Değerli kardeşlerim … ! ne yazık ki bugün inananların ağızlarında ; Peygamberlerinin Muhammed Mustafa olduğu sözleri dolaşmasına rağmen ne inançlarında, ne amellerinde ve ne de ahlaki değerlerinde O güzide şahsiyetin eseri kalmamış gibi …
Kime – bir yanlışını gördüğümüzde – Allah Rasulü s.a.v’in sözleriyle nasihat etmeye kalkışsak, inanın ya mezhebinin içtihadını öne sürer, ya efendisinin sözlerini dile getirir, ya şeyhinin anlattıklarından bahseder, ya da üstadının kitaplarından delil getirmeye çalışır…
Ve tabii ki bunları yaparken de dilleriyle ;
– Biz Peygamber s.a.v’i örnek ve önder olarak kabul etmiyoruz,
– Bizim O’nun sözlerine ihtiyacımız yoktur,
– Bizim örnek ve önderimiz şeyhimizdir, üstadımızdır veya da imamımızdır, gibi ifadeler kullanmıyorlar…
Onların bu batıl gidişatlarının sebebi sürekli şu bahaneye dayalıdır ;
– bizim üstad peygamberi herkesten daha iyi tanır,
– bizim efendi Muhammed Mustafayı bizlerden daha iyi bilir, veya da,
– bizim imam Allah Rasulünü ve getirdiklerini sizlerden daha iyi anlar …
İşte bu tutarsız ve batıl bahaneler yüzünden – hemen hemen – birçok Müslüman, hatalarına sıkı sıkıya sarılmakta ve Kur’an ve Sünnetten delilleri açıkca görmelerine rağmen mezhebinde ve meşrebinde ısrar etmekte …
Ve şeytanda – bilindiği gibi – sürekli bu kimselere sağdan yaklaşarak batıllarında kalmalarını ve onlara sıkı sıkıya sarılmalarını ilham etmektedir … Bu kimselerin hali aynen şu Ayeti celile’de anlatıldığı gibi ;
“ Kim rahmanın zikrine – yani Kur’an’a ve Sünnet’e – göz yumarsa, biz ona şeytanı musallat ederiz de artık o onun ayrılmaz arkadaşı olur. Şeytanlar o kimseleri doğru yoldan çıkardıkları halde, onlar hala kendilerinin doğru yolda olduklarını zannederler. “
Zuhruf : 36-37.Ay.
Hatta “ Alimler peygamberin varisleri değil mi … ? diye Nebevi bir sözü delil getirerek onlara ; neden siz kendi aliminizi terk edipte bu insanların anlattıklarına kanasınız ki … ? … Sizin üstadınız bunları bilmiyorda bu insanlar mı biliyor … ? sizin şeyhinizin bunlardan haberi yok ta bunların mı var … ? gibi sözlerle telkinlerde bulunmaktadır…
Değerli kardeşlerim … ! Her ne kadar bu ifadelerde biraz olsun haklılık payı da olsa, anlatmış olduğumuz gerçekler karşısında itirazları kabul etmiyor ve diyoruz ki ; elbetteki alimler peygamberin varisleridir vebaşımızın da tacıdırlar … Onların hepsini de severiz. Çünkü bu söz Allah Rasulü s.a.v’in sözüdür :
“ Alimler peygamberlerin varisleridir “
Ebu Davud : 4.c.3641.n
Ama unutmayınız ki bu sevgimiz ve saygımız, onları körü körüne taklit edeceğimiz veya içtihat hatalarını kabul edeceğimiz anlamına gelmez… Çünkü İslam körü körüne taklit etmeyi yasakladığı gibi, hiçbir alim de kalkıp, “ beni taklit edin “ dememiştir… Bu konuda en çarpıcı sözlerden birisi Abdullah İbni Mes’ud’un şu güzel sözleridir… O şöyle der :
