23 = KAFİR VE MÜŞRİKLERDEN SİLAH ARAÇ GEREC ALINABİLECEĞİ
“ … Yağla b. Ümeyye şöyle dedi : Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bana şöyle buyurdu : Sana elçilerim geldiği zaman onlara otuz zırh ve otuz deve ver. Yağla ben : Ya RasulAllah, bu malları bedeli ödenmek üzere mi istiyorsun, yoksa onlan geri vermek üzeremi istiyorsun ? dedim. Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem : İade edilmek üzere istiyorum’ buyurdu. ”
İbni Hibban : 4720 Ebu Davud : 3566 Alımed : 4/222
24 = GAYRİ MÜSLİMLERİ ARAP YARIMADASINDAN ÇIKARMA
“ … Cabir b. Abdullah r.a şöyle dedi : Bana Ömer b. el-Hattab r.a Rasulullah’tan şöyle işittiğini haber verdi. Rasulullah s.a.v : Yahudi ve Hıristiyanları elbette Arap yarım adasından çıkaracağım. Nihayet orada müslümandan gayri hiç kimseyi bırakmayacağım, buyurdu. ”
Müslim : 1767/63
25 = SAVAŞTA CASUSLUK EDENLERİN ÖLDÜRÜLMESİ
“ … Seleme b. el-Ekva r.a şöyle dedi : Nebi sallallahu aleyhi ve sellem bir seferde iken müşriklerden bir casus geldi, sahabelerin yanına oturdu ve onlarla konuşmaya durdu. Sonra dönüp gitti. Nebi sallallahu aleyhi ve selem : Onu bulun ve öldürün, buyurdu. Onu Seleme bulup öldürdü. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’de casusun devesini diğer savaş eşyalarını Seleme’ye ganimet harici olarak verdi. ”
Buhari : 3051-Ter : 2844.2845 Müslim : 1754/45
26 = HALİFENİN MÜCAHİDLERE SAVAŞ ADABINI VASİYET ETMESİ
“ … Bürde r.a şöyle dedi : Rasulullah sallallahu a ve selem bir orduya – yahut bir seriyyeye – bir komutanı emir yaptığı zaman ona özel olarak Allah’tan sakınıp takvaya sarılmasını, beraberindeki müslümanlara da hayır tavsiyede bulunurdu. Sonra : Allah’ın adıyla Allah’ın yolunda savaşınız. Allah‘a iman etmeyen kafirlerle savaşınız. Savaş yapınız, ancak ganimetlerde hıyanetlik yapmayınız, ahitlerinizi bozmayınız, öldürdüklerinize müsle yapmayınız, çocukları öldürmeyiniz. Müşriklerden düşmanla karşılaştığın vakit onları üç haslete davet et. Bu üç şeyden hangisinde sana icabet ederlerse onlardan elini çek. Sonra onları İslam‘a davet et. Eğer onlar bu hususta sana icabet ederlerse onlardan bu icabeti kabul et ve kendilerinden elini çek. Sonra onları kendi yurtlarından muhacirlerin yurduna göçmeye çağır. Onlar eğer bunu yaparlarsa, Muhacirlerin lehine olan şeyler onların da lehine, Muhacirlerin üzerinde ki mükellefiyet ve sorumluluk onlara da olacak şeklinde haber ver. Eğer kendi beldelerini terk etmekten imtina ederlerse, bu takdirde müslüman bedeviler gibi olacaklarını, müslümanlar üzerindeki cari Allah’ın hükümlerinin onlar için de cari olacağını kendilerine haber ver. Müslümanlarla beraber cihad etmeleri hali müstesna onlara ganimetten ve feyden hiçbir şey ayrılmayacaktır. Eğer onlar bu müslüman olma teklifini kabul etmezlerse bu takdirde onlardan cizye iste. Şayet onlar bu cizyeyi vermek hususunda sana icabet ederlerse, sen onlardan bunu kabul et ve onlarla savaşmayı bırak. Eğer onlar müslüman olma veya cizye verme teklifini kabul etmezler ise, o zaman Allah‘tan yardım iste ve onlarla savaş. Bir kale ahalisini kuşattığın ve onlar da senden kendilerine Allah’ın ahdini, Nebisinin ahdini tayin etmeni istedikleri vakit, sakın sen onlara Allah ve Nebi’sinin ahd ve zimmetini tayin etme. Lakin sen onlar için kendi zimmetini ve arkadaşlarının zimmetini kararlaştır. Çünkü sizlerin kendi ahitlerinizi ve arkadaşlarınızın ahitlerini bozmanız, Allah’ın ahdini ve Nebi’sinin ahdini bozmanızdan daha hafiftir. Sen bir kale ahalisini kuşatır ve onlar da senden kendilerini Allah’ın hükmüne indirmeni istedikleri zaman, sen onları Allah’ın hükmüne indirme. Fakat sen onları kendi hükmüne indir. Çünkü sen onlar hakkında Allah’ın hükmüne isabet ettiğini veya isabet etmediğini bilemezsin
Müslim : 173 1/3
27 = KOMUTANIN CİHAD EDEN ASKERLERİNİ TEFTİŞ ETMESİ
“ … Ebu Berze r.a şöyle dedi :Nebi sallallahu aleyhi ve sellem bir savaş yolculuğunda idi. Allah ona ganimet verdi. Ashabına : Sizler herhangi bir kimseyi kaybettiniz mi ?, buyurdu. Sahabeler : Evet falan, falan ve falanı kaybettik dediler. Sonra Rasulullah tekrar : Sizler herhangi bir kimseyi kaybettiniz mi ?, buyurdu. Sahabeler : Evet falan, falan ve falanı kaybettik dediler. Sonra Rasulullah tekrar : Sizler herhangi bir kimseyi kaybetti niz mi ?, buyurdu. Sahabeler : Hayır dediler. Rasulullah : Fakat ben Cüleybib’i kaybettim onu arayınız, buyurdu. Cüleybib şehitlerin içinde arandı. Nihayet onu öldürdüğü yedi kişinin yanında ölü olarak buldular. Öldürülen kimsenin adamları onu öldürmüşlerdi. Nebi sallallahu a ve sellem onun yanına geldi ve üzerinde durup : Cüleybib yedi kişiyi öldürdü, sonra da kendisini öldürdüler. Bu bendendir ben de ondanım, bu bendendir ben de ondanım, buyurdu. Rasulullah onu iki bileğinin üzerine koydu onun için Nebinin iki bileğinden başka hiçbir şey yoktu. “
Ravi : Şehit için bir çukur kazıldı ve kabrine konuldu dedi de yıkamayı zikret medi. ”
Müslim : 2472/131
28 = DÜŞMANLA KARŞILAŞMAYI TEMENNİ ETMEME
“ … Abdullah b. Ebi Evfa r.a Ömer b. Abdullah’a bir mektup yazdı. 0 mektubu ben okudum şöyle idi :
“ Rasulullah düşmanla karşılaştığı bazı savaşlarından birinde güneş semanın ortasından meyil edene kadar bekledi sonra insanların arasında ayağa kalkıp şöyle buyurdular : Ey insanlar ! Düşmanla karşılaşmayı temenni etmeyiniz. Allah‘tan afiyet isteyiniz. Ancak düşmanla karşılaştığınız vakit sabrediniz. Bilin ki, cennet kılıçların gölgesi altındadır. Sonra da : Ey bulutları yürüten, ey toplanmış orduları bozguna uğratan Allah’ım ! Düşmanları bozguna uğrat, düşmanlara karşı bize yardım et. – diye dua etti – ”
