıyla kullanılan hormonlar diyoruz. Yani kıl bitmesini sağlayan, traş olucak erkek gibi kadınsa. Veyahut hormon alıcak göğüslerinin, memelerinin büyümesi için. Vücuttaki bu tahribat binlerce hastalığa düçar olmasına sebep oluyor o kişinin zamanımızda. Lut aleyhisselam’ın daveti sanki kavminin yapmış olduğu çirkin fuhşu inkar üzere terkiz olunmuş. Kadınları bırakıp erkekler ile beraber olmak şüphesiz böyle bir amelin açıktan yapılması lut kavminin ne denli bu pis işi sevdikleri bu bataklığa battıklarını cürümlerinin vehametine delalet eder. Hatta öyle olmuşturk ki lut kavminin bu fiili yani bu hareketi lut kavminden önce bu çirkin işi yapan olmamıştı dedik. Onlar bu çirkin işi başlatmış ve aralarında yaygın hale getirmişlerdir. Lut aleyhisselam’ın lisanı ile Kur’an da zikredildiği gibi;

وَلُوطًا إِذْ قَالَ لِقَوْمِهِۦٓ أَتَأْتُونَ ٱلْفَٰحِشَةَ مَا سَبَقَكُم بِهَا مِنْ أَحَدٍ مِّنَ ٱلْعَٰلَمِينَ

Sizden önceki milletlerden hiçbirinin yapmadığı fuhşu mu yapıyorsunuz? Buna cevaben bu fuhuş ameli ilk başlatan lut aleyhisselam’ın kavmidir. İşledikleri amelin etrafında öyle bir koruma kalkanı oluşturdular ki onlar, bize kıyaslarsak bu çirkin fiilin insan özgürlük haklarından sayarak kanun ile koruma altına almak istiyorlar. Kanunun müsaade ettiği dernekler kurarak bu bizim özgürlük hakkımız diyerek yürüyüş yapabiliyorlar. Yani İbneler toplanıyor, biz hakkımızı isteriz diye yürüyüş yapabiliyorlar. Batıda birçok topluluklarda kanunen evlenebiliyorlar. Belçika da bu müsaade edilmiştir, Danimarka da bu müsaade

edilmiştir erkek erkeğe evlenebiliyor, kadın kadına da. Hatta vatikan bile bunu tanıdı, kiliselerde evlilik merasimi dahi yapılabiliyor bu mevzuda. Öyle oldu ki belçika’nın bir zaman başbakanı İbneydi. Kanadan’nın başbakanı ibnedir. Şimdi Amerikan devlet başkanı da herhalde yardımcılardan birini ibne olarak seçti. Eğer bunlar daha ileride bir kavim, topluluk olarak idareye hakim olurlarsa kendi lehlerinde neler yapabileceklerine hatta

Lut aleyhisselam’ın kavminin yaptığını da geçeceklerdir.

Onun için bütün rezillikleri, kepazeliği işliyorlar sonra bunu insanlara güzel göstermek için her şeyi yapıyorlardı. Hatta öyle bir noktaya ulaştılar ki bu fiili zemmedenleri yani bizim gibi haram görenleri aşağılayıp, dışladılar. Bu çirkin amele öyle daldılar ki bu fuhuş ameli, çirkin görüp sakınanları beldelerinden kovmanın gerekliliğini söylüyorlardı. Hatta Lut aleyhisselam’ın bu fiili reddetmesine karşılık az önceki okuduğumuz ayete cevaben;

وَمَا كَانَ جَوَابَ قَوْمِهِۦٓ إِلَّآ أَن قَالُوٓا۟ أَخْرِجُوهُم مِّن قَرْيَتِكُمْ ۖ إِنَّهُمْ أُنَاسٌ يَتَطَهَّرُونَ