“ Sizden biriniz dininde bir başkasını taklid etmesin. Çünkü taklid ettiği kişi iman etmişse iman etmiş, küfretmişse küfretmiş olacaktır. “
El İhkam : 6/255
Sünnet mudafasının önderlerinden Ahmed ibn Hanbel ise bu konuda şöyle der :
“ Beni taklit etme, Malik’i, Şafii’yi, Evzai’yi ve Sevri’yi de taklit etme. Sende onların aldığı kaynaktan al … Evzai ‘nin, Malik’in, Ebu Hanife’nin sözlerinin hepsi şahsi bir görüşten ibaret olup bence hepsi eşittir, delil ancak hadislerdir. “
İbn Abdir Berr : El-Cami : 2.I49 – İbn Kayyum el-İlam : 2.0.302
Hemen hemen bütün imamların bu anlamda sözleri mevcuttur… Bu güzel sözlerden de anlaşıldığı gibi durumu, konumu, ilmi irfanı ne olursa olsun hiç kimsenin sözü, Allah Rasulü s.a.v’in sözüne – Dolaylı yönden de olsa – asla tercih edilemez… Söyleyeni ve yapanı kim olursa olsun, Allah Rasulü’nün sözüne ve uygulamasına ters düşen bütün söz ve davranışlar batıldır ve kabul görmez…
Değerli kardeşlerim … ! sanırım bu konuda sözü daha fazla uzatmaya gerek yoktur… Çünkü ortada hiç kimsenin inkar edemeyeceği açık ve net bir gerçek vardır. O da ;
“ Ben müslümanım diyen herkesin, Allah Rasulü s.a.v’i her konuda kendisine örnek ve önder edinmesidir “
Ve bu da asla lafta sözde kalmamalıdır…
= Kim Allah’ı sevdiğini iddia ediyorsa …
= Kim cennet ve cemalullaha nail olmayı arzuluyorsa…
= Kim Allah’ın dinini hakkıyla yaşamak istiyorsa …
= Kim ihtilaflardan kurtulmak istiyorsa …
= Kim birlik ve beraberliyi arzu ediyorsa …
= Kim alimleri seviyor ve onların sözlerine itibar ediyorsa …
Allah Rasulü s.a.v’in hayatını kendisine ölçü kabul ederek okuduğu, dinlediği, izlediği ve gördüğü dini her meseleyi ona havale edip, ona uygun olanı almalı, olmayanı ise terk etmelidir…
= Çünkü Allah’u Teala, Peygamberini kendisine uyulsun diye göndermiştir :
وَمَا أَرْسَلْنَا مِن رَّسُولٍ إِلاَّ لِيُطَاعَ بِإِذْنِ اللّهِ
“ Biz hiçbir Resulü Allah’ın izniyle itaat edilmekten başka bir amaçla göndermedik…… “ Nisa : 64.Ay
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ أَطِيعُواْ اللّهَ وَرَسُولَهُ وَلاَ تَوَلَّوْا عَنْهُ وَأَنتُمْ تَسْمَعُو
“ Ey iman edenler, Allah’a ve Resûlü’ne itaat edin. Sakın işitip dururken, ondan yüz çevirmeyin. “
Enfal : 20.Ay
Öyleyse sen, senin için örnek ve önder olarak gönderilen Rasulü bırakıpta kimseye itaat edemezsin… Kimsenin sözünü – dolaylı yönden de olsa – Rasulün sözüne takdim edemezsin… Onun sözlerini işittiğin halde ondan yüz çeviremezsin …
= Çünkü Allah’u Teala sana, Rasulüne uymayı emretmiştir :
لَقَدْ كَانَ لَكُمْ فِي رَسُولِ اللَّهِ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ لِّمَن كَانَ يَرْجُو اللَّهَ وَالْيَوْمَ الْآخِرَ وَذَكَرَ اللَّهَ كَثِيراً
“ Andolsunki Allah’ın Resulünde sizin için, Allah’ı ve Ahiret gününü umar olanlar ve Allah’ı çok zikreden kimseler için pek güzel bir örnek vardır. “
Ahzab : 21.Ay