Buhari : 2965-Ter : 2772-2818-2923 Müslim : 1742/20
“ … Ebu Hureyre r.a şöyle dedi : Nebi sallallahu aleyhi ve selem : Düşmanla karşılaşmayı temenni etmeyiniz. Ancak düşmanla karşılaştığınız vakit sabrediniz’ buyurdu. ”
Müslim : 1741/19
29 = SAVAŞ ETMEDEN VEYA ONA NİYET ETMEDEN ÖLENLERİN ZEM’Mİ
“ … Ebu Hureyre r.a şöyle dedi : Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem şöyle buyurdu : Savaşmadan ve kendi kendine savaşma isteği ile konuşmadan – yani, savaşa niyet etmeden – ölen kimse münafıklıktan bir şube üzere ölür. ”
Müslim : 1910/158
30 = MEŞRU BİR SEBEBLE KİŞİYİ SAVAŞTAN ALIKOYAN ÖZÜR
“ … Enes b. Malik r.a şöyle dedi : Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem Tebuk savaşından dönüp Medine’ye yaklaştığımızda şöyle buyurdular : Medine de öyle topluluklar var ki, sizin yürüdüğünüz her yerde, sizin geçtiğiniz her vadide şüphesiz onlarda sizinle beraber idiler. Sahabeler :
Ya Rasulallah, Onlar Medine’dedir dediler. Rasulullah : Onlar Medine‘dedir, ama onları Medine‘de özür alıkoydu, buyurdu. ”
Buhari : 4423-Ter : 4122-2838
“ … Cabir r.a şöyle dedi : Bir savaşta biz Nebi sallallahu aleyhi ve sellem ile beraberdik. Nebi s.a.v şöyle buyurdu : Medine‘de öyle kimseler var ki, yürüdüğünüz her yolda, kat ettiğiniz her vadide muhakkak onlar da sizinle beraberdirler. Onları – bu cihad’tan – sadece hastalık hapsedip menetmiştir.”
Müslim : 1911/159
“ … Enes b. Malik r.a şöyle dedi : Eslem kabilesinden bir genç geldi ve : Ya Rasulallah, ben savaşa gitmek istiyorum, ancak benim beraberimde teçhizattan bir şeyim yok dedi. Nebi s.a.v ona : Falan kimseye git, çünkü o teçhizatını hazırladı akabinde de hastalandı, buyurdu. Bunun üzerine o genç hastalanan kimseye geldi ve : Rasulullah sana selam söylüyor ve kendin için hazırladığın savaş teçhizatını bana vermeni söylüyor dedi. 0 hasta kimse karısına : Ey falanca, Kendim için hazırladığım teçhizatımı bu gence ver ve ondan hiçbir şey esirgeme. Vallahi eğer ondan bir şey esirgersen Allah onda senin için bereket yapmaz dedi. ”
MÜslim : 1894/134
31 = SAVAŞA ÇIKACAK MÜCAHİDİ TECHİZ ETMEK VE GERİDE KALAN İŞLERİNE YAKINLARINA YARDIM EDİP ONLARA SAHİP ÇIKMAK
“ … Zeyd b. Halid r.a şöyle tahdis etti : Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki : Kim Allah yolunda cihad edecek bir mücahidi teçhiz ederse, oda cihad etmiş olur. Kim de Allah yolunda cihad eden bir mücahidin – bıraktığı işleri için – hayırlı halef olursa, o da cihad etmiş olur. ”
Buhari : 2843-Ter : 2682 Müslim : 1895/135
“ … Enes b. Malik r.a şöyle dedi : Eslem kabilesinden bir genç geldi ve : Ya Rasulallah, ben savaşa gitmek istiyorum, ancak benim beraberimde teçhizattan bir şeyim yok dedi. Nebi s.a.v ona : Falan kimseye git, çünkü o teçhizatını hazırladı akabinde de hastalandı, buyurdu. Bunun üzerine o genç hastalanan kimseye geldi ve : Rasulullah sana selam söylüyor ve kendin için hazırladığın savaş teçhizatını bana vermeni söylüyor dedi. 0 hasta kimse karısına : Ey falanca, Kendim için hazırladığım teçhizatımı bu gence ver ve ondan hiçbir şey esirgeme. Vallahi eğer ondan bir şey esirgersen Allah onda senin için bereket yapmaz dedi. ”
Müslim : 1894/134
“ … Ebu Mesud r.a şöyle dedi : Bir kimse Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e geldi ve : Benim devem öldü, beni başka bir deveye bindir dedi. Rasulullah s.a.v : Benim yanımda deve yoktur, buyurdu. Bunun üzerine orada bulunan başka bir kimse : Ya Rasulallah, ben onu yükleyecek olan bir kimseye delalet edeyim dedi. Bunun üzerine Rasulullah : Her kim bir hayra delalet ederse, ona da hayri işleyenin sevabı kadar sevap vardır, buyurdu.”
Müslim : 1893/133
İZAH : Bu bapta varit olan hadislerden kast edilen mana ; Cihat eden kimselere savaş alet ve edevatları temin ederek onları teçhiz eden kimselerin tıpkı cihad eden kimseler gibi ecir alacağını … keza cihada giden kimselerin geride bıraktığı kimselere yardım edip onlara işlerinde hizmette bulunan kimselere de cihat edenlerin ecrine benzer ecir verileceği ifade edilmektedir… Ve tabii ki buradaki ecir de, savaş meydanındaki kazanılan ecir gibi değildir.
32 = ALLAH YOLUNDA İNFAK ETMENİN FAZİLETİ
“ … Ebu Mesud r.a şöyle dedi : Bir kimse yular takılmış bir dişi deveyi getirdi ve : Bu Allah yolunda sadakadır dedi. Buna mukabil Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem : Bu deveye karşılık sana kıyamet gününde hepsi de yularlı yedi yüz deve – karşılığında sevap – vardır, buyurdu. ”
Müslim : 1892/132
33 = CİHADA ÇIKAN MÜCAHİD EŞLERİNİN HURMETİ VE DOKUNULMAZLIĞI
“ … Bureyde r.a dan. Rasulullah s.a.v şöyle buyurdu : Mücahitlerin kadınlarına yapılacak hürmet geride kalan kimseler üzerine, kendi annelerine yapacakları hürmet gibidir. Geride kalanlardan herhangi bir kimse mücahitlerden birine ailesinin işlerini görüp yardım etme hususunda halef olur sonra Mücahide ailesi hususunda hainlik yaparsa, o hain kıyamet gününde mücahit için durdurulur da mücahit onun amellerinden dilediği her şeyi alır. – Mücahidin o hainin amellerini almada ki istek ve hırsı hakkında – ne zanneder siniz ? “
Müslim : 1897/139
İZAH : Rasulullah s.a.v bu hadiste mücahitlerin eşlerinin geride kalan kimselere haramlığını, tıpkı onların annelerinin kendilerine haram oluşuna benzetmiştir. Yani, bir kimsenin kendi annesinin haramlığı ne ise, savaşa giden mücahidlerin eşlerinin onlara haramlığı da odur. Kişi annesine nasıl çirkin bir gözle bakamaz ise, mücahitlerin eşlerine de aynı şekilde çirkin gözle bakamaz.