Dediler ki, lut’a cevaben, kavminin cevabı onları lutu ve taraftarlarını yani bu amele fuhuş diyen, haram diyen Lut’u ve taraftarlarını memleketinizden çıkarın. Eğer memleketimiz de bu kanun ile korunmaya başlanırsa kaldı ki bunun daha kökten meseleyi işe alarak mesela İstanbul sözleşmesine baktığınız zaman, ana baba bile çocuğunun cinsel meylini eleştiremeyecek, karışmayacak, onu yönlediremeyecek yani bunu hastalık olduğunu bildiği halde tedaviye götüremeyecek. O onun tercihi olacak. Bunu temelden hazırlamaya hatta cinsel eşitlik derken bütün yapıda kadın ve erkeği ayırmaksızın belki öyle ileri gidebilirler ki buna hayvanları da teşmil ederler. Ama Allah erkeği erkek, dişiyi dişi olarak yaratmıştır. Görüldüğü gibi memleketimizde de bunu eğer biz bunun ne denli bir pislik olduğunu lut kavminin helakına sebep olduğu yönünü ele almaz, ki şuan ki düçar olduğumuz belalara bakın. Bu cezaların her biri rastgele gelmiyor. Bize isabet eden müsibetleri biz iki yönlü değerlendiririz. Birisi yaptığımız bir suça binaen ceza olarak gelmesi, veyahut bir imtihan olarak gelmesidir. Bizim öncelikli olarak düşünmemiz gereken bunun bir ceza olarak geldiğini düşünmektir. Hangi sebebe binaen şimdi düşünün biz aslında gördüğümüzü pek okuyamıyoruz. Gördüğümüz sureti iyi takip edemiyoruz. Şu hastalık korona dediğimiz pislik aslında müthiş bir savaştır. İnsanlık sanki bir üçüncü dünya savaşının içindedir. Hangi savaşta bir buçuk milyon insan öldürülür? Belki insanların çoğunun isyanına sebep olur o denli harp. Ama bu denli harpte herkesin teslim olduğunu, çaresiz kaldığını hiçbir iş yapamadığını görüyorsunuz. Düşünün bir yerde aşı bile sanki onun ile savaşmak gibi bir şey. Biz yeneriz, sen yenersin der gibi. Onun için kimle savaştığınızın kim ile savaştığımızın farkına varmamız gerekiyor. Buradaki en büyük silah da

yaptığımız hatalardan geri dönmek. Düşünün erkek erkeğe kaldı ki kadının erkek ile olan fuhşunun artık zirveye çıktığı bir noktada bir de böyle bir belanın gelmesi herhalde önceki için yani kadın ile erkeğin fuhşunda depremzedelilerin ölümlerin çoğalacağı söyleniliyor ama burada müthiş bir bela ve felaket var. Hem de bütün insanlığı içine aldı bu. Yani müthiş bir savaş ile karşı karşıyayız ama kim ile savaştığımızı hiç düşünmüyoruz. O zaman burada

Allah’a sığınmak yaptığımız hatalardan geri dönmektir.

Bu kimin uhtesinde ise yani inanlar bilenler Lut aleyhisselam’a verilen ceza ne idi? Bu topluluğun cevabı;

وَمَا كَانَ جَوَابَ قَوْمِهِۦٓ إِلَّآ أَن قَالُوٓا۟ أَخْرِجُوهُم مِّن قَرْيَتِكُمْ ۖ