وَمَا آتَاكُمُ الرَّسُولُ فَخُذُوهُ وَمَا نَهَاكُمْ عَنْهُ فَانتَهُوا وَاتَّقُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ
“ ….. Resul size neyi verdiyse, onu alın ; sizi neden nehyetti ise, ondan da sakının. Allah’tan korkun, şüphesiz Allah ın azabı çok çetindir. “
Haşr : 7.Ay
= Çünkü Allah’u Teala, Rasulüne itaat edenlerin ancak doğru yolu bulacağını haber vermiştir :
وَإِن تُطِيعُوهُ تَهْتَدُوا
“ …. Eğer ona itaat ederseniz doğru yolu bulursunuz …. “
Nur : 54.Ay
Onun getirdiklerine uymadığın sürece asla doğru yolu bulmazsın…
= Çünkü Allah’u Teala, Rasulüne itaat edenlere merhamet edeceğini haber veriyor :
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ “وَآمِنُوا بِرَسُ ولِهِ يُؤْتِكُمْ كِفْلَيْنِ مِن رَّحْمَتِهِ و َيَجْعَل لَّكُمْ نُوراً تَمْشُونَ بِهِ وَيَغْفِرْ لَكُمْ وَاللَّهُ غَفُورٌ رَّحِي
“ Ey iman edenler, Allah’tan sakınıp korkun ve O’nun elçisine iman edin, ki size kendi rahmetinden iki kat ( güzel karşılık ) versin. Size kendisiyle yürüyeceğiniz bir nur kılsın ve size mağfiret etsin. Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. “
Hadid : 28.Ay
Görüldüğü gibi Allah’u Teala, Rasulüne itaat edenlere merhamet edeceğini, onları bağışlayacağını ve yollarını da nur’lu kılacağını haber vermektedir… Öyleyse bu fırsatı değerlendir, sakın – çeşitli bahanelerle – ona asi olma… Ona isyan etme …
= Çünkü Allah’u Teala, Rasulüne itaati kendisine itaat, ona isyanı ise kendisine isyan kabul etmiştir :
مَّنْ يُطِعِ الرَّسُولَ فَقَدْ أَطَاعَاللّهَ
“ Kim Rasule itaat ederseo aslında Allah’a itaat etmiş olur …“
Nisa : 80.Ay
إِنَّ الَّذِينَ يُبَايِعُونَكَ إِنَّمَا يُبَايِعُونَ اللَّهَ
“ Gerçek olan şudur ki, sana beyat edenler, aslında Allah’a beyat etmişlerdir ……. “
Fetih : 10.Ay
“ … Ebu Hureyre r.a dan : Rasulullah s.a.v şöyle buyurdular : Bana itaat eden Allah’a itaat etmiştir. Bana karşı gelip isyan eden de, Allah’a isyan etmiştir ……”
Buhari : 15.c.6986.s – Müslim : 6.c.1829.n
Öyleyse isyan etmeyin. Allah’a itaat edin, O yüce zatı sevin ve bu sevginizi de Rasulüne itaatla isbat edin …
= Çünkü Allah’u Teala, kendisini sevmenin isbatını Rasulüne itaat etmeye bağlamıştır :
قُلْ إِن كُنتُمْ تُحِبُّونَ اللّهَ فَاتَّبِعُونِي يُحْبِبْكُمُ اللّهُ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَاللّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
“ Deki : Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah’ta sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah gafur dur, Rahim’dir. “
Ali İmran : 31.Ay
Bu Ayetin mesajına göre, Allah’ı sevmenin isbatı, O’nun Rasulüne itaat etmeye bağlıdır … Başka bir ifadeyle ; bir kimse Allah’ı sevdiğini iddia ettiği halde, O’nun göndermiş olduğu Resulünün yolunda değilse, ona ittiba etmiyorsa, onun metoduna ve menhecine uymuyorsa, ihtilafa düştüğü her meselede Allah Rasulünü kendisine hakem tayin etmiyorsa, bu kimse – Allah’ı seviyorum – sözünde yalancıdır…
