NASIL BİR RAMAZAN GEÇİRMELIYIZ…?.
Ramazan bize neleri hatırlatıyor? Bir ay boyunca neler alıyoruz? Önceki Ramazanlar hangi izleri bırakarak gitti? Mesela: Ramazan sözcüğünü duyduğumuzda, aklımıza ilk gelen, mağfiret ve cennet kelimeleri mi yoksa, yemek ve pide mi? Oruç, cihaddan önce emredildi. Müslümanlar oruç eğitimi görmekle müminler oldular. Şimdi dönüp düşünelim: Oruç bizim için bir eğitim ibadeti mi? Yoksa, açlık ve fakirliğin edebiyatı mı? Şu hadisi şerif-i defalarca okuyup düşünelim “Kim tam bir imanla ve ecrini Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, onun geçmiş günahları mağfiret olunur. (Buhari ve Muslim)

RAMAZAN PROGRAMIMIZ

* Ilk Hamlemiz Nasûh bir tövbe:

Ramazan cennete girmenin en yakın olduğu zamandır. Tövbe için de, Kadir gecesini bekleyecek vaktimiz yoktur. Ne zaman günahlarımızdan sıyrılırsak, o gece bi nevi bizim Kadir gecemizdir.

* İlk işimiz: Orucun Fıkhını Öğrenmek:

Bilmeyen veya aslı gibi öğrenmeyen, istese de güzelini yapamaz. Dinimiz ilim dinidir. Öğrenmek bir ibadettir. Hangi işle meşgul olursak o işin, o ibadetin ahkamını öğrenmek farzdır. Ramazan ayına olan saygımızı göstermesi açısından, sahih bir fıkıh kitabından oruç konusunu okunmalıdır.

* Cemaatle Namaz:

Cemaatle namaz kılmak erkekler için ihmal edilmemesi gerekir.Mümkünse, iki namaz arasını da (bir kaç defalığına da olsa) camide bekleyerek, unutulmak üzere olan sünnetlerden birisini daha ihya etmeliyiz.

* Teravih Namazı:

Teravih Namazı, Ramazan ayının en mühim nafile ibadetlerindendir. Ancak, namazın heybeti ve Ramazan ayının manası ile bağdaşmayacak bir teravih namazı, belki de vebal altına girmemize neden olabilir.

* Sadaka

(En zor ama en makbul ibadetlerden): Alanı Allah’tır, vereni de ben, diyerek sadaka verelim. Önce çok yakın akrabalarımız, komşularımız, mesai arkadaşlarımız ve iman ehl-i kardeşlerimiz şeklinde bir sıralama belirleyelim. Sadakanın kabul edeni Allah olduktan sonra onun azı çoğu olmaz. Ancak, bir taşla iki kuş vurabileceksek onu da kaçırmayalım.Mesela: Hem akrabamız hem de, takva ehl-i olan bir fakir varsa bir taşla iki kuş vurulmuş olur. Belirlenmiş yerlerin dışında farklı sadakalar vermeliyiz. Hayır için kurulmuş ve hizmeti devam eden kuruluşlara

*… Kur’an tilaveti:

Ramazandaki büyüklük, Kur’anın o ayda inmiş olmasındandır. Zikirin en büyüğü Kuran okumadır. İbni Abbas (R.A) Peygamber (S.A.V)’in Ramazan ayında Kur’an-ı daha fazla okuduğunu haber verir. Ne kadar Kur’an okursak o kadar Ramazan ayına dalmış olacağımızı iyi bilelim. Bu kuranı okumayı öğrenmeden geçirdiğimiz +1 ramazan olmasın.

RAMAZANDA NASIL KUR’AN OKUYALIM?

1- O’na en ince ayrıntılarına varıncaya kadar eksiksiz bir iman.
2- Ayetlerindeki ahkâmı ve mucizeleri tefekkür.
3- Muktezasi ile amel.
4- Bir ibadet çesidi olarak tilavet
5- Bir sonraki nesle aktarılması için gerekenleri ifa.

Resulullah ((S.A.V.))’in bu ayda Kur’an okumayı artırdığına bakılırsa, bizim de Her gün sabah ve akşam aynı saatte ve belli bir miktarı (mesela on sayfayı) düşmeyecek şekilde okumamız uygunluk arzeder. Okuyuşumuz, mümkünse sesli olsun. Yanımızdakiler dinleme imkanına sahip iseler onlar da dinlesinler.

Kur’anı okumak gibi dinlemekte bir ibadettir. İyi okuyan bir hafızı dinlememiz de ecirdir. Kur’an okurken, meleklerin okuduğumuz harfleri tek tek saydıklarını, her biri için sevap yazdıklarını bilerek okumalıyız.