34 = GEREKTİĞİ ZAMAN KADINLARIN DA CİHADA İŞTİRAK EDEREK BAZI HUSUSLARDA YARDIM ETMELERİ
“ … Rubeyyı’ b. Muavviz r.a şöyle dedi : Biz kadınlar Nebi s.a.v ile beraber savaşta bulunurduk, mücahitlere su verir ve yaralıları tedavi ederdik. Ölüleri de Medine’ye götürürdük. ”
Buhari : 2882-Ter : 2709
“ … Enes b. Malik r.a şöyle dedi : Ümmü Süleym, Huneyn günü iki yüzlü bir hançer edindi. Bu hançer daima onun yanında bulunuyordu. Ebu Talha onu gördü ve : Ya Rasulallah, bu beraberinde bir hançer bulunduran Ümmü Süleym’dir dedi. Rasulullah s.a.v ona : Bu hançer nedir ? , buyurdu. Ümmü Süleym : Ya Rasulallah, ben bunu edindim ki, müşriklerden biri bana yaklaşırsa bununla onun karnını yararım dedi. Rasulullah s.a.v bunun üzerine gülmeye başladı. Ümmü Süleym : Ya Rasulallah, bizden sonra İslam’a yeni girip azat edilenlerden senin etrafından dağılanları – harbiler gibi – öldürsen dedi. Rasulullah s.a.v : Ya Ümmü Süleym, Allah bizim imdadımıza yetişti ve ne güzel yaptı, buyurdu. ”
Müslim : 1809/134
İZAH : Görüldüğü gibi bu iki hadiste de kadınların savaşa iştirak ettiği sabittir. Bu iki hadis ve benzerleri, gerektiğinde kadınların savaşa çıkmasının meşru olduğunun delildir. Aişe r.anha’nın rivayet ettiği : “ Kadınların en efdal cihadı mebrur hac’dır….. “ hadisi buna münafi değildir. Savaşta askerin bol olması sebebiyle yaralı ve cephe gerisi basit görevlerin ifasında adama ihtiyaç olmadığı durumlarda kadının mebrur haccı elbette onun için savaştan daha efdaldır. Ancak askerin az olması ve müdafaada zorlandığı zamanlarda kadınların savaşta bulunup erkeklere cephane, erzak vesaire gibi şeyleri taşıyarak ; yaralıları tedavi ederek mücahitlere yardım etmesi de onlar için önemli bir vazifedir.
35 = DENİZLERDE SAVAŞMANIN FAZİLETİ
“ … Enes b. Malik r.a şöyle dedi : Rasulullah s.a.v Ümmü Haram binti Milhan’ın yanına girer o da Rasulullah’a yemek yedirirdi. Ümmü Haram, Ubade b. Samit’in nikahı altında idi. Bir gün yine Rasulullah s.a.v Ümmü Haram’ın ziyaretine geldi. 0 da Rasulullah’a yemek ikram etti ve başını temizleyip taradı. Müteakiben Rasulullah s.a.v uyudu. Sonra gülerek uyandı. Ümmü Haram dedi ki, ben : Ya Rasulallah, seni güldüren nedir ? dedim. Rasulullah s.a.v :
– Ümetimden bir takım insanlar şu denizin üzerinde tahtalara krallar gibi kurulmuş halde veya kralların tahtaların üstüne kurulu olduğu gibi Allah yolunda savaştıkları da bana gösterildi, buyurdu. Ummü Haram dedi ki : Ya Rasulallah, beni de o deniz mücahitlerinden etmesi için Allah’a dua et dedim. Rasulullah onun için Allah’a dua etti. Sonra Rasulullah başını yastığa tekrar koydu biraz daha uyudu. Sonra yine gülerek uyandı. Ben : Ya Rasulallah, seni güldüren nedir ? dedim. Rasulullah s.a.v :
– Ümmetimden bir takım insanlar tahtların üzerine krallar gibi kurulmuş Allah yolunda savaşa gider halde bana rüyamda gösterildi, buyurdu. Ummü Haram dedi ki : Ya Rasulallah, beni de o mücahitlerden etmesi için Allah’a dua et dedim. Rasulullah s.a.v :
– Sen birincilerdensin, buyurdu. Enes r.a der ki : Ümmü Haram Muaviye zamanında tertip edilen bir deniz seferinde gemiye bindi ve denizden karaya çıktığı vakit binitinden düştü ve hayatını kaybetti.”
Buhari : 2788-Ter : 2638-2639 Müslim : 1912
36 = TOPLU HUCUMLARDA KADIN VE ÇOCUKLARIN ÖLDÜRÜLMESİ
“ … Sa’d b. Cessame şöyle dedi : Ben : Ya Rasulallah, bizler geceleyin müşriklerin kadın ve çocuklanndan bazısını öldürüyoruz ? dedim. Rasulullah s.a.v : Onlar da müşriklerdendir, buyurdu.”
Müslim : Ebu Davud : 1570 Ahmed : 4138-71
İZAH : Bu hadiste anlatılmak istenen ; müşriklere hucum edildiğinde onların kadın ve çocuklarını ayırt etmek mümkün olmadığı zaman, onların hepsine topluca saldırmanın caiz olduğudur. Fakat kadın, çocuk ve yaşlıları ayırma imkanı varsa, aşağıdaki hadiste anlatıldığı gibi onları öldürmek caiz değildir.