= Çünkü Allah’u Teala, ihtilaf anında Rasulünün hakem tayin edilmesini emretmiştir :
فَإِن تَنَازَ عْتُمْ فِي شَيْءٍ فَرُدُّوهُ إِلَى اللّهِ وَالرَّسُولِ إِن كُنتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ ذَلِكَ خَيْرٌ وَأَحْسَنُ تَأْوِيلاً
“ ……. Eğer bir mevzuda ihtilafa düşerseniz ; Allah’a ve Ahiret gününe iman etmiş iseniz onu, Allah’a ve Rasulüne havale edin. Bu daha iyi ve sonuç itibariyle de daha güzeldir. “
Nisa : 59.Ay
فَلاَ وَرَبِّكَ لاَ يُؤْمِنُونَ حَتَّىَ يُحَكِّمُوكَ فِيمَا شَجَرَ بَيْنَهُمْ ثُمَّ لاَ يَجِدُواْ فِي أَنفُسِهِمْ حَرَجاً مِّمَّا قَضَيْتَ وَيُسَلِّمُواْ تَسْلِيماً
“ Hayır … ! Rabbine andolsun ki onlar, aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem kılıp sonra da senin verdiğin hükme, içlerinde hiç bir sıkıntı duymaksızın, tam anlamıyla teslim olmadıkça, iman etmiş olmazlar. “
Nisa : 65.Ay
Rabbimizin bu ve emsali Ayetleri gösteriyor ki, Müslüman ihtilaf anında – mezhebinin ve meşrebinin hakemliğine değil – Resulün hakemliğine koşmalıdır… İmamının veya üstadının hakemliğine değil, Allah Rasulü s.a.v’in hakemliğine koşmalıdır… Bu ister dinin usulüne ait meselelerde olsun, ister furuuna dair meselelerde olsun, ihtilafa düşülen her husus Allah’ın Resulüne havale edilmelidir.
Allah’u Taala “ Eğer Allah’a ve Ahiret gününe iman etmiş iseniz böyle yapın “ buyurarak, meselenin önemini ve bu şekildeki hareketin, Allah’a ve Ahiret gününe imanın iktizasından olduğunu beyan etmektedir.
Ve yine Rabbimiz, kendi mukaddes zatına yeminle buyuruyor ki ; bütün işlerde Rasul hakem tayin edilmedikçe hiçbir fert iman etmiş olamaz. Çünkü onun vahye dayalı olarak verdiği hükümler, gizli ve açık, içten ve dıştan her zaman bağlanılması vacip olan gerçeklerdir.
Bundan dolayıdır ki Allah’u Azze ve Celle :
“ … Sonra haklarında verdiğin hükümden dolayı içlerinden bir sıkıntı duymadan o hükme teslim olmadıkca iman etmiş olmazlar. “ buyurmaktadır.
Öyleyse şuurlu ve basiretli bir Müslüman, Allah Rasulü s.a.v’in her emrine – gücü nisbetinde – itaat etmeli ve o emri bir başkasının sözünden dolayı – çeşitli te’villerle de olsa – asla terk etmemelidir…
= Çünkü Allah’u Teala, Rasulünün emrine muhalefet edenlerin dünyada başlarına bir fitne gelip çatacağını, ahirette ise elim bir azaba uğrayacaklarını bildirmektedir :
Allah’u Azze ve Celle bu konuda kerim kitabında şöyle buyurmaktadır :
فَلْيَحْذَرِ الَّذِينَ يُخَالِفُونَ عَنْ أَمْرِهِ أَن تُصِيبَهُمْ فِتْنَةٌ أَوْ يُصِيبَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ
“ … O’nun emrine muhalefet edenler, kendilerine bir fitnenin isabet etmesinden veya onlara acı bir azabın çarpmasından sakınsınlar. “
Nur : 63.Ay
Kardeşler şunu asla unutmayınız ki ; hayırlı şeylerle meşkuliyet insanın güzel şeylerle karşılaşmasına vesile olacağı gibi, kötü ve çirkin şeylerle meşkul olmakta, insanın bir takım fitne ve musibetlerle karşılaşmasına vesile olur.