*Zikir (Huzurlu kalplerin sahibi olabilmemizin yegane yolu ): Ramazan ayı günleri Allah’ı zikretmemiz için en coşkulu günlerimiz olmalıdır. Zikir bütün yılın ibadeti olmakla beraber, bu günlerde mutlaka artırılarak yapılmalıdır. Bilhassa, sahur vakti, sabah namazı ve iftar saatini, camide namazı beklediğimiz dakikaları ihya etmeliyiz.

* Bir ilim meclisine iştirak edelim: Her gün bir ayetin tefsirini veya bir hadis-i şerifi öğrenelim. Ya da, bir fıkıh meselesini çözelim. Ehlinin bu tip meclisler oluşturmaları için teşvik edelim,katılarak ecre ortak olalım. Ramazan ayını, en büyük amellerden olan Allah için ilim öğrenme ile bir kat daha mamur hale getirelim. Günde on dakikalık bir bilgi, yıllar sonra kitaplar dolusu bilgiye dönüşebilir. Ailemizde okuma gün ve saatleri tespit edelim

* İ’tikaf: Kadir gecesini idrak etme imkanı daha yüksek olur. Başlı başına bir ibadet olan “mescidde ikamet etme” sünnetine alışılır. Günlük alışkanlıklar ve fasid çevreden emin olunulan bir on gün yaşanmış olur. Gece ibadeti ve nasuh bir tevbe için daha nezih bir ortamda bulunulmuş olur. Kalbe tedavi ve ıslah dönemi yaşatılır.

* Kadir Gecesine hazırlık: Aslını idrakten mahrum bırakıldığı nimetlerden birisi de Kadir gecesi nimetidir. Bu gece kandillerle ve simitlerle geçiştirilecek bir gece değildir. O bir gezi ve muhabbet gecesi olamaz. Bunun için Kadir gecesi ile ilgili olarak şu hususlara dikkat edelim:
1- Bu geceyi Allah Teala, Ramazan ayı içinde gizlemistir. 27. Gece diye kesin bir gece yoktur. İşin sırrı da bu

2- Bilhassa son on gün Kadir gecesi için yüksek ihtimalli gecelerdir.
3- Kadir gecesinde ne yapılabilir? Bu soruyu Hz. Aişe annemiz (R.A) Resulullah (S.A.V)’e sorduğunda şu cevabı vermiştir. “O gece şöyle dua et: Allahım! Sen çok bağışlayıcısın, kerimsin, bağışlamayı seversin. Beni bağışla.”

Demek ki, o gece Allah’a el açma gecesidir. Maksat günahlardan kurtulmaktır. Günahlardan kurtulacak amelleri yapmaktır. Bize Kadir gecesini tanıtan sevgili Peygamberimiz (S.A.V), bunun dışında özel bir ibadet bildirmemiştir. Ashab-i Kiram ve diğer selef büyükleri mescidlere kapanıp, bu geceyi çevrelerinden uzak, seccadeleri başında tövbe ve istiğfarla, tefekkürle geçirmişlerdir. Onlardan iyisini yapacak durumda değiliz.

* Ramazanda kardeş çevremizi genişletelim: Ramazan ayında da yeni kardeşlikler kurabilir, dairemizi genişletebiliriz. Allah’ın rahmetini coşturduğu bir mevsimde biz de, bağışlayıcılığımızı daha fazla etkin hale getirip, barışalım, helalleşelim. Oruç tutan müminlerin bir kişi de olsa artması için çabalayalım. Allah’a çağıran, İslam için çırpınan müminlerden olalım. Bıkmadan usanmadan davete, tebliğe devam edelim.

* Aile yapımızı ıslah edelim, toptan Allah’ın ipine sarılalım: Aile üyeleri arasında şeytanın yuvası ile oluşan kopuklukları gidermede Ramazan ayını iyi bir fırsat olarak değerlendirelim. Ramazan ayında bir yandan Rabbimiz’e yakınlık kuracağımız amellerle yoğunlaşırken bir yandan da eşlerimizle bal ayı günlerimizin güzelliklerine gidelim; çocuklarımızı yeni yürümeye başladıkları günlerdeki özlemle kucaklayalım. Böylece onları şeytanın tuzağına düşmemeleri yönünde muhafaza etmiş oluruz. Af bekleyen kullar olarak, affetmesini de bilelim. Anne ve babalarımız yaptığımız hataları “gene çocukluk yaptı işte” diye olgunlukla krşılamalı

* Dua için özel vakit tahsisi:  Oruç tutan mümin Rabbine yakın olduğunu, orucun bu yakınlığı arttırdığını bildiğine göre, dua için en uygun vakitte olduğunu da bilmelidir. Dua edecek çok sebebimiz var! Rabbimize el açmayı ihmal edip, duadan uzak durduğumuzdan bu yana kim bilir neler kaybettik! Rabbim! Rabbim! demenin zevkinden nasıl da yoksun kalmışız.Dualarımız kelimelerle, bazen harflerle sayılacak kadar daraldı. Halbuki Rabbimiz, açılmış eller, nemli gözler arıyor.Efendimiz (S.A.V.) buyurdular ki: “Üç kişinin duası reddedilmez: Adil idareci, iftar edinceye kadar oruçlu ve mazlum”. (Sünen-u’l- Beyhaki).