Öyle oldu ki belki burada bizim başımıza gelen bu belalar ve musibetler işlediğimiz bu kötü amellere müsaade ettiğimiz kötü amellere sebeptir desek bunları buradan çıkarın, belki içeri atın diyecekler. Belki seni nefret suçu ile de suçlayacaklar. O insanlara o insanların yaptığı amelden nefret ettiğin için haram dediğin için seni nefret suçu ile yargılayabilirler. Çünkü bunlar koydular, biz diyor hem birlikte olur, oy ile oraya oturttuğumuz kimse yine bizim oylarımızı yani kendisine oy verenlerin katiyetle böyle bir fiile müsaade etmeyeceklerini bilmeleri gerekir. Bunları da referanduma koysunlar. Her halde çıksa çıksa chp’nin oyu kadar oy çıkar isteyen. Ama ekseriyette bunu istemeyen çıkar. Bu gibi meselelerde devlet katiyetle kendi iradesini oraya seçilen milletvekilleri ile kullanmamalıdır. Bu topluma sorulmalı. Biz Müslümanız, Hristiyanlıkta bile bu haramdır. Onlar da kendi topluluklarını ikna etmişlerdir kilise bile buna cevaz vermiştir artık. Ondan sonra sırada türkiye vardır.

Binaenaleyh biz bu gibi fiillerin işlenilmesinde uzak durmalıyız. Toplumu sakındırmalıyız. Bazen şirk tek başına bir toplumun helak sebebi olmuyor. Bazılarının helak sebebi bazı isyanlara binaendir. Her toplumun helak sebebi illa şirk olmuyor ama bazı toplulukların helak sebebi isyanlarına binaendir. Bazı tefsir sahibi ilim ehli geçmiş ümmetlerin helak sebebi sadece şirk ehli için değildir. Allah azze ve celle’nin buyurduğu gibi;

وَٱتَّقُوا۟ فِتْنَةً لَّا تُصِيبَنَّ ٱلَّذِينَ ظَلَمُوا۟ مِنكُمْ خَآصَّةً ۖ وَٱعْلَمُوٓا۟ أَنَّ ٱللَّهَ شَدِيدُ ٱلْعِقَابِ[1]

Bir de öyle bir fitneden sakının ki, içinizde sadece zulmedenlere erişmez yani şirk koşanlara erişmez. Sadece onları içine almaz. Sadece o isyanı yapanları içine almaz size de isabet eder. Umuma sirayet eder ve hepsini perişan eder. Biliniz ki Allah’ın azabı şiddetlidir.