37 = SAVAŞTA KADIN VE ÇOCUKLARI ÖLDÜRMENİN YASAKLIĞI
“ … İbni Ömer r.a şöyle dedi : Rasulullah s.a.v’in savaşlarından bazısında öldürülmüş bir kadın bulundu. Rasulullah bunun üzerine kadınları ve çocukları öldürmeyi yasakladı. ”
Buhari : 3015-Ter : 2811-3014 Müslim : 1744
38 = SAVAŞTA KARŞI KARŞIYA GELEN VE BİRİ DİĞERİNİ ÖLDÜREN İKİ KİŞİNİN DE CENNETE GİRMESİ
“ … Ebu Hureyre r.a şöyle dedi : Rasulullah s.a.v şöyle buyurdu : Allah iki kişiye güler. Bunlardan biri diğerini öldürür ama ikisi de cennete girer. Bu birincisi Allah yolunda öldürülür ( ve cennete girer ) daha sonra Allah onu öldüren katilin tevbesini kabul eder ve o kimse şehit olur ( o da cennete girer). ”
Buhari : 2826-Ter : 2670 Müslim : 1890/128
39 = AZ ÇALIŞIP AMA ÇOK ECİR ALAN KİMSELER
“ … Bera b. Azib r.a şöyle dedi : Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e demir zırhla örtülü bir adam geldi ve : Ya Rasulallah, ben savaşayım da sonra müslüman olurum dedi. Rasulullah s.a.v : Müslüman ol sonra harbet, buyurdu. O kimse de hemen Müslüman oldu, harbe girişti ve nihayet şehid edildi. Bunun üzerine Allah Rasulü s.a.v : Az amel işledi ama çok ecir aldı, buyurdu. “
Buhari : Ter : 6.c.2655.s
40 = CİHADA GİDERKEN TESBİH VE TEKBİR GETİRMEK … AMA HADDİ AŞARAK BAĞIRIP ÇAĞIRMAMAK
“ … Ebu Musa el-Eşari r.a şöyle dedi : Rasulullah s.a.v Hayber’e savaşa gittiği zaman – yahut Rasulullah Hayber’e savaş için yöneldiğinde – sahabeler vadiden yükseğe çıktıkları zaman seslerini yükselterek : Allah-u Ekber Allah-u Ekber La ilahe İllallah diyerek – tekbir getiriyorlardı. Bunun üzerine Rasulullah s.a.v buyurdular ki : Yumuşak olunuz, seslerinizi fazla yükseltmeyiniz. Şüphesiz sizler sağır ve gaibe dua etmiyorsunuz. Sizler, işiten ve size sizden daha yakın olana dua ediyorsunuz. 0 sizinle beraberdir, buyurdu. 0 sırada Rasulullah’ın binitinin arkasında bulunuyordum. Ben “ La Havle Vela Kuvvete İlla Billah “ derken o beni işitti ve : Ey Abdullah b. Kays’ dedi. Ben : Lebbeyk ya Rasulallah, dedim. Rasulullah bana : Sana cennet hazinelerinden bir hazineye delillik edeyim mi ? , buyurdu. Ben : Evet ya Rasulallah, babam ve annem sana feda olsun et dedim. Rasulullah : 0, – söylediğin – La Havle Vela Kuvvete İlla Billah sözcüğüdür, buyurdu. ”
Buhari : 4205-Ter : 3928-3929-2992 Müslim : 2704
41 = BU ÜMMET UZAKTAN DA OLSA DÜŞMANLARINA KORKU SALMAKLA YARDIM OLUNMUŞTUR
“ … Ebu Hureyre r.a şöyle dedi : Rasulullah s.a.v buyurdular ki : Ben Cevamiu’l kelimelerle gönderildim. – Düşmanların gönlüne – korku salmakla yardım olundum. Bir de ben uyuduğum bir sırada bana yeryüzündeki hazinelerin anahtarları getirildi ve elimin içine kondu….. ”
Buhari : 2977- Terc : 2783 Müslim : 523
Cevamiu’l kelim : az söz, çok ve derin manalar ifade eden kelimelerdir.
42 = ZAYIFLARIN DUASI VE ALLAH’IN ONLARA MERHAMETİ SEBEBİYLE BİRÇOK KİMSE RIZIKLANIR VE ZAFER KAZANIR
“ … Musab b. Ebi Vakkas şöyle dedi : Babam Sa’d b. Ebi Vakkas – malının mülkünün çokluğundan dolayı – diğer sahabelerin yanında kendinin faziletli olduğunu sanırdı. Bunun üzerine Rasulullah : Sizler ancak zayıflarınız sebebiyle yardım ediliyor ve rızıklandırılıyorsunuz, buyurdu.”
Buhari : 2896-Ter : 2719
“ … Ebu Hureyre r.a den. Nebi s.a.v şöyle buyurdu : Altının kulu, gümüşün kulu ve elbisenin kulu helak olsun. Öyleleri, verildiği zaman razı olur ; verilmediği vakit kızarlar. Bunlar helak olsun, baş aşağı yuvarlansın. Ayağına diken batsa çıkaran bulunmasın. Müjdeler olsun şu kula ki, Allah yolunda cihad için atının gemini tutmuş, başı dağınık, ayakları tozlanmıştır. Eğer bu kula hudut bekleme ( görevi verilir ) ise en güzel şekilde hudut bekler. Eğer askerin gerisinde ardçı vaziesi verilirse en güzel şekilde ardçılık görevini yapar. ( Buna rağmen ) bu kul bir meclise girmek için izin istese izin verilmez. Bir mevzuda şefaat etse şefaati kabul edilmez. ”
Buhari : 2887-Ter : 2712-2713
43 = DÜŞMANLA KARŞILAŞMA ANINDA DUA ETMEK
“ … Enes b. Malik r.a şöyle dedi : Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem savaş edeceği zaman şöyle dua ederdi : Ey Allah’ım, benim dayanağım, yardımcım sensin. Düşmanı seninle savuştururum, düşmana senin yardımınla hucum ederim ve senin yardımınla savaşırım. ”
İbni Hibban : 4761 Ebu Davud : 2632 Nesei : 203-el-Amel Tirmizi : 3584 Ahmed : 3/184
44 = ANCAK BİR EMİR – HALİFE – ARKASINDA CİHAD EDİLİR
“ … Ebu Hureyre r.a şöyle dedi : Rasulullah s.a.v buyurdular ki : Bana itaat eden Allah‘a itaat etmiştir. Bana isyan eden Allah‘a isyan etmiştir. Emire isyan eden bana isyan etmiştir. İmam – halife – bir kalkandır. Ancak onun arkasında ve ona uyarak savaşılır. İmam, Allah‘a takvalı olmayı emreder ve adaletli davranırsa, bu sebeple onun için ecir vardır. Eğer takvayı emretmez ve adaleti yerine getirmezse, bundan meydana gelecek günahlar da onun aleyhinedir.”
Buhari : 2957-Ter : 2766
45 = EMİR İNSANLARA ANCAK GÜÇLERİNİN YETECEĞİ ŞEYLERİ EMREDER
“ … Abdullah b. Mesud r.a şöyle dedi : Bir gün bana bir adam geldi. Benden nasıl cevap vereceğimi bilmediğim bazı şeyler sordu ve : Görevini yerine getiren, aktif, emirlerimizle beraber savaşlara çıkan, emirlerimiz ise sayamayacağımız kadar ağır vazifeler verir bu şartlar altında ki kimsenin durumu nedir ? – yani bu kimsenin bu ağır şartlar altında emire itaat etmesi gerekir mi ? – dedi. İbni Mesud: Vallahi sana ne diyeceğimi bilmiyorum. Ancak biz Nebi s.a.v ile savaşlarda beraber idik. Bir kerenin dışında 0, bir işi bize emrettiğinde, biz onu yapana kadar, bize şiddetle muamele etmemeye yakın dururdu. Sizden biri Allah’tan korktuğu sürece o kimse hayırdadır. Bir kimse nefsinde bir şey hakkında şüpheye düştüğü zaman, başka bir kimseye sorup o şüpheyi izale edip şifa verebilir. Öyle kimseleri de bulamamanız yakındır. Kendinden başka İlah olmayan Allah’a yemin ederim ki, ben dünyadan geri kalan ve geçen günleri derede birikmiş suya benzetiyorum : Onun saf ve temiz kısmı içilmiş, geriye bulanık ve kokuşmuş kısmı kalmıştır.”