Başka bir ifadeyle ; Allah’a ve Rasulüne itaat etmek, güzelliklerin celbine vesile olacağı gibi, muhalefet edip isyan etmekte, musibet ve belaların celbine vesile olur.
“ … Ebu Hureyre r.a dan ; dedi ki : Rasulullah s.a.v’i şöyle buyururken dinledim : Size neyi yasakladıysam ondan uzak durunuz, size neyi emretti isem onu da gücünüzün yettiği kadar yapınız. Şüphe yok ki sizden öncekileri helak eden şey, çok soru sormaları ve peygamberlerine muhalefet etmeleridir. “
Buhari : 15.c.7151.s
” … Selemetu’bnu’l Ekva r.a şöyle dedi : Bir gün Allah Rasulü s.a.v’in yanında biri sol eliyle yemek yedi. Rasulullah s.a.v ona : sağ elinle ye, buyurdu. O adam : ben sağ elimle yiyemiyorum, dedi. Allah Rasulü s.a.v :Yiyemez olasın, dedi ve beddua etti. Çünkü o zatın sağ eliyle yemesine kibiri mani olmuştu. Ravi diyor ki ; Ve bu adam artık o elini ağzına kaldıramaz oldu. “
Müslim : 6.c.2021.n
“ … İbn Ömer r.a dan ; Rasulullah s.a.v şöyle buyurdular : Ben kıyametin önünde kılıçla gönderildim. Benim rızkım mızrağımın gölgesinde kılındı. Zillet ve cizye ödemek, emrime muhalefet edenler üzerine kılındı……. “
Buhari : 6.C.2733.s
Bu ve emsali delillerin ortaya koyduğu mesaj gayet açık ve nettir. O da ; Allah Rasulü s.a.v’in emrine, yoluna, metoduna, menhecine, Sünnetine bilerek muhalefet etmek, insanın başına bir takım musibet ve belaların gelmesine sebeb olur…
Öyleyse asla kibirlenmeyin, O büyük zatın önünde eğilin ve gönderdiği Resulüne itaat edin…
= Çünkü Allah’u Teala, Rasulünün emirlerine bile bile muhalefet edenlerin amellerinin iptal edileceğini haber vermektedir :
Yani ; İyilikler nasıl ki kötülükleri siliyor ise, kötülükler de aynen iyilikleri siler yok eder …
Başka bir ifadeyle ; Allah’a ve Rasulüne itaat etmek nasıl ki günahların affına sebeb oluyor ise, muhalefet edip isyan etmekte aynen amellerin iptaline sebep olmaktadır…
Allah’u Azze ve Celle kerim kitabında şöyle buyurmaktadır :
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا أَطِيعُوا اللَّهَ وَأَطِيعُوا الرَّسُولَ وَلَا تُبْطِلُوا َعْمَالَكُمْ
“ Ey İman edenler ! Allah’a itaat edin, Resulüne itaat edin ve amellerinizi iptal etmeyin. “
Muhammed : 33.Ay
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَرْفَعُوا أَصْوَاتَكُمْ فَوْقَ صَوْتِ النَّبِيِّ وَلَا تَجْهَرُوا لَهُ بِالْقَوْلِ كَجَهْرِ بَعْضِكُمْ لِبَعْضٍ أَن تَحْبَطَ أَعْمَالُكُمْ وَأَنتُمْ لَا تَشْعُرُونَ
“ Ey iman edenler, seslerinizi peygamberin sesi üstünde yükseltmeyin ve birbirinize bağırdığınız gibi, ona sözle bağırıp söylemeyin ; yoksa siz şuurunda değilken, amelleriniz boşa gider. “
Hucurat : 2.Ay
Bu ve emsali Ayet ve Hadislerin mesajından da anlaşıldığı gibi, Allah Rasulü s.a.v bir şeyi emrettiği zaman, artık hiçbir müslümanın ona muhalefet etmesi, görüşünü ve kanaatini onun hükmüne tercih etmesi, veyahutta bir başkasının görüşünü ve içtihadını – çeşitli tevillerle de olsa – ona tercih etmesi asla mümkün değildir.