[1] Enfal 25

Bunun yanlış anlaşılmaması için bu ifadenin umumiliğine dikkat etmek gerekir. Nasıl dikkat etmek gerekir? Sadece şirk koşanları içine almıyor. Hoş görenler var, müsaade edenler var yazılar ile çocuklarımızın kadınlarımızın gözünün önünde sergilenenler var. Kaldı ki bu medya onların yapamadığı birçok işi yapmaktadırlar. Yani tenkit ettikleri şeyin bile anlatılmasını görülmesini sağlaması onun reklamı olmaya yetiyor sadece. Çünkü bizim toplumumuzda yasaklama o işe iştiyakı sevki arttırır. İyi bilinmelidir ki bu fiil, bunun gibi filler Allah’ın yani bir terazi sahtekarlığını düşünün. Fuhşun, normal zinanın ne kadar yayıldığını düşünün memleketimizde onca belaya rağmen ne kadar tedbir alınırsa alınsın kendi görüşlerince. Şimdi diyelim ki iktidarda olanlar bir kargaşa çıkmasın şeklinde sükut ettiklerini söylerler. Boğaziçindeki baş kaldıranların tehlikesi ibneler kadar değildir. Yarın orada okuyan çocukların hepsini bu sıfatta görürsen hiç şaşmayacaksın. Torunlarından görürlerse hiç şaşmayacaklar. Çünkü yaptıkları eğitim çocukları buna sevk ediyor. Allah resulü en aşağı seviyede kadının erkeğe giyim, kuşam, konuşma, gülme, yürümesinin dahi benzemesini yasaklıyor. Lanetliyor. Neden bu denli bir fiil lanete müstahak görülmüş ki? Onlar ibneliklerini açıkça söylerken biz neden inancımızın gereği söyleyemiyoruz? Biz neden bir yürüyüş yapmıyoruz? Gerekmez. Topluca bizim bu fikirde olduğumuzu oy verdiğimiz insanlara başa geçmelerine müsaade ettiğimiz kimselere söylememiz gerekir. Bu benim inancıma zıt. Sen buna evet dersen, hoş görürsen, herhangi bir şekilde sükut edersen bu bela seni de içine alır. Bize bunun  bedeli ne olur? Bu toplumdan dışlanmaktır, atılmak olur. Ama iş bu noktaya varmadan senin özgürlüğün buna karşı çıkma. Eğer onun özgürlüğü o fiili yapmaksa benim özgürlüğüm de o fiile karşı çıkmaktır. Bunun yanında yeni anayasadan bahsediyorlar inan bu yapacakları anayasadan korkulur. Eğer millete açık olmazsa, yine kendileri masa başında oturup imzalarlarsa İstanbul sözleşmesi gibi evet bakanlardan birisi ben okuyarak imzaladım onu diyor. nasıl görmedin o zaman bunu bu sözleşmedeki fitneyi, fesadı. Ve kaç sene sonra tenkit edilince dile aldı. Demek ki bu iş liyakatlı kişilerin elinde oluşmuyor. Okuduğunu anlayamayan o sözle neler olabileceğini düşünemeyen kimseler tarafından hazırlanıyor. Buna sebep bu fiil, başımızdaki belanın sebebi olabilir. Çünkü bu denli fiiller cezasız bırakılmıyor. Ha şunu da bilelim bazı arkadaşlar daha önceki yaptığımız bir derste Allah azze ve celle’nin vadi olan yani bu ümmeti toptan helak etmemeyi vadediyor. Dikkat edin toptan helak etmiyor değil, toptan helak etmez ama Türk toplumunu helak edebilir bu fiille. Bu fiil nerede yayıldıysa o fiili işleyenleri helak edebilir. Ümmeti toptan etmez ama bir kavmi eder. Lut kavmi de mevcut kavimlerden bir tanesiydi. Bildiğiniz gibi lut aleyhisselam İbrahim aleyhisselam ile muasırdır. Ve İbrahim aleyhisselam’ın daveti tevhit merkezlidir, lut aleyhisselam’ın daveti ise buna sanki yoğunlaşmıştır yani bu fiili işleyen bir topluluğa o denli şehvette

azgınlaşmışlardır ki hayvanları da geçmişler. Kendileri için yaratılan kadınları görmüyor, sadece erkekleri istiyorlar. Bu tam azgın bir vaziyete, işlenir şekle gelirse bu toplumun helakı mukadder olur. Daha bu değil bunun gibi yüzlerce belaya müptela oluruz. Biri gider biri gelir. Bence aşıyı araştırdıkları kadar bunu bir hastalık kabul ederlerse devasını aramak nedir? Yine yapılması gereken bir vaciptir. Ama bu bir belaysa, Allah’ın bizi müptela kıldığı bir belaysa biz camilerden beraber ibadet etmekten alıkonuluyoruz bir yerde. Halbuki Allah’a iltica edip, dua edip, yapdığımıza pişman olup bu mevzuda alınan bütün karaları iptal edip, iptal ediyoruz böyle bir dernek kurulmasına müsaade etmeyiz, bu bir hastalıktır. Nasıl ki koronaya yakalananı evine hapsediyorsun, hes kodu aldırıyorsun, dışarı çıkmasına ceza veriyorsun Allah’ın verdiği ceza yetmiyormuş gibi başka bir cezayla bunu yapıyorsun ama bu belaların yayılmasına müsaade ediyorsun. Eğer bu bir belaysa hatamızı bilip, tövbe istiğfar etmemiz, hastalıksa aşıyı araştırın. Hani Amerika güçlüydü, rusya güçlüydü, İngiltere fransa güçlüydü? Nükleer başlıklı silahlar sahibiydi ama bir mikrop diz çöktürdü, yere yatırttı, sürünüyorlar. Daha neler geleceğini bilmiyoruz. Rabbimiz içimizdeki ahmaklar, içimizdeki asilere sebep bizi helak etmesin. Bizi muaheze eylemesin ama bir bela geldiği zaman herkezi içine alabilir. Müminleri kurtaracağını da söylüyor. Aynen lut aleyhisselam’a dediği gibi onun için az önceki ayetin umumiliğine dikkat etmemiz gerekir. Bir ifadenin umumiliğine dikkat etmek gerekir. Geçmiş ümmetlerin helak sebebi zikredilirken tekitli bir şekilde müminlerin helak olmaktan kurtarılacağı beyan edilir aynen lut aleyhisselam’ın kıssasında geçtiği gibi en son;