NASIL ORUÇ TUTALIM ?

*Önce Sahurdan Başlayalım: Sahurdan başlayan bir farklılıkla oruç tutalım. Peygamber (S.A.V.) efendimiz: Sahur yemeğinde bereket olduğunu; ehli kitabın orucu ile bizim orucumuz arasında sahur yemenin fark olarak bulunduğunu; meleklerin sahur sofrasındakilere dua ettiğini haber vermiştir. İftar sofrasındaki bolluk ve farklılığı sahur sofrasına da taşımamız gerekmektedir. Oruca yeni başlayanların bu konuda teşvikine yönelik gayretler içinde olmalıyız. Ebu Davud ve Nesai’ nin rivayet ettiği bir hadiste Peygamber Efendimiz (S.A.V.), Irbad b. Sariye isimli sahabiyi sahur yemeğine davet edip, “bereketli sofraya gel” dediği rivayet edilmektedir. Sahur yemeği, iftar yemeğinin aksine bol olmalıdır. Hadisi şerifler, sahurda bolca yemeyi emir buyuruyor. Sahur sofrası, fecre yakın vakte kadar geciktirilmelidir. Bu da ayrı bir sünnettir. İftar, aksam namazı vakti girer girmez hemen yapılmalı, sahur ise son vaktine kadar geciktirilmelidir.

Sahur yemeği için kalkanlar, o saatte Allah Teala’ nın kullarından taleplerini beklediğini de unutmamalıdır. Nafile namazın ve zikrin, Kur’an okumanın en feyizli sayıldığı zaman dilimidir.

*İftar için hareket ve heyecan içinde olmak gerekir: Bu ümmetin, iftara acele ettiği sürece hayırda olduğu Peygamber (S.A.V.) efendimizin verdiği haberlerdendir. Ayrıca Soframızda tabaklara uzanan el sayısı arttıkça bereketin de artacağını unutmayalım. Besmele ile başlayıp, iftara mahsus duayı okumamız soframızın önemli âdabındandır. Yediklerimiz gözümüzün değil midemizin doyacağı şeyler olmalıdır.

* Soframızda Allah’ın rahmetini celbedecek kimseler bulunsun. Salih müttaki bir kimse, bir yetim, bir dul, gerçekten yemeğe muhtaç bir miskin, hadis, fıkıh okuyan bir talebe… Bunlar misafir değil baş tacıdırlar. Resulullah (S.A.V.) efendimiz onların sayesinde rızık gördüğümüzü haber vermiştir. Başa kakma gibi bir üslup sergileyerek ecrimizi heba etmeyelim. Nihayet biz ona, bir tabak yemek kazandırdık; o ise bize, Rabbimiz’in rızası gibi değer biçilemez bir nimet kazandırdı. Aile efradımızı, bu anlayışı benimser hale getirelim.

* Orucun aslı, bütün organlara eğitim verilmesidir: Sadece aç kalmak oruç değildir. Yalan, iftira ve gıybet gibi dil afetleri, orucu yer bitirir. Hadis-i şerifler yalan konuşan bir insanın orucunu boşuboşuna açlık şeklinde değerlendirmiştir. Midemiz aç iken dil ve göz gibi organlarımız da kontrol altında tutulmalıdır. Oruçlunun sinirlerine ne kadar hakim olacağı Allahu Teala’nın görmek istediği hasletlerdendir. Sevgili Peygamberimiz (S.A.V.), kendisine saldırılması halinde oruçlunun, “Ben oruçluyum, ben oruçluyum” demesini emretmiştir.

* Büyük Risk: Kul Hakkı : Kul haklarından arınmadan yaptığımız ibadet ve hayırların büyük hesaplaşma gününde, alacaklılarımıza verileceğini bilelim. Sevgili ve güzel Peygamberimiz (S.A.V.): “Bu gerçek bir iflastır” diyor.

ŞUNLARDAN UZAK DURALIM

Kur’an’ın haberlerine kulak ve gönül ayıralım. Teknolojiyle aramıza mesafe koyalı.Telefon,tv vs..adamı alim olamaz

Diş sıkılarak geçirilecek kadar kısa bir zaman olan Ramazanı, uykuya teslim etmeyelim.

Rabbim, hakkı ile Ramazan-i şerifi değerlendiren kullarının zümresine ilhak eylesin. Amin

Similar Posts