Buhari : 2964-Ter : 2770
46 = HARP HİLEDİR BABI
“ … Ebu Hureyre r.a şöyle dedi : Nebi s.a.v harbe aldatma ismini verdi. ”
Buhari : 3029-Ter : 2822 Müslim : 1739/17
47 = MÜSLÜMAN SAVAŞLARDA DAHİ OLSA ALLAH’IN AZABI İLE İNSANLARI CEZALANDIRILMAZ
“ … Ebu Hureyre r.a şöyle dedi : Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bizleri bir seriyyede gönderdi : Falan ve Falan kişileri bulursanız, onları ateşle yakınız, buyurdu. Sonra bizler yola çıkmak istediğimiz anda bizlere : Ben size, falan vefalan kişileri bulursanız onları ateşle yakanız diye emretmiştim. Oysa ateşle ancak Allah azap eder. Bu sebeple onları bulursanız – normal şekilde – öldürün, buyurdu.”
Buhari : 3016-Ter : 2812-2954
“ … İkrime şöyle dedi : Ali b. Ebi Talib r.a’ya birkaç tane zındık getirildi o da onları yaktı. Bu olay İbni Abbas’a ulaştığında İbni Abbas şöyle dedi : Ben, Rasulullah s.a.v’in : Allah’ın azabı ile azap vermeyin, şeklindeki yasağından dolayı onları yakmazdım. Aksine ben onları Rasulullah s.a.v’in : Dinini değiştiren kimseyi öldürün, hükmünden dolayı öldürürdüm, dedi. ”
Buhari : 6922-Ter : 6788 İbni Hibban : 5606 Ebu Ya’la : 2532 Alımed : 1/282
İZAH : Savaş esiri dahi olsa insanları cezalandırmak için Ateşte yakarak onları öldürmek, bu hadislerin hükmüne göre caiz değildir. Ancak savaş sebebiyle, düşman üzerine ateş açıp savaşarak onları öldürmek caizdir.
48 = ALLAH YOLUNDA KITAL İÇİN SAVAŞI ORUCA TERCİH ETMEK
“ … Enes b. Malik r.a şöyle dedi : Rasulullah s.a.v zamanında Ebu Talha savaş için nafile oruç tutmazdı. Nebi’nin vefatından sonra, ben Ebu Talha’yı ramazan bayramı ve kurban bayramı günleri hariç orucu yerken görmedim.”
Buhari : 2828- Terc : 2672
49 = SAVAŞA BAŞLAMAK İÇİN MÜSAİT ZAMANLARI KOLLAMAK VE ÖZELLİKLE SABAHIN İLK SAATLERİNİ KULLANMAK
“ … Enes b. Malik r.a şöyle dedi : Rasulullah fecir tulu ettiğinde baskın yapardı…. ”
Müslim : 382/9
“ … Usame b. Zeyd r.a şöyle tahdis etti : Rasulullah s.a.v bizi Cuheyne kabilesinden el-Huraka boyu üzerine cihada gönderdi. Bizler sabah vakti o kavme baskın yaptık ve onları bozguna uğrattık… ”
Buhari : 6872-Ter : 6720-6721-4296 Müslim : 96/158.159
“ … Abdullah b. Ebi Evfa r.a Ömer b. Abdullah’a bir mektup yazdı. 0 mektubu ben okudum şöyle idi : Rasulullah düşmanla karşılaştığı bazı savaşlarında güneş semanın ortasından meyil edene kadar bekledi sonra insanların arasında ayağa kalkıp : Ey insanlar ! Düşmanla karşılaşmayı temenni etmeyiniz. Allah‘tan afiyet isteyiniz. Ancak düşmanla karşılaştığınız vakit sabrediniz. Bilin ki, cennet kılıçların gölgesi altında dır, buyurdu. Sonra da : Ey bulutları yürüten, ey toplanmış orduları bozguna uğratan Allah’ım ! Düşmanları bozguna uğrat, düşmanlara karşı bize yardım et, bize zafer ver, diye dua etti .“
Buhari : 2965-Ter : 2772-281 8-2923 Müslim : 1742/20
50 = SAVAŞ İŞLERİNİ İSTİŞARE ETMEK
“ … Enes b. Malik r.a şöyle dedi : Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem kendisine Ebu Süfyan’ın gelmekte olduğu haberi ulaşınca ashabıyla istişare etti. Önce Ebu Bekir görüşlerini söyledi. Rasulullah ona bir şey söylemedi. Sonra Ömer görüşlerini söyledi. Rasulullah ona da bir şey söylemedi. Müteakiben Sa’d b. Ubade ayağa kalktı ve : Her halde bizi kast ediyorsunuz ya Rasulallah ! Nefsimi elinde bulunduran Allah’a yemin ederim ki, sen bize atlarımızı denize girdirmemizi emretseydin, hiç şüphesiz biz onları denize girdirirdik. Eğer sen bize atlarımıza binip Berku’l-Gimad’a gitmek için onları mahmuzlamamızı emretseydin biz bunu elbette yapardık dedi. Bunun üzerine Rasulullah insanlan Kureyş ordusu üzerine yürümeye çağırdı. Müteakiben hareket ettiler, nihayet Bedr’e indiler. 0 arada Kureyş’in su taşıyan develeri gel di. Bunların arasında Benu’l-Haccacın siyah bir kölesi bulunuyordu. Sahabeler onu yakaladılar. Rasulullah’ın arkadaşları ondan Ebu Süfyan ve arkadaşları hakkında haber soruyorlardı. 0 : Benim Ebu Sufyan hakkında bir bilgim yok, ancak şu Ebu Cehil, Utbe, Şeybe ve Umeyye b. Halef’tir dediğinde sahabeler onu ( yalan söylüyor zannederek ) dövüyorlardı. Bunun üzerine köle çaresizlikle : Evet Ebu Sufyan hakkında bilgi vereceğim diyor, serbes kaldığında yine : Benim Ebu Sufyan hakkında bir bilgim yok, ancak şu Ebu Cehil, Utbe, Şeybe ve Umeyye b. Haleftir dediğinde sahabeler yine onu dövüyorlardı. Rasulullah o ara namaz kılıyordu. Kölenin bu şekilde sorgulanmasmı görünce namazdan çıktı ve : Nefsim elinde olan Allah‘a yemin ederim ki bu adam doğru söylediği zaman onu dövüyorsunuz, yalan söylediğinde ise onu bırakıyorsunuz, buyurdu.