Müslüman olmak ; kendi düşünce, davranış ve seçme özgürlüğünü Allah ve Rasulüne teslim etmek demektir… Hiçbir akıllı insan, iki zıt davranışı birleştirmeye kalkışmaz… Yani :
“… Müslüman olmak veya müslümansa Müslüman kalmak isteyen bir kimse, mutlaka Allah ve Rasulünün Kur’an ve sünnetteki emir ve yasaklarına boyun eğmek zorundadır. Boyun eğmeğe tenezzül etmeyen kimse ise, müslüman olmadığını kabul etmelidir. Çünkü İslam teslimiyet ister, Müslüman da zaten teslim olan demektir…”
Öyleyse ey Müslüman … ! heva ve hevesine uyup başka yolları adımlama… Muhammed s.a.v’in yolunda yürü … Nefsinin özgürlüğünü terk et islama köle ol …
= Çünkü Allah’u Teala, Rasulünün yolunda yürümeyenlerin, yarın kıyamet günü rezil ve perişan olacaklarını haber vermektedir :
Rabbimiz kerim kitabında, böyle bir akibeti boylamamaları için kullarını dünyada uyardığı gibi, kıyamet gününde de nasıl rezil ve rüsvay olacaklarını bizlere şöyle haber vermektedir :
“ Yüzlerinin ateşte evrilip çevrileceği gün, derler ki : ” Eyvahlar olsun bize, keşke Allah’a itaat etseydik ve keşke Rasûl’e itaat etseydik.” “ Ve yine dediler ki : ” Rabbimiz, gerçekten biz, efendilerimize ve büyüklerimize itaat ettik te, onlar bizi yoldan saptırdılar.”
” Rabbimiz, onlara azabtan iki katını ver ve büyük bir lanet ile onları lanetle. “
Ahzab : 66.67.68.Ay
“ O gün – Allah’a ve Rasulüne itaat etmeğerek kendisine – zulmeden kimse ellerini ısırarak şöyle der : ” Ahhh keşke peygamberle beraber bir yol edinmiş olsaydım. Yazıklar olsun bana, ne olurdu falanı filanı kendime dost edinmeseydim. Çünkü o, bana gelen – Kur’an ve Sünnet – zikrinden beni saptırdı. Zaten şeytan insanı yapayalnız ve yardımcısız bırakandır . “
Furkan : 27.28.29.Ay.
Evet ey Müslüman … ! gördüğün gibi Allah Rasulü s.a.v’in yolunda yürümeyen, onun metodunu ve menhecini kendisine metod ve menhec edinmeyen, Allah’ın dinini onun ve ashabının anladığı ve yaşadığı gibi anlayıp yaşamayan, kıyamet gününde büyük bir pişmanlık ve perişanlık içerisinde olacaklardır.
Öyleyse artık bu anlatılanlara kulak ver ve elinde olan hayat sermayeni güzel kullanmaya çalış… Ardından koşacağın davanın hak olmasına gayret göster … Din adına simsarlık yapanlara dikkat et ve kimlerin sözüne itibar edileceğini güzel öğren … Çünkü – az önceki zikri geçen Ayeti Celilelerde de ifade edildiği gibi – seni ne beyler, ne ağalar, ne üstadlar, ne de peşine takıldığın kimseler asla kurtaramaz…
Rabbim bizlere, Rasulünün yolunda hakkıyla yürüyen kullarından olmamızı nasibeylesin.
Amin
Vel hamdu lillahi rabbil alemin
Tacuddin el Bayburdi