ثُمَّ نُنَجِّى رُسُلَنَا وَٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ ۚ كَذَٰلِكَ حَقًّا عَلَيْنَا نُنجِ ٱلْمُؤْمِنِينَ[1]

Biz sonra resullerimizi aynı şekilde iman edenleri kurtarırız.

Lut aleyhisselam için diyor. inananları bizim kurtarmamız da üzerimize bir borçtur. Böyle biliriz.

Bunun üzerine,

[2] فَأَخْرَجْنَا مَن كَانَ فِيهَا مِنَ ٱلْمُؤْمِنِينَ

[1] Yunus 103

[2] Zariyat 35

o toplulukta, lut aleyhisselam’ın kavminde mümin olarak kimi bulduysak onları kurtardık çıkardık oradan.

فَمَا وَجَدْنَا فِيهَا غَيْرَ بَيْتٍ مِّنَ ٱلْمُسْلِمِينَ[1]

Zaten orada Müslümanlardan bir ev halkından başka kimse yoktu. Bir ev halkından başka kimse yoktu.

Onun için bu gibi bela ve musibetlere karşı sebepler illa müşahhas veyahut nokta atışı yapar gibi bunun sebebi budur demeden isyanları cümleten zikrederek hasseten bu lut kavminin ameli, bu öbürkülerden daha vadıh, açık seçik bir bela sebebidir. Bir nebi bunun ile uğraşmıştır tevhide hiç temas etmeden. Sadece bununla uğraşmıştır. Hatalarımıza dikkat edilmelidir. Geleceğimiz bizim mahvedilmemelidir. İstanbul sözleşmelerinin cevabını bu seçimde verebilir Müslümanlar ama şöyle düşünün eğer Chp böyle kanun çıkarsaydı birçok kimse karşı gelir içeri atılırdı. Şimdiki iktidar yaptığında karşı çıkıyoruz, onlardan da ses yok zaten bizden de ses yok. Ama bu topluma açılmalı. Bunun netliği topluma anlatılmalı. Çünkü kanunlar çıkartılıyor bizim haberimiz yok. Sonra bir suç işliyoruz o kanuna ters hareket ediyoruz bu suç sayılıyor. Birisi çıkıyor dangalakça bir söz ediyor, birçok Müslüman sorumlu tutuluyor. Oy verirken de bizim söylememiz gereken herhalde oy istemeye de gelirler, dolaşırlar, yaparlar bizim söyleyeceğimiz şey bizim inancımıza ters bir kanun çıkmayacak. Ne var ki öyle bir cendere içerisine alınmışız ki bunlara kızarak bunlara hayır desek daha belalılar geliyor. Bu şuana kadar bizim aptallığımızın üzerine bina edilen pisliklerdir. Bizim korkaklığımızın üzerine bina edilen pisliklerdir. Onun için bu denli bela ve musibetlere karşı kendimizi korumamız, rabbimize iltica etmek, hatalarımızdan tövbe edip, ona dönüp istiğfar etmek sonra ondan yardım istemekle mümkündür.

[1] Zariyat 36

Hazırlayan: Ebu Said

Yazar : Ankaralı Mehmet Şahin

6 Şub 2021

Similar Posts