Ravi dedi ki : Rasulullah s.a.v ( savaş alanında bazı yerlerden için ) elini o yerin üzerine koyup : İşte burası falanın ölüp düşeceği yerdir, burası da falanın ve burası da falanın ölüp düşeceği yerdir, buyurdu. Gerçekten Rasulullah’ın haber verdiği kimseler, eliyle işaret ettiği yerin ötesine geçememiştir orada ölmüştür. ”
Müslim : 1779/83
“ … Urve b. Zubeyr, el-Misver b. Mahreme ile Mervan İbnu’l-Hakem – bu iki ravi birbirini tasdik ederek – şöyle dediler : Rasulullah s.a.v Hudeybiye zamanında yola çıktı. Yolun bir kısmına vardıklarında Nebi s.a.v sahabelere : Halid b. Velid Kureyş suvarileri ile gözcü olarak Ganim mevkiindedir. Şimdi siz yolun sağ tarafinı tutunuz, buyurdu. Vallahi Halid Nebi ve arkadaşlarım hissedemedi de nihayet Halid Nebi’nin ordusunun kaldırdığı kara tozu gördü ve binitini ayağı ile vurarak koşturup Nebi ve ordusunun geldiğini Kureyş’e bildirmek üzere süratle gitti. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem sahabeleriyle yürüdü. Nihayet Seniyye mevkiine gelmişti ki, oradan Kureyş üzerine inilirdi. Nebi’nin devesi burada çöktü. İnsanlar kalk yürü, kalk yürü dediler. Deve çökmekte ısrar etti. Bu sefer insanlar Kasva çöküp kaldı, Kasva çöküp kaldı dediler. Bunun üzerine Nebi sallallahu aleyhi ve selem : Kasva çöküp kalmaz, onun çökme huyu da yoktur. Fakat vatile fili men eden Allah, şimdi de Kasvayı men etti, buyurdu. Bundan sonra Rasulullah s.a.v : Hayatım elinde olan Allah‘a yemin ederim ki, Kureyş Allah‘ın haramlarını tazimi kastederek benden ne kadar zor istekte bulunsa, ben onların hepsini de Kureyş‘e vereceğim, buyurdu. Sonra Kasvayı sürdü. Hayvan sıçrayıp kalktı. Ravi dedi ki : Rasulullah Kureyş tarafından saptı, nihayet suyu az olan Semed kuyusu yolu üzerindeki Hudeybiyenin en sonuna indi. Bu az suyu insanlar azar azar alırken nihayet orada ikamet etmek için su bırakmadılar sonunda onun hepsini çektiler. Neticede Rasulullah’a susuzluktan şikayet edildi. Bunun üzerine Rasulullah s.a.v ok çantasından bir ok çıkardı ve bu oku Semed kuyusuna koymalarını emretti. Vallahi o anda kuyunun suyu coşmaya başladı. Suyun bu fışkırması, Rasulullah s.a.v’in arkadaşlan oradan dönünceye kadar devam etti. Rasulullah ve sahabeler bu halde iken, Budeyi b. Verküe el-Huz kendi kabilesi Huz bir kaç kişi ile çıka geldi. Tih kabileleri arasında Huz öteden beri Rasulullah’ın sırdaşi idiler. Budeyl, Rasulullah’a : Ka’b b. Luey ile Amir b. Luey kabileleri Hudeybiyenin suyu en fazla olan yerlerine konakladılar. Sütlü ve yavrulu develeri de yanlarındadır. Şüphesiz onlar seninle savaşacak ve seni Beyte gitmekten alıkoyacaklar dedi. Rasulullah s.a.v : Biz hiç kimseyle savaşmak için gelmedik. Biz sadece umre yapmak için geldik. Harp Kureyş‘i zayıflatmış, onlar da mecal bırakmamış, onlara büyük zarar vermiştir. Eğer Kureyş dilerse ben onlarla aramızda bir müddet tayin ederim. Onlar da benimle diğer müşriklerin arasını serbest bıraksınlar. Eğer ben Araplara galip gelirsem Kureyşliler de insanların girdiği bu itaat yoluna girmek isterse girebilirler. Şayet ben Araplara galıp gelemezsem, buna göre de Kureyşliler rahat eder. Eğer onlar bu teklifi kabul etmekten imtina ederlerse, nefsim elinde olan Allah‘a yemin ederim ki, bu ( İslam ) davam uğruna başım vucudumdan ayrılıncaya kadar Kureyşlile ‘le savaşacağım. Ve Allah elbette nusrat emrini yerine getirecektir, buyurdu. Budeyi : Söylediğin şeyleri onlara tebliğ edeceğim dedi.
Ravi dedi ki : Budeyl gidip Kureyşin konaklama yerine vardı ve : Biz size şu adamın yanından geliyoruz şöyle şöyle söylerken işittik. Onu sizlere sunmamızı dilerseniz bunu yaparız dedi. Onların sefihleri : Ondan hiçbir şeyi bize haber vermene bizim ihtiyacımız yoktur dediler. Onlardan görüş sahibi kimseler ise : Haydi ondan söylerken işittiğin şeyi getir dediler. Budeyl : Ben ondan şöyle şöyle derken işittim dedi ve Nebinin sözlerini onlara nakletti. Bunun üzerine Urve b. Mes’ud ayağa kalktı ve Kureyş’e şunları söyledi : Ey kavmim, siz benim babam yerinde değil misiniz? dedi. Kureyşliler : Evet dediler. Urve : Ben de sizin oğlunuz yerinde değil miyim ? dedi. Urve : ( Herhangi bir şeyle ) beni itham eder misiniz ? dedi. Kureyşliler : Hayır dediler. Urve : Ukaz halkını size yardıma çağırdığımı ve onların bu yardımdan aciz kalınca, kendim, ailem çocuklarım ve bana itaat eden kimselerle size yardıma geldiğimi iyi bilirsiniz değil mi ? dedi. Onlar da : Evet dediler. Bunun üzerine Urve şöyle dedi : Bu adam size hayırlı bir yol sunuyor onu kabul edin ve beni bırakın ona gideyim. Kureyşliler : Haydi git dediler. Urve b. Mes’ud Nebinin yanına geldi ve onunla konuşmaya başladı. Nebi de Budeyl’e söylediği sözlere benzer şeyler söyledi. Urve de o vakit : Ey Muhammed, sen kavminin kökünü kazıdığım farz etsek, senden önce Arap’tan kendi kavmini toptan helak eden bir kişi duydun mu, görüşün nedir ? Yahut bunun diğeri ve tam zıddı olursa ! Vallahi ben aranızda seçkin kişileri görüyorum bu kesin. Bununla beraber savaş anında firar edip seni terk edecek ahlakta insanlar arasından toplanmış karışık kimseleri de görüyorum dedi. Ebu Bekir Urve’ye : Haydi sen, Lat putunun fercini yala ! Biz mi savaştan kaçıp Rasulullah’ı yalnız bırakacağız dedi. Urve. Bu kimdir dedi.
Sahabeler : Ebu Bekir dediler. Urve : Nefsimi elinde tutana yemin ederim ki, üzerimde ödeyemediğim bir iyiliğin olmasaydı ben de sana cevap verirdim dedi. Ravi dedi ki : Urve konuşmaya devam etti. Her sözü söyledikçe eliyle Nebi’nin sakalını tutuyordu. Mugire b. Şu’be başında miğfer elinde kılıç Nebinin hemen başucunda ayakta duruyor onu koruyordu. Urve ne zaman Nebinin sakalına elini uzatsa, Mugire kılıcının kınıyla onun eline vuruyor ve : Elini Rasulullah’ın sakalından uzaklaştır diyordu. Müteakiben Urve başını kaldırdı ve bu kimdir ? dedi. Sahabeler : Mugire b. Şu’be’dir dediler. Bunun üzerine Urve : Ey gaddar, ben hala senin ihanetinin bedelini ödemeye gayret etmiyor muyum ? dedi. Mugire cahiliye zamanında Malik oğullarından bazı kimselerle yol arkadaşlığı etmiş ve yolda onları öldürmüş ve mallarını almış, sonra Medine’ye gelip müslüman olmuştu. Nebi s.a.v : Müslüman olmana gelince onu kabul ediyorum. Mallara gelince ben bunlardan hiçbir şeyde değilim, buyurmuştu. Sonra Urve Nebinin ashabını gözleriyle izlemeye başladı. Vallahi Rasulullah ağzından bir şey atarsa bu mutlaka sahabelerden birinin eline düşüyor ve o kişi bunu yüzüne ve bedenine sürüyordu. Bir şey emredilince, sahabeler derhal onu yerine getirmeye koşuyorlar. Abdest aldığı zaman abdest suyunu almak için birbirini öldürecek gibi yapıyorlar. Nebi konuştuğu zaman sahabeler seslerini kısıyorlar. Onu tazim ettikleri için yüzüne dikkatle bakmıyorlardı. Müteakiben Urve, Kureyşlilerin yanına geldi ve gördüklerini şöyle anlatı : Ey kavmim, vallahi ben bir çok krallara elçi olarak gittim. Kayser’e, Kısra’ya, Necaşi’ye elçi olarak gittim. Vallahi bunlardan hiçbirinin adamlarını, Muhammed’in ashabının Muhammed’i tazim ettiği gibi tazim eder olarak görmedim. Vallahi Muhammed’in ashabı o, ağzından bir şey attığı vakit bu mutlaka sahabelerden birinin eline düşüyor ve o kişi bunu yüzüne ve bedenine sürüyordu. Bir şey emredilince, sahabeler derhal onu yerine getirmeye koşuyorlar. Abdest aldığı zaman abdest suyunu almak için birbirini öldürecek gibi yapıyorlar. Nebi konuştuğu zaman seslerini kısıyorlar. Onu tazim ettikleri için dolayı yüzüne bile dikkatle bakmıyorlar. Bu adam size hayırlı bir yol sunuyor onu kabul edin dedi. Kinane oğullanndan bir adam : Bırakın bir kere de ben Muhammed’e gideyim dedi. Onlar da : Hadi git dediler. Kinaneli adam Nebi ve sahabelere gözükünce Rasulullah : Bu gelen falan kişidir. Bu hac kurbanlarını tazim eden kabiledendir. Kurbanlık kıladeli develeri onun önüne sürün, buyurdu. Sahabeler kıladeli develeri onun geleceği yola salıverdiler ve yüksek sesle telbiye edip – Lebbeyk Allahümme Lebbeyk diyerek – onu karşıladılar. Kinaneli bu durumu görünce hayretle : Subhanallah ! Bunların Beyt’i ziyaret etmelerinin engellenmesi bu kimselere yaraşmaz dedi. Arkadaşlarının yanına döndü ve : Ben bunların keseceği kurbanlık develerin kıladelenmiş ve işaretlenmiş olduğunu gördüm. Ben bunların Beyt’i ziyaretten engellenmelerini doğru bulmuyorum dedi. Sonra onlardan Mikrez b. Hafs denilen bir adam ayağa kalktı ve : Bana izin verin de bir de ben Muhammed’e gideyim dedi. Onlar da : Haydi git dediler. Mikrez sahabelere doğru gelirken Nebi s.a.v : Bu gelen Mikrez‘dir, o facir bir adamdır, buyurdu. Mikrez Nebi ile konuşmaya başladı. Nebi ile konuştuğu esnada, Suheyi b. Amr çıkageldi. ( Ravi Mamer dedi ki : Bana Eyyub İkrime’den haber verdi ki ) Suheyl b. Amr gelince Nebi s.a.v : Artık işiniz size kolaylaştı, buyurdu. ( Ravi Ma’mer dedi ki : Zuhri kendi hadisini tahdis ederek şöyle dedi ) Suheyl b. amr gelince Nebiye : Hadi gel bizimle senin aranda bir barış mektubu yaz dedi. Nebi katibi çağırdı ve şöyle buyurdu : Bismillahirrahmanirrahim, yaz. Suheyi : Rahman’a gelince vallahi onun ne olduğunu bilmiyorum. Ancak eskiden yazdığın gibi “ Bismike Allahumme “ olarak yaz dedi. Müslümanlar dediler ki : Vallahi biz onu yazmaz ve sadece “ Bismillahirrah manirrahim “ yazabiliriz. Nebi katibe : “ Bismike Allahumme “ olarak yaz’ buyurdu. Sonra : Bu, Allah’ın elçisi Muhammed Rasulullahın üzerinde anlaşma yaptığı hükümlerdir, şeklinde yaz’ buyurdu. Suheyl : Vallahi biz senin Allah’ın Rasulü olduğunu bilseydik, biz seni Beyti ziyaretten men etmez ve seninle savaşa kalkışmazdık. Dolayısıyla sen Muhammed b. Abdullah yaz dedi. Nebi : Vallahi siz beni yalanlasanız da şüphesiz ben Allah’ın Rasulüyüm, dedi ve katibe : Haydi Muhammed b. Abdullah yaz, buyurdu. ( Zuhri dedi ki : Nebi’nin besmele ve Muhammed Rasulullah ifadelerinin değişmesinde Suheyl b. Amr’in isteklerine uyması onun : Nefsim elinde olan Allah‘a yemin ederim ki, Kureyş Allah’ın haramlarını tazimi kastederek benden ne kadar zor istekte bulunsa, ben onların hepsini de Kureyş ‘e vereceğim’ sözünden dolayıdır. Bundan sonra Rasulullah s.a.v Suheyl’e : Siz bizimle Beyt arasından çekilecek biz de beyti ziyaret edeceğiz’ buyurdu. Suheyl : Vallahi sizinle Beyt arasından çekilme yiz. Çünkü Araplar cebren istila olunduk diye hakkımızda dedi kodu Ancak sizinle Beyt arasından çekilmemiz gelecek seneden itibaren başlasın dedi ve katip de bu şekilde yazdı. Suheyi : Sana bizden bir erkek gelirse, o gelen kişi senin dininde olsa da onu bize geri vereceksin dedi. Buna müslümanlar hayret içerisinde suphanallah ! Müslüman olarak bize gelen kimse nasıl olur da müşriklere geri iade edilir dediler. Onlara bu halde iken, Suheyl’in oğlu Ebu Cendel elleri bağlı olduğu halde çıka geldi. Mekke’nin aşağı tarafından çıkıp kendini müslümanların önüne attı. Bunun üzerine Suheyi : İşte ya Muhammed, sana karşı imza edeceğim anlaşmanın birinci maddesi uyarınca bunu bana geri vermelisin dedi. Nebi : Biz henüz anlaşma yazısını bitirmedik, buyurdu. Suheyi : 0 halde vallahi ben de seninle hiçbir madde üzerinde barış anlaşması yapmam dedi. Nebi : Onu bana bağışla, buyurdu. Suheyi. Ben onu sana asla bağışlamam dedi. Nebi : Hayır bunu benim hatırım için yap, buyurdu. Suheyi ısrar edip : Asla yapmam dedi. Mikrez b. Hafs ise : Bilakis bunu sana bağışladık (ancak Suheyl yetkili olduğu için o bunu imzalamadı) dedi. Ebu Cendel babası Suheyl’in bu ısrarından mustarip : Ey müslümanlar topluluğu, müslüman olarak geldiğim halde şimdi ben müşriklere geri mi veriliyorum, benim karşılaştığım şu kötü hali görmüyor musunuz ? dedi. Gerçekten Ebu Cendel, Allah yolunda Kureyş’in şiddetli işkencesiyle azap olunmuştu. Ömer b. el-Hattab şöyle dedi. Bunun üzerine ben Nebiye geldim ve : Sen Allah’ın gerçek Nebisi değil misin ? dedim. Nebi : Evet öyledir, buyurdu. Ben : 0 halde dinimiz hakkında bu aşağılık durumu niçin kabul ediyoruz ? dedim. Nebi : Şüphesiz ben Allah’ın Rasulüyüm ve ben ( bu fiille ) Allah‘a isyan ediyor değilim. Allah benim yardımcımdır, buyurdu. Ben : Vaktiyle sen bize ‘Kabe‘ye varıp orayı tavaf edeceğiz’ diye söylüyor değil miydin ? dedim. Rasulullah : Ben sana bu sene varıp tavaf edeceğim izi haber verdim mi ?, bu yurdu. Ben : Hayır dedim. Rasulullah : Şüphesiz sen Beyte varıp onu tavaf edeceksin, buyurdu. Bunun üzerine Ömer r.a dedi ki, Ebu Bekir’e geldim ve : Ya Ebu Bekir, bu şahıs Allah’ın gerçek nebisi değil mi ? dedim. Ebu Bekir : Evet o Allah’ın gerçek nebisidir dedi. Ben : Biz müslümanlar hak üzere, düşmanlarmıız ise batıl üzere bulunmuyor mu ? dedim. Ebu Bekir : Evet öyle dedi. Ben: 0 halde di nimiz hakkında bu aşağılık durumu niçin kabul ediyoruz? dedim. Ebu Bekir: Ey adam ! 0, şüphesiz Allah’m Rasulüdür. 0, Rabb’ine asi değildir. Allah onun yar dımcısıdır. Sen onun emrine sımsıkı sarıl. Vallahi o, hak üzeredir dedi. Ben : 0 bize Medine’de ‘Beyte varacağız, orayı tavaf edeceğiz’ demedi mi dedim. Ebu Bekir : Evet öyledir. Ancak sana bu sene varıp tavaf edeceğini haber verdi mi ? dedi. Ben : Hayır dedim. Ebu Bekir : Şüphesiz sen Beyte varıp onu tavaf edecek sin dedi. ez-Zuhri dedi ki : Ömer r.a : Bu itirazlarımdan dolayı kefaret olarak sonra birçok salih işler yapmışımdır dedi. Ravi dedi ki : Rasulullah barış anlaşmasının yazımını bitirdiği zaman sahabelere : Haydi kalkın, kurbanlarınızı kesin başlarınızı tıraş edin, buyurdu. Ravi dedi ki : Vallahi sahabelerden hiç kimse kalkmadı. Nihayet Rasulullah bu emri üç kere tekrarladı. Sahabelerden hiç kimse kalkmayınca Rasulullah eşlerinden Ummü Seleme’nin yanına girdi ve sahabelerden gördüğü kayıtsızlığı ona söyledi. Ümmü Seleme : Ya Nebiyallah, sen bu işi yerine getirmek istiyor musun ? 0 halde dışarı çık, sonra kurbanlık develerini kesene ve berberini çağırıp, o seni tıraş edene kadar sahabelerinden hiçbirine bir şey söyleme dedi. Bunun üzerine Nebi s.a.v Ümmü Seleme’nin yanından çıktı, sahabelerden hiç kimseyle konuşmadı ve umre ibadetlerini yerine getirdi. Kurbanlık develerini kesti ve berberi çağırıp tıraş oldu. Sahabeler Rasulullah’ı bu halde görünce, onlar da hemen kalkarak kurbanlarını kestiler ve birbirlerini tıraş etmeye başladılar. Hatta ( sıkışıklık sebebiyle ) neredeyse birbirlerini öldüreceklerdi. Rasulullah tıraş olduktan sonra huzuruna bir takım mümin kadınlar geldi. Bunun ılzerine Allah : { Ey iman edenler, mümin kadınlar muhacir olarak size geldiği zaman, onları imtihan edin. Allah onların imanlarını daha iyi bilir. Eğer onların gerçekten iman ettiklerini anlarsanız, onları kafirlere geri döndürmeyin. Ne bu kadınlar onlara helaldir; ne de onlar bunlara helal olurlar. Müşriklerin bu kadınlara sarf ettikleri mihirlerini kendilerine verdiğiniz takdirde bu kadınlarla evlenmenizde sizin için bir günah yoktur. Kafir kadınların ismetlerini ( yani nikah, akrabalık vb. bağlarını elinizde ) tutmayın. ( Onlarla ilişkiyi kesin ve kafirlere katılan kadınlara) harcadığınız mihri isteyin. Onlar da (size katılan kadınlarına) harcadıklarını istesinler. Bu size Allah’ın hükmüdür. Aranızda böyle hükmediyor. Allah bilendir, hikmet sahibidir. } ayetini indirdi. Bu ayetin inmesiyle Ömer müşrik halde bulunan iki karısını boşadı… ”
Buhari : 2731-2732-2733-Ter : 2560-2570
Tacuddin el Bayburdi